• Sonuç bulunamadı

4.3. Yöntemi

4.3.1. Evreni ve Örneklemi

Bilimsel araĢtırmalarda evren, araĢtırma sonuçlarının genellenmek istendiği elemanlar bütününü tanımlamak için kullanılmaktadır. AraĢtırma sonuçlarının genellenebilirliği arttıkça değer kazanmaktadır ya da araĢtırmanın bilimsel kıymeti artmaktadır. Bilimsel araĢtırmalarda iki tür evren vardır. Birincisi genel evren ikincisi ise çalıĢma evrenidir. Genel evren soyut bir kavram olup tanımlaması kolay fakat ulaĢılması güç hatta bazı durumlarda mümkün değildir. ÇalıĢma evreni ise ulaĢılabilir evrendir. Bu yönü ile somuttur. AraĢtırmacının ya doğrudan gözleyerek ya da önceden seçilmiĢ bir örneklem grubu üzerinden yapılan gözlem ve incelemelerden yararlanarak hakkında görüĢ bildirebileceği evren çalıĢma evrenidir (Karasar, 2006: 109-110).

Bilimsel araĢtırmaların çoğu küçük gruplar ve birimler üzerinde kontrol sağlamak büyük yığınlara ve kitlelere göre daha kolay olduğundan belli bir örneklem grubu üzerinden yapılır ve elde edilen neticeler araĢtırma evrenine genellenir. Örneklem belli bir çalıĢma evreninden belli kurallara göre seçilmiĢ ve seçildiği evreni temsil yeterliliği kabul edilen küçük bir birimdir. AraĢtırmanın belli örneklem grup veya grupları üzerinden yürütülmesi araĢtırmacıya hem zaman hem de maliyet açısından ciddi kolaylıklar sağlamaktadır (Karasar, 2006: 110-111, Marshall, 1999: 565)

Bilimsel araĢtırmanın en zor aĢamalarından birisi araĢtırma evreninden evreni temsil etme potansiyeline sahip örneklem büyüklüğünün belirlenmesi ya da tespit

edilmesidir. Bu durumda kesin bir yargıya varmak mümkün olmamakla birlikte yaklaĢık hesaplamalarla durumu sayısallaĢtırmak olasılığı vardır. Amaç temsil yeterliliğini zedelemeyecek en küçük sayıyı bulmak ya da birimi tespit etmektir (Karasar, 2006: 117-118).

Nitel araĢtırmalarda veri kaynağı direkt olarak gerçek kiĢilerin verdiği bilgiler olduğundan çok sayıda kiĢinin örneklem grubuna dahil edilmesi araĢtırmanın sıhhati açısından pek uygun değildir. AraĢtırılan konunun mahiyetine göre bazı durumlarda tek bir kiĢi bile bir araĢtırmanın örneklemini teĢkil edebilir. Ayrıca gerek alan araĢtırmasına ayrılan kaynakların sınırlılığı ve gerekse de veri toplamada kullanılan yöntem ve tekniklerden kaynaklanan bazı nedenlerden dolayı da çok sayıda bireyin araĢtırma sürecine dahil edilmesi mümkün olmamaktadır. (Yıldırım-ġimĢek, 2005: 87). AraĢtırmaya katılanlardan elde edilecek verilerin miktarı arttıkça örnekleme dahil edilmesi gereken kiĢi sayısı azalmaktadır.

KüreselleĢmenin siyasi, ekonomik, kültürel, sonuçları bağlamında kurumsal anlamda din olgusunun ve bu dine inanan insanların belli konulardaki tutum ve kanaatlerini belirlemeye yönelik olarak yürüttüğümüz bu araĢtırmanın evrenini Elazığ merkezde yaĢayan kent sakinleri oluĢturmaktadır. Örneklemini ise bu kentte yaĢayan, sünni müslümanlar arasından seçilen dindarlar oluĢturmaktadır.

