• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ÇALIŞAN YOKSUL KADINLAR VE EV HİZMETİNDE

2.3. Yoksullukla Mücadelede “Kadınsal” Bir Alan: Ev Hizmetinde Çalışma

2.3.3. Ev Hizmetinin Tarihçesi

2.3.3.1. Ev İşi ve Kadın Emeği

1975 yılında Ann Oakley’in yazdığı bir makale ile kadın çalışmalarında önemli bir yer edinen ev işi, çoğunlukla kadınlar tarafından yapılan ve parasal karşılığı olmayan bir emek sürecini ifade etmektedir. Ev işi, literatürde ağırlıklı olarak cinsiyetçi farklılaşmalar, cinsiyete dayalı iş bölümü ve ataerkil yapının bir uzantısı olarak incelenmektedir. Ancak ev işi, toplumların yerleşik düzene geçmesiyle başlamış ve bireylerin kendilerini yeniden üretmeleri anlamında her zaman önemli olmuştur. (Kalaycıoğlu ve Rittersberger-Tılıç,2001:35).

Önemli ve değerli olmasına rağmen değeri fazlasıyla azımsanan ev işi, dünya genelinde tüm toplumlarda kadınların karşılıksız emeği üzerine kuruludur ve bu durum kadınların yaşamı boyunca devam eder. Kadının evde sunduğu emek, ev içi iktisadi faaliyetler, piyasa dışı faaliyetler olarak önemsiz ve ikincil olarak görülmektedir. Ekonomik bir faaliyet olarak görülmeyen ve para karşılığı yapılmayan karşılıksız emek sunumunun görünen yüzü “ev işi”dir (Razavi, 2007).

Feminist yaklaşımlarda erkeklerle kadınlar arasındaki farkın yaratıldığı alan olan evde gerçekleşen ev işi, gündelik ve tekrara dayalı bir yapıda işlemektedir. Bu bağlamda Simone de Beauvor (1952) ev işinin, pisliğin yok edilmesi, toplama, düzensizliğin ortadan kaldırılması gibi negatif temelli bir çalışma olduğunu ifade ederken,

“temiz olan kirlenir, kirlenen temizlenir, tekrar ve tekrar, gün be gün”

diyerek ev işinin tekrara dayalı yapısına değinmektedir (Akt.Bora,2005:62-63). Davidoff (2002:147) ise,

“ Ev işi, en temel anlamıyla, faaliyetlerden, insanlardan ve malzemeden anlamlı örüntüler oluşturarak yakın çevrede düzen sağlayıp sürdürmekle ilişkilidir” olarak tanımlamaktadır.

Ev işi, mesai saati olmayan, çalışma zamanı ile çalışma dışı zaman olarak ayrılmayan, günlük yaşamla iç içe geçerek, yaşamın bir parçası haline gelmiş emek sürecidir. Yapılan işler, günlük yaşamın kendisidir (Savran,2009:19-20).

Ev işinin yüzyıllardır kadının doğal çalışma ortamı olan evde gerçekleşmesi ve günlük alışılmış düzen içerisinde kanıksanması, kadının yaptığı işin doğru olarak ölçülmesini zorlaştırmaktadır. Bu durum, ev içi kadın emeğinin değerlendirilmesinde haksızlıklara neden olmaktadır. Kadınların ev işlerinde harcadıkları emek kullanım değerine sahip olmakla birlikte, değişim değerine sahip değildir. Ulusal gelir hesaplarında yer almayan, parasal karşılığı olmayan ev içi kadın emeği, kırda ya da kentte olsun, işgücü piyasasına girsin veya girmesin her kadının harcadığı emektir (Özdamar ve diğ.,2000).

İçinde yaşadığımız kültür, evin dünyanın pisliklerinden uzak, masum ve temiz bir yer olarak tasarlanması, erkeklerin dış dünyaya açılırken, kadınları ve çocukları bu temiz yerde bırakmaları üzerine kuruludur. Bu durum, kadınların her şeyden önce ev kadını olduğu düşüncesinin güç kazanmasına neden olarak her sınıftan kadının öznelliğinin inşaasında önemli bir etken olmuştur ( Bora,2005:60).

