• Sonuç bulunamadı

Gelişmiş ya da gelişmekte olan birçok ülkede, finansal serbestleşme süreci gerek hız, gerekse sıralama açısından büyük ölçüde farklılık göstermiştir. 1970’li yıllarda ABD, İngiltere ve Japonya’da finans piyasalarını sınırlayan düzenlemeleri ortadan kaldırmak amacıyla başlatılan yapısal uyum ve istikrar politikaları, daha sonra Latin Amerika ve gelişmekte olan ülkelerde yoğun olarak uygulanmaya

63 M. Fatih İstemihan, “Finansal Küreselleşme ve Para Politikalarına Etkileri”, Erişim:15.05.2005,

http:// www.akademiktisat.net/finansal_kuresellesme_para_politikasi_istemihan.htm

64 Mehmet Alagöz, “Küreselleşme Sürecinde Türkiye’deki Finansal Liberalizasyon Politikalarının

Sorgulanması” , Ekonomik Yorumlar Dergisi, Sayı: 491, 2005, s. 77.

65 Aslı Demirgüç Kunt, Enrica Detragiache, “Financial Liberalization and Financial Fragility”, IMF Working Paper, June 1998, Erişim:22.06.2005, http:// www.imf.org /external/pubs/ft/wp/wp9883.pdf

başlanmıştır. 1974 yılında ABD, 1979 ve 1980 yıllarında İngiltere ve Japonya, 1981 yılında da Almanya serbestleşmeye yönelik adımlar atmışlardır.

Serbestleşme hareketleri içinde ABD’de; banka faiz oranları üzerindeki sınırlamalar kaldırılmış, bankacılık ve sermaye piyasalarını birbirinden ayıran sınırlar gevşetilmiş, sadece yetki aldığı eyalette bankacılık yapabilme zorunluluğu getiren bölgesel bankacılık düzenlemelerinden, ulusal bankacılığa geçilmiştir.

İngiltere ise 26 Ekim 1986’da yürürlüğe koyduğu, “Bing Bang” olarak da bilinen, kararlarıyla Londra Borsası’nı uluslararası işlemlere açmış, broker ile aracı kurum arasındaki ayırımları kaldırmış, yabancı bankaların İngiliz aracı kurumlarının tamamına sahip olabilmesine imkan tanımıştır.66

Uluslararası finansmanda önemli bir yere sahip olan Japonya’da, mali piyasaların serbestleşmesi ile ilgili gelişmeler diğer gelişmiş ülkelere ve hatta bazı yeni gelişen piyasalara göre oldukça yavaş bir seyir izlemiştir.67 1979’da faiz oranları üzerindeki engeller kaldırılmaya başlanmıştır. Sabit vadeli mevduat faiz oranları üzerindeki kısıtlamalar 1993’te, vadeli mevduat faiz oranları üzerindeki kısıtlamalar 1994’te kaldırılmıştır. Sermaye girişleri üzerindeki kontroller 1979’dan sonra, sermaye çıkışları üzerindeki kontroller ise 1980’lerin ortalarında gevşetilmiştir.

Finansal sektörü serbestleştirmeye yönelik ilk önemli çabalar 1970’lerin sonlarında Latin Amerika ülkelerinde gerçekleşmiştir. Arjantin ve Şili’de uygulanan serbestleşme politikaları ile önce sabit faiz oranları üzerindeki kontroller kaldırılmıştır. Faiz oranlarının serbestleşmesine kamu bankalarının özelleştirilmesi, sektöre girişte sınırlayıcı tüm önlemlerin ve para otoritelerin bankacılık faaliyetleri üzerindeki her türlü gözetiminin ortadan kaldırılması eşlik etmiştir. Finansal serbestleşmeden kısa bir süre sonra sermaye giriş ve çıkışı önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmıştır. Her iki ülkede de yaşanan hızlı sermaye girişleri ve dış borç artışı, şiddetli makro ekonomik krizle sonuçlanmıştır.68