Sosyolojide en tartıĢmalı konuların baĢında sosyal tabakalaĢma din, kültür, vb. konular gelmektedir. Din kurumlar sosyolojisi bağlamında; siyaset, ekonomi, hukuk, sanat, edebiyat, vb. gibi sosyolojinin alt dallarından biri olmakla birlikte pek çok açıdan söz konusu kurumlardan da ayrılmaktadır. Gerek kaynağı, gerek iĢlevleri ve gerekse de metafizik alemlere taĢan aĢkın boyutları itibarıyla din diğer kurumlardan ayrılmaktadır.

Dindarlığı ölçmeye yönelik olarak geliĢtirilen dini yönelim ve dindarlık ölçekleri (Mutlu,1989) genellikle dinin psikolojik, fenomenolojik ve sosyal psikolojik boyutları üzerinde yoğunlaĢtığından sosyolojik açıdan çok kullanıĢlı değildir. Dinin sosyolojinin konusu olabilmesi için bazı toplumsal davranıĢlara kaynaklık etmesi ve yaĢandığı toplumu açıklamada bir anahtar olarak iĢlev görmesi gerekmektedir. Sosyoloji ferdin dinden kaynaklanan sosyal faaliyetlerini ve bunların yaĢam pratiklerine akseden sosyolojik tezahürlerini incelediğinden imanın sosyal boyutu üzerinde odaklanmaktadır. Yoksa pek çok insanın aynı dine inanması, aynı inancı paylaĢması din eksenli bir sosyal faaliyetin yapıldığı anlamına gelmez.

Din; bireyin bireyle, bireyin toplumla ve bireyin tanrıyla olan münasebetlerini düzenleyen bir meta anlatı olduğundan hayatın tamamını kuĢatmaktadır. Evrensel bir gerçeklik olması, hayatın tamamını kuĢatması, mensuplarına bütün her konuda bir bakıĢ açısı sunarak davranıĢlara ulvi bir mana atfetmesi ve bunun yaĢanılan döneme, sosyo- kültürel çevreye göre farklılıklar göstermesi dindar kimdir gibi bir sorunun cevaplanmasını güçleĢtiren olguların baĢında gelmektedir. Din sosyolojisi açısından kutsalın beĢeri olarak tecrübe edilmesindeki farklılıklara istinaden din algısı ve dini yaĢayıĢ bağlamında dindarlık değiĢkenlik arz ettiğinden kimin dindar olduğunu tespit etmek zordur. Zira elimizde “imanometre” gibi bir ölçüm aracı olmadığından kimin daha çok dindar kimin ise daha az dindar olduğunu tespit etmek adeta mümkün değildir.

KüreselleĢme sürecinde dini hayatın nasıl bir değiĢim geçirdiğini dindarlar üzerinden anlamaya yönelik olarak yürüttüğümüz bu araĢtırmanın örneklemini dindarlar oluĢturmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi sosyolojik açıdan dindar kimdir sorusunu mutlak anlamda cevaplandırmak mümkün olmadığından örneklem seçiminde alanın sosyolojik yapısı da göz önünde bulundurularak toplumda ve dolayısıyla yaĢadığı çevrede dindar olarak bilinen insanlardan hareketle bir örneklem birimi seçilmeye çalıĢılmıĢtır.

Söz konusu örneklem biriminin seçiminde genel hatlarıyla araĢtırma evrenini temsil etmesi açısından Ģu hususlar göz önünde bulundurulmuĢtur:

Toplum kabaca insanların toplamından ibaret yekpare bir bütün veya yığın değildir. Sosyolojik anlamda toplum farklı sosyal tabakalara mensup insanların ve sosyal grupların, statü, prestij, iktidar, vb. alanlarda iĢbirliği, mücadele ve çatıĢma halinde oldukları sosyal birimlerin ahenkli iĢlemesi sonucu ortaya çıkan total bir kurum, eksen bir müessesedir. Makro ölçekte toplum kendi içerisinde pek çok kurumu bünyesinde barındırdığı gibi mikro ölçekte de her kurum pek çok sosyolojik birimide kendi içerisinde barındırmaktadır.

