• Sonuç bulunamadı

Peyami Safa‟nın romanı olan Fatih-Harbiye, Doğu kültürünün Batı kültürüyle karşılaşmasını ve bu karşılaşma sonucunda iki kültür arasında kalan insanların durumlarını konu alan bir romandır. Romanın ana karakteri olan Neriman, Doğu kültürü içinde yaşamıştır; ancak romandaki olayların gerçekleştiği zaman diliminde Batı kültürünün etkisi altında kalır. Kitap, Neriman‟ın iç çatışması sonucunda bu iki kültürü (Batı‟nın maddiyata önem vermesiyle Doğu‟da duyguların öne çıkmasını) karşılaştırması ve kendine uygun olanını seçmesiyle son bulur. Roman, bugün de gündemde olan Doğu-Batı çatışması ve yanlış batılılaşmayı konu alması nedeniyle okunması gereken bir eserdir. Roman, anlatımıyla da dikkat çeker. Neriman‟ın iki kültür arasında kaldığında yaşadığı iç çatışma büyük bir ustalıkla sergilenmiştir.

Avrupa‟nın genişlemesi ve güçlenmesiyle bu büyük güç ve kültür karşısına ilk olarak iki Doğu toplumu çıkmıştır. Bunlardan birisi Rusya-Sovyetler, diğeri ise Osmanlı-Türkiye‟dir. Batı‟nın getirdiği yeniliklere bu iki toplum da ayak uyduramamış, değişme süreçleri sancılı olmuştur. Bu sorunlar toplumun yapısını yansıtan edebiyatta da geniş bir yer almıştır. Bu konuda Osmanlı‟nın son dönemlerinden Cumhuriyet dönemine kadar çeşitli romanlar yazılmıştır. Araba Sevdası (Recaizade Mahmud Ekrem), Kiralık Konak (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) ve Fatih-Harbiye bu romanlardandır.

Fatih-Harbiye romanının adı, içeriği hakkında bilgi verir niteliktedir. Romanda Neriman daha çok Doğu etkisinde olan Fatih‟ten tramvayla Batı‟nın izlerini taşıyan Harbiye‟ye gidebilmektedir. İstanbul‟un bu iki bölgesi arasındaki fark romanda da vurgulanmıştır. (sf 29: “Kâbil‟le New York arasındaki farkların çoğuna İstanbul‟un iki semti arasında tesadüf edilir.”) Ayrıca bu tramvay bir simge niteliği de taşır, romandaki olaylar Neriman‟ın Harbiye‟ye gitmesiyle başlar ve karakter, roman boyunca yaşadığı

yerden Harbiye tramvayına binerek Fatih‟ten uzaklaşmak ister, Batı‟nın üstün olduğunu düşünür. Romanın son bölümünde pişmanlıkla Fatih‟e mi dönecektir?

Romanı okunması gereken bir eser yapan başka bir özelliği ise ana karakter Neriman ve bunun dışındaki bazı karakterlerin yaşadıkları iç çatışmanın okuru da içine çeken, kendini sorgulatan bir ustalıkla sergilenmesidir. Birçok romanın aksine, Fatih-Harbiye, sadece olayları değil, bu olayları yaşayan karakterlerin düşüncelerini, halden hale girmelerini ve olaylara tepkilerini detaylı bir şekilde ele alarak, bu kişilerin iç çatışmalarını okuyucuya göstermiştir. (sf 60: “Şinasi, onun geldiğini yan gözle gördüğü halde vaziyetini değiştirmiyor, hararetli bir şeyler söyleyen muallimi dinliyordu.”, sf 67:

“Şinasi, aklına gelen sayısız suallerin hücumu altında boğulmaktan kurtulmaya çalışır gibi durdu, düşündü, seçti ve sordu: …”, sf 68: “Sapsarı kesildi. Ona tesir eden şeylerden biri de bu ithamların müthiş üslubu idi. Hatta Şinasi‟nin söylediği şeylerin hepsini hemen unutmuştu. Yalnız bu ses, eda, bu kelimesiz ve gayet büyük manalardan mürekkep ses, beyninin soğumuş hücreleri içinde akisler yapıyordu.”)