66 Soyak, a.g.e., s. 20. 67 Alp, 2000, ss. 100-101.

Latin Amerika ülkelerinde, Şili’de olduğu gibi, tam bir finansal serbestleşme söz konusu iken, Güneydoğu Asya ülkelerinde, Güney Kore ya da Tayvan’da olduğu gibi, uygulama oldukça temkinli gerçekleşmiştir. 1980’li yılların başına kadar, komşuları Japonya’dan etkilenen Güney Kore ve Tayvan, dünya sermaye piyasalarından görece izole olmuş, bankacılık sektörünün büyük oranda devlet tarafından düzenlendiği bir finans sistemi oluşturmuştur. Finansal serbestleşme sürecinde, bankacılık sektörü düzenlemeden kurtarılmış, sabit oranlar kısmen serbest bırakılmış, bazı büyük ticari bankalar özelleştirilmiş ve yeni finansal aracılar oluşturulmuştur. Bununla birlikte yurtiçi sermaye ve para piyasaları yabancı yatırımcılara kapalı tutulmuştur. Bir paradoks olarak, serbestleşme sonrası her iki ülkede de, baskı altına alınmış bir finans sektörüne rağmen, ekonomik büyüme yaşanmıştır.69

1990’lı yıllarda Asya ülkeleri sermaye girişlerini yönetmekte Latin Amerika ülkelerine göre daha başarılı olmuşlardır. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Doğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinde liberalleşmenin başarılı bir ithal ikamesi döneminin arkasından gelmiş olmasıdır. Bu ülkeler ithal ikameci sanayileşme döneminde, yeni oluşturulan sanayilerini korumada başarılı olmuş ve uluslararası rekabet gücü yüksek bir sanayi yaratmışlardır.70 Güney Kore ve Tayvan’da yaşanan serbestleşme sürecinin başarısı ise, her iki ülkede de serbestleşmenin oldukça geç ve kısmen yaşanmasına bağlanmaktadır.

1980’li yılların sonlarına doğru, başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde, büyüme yavaşlamış ve faiz oranları düşmüştür. Gelişmiş ülkelerin içinde bulunduğu bu durum, sermayenin diğer ülkelerde yüksek kazanç arayışına girmesine ve gelişmiş ülkelerden çıkmasına neden olmuştur.71 Aynı dönemde Latin Amerika ve Güney Doğu Asya’nın gelişmekte olan ekonomilerinde görece daha yüksek faizli yatırım alternatifleri, söz konusu fonların bu ülkelere yönlenmesine neden olmuştur. Bu durum, gelişmekte olan ülkelerin dış kaynak kullanımlarını artırırken, bu ülkelerde

69 Venet, a.g.m., ss. 68-69. 70 Kaya, a.g.e., s. 15.

71 Ahmet Ulusoy, Birol Karakurt, “Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Sermaye Hareketleri: Nedenleri

ekonomik performansı kısa vadeli fon akımlarına karşı duyarlı hale getirmiştir. Bu tür kısa vadeli fon akımları, gelişmekte olan birçok ülkede istikrarsızlık kaynağı olmuştur. Döviz kurlarında dalgalanma ve ani sermaye çıkışları yaşayan ülkeler finansal krizlerle karşı karşıya kalmıştır. Meksika (1994), Güney Doğu Asya Ülkeleri (1997), Rusya (1998), Brezilya (1999), Türkiye (1994 ve 2000-2001) ve Arjantin (2001) bu tip krizleri yaşayan ülkeler arasında sayılmaktadır.72

Kısaca, 1970’li yıllarda başlayan finansal serbestleşme politikaları, çeşitli ülkelerde gerek hız, gerekse sıralama açısından farklı yoğunluklarda uygulanmıştır. Finansal serbestleşme bazı ülkelerde gözle görülür bir başarısızlıkla sonuçlanırken, bazı ülkelerde tasarruflarda az da olsa bir artış gözlenmiş ve finansal sektör derinleşmiştir. Uygulamada, finansal serbestleşmeden beklenen sonuçlar ortaya çıkmasa da, bu kavram kendisine yöneltilen eleştirilerle zenginleşmiştir.

1.6. FİNANSAL SERBESTLEŞME UYGULAMALARINA YÖNELİK