• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.3. Tutum

2.3.4. Fen Bilimine Yönelik Tutumlar

Tutum davranıĢa hazırlayıcı bir fiildir, tutumlar gözlenemez. Bunun için kiĢiler ilk önce, o tutum objesiyle ilgili bazı bilgilere sahip olurlar. Daha sonra onu duygusal bir tepki olarak ifade ederler. Son olarak da davranıĢa dönüĢtürür. Bireyler, sahip oldukları bilgileri, davranıĢa dönüĢtürme aĢamasında etrafından gelen tepkilere de karĢılık verirler (KağıtçıbaĢı, 1996).

Tutum kavramını ve ilgili araĢtırmaları daha doğru anlayabilmek için tutum ile ilgili dört ana özellik dikkate alınmalıdır.

 Tutum zor değiĢtirilebilir bir özellik taĢır.

 Tutum öğrenme yoluyla edinilebilir.

 Tutum ile davranıĢ arasında görünmez bir bağ vardır.

 Tutum bireysel inançlarla değiĢebilecek bir özellik gösterir.

Simpson ve diğerleri (1994) ise fen bilimine yönelik tutumları; anlama ve bilme konusunda istekli olmak, çevredeki her Ģeye karĢı sorgulama davranıĢı içine girme, verileri elde etme ve anlamını ortaya koyma, doğruluğunu kanıtlama isteği, mantıklı olana saygı geliĢtirme, öncüllerin ve neticelerin göz önünde bulundurulması biçiminde gruplandırmaktadır (Simpson vd, 1994).

Karasar (1999) ise fen bilimine yönelik tutumları; fikirlerini açıkça dile getirmek, farklı düĢüncelerde mantık aramak, kuĢkucu davranmak, gözlem ve düĢüncelerinde bağımsız olma, delil için kararları erteleyebilmek, ölçülü davranmak, çalıĢmalarda özverili ve sabırlı olabilmek, yanılma payından dolayı alçakgönüllü olmak ve

yargılarında değiĢik durumlara yer vermek Ģeklinde tanımlanmaktadır (Karasar, 1999).

Üçüncüsü düzenlenen “Uluslararası Matematik ve Fen Bilimleri AraĢtırması”nda, çocuk eğitiminde ebeveyn tutumu, eğitim konusundaki ilgi ile bireyin içinde bulunduğu sosyoekonomik özellik ve öğrencilerde fen ve fenle iliĢkili diğer alanlarla ilgili tutumlar ve söz konusu bilimlerde elde ettiği baĢarıları arasında ortaya çıkan iliĢki de ele alınmıĢtır. Yapılan araĢtırma neticesinde öğrencilerin fenle ilgili tutumlarıyla bu alanda elde ettikleri baĢarı arasında bir iliĢki bulunduğu izlenmiĢtir (Ülgen, 1995).

Eğitimciler tutumun üç bileĢeni üzerinde anlaĢmıĢlardır. Bunlar: biliĢ, etkileme ve davranma eğilimidir. Fishbein ve Ajzen (1974) etkilemeyi diğer ikisinin belirleyicisi olarak görürler( Akt: Atasoy, 2002). Bagozzi ve Burnkrant‟a (1979) göre tutum biliĢ ve etkilemenin karĢılıklı etkileĢimidir (Akt: Atasoy, 2002). White (1993)‟a göre fen gibi bir kavrama karĢı tutum, kiĢinin o kavrama karĢı duyusal tepkilerine neden olan inançları ve kavramla iliĢkili parçalardır. Bu Ģekilde tepkilerin oluĢması fen dersini belirleme, bilimsel konularla ilgili bilgilere ulaĢma ya da fenle alakalı hobi oluĢturma Ģeklinde kararları almada etki sahibidir ( Akt: Atasoy, 2002).

Fenle ilgili bir tutumun geliĢmesinde kanıların nasıl edinildiğini bir çocuğun deneyimleri bize fikir verir. Bebeklik döneminde çocuğun fenle ilgili hiçbir önerme, dizin, imaj yoktur. Dolayısı ile fenle ilgili bir tutumda geliĢmemiĢtir. O dönemde karĢılaĢılan negatif ya da pozitif tutumlar onların ileriki yaĢamlarındaki tutumlarını etkilememektedir (Atasoy, 2002). Öğrencilerde geliĢen tutumları değiĢtiren pek çok unsur bulunmaktadır. Bunlar; sınıf ortamında yararlanılan öğretim yaklaĢımları, fen konusunda uzmanlık yapma arzusu, öğretmenle olumlu iliĢki geliĢtirme, uygun sınıfların oluĢturulması, ailenin eğitim durumu, yaĢ, cinsiyet gibi (Bilgin, 2005). Fen eğitiminin önemli amaçlarından biri de öğrencilerin duyuĢsal alanda geliĢimini sağlamaktır (Simpson ve diğerleri, 1990). Ġlgiler, değerler, tercihler, benlik saygısı gibi duyuĢsal alan özelliklerinden biri de tutumlardır. Anderson (1981) tutumu diğer duyuĢsal özelliklerle iliĢkisi içinde anlama çabasıyla duyuĢsal özelliklerle ilgili genel beĢ temel nitelik sunmuĢtur. Bu nitelikler;

(a) Duygu: BiliĢsel alan esas olarak bilme ve düĢünmeyi, psikomotor alan eylemi ve davranmayı kapsarken; duyuĢsal alan esas olarak bireyin duygu ve düĢüncelerini içermektedir.