Sosyolojik açıdan toplum farklı sosyal tabakalara mensup insanlardan oluĢmaktadır. Toplumdaki hemen herkes sınıfsal anlamda herhangi bir sosyal tabakaya mensup olmakla birlikte kimin hangi sosyal tabakaya mensup olduğunu net olarak tespit etmek mümkün değildir. Modern toplumlarda insanlar sürekli birbirleriyle rekabet halinde olduklarından sosyal tabakalar arasında daima bir geçiĢkenlik ve hareketlilik vardır. Fırsat eĢitliği bağlamında yatay ve dikey hareketlilik kanalları herkese açık

olduğundan kiĢinin hangi sosyal tabakaya ait olduğu da konjonktürel değiĢikliklerden etkilenmekte ve bu döngü süreklilik arz etmektedir.

TabakalaĢma sosyolojik bir kategori olduğu kadar aynı zamanda bir süreçtir. KiĢinin hayatında meydana gelen olağanüstü bir değiĢikle sosyal tabakasını ani olarak değiĢtirmesi mümkün değildir. Çünkü tabakalaĢmaya tesir eden pek çok sosyolojik faktör vardır. Bunların baĢında gelir seviyesi, meslek, eğitim, toplumsal saygınlık, vb. faktörler gelmektedir. Bilimsel açıdan sadece tek bir faktöre göre kiĢinin hangi sosyal tabakaya mensup olduğunu tespit sağlıklı bir yaklaĢım değildir. Örneğin; kiĢi ekonomik anlamda üst tabakaya mensup olanlarla eĢit ve hatta onlardan daha yüksek bir gelire sahip olabilir. Fakat sosyal ve kültürel anlamda aynı donanıma sahip olmadığından sınıfsal anlamda orta veya alt tabakada olabilir. Aynı durum eğitim ve kültür seviyesi için de geçerlidir. KiĢi üst tabakaya mensup olanlarla aynı hatta daha yüksek eğitim ve kültür seviyesine sahip olabilir. Fakat statü ve gelir itibarıyla orta veya alt tabakaya mensup olabilir. Bunlar mutlak olmaktan ziyade süreç içerisinde değiĢen sosyolojik kategorilerdir. Kısacası tabakalaĢmaya tesir eden pek çok faktör olduğundan bir kiĢinin sosyal tabakasını belirleyen yegane unsur bu faktörlerin hepsinin bir araya gelmesiyle oluĢan hayat standardı ve sınıfsal anlamda mensubiyet Ģuurudur. Diğer bir ifadeyle gelir, meslek, statü, toplumsal saygınlık, vb. faktörlerin optimum oranda birleĢerek oluĢturmuĢ olduğu ortak hayat standardıdır. Bu bağlamda örneklem seçiminde toplumda dindar olarak bilinen ve sosyal tabakalaĢma kriterleri açısından birbirlerine benzer konumda olan veya olduğu düĢünülen insanlar araĢtırma kapsamına dahil edilerek temsilde adalet sağlanmaya çalıĢılmıĢtır. Nitel araĢtırmaların doğasından kaynaklanan nedenlerden dolayı nicel araĢtırmalarda olduğu gibi tabakalı örneklem modelinin kullanılması pek mümkün olmadığından söz konusu örneklem biriminin bütün sosyal tabakaları temsil eder mahiyette olmasına dikkat edilmiĢtir.

Sosyolojik anlamda dinin en önemli boyutlarından biri cemaat teĢkil edici özelliğidir. Bir dine inananlar aynı inancı paylaĢmanın beraberinde getirdiği geniĢ anlamda bir inananlar cemaatinin, ümmetin bir üyesidirler. KiĢinin dindarca bir yaĢam sürebilmesi için mutlak anlamda dini bir cemaate dahil olması zorunlu değildir. KiĢi her hangi bir dini cemaate dahil olmadan da dindarca bir yaĢam sürebilir. Fakat sosyolojik anlamda cemaatler günümüz Ģartları da dikkate alındığında bazı açılardan daha dindarca bir yaĢam sürebilmek için bireylere fırsatlar sunmaktadır. Cemaatler gönüllülük

temelinde oluĢturulmuĢ sosyal birlikler olduğundan belli oranlarda giriĢ ve çıkıĢ serbest olduğu gibi cemaatler arasında bir geçiĢkenlik de mevcuttur.