Romanda Doğu kültürü ile Batı kültürünün farkını ortaya koyabilmek için birçok simgeye yer verilmiştir: “Şinasi-Macit, kedi-köpek, Doğu müziği-Alafranga müzik” akla ilk gelenleridir. Bu simgelerden özellikle Şinasi ve Macit, Neriman‟ın iç çatışmasının da birer parçasıdır. Bunlardan uzun süredir tanıdığı ve daha geleneksel bir yapıda olan Şinasi, Doğu kültürünü simgeler. Yeni tanıştığı ve kendisine özendiği alafranga bir yaşayışı olan Macit ise Batı kültürünü simgelemektedir. Neriman, romanın sonunda birlikte yaşayacağı erkeği seçmek zorunda kalır. Bu tercihi yaparken aynı zamanda bir uygarlık seçimi de yapacaktır ve bu seçim yoluyla yazar da Doğu ve Batı arasındaki kendi tercihini ve romanın tezini sezdirir.

Cumhuriyet döneminde Doğu-Batı kültürlerinin çatışmasını konu alan roman, günümüzde ekonomik amaçlarla yazılan ve okuyucuyu bir kanıya yönlendiren konuların bile olmadığı romanlardan, kendisi dışındaki birçok içerikli romanla birlikle daha çok önemsenmeyi hak ediyor. Ayrıca, belirtildiği gibi romandaki karakterlerin iç çatışmalarının ortaya konulma biçimi romana anlatım açısından büyük bir tat katmaktadır. Bu özellikleriyle Fatih-Harbiye, Francis Bacon‟ın sözündeki gibi, her kelimesinin çiğnenmesi ve sindirilmesi gereken kitaplardandır.

Sinan TATLIDEDE

insanoğlu ne zaman dik durdu ki?

ve bu gece

--- isimsiz

çok güzelsiniz ama acı çekmişsiniz çok ağlamış gözleriniz, niye

---

sevginizin o çekici iki yüzü, nefretin kör eden gücü.

neden acı çekerdiniz ki siz

hayallere hükmetmek istediğinizde?

damarlardaki hayat.

neden yaşardınız ki bazen siz

öfkenizin sizi öldüremeyeceğini bile bile?

hep temizdi yataklar.

uykunun saf güzelliği, rüyalardaki güven.

neden uyurdunuz ki siz

huzuru kaybedeceğinizi bilmenize rağmen?

hep etkilerdi dişi elleri.

dokunmalarınızın o yüzsüz arzusu, ürpertinin uzun nefesi.

neden dokunursunuz ki siz istemediğimizi bilirken?

ve hep devam ederdi hayat.

iyi ve kötünün ötesinde,

sağda solda bıraktığımız iki üç satırda.

neden yazardık ki biz hayatı yazmayı bilmezken?

--- yıkılıĢ

ve duvarlar vardı bizi sıkıştıran,

koruduğuna inandığımız ama koruyamadığımız.

--- benim

sana dokunup ağlayan ellerim sana bakıp nasır tutan gözlerim ve tüm bu aklına kazıdığım sözlerim senin

bana dokunup akan parmakların bana bakıp titreyen gözyaşların

ve insanoğluna diz çöktüren susmaların benim.

--- kalp

o öylesine buzlu, öylesine soğuktu ki yanardı ona dokunan insan parmakları bu sebeple kimileri, senin gibileri

düşünüyordu onun akkor halde olduğunu.

Naz BEYKAN

IB2 F-A

KIRMIZI PAZARTESİ’DE CĠNAYETĠ ETKĠLEYEN RASTLANTILAR VE