(b) Tutarlılık: Bireyin belirli duyuĢsal niteliklere sahip olduğu sonucuna varmak için, tepkilerinin yeterli derecede tutarlı olması gereklidir. Çünkü bu tutarlılık duyuĢsal özellikleri belli uyarıcıların ve kurulumların neden olduğu duyuĢsal karĢıt tepkilerden ayırt eder.

(c) Hedef: DuyuĢsal özellikler belirli nesneler, durumlar, fikirler, ifadelerle ve deneyimlerle ilgilidirler. Tüm bu nesne, fikir, durum ve deneyimler “hedef” adı altında toplanabilir. Buna göre duygular hisler ve tutumlar bir hedefe yöneltilir ya da uzaklaĢtırılır.

(d) Yön: Hedef verilince, duyuĢsal özellikler bireyi hedefe yaklaĢmaya ya da hedeften uzaklaĢmaya hazırlar. BaĢka bir ifadeyle yön duyguların veya hislerin hedefe pozitif veya negatif yönelmesiyle ilgilidir. Bundan dolayı yön ya da yönlendirilmiĢlik duyuĢsal özelliğin temel niteliklerindendir.

(e) Yoğunluk: Yoğunluk duyguların veya hislerin derece veya kuvvetini iĢaret eder. Bazı duygular diğerlerinden daha yoğundurlar. Örneğin “nefret”, “hoĢlanmamaktan” daha yoğun bir duygudur.

"Yukarıda belirtildiği gibi Anderson (1981) tutumun diğer duyuĢsal özelliklerden farkını belirtmek amacıyla beĢ temel nitelik sıralamıĢtır. Ġlk iki nitelik, duygu ve tutarlılık tüm duyuĢsal özelliklerde benzerlik göstermektedir. Ayrıca tutumun öğrenilir olması ve deneyimlerle Ģekillenmesi de diğer duyuĢsal özelliklerden ayrıĢmasına olanak tanımamaktadır. Ancak tutumun diğer özelliklerden ayrılması Anderson‟un düĢündüğü son üç nitelikle; hedef, yön ve yoğunlukla mümkün olabilir. Anderson bu üç niteliğe dayanarak bazı yaygın duyuĢsal özellikleri tutumdan ayırmıĢtır.

“Tutumun en yaygın hedefi nesnedir, genellikle de bir sosyal nesnedir. Fakat ilgilenilen yaygın hedefi faaliyettir; değerin en yaygın hedefi, fikir ve soyutlamalardır; benlik saygısının hedefi, benliktir, vb.” Görüldüğü üzere tutum hedef yönünden diğer duyuĢsal özelliklerden farklıdır. Diğer duyuĢsal özelliklerin hedefleri, faaliyetler, soyutlamalar ve benlik algısı içerirken, tutumun hedefleri somut ve sosyal nesnelerdir.

Ayrıca tutum, “yön” açısından da diğer duyuĢsal özelliklerden ayırt edilebilir. Çünkü tutumun yön göstergeleri “olumlu ya da olumsuzdur”. Fakat diğer duyuĢsal özelliklerde bu göstergeler farklılaĢmaktadır. Örneğin; değeri tanımlayan yön

göstergelerine; beğenilir ve beğenilmez, önemli ve önemsiz, kabul edilebilir ve kabul edilemez örnek verilebilirken, tercih için yön göstergeleri, hedeflerin kendileridir. Son olarak tutum diğer duyuĢsal özelliklerden yoğunluk bakımından da ayrılmaktadır. Tutumlar orta yoğunlukta bir duygudur. Yukarıda sıralanan niteliklerden duygu ve tutarlılık tüm duyuĢsal özelliklerde benzerlik gösterirken, tutumu diğer duyuĢsal özelliklerden ayrıĢtıran hedef, yön ve yoğunluk nitelikleri olduğu belirtilmiĢtir. Belirtilen özellikler dıĢında tutumun açıklanması amacıyla birçok tanım yapılmıĢtır. TezbaĢaran (1997)‟ de tutum kavramı; karĢılaĢılan herhangi bir varlık, baĢka bir birey, kurum veya duruma karĢı edinilmiĢ, pozitif veya negatif olarak geliĢtirilen tepki eğilimi Ģeklinde belirtilmektedir. Bireyin söz konusu sosyal bir nesne ya da olayla karĢılaĢtığında kararlı bir Ģekilde pozitif ya da negatif yönde tepki vermeye ve yaĢantılarla kazanılmıĢ orta Ģiddetteki duygu tutum olarak açıklanmaktadır (Çakan, 2006).

Özetle fen eğitimini etkileyen değiĢkenlerden biri de duyuĢsal özelliklerdir. DuyuĢsal özelliklerden tutum, hedef, yön ve yoğunluk bakımından diğer özelliklerden ayrılmaktadır. Tutumlar yaĢantılar yoluyla, sosyal bir nesne ya da olaya yönelik olumlu ya da olumsuz yönde tepkide bulunma eğilimine yol açan orta yoğunlukta bir duygudur. Aynı zamanda tutum; bireyde bir varlığa yönelik ilgi oluĢmasını sağlayan merak duygusu ve değerlendirme Ģeklindeki nitelikleri de içine aldığından yalnızca öğrenmenin gerçekleĢip gerçekleĢmediği değil bununla birlikte öğrenme biçimini de etkilemektedir. Diğer bir deyiĢle, tutum bireyin biliĢsel stratejilerden yararlanmasını etkiler (Atasoy, 2002).

Öğrencilerdeki fenle ilgili tutumlar, fen öğretmeninin öğretimdeki etkililiğini yükseltmede önemli bir etkendir (Hamurcu, 2002). Bu önemli değiĢkenin fen eğitimine etkisini açıklamak amacıyla birçok araĢtırma yapılmıĢtır.

Benzer Belgeler