Aynı din içerisinde kutsalın tecrübe edilmesindeki beĢeri farklılıklara istinaden daha dindarca bir yaĢam sürmek için farklı cemaatlerin teĢkil ettiği görülmektedir. Bunları kabaca, geleneksel cemaat olarak nitelendirilen tarikatlar, modernist eğilimli ılımlı ideoloji cemaatleri ve dini ideolojik olarak algılayan ideolojik cemaatler olarak üç gruba ayırmak mümkündür (1999: 179-183). Ayrıca bunların her birini de kendi aralarında alt gruplara ayırmak mümkündür.

AraĢtırma yürütülen alanın dini yapısı göz önüne alındığında bu üç kategoriye giren dini cemaatlerin de aktif oldukları ve çok sayıda taraftarlarının olduğu bilinmektedir. Örneklem seçiminde bu husus göz önünde bulundurulmuĢ ve bu cemaatlere mensup dindarlar da örneklem birimine dahil edilmiĢtir.

Örneklem seçiminde dikkat edilen hususlardan biri de yaĢtır. KüreselleĢme genel olarak 1980‟li yıllardan itibaren yaĢanan değiĢim sürecini ifade ederken kullanılan bir kavram veya niteleme olduğundan örneklem seçiminde bu husus dikkate alınmıĢtır. Söz konusu süreçte yaĢanan değiĢimi daha sağlıklı olarak tespit edebilmek için örneklem birimine dahil edilen dindarların orta yaĢ düzeyinde olmasına dikkat edilmiĢtir.

KüreselleĢme sürecinde yaĢanan en önemli geliĢmelerden biri de nüfus hareketleridir. Göçler genellikle köyden kente, kentlerden büyük Ģehirlere ve yabancı ülkelere doğru bir seyir takip etmektedir. Nüfusu iten ve çeken faktörler eĢ zamanlı olarak iĢlediğinden bazı iller göç verirken bazı iller de göç almaktadır. AraĢtırma alanının demografik özellikleri göz önüne alındığında Elazığ yakın geçmiĢte köyden ve civar illerden çok sayıda insanın gelip yerleĢtiği bir kenttir. Bu açıdan örneklem seçiminde Ģehrin yerlilerinin yanında (uzun yıllardır Ģehirde yaĢama doğma, büyüme anlamında), Ģehre sonradan gelenler de örneklem birimine dahil edilmiĢtir.

KüreselleĢmenin ekonomik anlamda en önemli sonuçlarından kapitalizmin, enerji, finans, iletiĢim, yazılım, vb. alanlarda yoğunlaĢarak emek yoğun sektörlerden sermaye yoğun sektörlere doğru bir evrim göstermesidir. Evrensellik tikellik dikotomisi bağlamında kapitalizmin malileĢmesi sürecinde karĢımıza çıkan olgulardan biri de finans sektöründe faiz temelli iĢleyen mevduat bankalarının yanında kar zarar ortaklığı ve risk paylaĢımı esasına göre iĢleyen katılım bankalarının ortaya çıkmasıdır. Söz konusu süreçte dindarların finans kurumlarıyla olan ekonomik ve ticari iliĢkilerinin

