• Sonuç bulunamadı

1.6. FİNANSAL SERBESTLEŞME UYGULAMALARINA YÖNELİK

1.6.1. Finansal Serbestleşmenin Etkileri

Ulusal mali piyasaların serbestleşmesi ile birlikte hızla büyüyen sermaye akımlarının ülke ekonomileri üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri bulunmaktadır.

72 Muhsin Kar, M. Akif Kara, “Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Sermaye Hareketleri ve Krizler”, Ekonomik Yorumlar Dergisi, Sayı: 481, 2004, s. 77-78.

1.6.1.1. Olumlu Etkileri

Finansal serbestleşmeden beklenen olumlu sonuçlar, teorik olarak; tasarrufların artması, finansal maliyetlerin azalması, daha yüksek büyüme hızları, daha etkili düzenlemeler, fonların etkin dağılımı, kredi olanaklarının artması, parasal kontrol ve finansal derinleşmedir.73

Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde sermaye hareketlerinin serbestleşmesi ve ulusal paraların konvertibilite sürecine sokulması, finansal derinliği artırmakta ve bu da ekonomik gelişmeyi olumlu yönde etkileyebilmektedir.74 Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye girişi, bu ülkelerde ulusal kaynakların elverdiği düzeyin üzerinde harcama ve yatırım imkanı sağlamaktadır. Kaynak kullanımının genişlemesi sonucunda yatırım oranının yükselmesi, ulusal tasarruflarla sürdürülebilecek ekonomik büyümenin ötesinde üretim ve gelir artışı sağlanması, yani ekonominin daha hızlı büyümesi sonucunu doğurmaktadır. Bununla birlikte, yabancı yatırım ve yardımların gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümelerine yaptığı katkı konusunda iktisatçılar arasında kesin bir fikir birliği yoktur. Örneğin, Rosenstein-Rodan (1961) ve Chenery ve Strout (1966) tüm sermaye hareketlerinin gelişmekte olan ülkelerin verimliliğine katkı yaptığını ve bu yüzden onların büyüme oranlarını arttırdığını söylerken, daha radikal düşünen Grifin, Enos (1970) ve Weisskopf (1972) bu açıklamayı reddetmişlerdir.75

Sermaye girişi dışarıdan finansman bulma ve daha yüksek bir ekonomik büyüme için potansiyel kaynak yaratma anlamına gelmektedir. Özellikle sermaye hareketlerinin serbestleşmesi sonucunda daha sığ olan piyasalar ile daha derin finansal piyasalar birbirlerine yaklaşmakta ve kaynak dağılımında etkinlik sağlanmaktadır.

73 Muhannad El-Mefleh, “ Financial Liberalization In Theory Versus Reality” , Erişim:22.08.2005,

http:// iba- website.org /journal/journal2003/ paper5. pdf

74 Alagöz, a.g.m., s. 80.

Finansal serbestleşme ile birlikte ülkelere girişi artacak olan yabancı sermaye, üretimin artmasına, yeni teknoloji ve yönetim bilgisinin gelmesine, rekabeti geliştirerek ülke ekonomisinin dinamizm kazanmasına, ülkeye döviz girişinin sağlanmasına, ihracatın artmasına ve finansal piyasaların gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Başka bir ifade ile, kriz dönemleri dışında normal zamanlarda finansal serbestleşme, derinliğin artması yoluyla da, reel sektöre, nispeten uzun vadeli, düşük maliyetli büyük miktarlı kredilere ulaşma imkanı sunmaktadır.76

Öte yandan dışarıya kredi vermek suretiyle hane halkı ve firmalar, yurtiçi ekonomik konjonktür karşısındaki kırılganlıklarını azaltabilmekte, şirketler yurtiçindeki ani maliyet artışlarına karşı kendilerini başka ülkelerde yaptıkları yatırımlar sayesinde koruyabilmektedir. Böylece sermayenin hareket kabiliyeti yatırımcılara daha yüksek riske karşı kar oranlarını ayarlayabilme şansı vermektedir.77

1.6.1.2. Olumsuz Etkileri

Ulusal mali piyasaların serbestleştirilmesi, gelişmekte olan ülkelere yönelik

sermaye akışını hacim olarak genişletmekle birlikte, aynı zamanda makro ekonomik dengeleri bozan etkiler de yaratmaktadır.78

Finansal serbestleşme sonucu, aşırı sermaye girişine bağlı olarak yerli paranın değer kazanması ihracatçı sektörlerin rekabet gücü ve dış ticaret dengesi üzerinde olumsuz etki yarattığı gibi ekonomiyi ithalata bağımlı hale getirmekte, bunun sonucunda uluslararası rekabet gücü azalmaktadır. Ayrıca, aşırı sermaye girişi ile birlikte cari açığın artması, yabancı yatırımcılarda güven bunalımı ve devalüasyon beklentisi içine girilmesi ani sermaye çıkışlarına yol açmaktadır.79

76 Alagöz, a.g.m., ss. 80-81. 77 Soyak, a.g.e., s. 17.

78 Taner Berksoy, Burak Saltoğlu, Türkiye Ekonomisinde Sermaye Hareketleri, İstanbul Ticaret

Odası Yayınları, Yayın No: 58, İstanbul, 1998, s. 34.