sosyolojik boyutlarını ortaya koymaya yönelik olarak her finans kurumundan (katılım bankası) birer temsilci örneklem birimine dahil edilmiĢtir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi toplum yekpare bir bütün veya yığın değildir. Modern toplumlar iĢbölümü ve uzmanlaĢmanın da etkisiyle çok sayıda meslek grubunu bünyesinde barındırmaktadır. ModernleĢme süreci içerisinde bazı meslekler kaybolmaya yüz tutarken hatta bazı durumlarda tamamen kaybolurken aynı zamanda yeni pek çok mesleğinde hayatımıza girdiği bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda nüfusun genel yapısı ve mesleklerin de dağılımı göz önünde bulundurularak iĢçiden memura, mühendisten doktora, öğretmenden akademisyene, yazardan entelektüele, esnaftan iĢ adamına kadar pek çok meslek grubuna mensup dindar örneklem birimine dahil edilerek mesleki çeĢitlilik araĢtırmaya yansıtılmaya çalıĢılmıĢtır. Her meslek aynı zamanda toplumsal bir kategori olduğundan örneklem birimine dahil edilen mesleklerin yaygın olarak icra edilmesine ve değiĢik toplumsal kesimleri belli oranda temsil eder mahiyette olmasına özen gösterilmiĢtir.

Sosyal tabakalaĢma kısmında da değindiğimiz gibi kiĢinin toplumsal konumunu belirleyen en önemli faktörlerden biri de gelir seviyesidir. Modern toplumlarda her ne kadar hareketlilik kanalları açık olsa da kiĢinin gelir seviyesini tayin eden faktörlerin baĢında eğitim düzeyi, kültür seviyesi ve icra ettiği meslek gelmektedir. Bu bağlamda örneklem biriminde dahil edilen dindarların sınıfsal konumları, yaĢları, meslekleri de göz önünde bulundurularak birbirine yakın gelir düzeyine sahip olmalarına dikkat edilmiĢtir.

KüreselleĢmenin siyasi sonuçları bağlamında dindarların siyasi yönelimlerini tespit etmeye yönelik olarak dindar olan ve toplumda siyasi kimliğiyle bilinen, siyasi partilerden birine mensup olan, aktif siyasetle ilgilenen, STK temsilcisi olması dolayısıyla kamu oyunu yakından ilgilendiren meselelerle yakından ilgilenen kiĢilerde örneklem birimine dahil edilmiĢtir.

Toplum birbirinden kopuk yaĢayan, kompartımanlara ayrılmıĢ sosyal birimlerden oluĢmamaktadır. Bütün toplumsal kesimler arasında bir geçiĢkenlik ve sosyal hareketlilik vardır. Modern toplumlar çoğulcu bir yapıya sahip olduğundan bireyler birbirleriyle çatıĢan ve kesiĢen çok sayıda kimliğe sahiptirler. Toplumsal kategoriler arasında bir geçiĢkenlik olduğundan söz konusu örneklem birimine dahil edilen dindarların aynı anda pek çok sosyal kategoriye girmeleri de mümkündür.

Kısaca belirtmek gerekirse “Maksimum ÇeĢitlilik Örneklemesi” (Yıldırım- ġimĢek, 2005: 108)‟nin kullanıldığı bu araĢtırmada durumları yukarıda belirtilen sosyolojik kategorilerden en az birine uyan pek çok sosyal kesim örnekleme dahil edilerek alandaki çeĢitlilik mümkün olan en küçük sosyolojik biriminde yakalanmaya çalıĢılmıĢtır. Bu kapsamda güvenlik güçleri, kolluk kuvvetleri, öğrenciler ve kadınlar dıĢarıda bırakılmak suretiyle, toplumda dindar olarak bilinen, din görevlisi, dini cemaat mensubu, serbest meslek mensubu, iĢçi, hizmet çalıĢanı, eğitimci, entelektüel, akademisyen, siyasetçi, emekli, esnaf, STK temsilcisi, memur, mühendis, doktor, iĢ adamı, bankacı, vb. kiĢilerden oluĢan toplam 29 kiĢi örneklem birimine dahil edilmiĢtir. Her bir görüĢmeciyle ayrı ayrı görüĢülmüĢ ve görüĢmelere benzer durumların birbirini teyit eder konuma gelinceye kadar devam edilmiĢtir.