79 Serap Durusoy, “Finansal Liberalleşmenin Sorgulanmasının Nedenleri”, Dış Ticaret Dergisi, Sayı:

Serbestleşme sürecinin getirdiği diğer bir olumsuz gelişme, ulusal ekonomilerin temel dengesizliklerinden doğan finansman gereksinimini karşılama işlevini yüklenen sermaye hareketlerinin, bu işlevden uzaklaşarak, daha çok arbitraj kazancı kovalayan, spekülatif nitelikli para hareketlerine dönüşmüş olmasıdır. Bu dönüşüme paralel olarak ortaya çıkan sermaye akımlarının hem vadesi kısalmış, hem de daha oynak ve hareketli hale gelmiştir. Ayrıca sermaye akımlarında yaşanan bu değişim, sermayenin resmi kaynaklardan özel piyasalara kaymasına ve ülkelerin resmi kanallardan doğrudan borçlanması yerine uluslararası piyasalardan borçlanmasına yol açmıştır. Bu yüzden sermaye hareketlerinin cari işlemler ile olan bağlantısı zayıflamış ve kendi dinamikleri çerçevesinde hareket etme sürecine girmiştir. Bu niteliksel değişimler sermaye akımlarının bileşimini de etkilemiş, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları içinde kısa vadeli sermaye yatırımları ve portföy yatırımlarının oranı hızla büyümüştür.80

Mali piyasalar ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi mali piyasaların etkinliğini artırırken, bir yandan da mali piyasaların kırılganlığını artırmakta ve bazı yeni ve karmaşık risklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.81 Sermaye hareketleri özellikle kısa vadeli spekülatif sermaye hareketleri şeklinde gerçekleştiğinde piyasalarda istikrarı bozarak para politikasının güvenirliğini azaltmaktadır. Bu süreçte Merkez Bankalarının para otoritesi işlevi giderek kısıtlanmakta, ulusal ekonomilerin para piyasaları da dışsal öğelerin spekülatif dalgalanmaları altında kontrolden çıkmaktadır. Böylece ulusal ekonomilerin reel sektörleri ve finans kesimi birbirinden giderek uzaklaşmakta ve aynı zamanda spekülatif kazançları besleyerek gelir dağılımında bozulmaya yol açmaktadır.82

Sermaye girişindeki artışın diğer bir makro ekonomik etkisi de, yüksek miktarda sermaye girişi sonucu yurtiçi finansal piyasalardaki yoğunlaşmadır. Finansal piyasaların gelişmekte olan ülkelerde yeterince derinleşememiş olması, yüklü bir fon girişinin ekonomi üzerinde olumsuz etkiler yaratmasına neden

80 Alagöz, a.g.m., s. 81.

81 Samih Güven, “Sermaye Hareketlerinin Nedenleri, Etkileri ve Türkiye Örneği”, İktisat İşletme ve Finans Dergisi, Sayı: 185, 2001, s. 79-98.

olmaktadır. Fonların etkin bir şekilde, verimli yatırımlarda kullanılmaması kredilerin geri ödeme sürecinde, kredilerin zamanında ödenmemesinden iflaslara kadar uzanan ve genel olarak “ahlaki çöküntü” (moral hazard) denilen, sorunlar yaratmaktadır. Bu fonlar özellikle spekülatif nitelikteyse, ekonomide yarattığı ısınma bazı ülkelerde finansal bir krizin ilk adımını teşkil etmektedir. Spekülatif sermaye hareketleri, özellikle faiz farkının yarattığı kısa dönem karlılığı değerlendirmeye yönelik olduğu için, menkul varlıkların değeri üzerinde yapay dalgalanmalar ve suni fiyat artışları yaratmaktadır.83

Finansal serbestleşme uygulamaları bankacılık sektörünü de derinden etkilemektedir. Faiz tavanlarının kalkması ile faiz oranlarının artan volatilitesi, (oynaklığı) banka bilançolarını daha riskli hale getirmektedir. Böyle bir ortamda bankacılık kesimi birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Bu sorunlardan ilki, döviz kuru riskidir. Bu risk, krize açık pozisyonla yakalanan bankaların borç ödeyebilirliğini yitirme ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. İkinci önemli risk, kredi riskidir. Çünkü bu aşamada geri ödenmeyen krediler hızla artmaktadır. Bu koşullarda merkez bankası son durak merci işlevini yerine getiremezse, banka iflasları kaçınılmaz hale gelmektedir. Banka iflasları gerçekleşmeye başladığında para arzı daralmakta ve kriz daha da derinleşmektedir.84

Kısaca ifade etmek gerekirse, finansal serbestleşme sürecinin hızlanması sonucunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında önemli miktarda sermaye akışı gerçekleşmiştir. Bu durum gelişmekte olan bazı ülkelerde yüksek büyüme oranlarına işaret ederken, bazılarında büyüme oranlarında periyodik düşüşlere ve finansal krizlere neden olmuştur.