Birçok faaliyet ve tavrı kapsayan çok genel bir terim olan ev işi, fiziksel, psikolojik ve toplumsal boyutları olan bir iş olarak değerlendirilirken, ekonomik sistemin bir parçası olarak da incelenmektedir (Davidoff,2002:144). Kapitalist toplumun ekonomik politiği

için ev işi, kapitalist sistemin ayakta kalmasına, iş gücü için yeniden üretim sağlayarak ekonomik katkıda bulunmaktadır (Gardiner,1975).

Ev işinin kapitalizmle olan ilişkisi tartışmasında ev işinin yapılması, hizmetlerin ve geçimlik malların sağlanmasının kapitalist kesimde üretilmiş malların kullanımına bağlı olduğu sürece ev işinin kapitalizmden özerk düşünülemeyeceği savunulmaktadır. Ancak ev işini tarihsel ve kültürel özgüllüğü ile ele alanlar, ev emeğinin ve cinsiyete dayalı işbölümü anlayışının kapitalizm öncesinde de var olduğunu vurgulayarak, ev işinin özerk olduğunu ancak ev işi bağlamındaki emek süreçleri ve toplumsal ilişkilerin, hakim üretim ilişkilerinin ekonomik örgütlenişindeki değişimlerden çeşitli şekilllerde etkilendiğini ifade etmişlerdir.

Diğer yandan ev kadınının, evde sunduğu hizmetler, harcadığı emek piyasadan satın alındığında geçim açısından maliyeti olacak ve ücretleri etkileyecek hizmetlerdir. Ev işinin varlığının sermaye üzerindeki etkilerini inceleyenler, ev işinin bir yandan kadınları işgücünün dışında tutarak erkek işçilerin istihdamını ve pazarlık gücünü yükseltirken, bir yandan da pazarlık gücünü düşürme potansiyelini taşıyan bir yedek kadın sanayi ordusu yarattığını ifade etmektedirler (Molyneux,2008).

Kadın işi – erkek işi ayrımını ortaya çıkararak, eşitsizliklere, ayrımcılıklara neden olan toplumsal cinsiyetçi roller, ev işi gibi hizmetleri kadınlar için zorunlu, erkekler içinse istisna olarak kodlamaktadır. Kadınlar, iş gücü piyasası içerisinde ücretli çalışan olsalar dahi temizlik, çocuk bakımı gibi ev işlerinin sorumluluğundan kurtulamamaktadırlar. (Guy ve Newman,2004). Kadınların yaptıkları farklı işleri “kadınların ev işine” dönüştüren; erkekleri ücretli işleri, kadınları ise ücretsiz işleri üstlenmeye yönelten cinsiyete dayalı işbölümüdür (Bennholdt-Thomsen,2008:247). Cinsiyete dayalı işbölümü en basit ifadesiyle, belirli iş tiplerinin belirli insan kategorilerine bölüştürülmesini ifade etmektedir (Connell,1998:141).

Cinsiyete dayalı iş bölümü çerçevesinde, erkeğin çalışma alanı ev dışı olarak belirlenirken, kadına ev işi ve çocuk bakımı sorumlulukları yüklenmiştir. Kapitalist toplumda kadın, cinsiyete dayalı işbölümü sürecini öncelikle ailede, aile üyelerinin gereksinimlerini karşılamak amacıyla iş ve hizmetleri görerek, daha sonra da toplumsal üretim için, ev dışında tıpkı erkek gibi, çalışarak ve üretim yaparak yaşamaktadır. Her iki durumda da kadın ekonomik olarak bağımlıdır ve başka işlerde çalışıyor olsa dahi,

öncelikli olarak “eş” ve “anne” rollerini yerine getirmelidir (Erdem ve Şahin,2010:284-285).

Yirminci yüzyılın son çeyreği itibariyle, kadınların ücretli işgücüne katılımlarının artması ve teknolojinin gelişimine bağlı olarak ev işlerine ayrılan zamanın azaldığı tezi dile getirilmeye başlamıştır. Bu teze göre, ev işlerinin otomasyonu, evde verilen hizmetlerin bir bölümünün metalaşması ve kadınların ücretli işlerde çalışmalarıyla birlikte cinsiyetçi işbölümünün kadınlar lehine dönüşmeye başladığı ileri sürülmektedir Ancak bu tez, başta Davidoff (2002) olmak üzere bir çok yazar tarafından reddedilmektedir. Otomasyon, bazı işlerin yapılmasını kolaylaştırıyor olsa bile, ev işlerini ayrıntılaştırıp, karmaşıklaştırarak ev işinin niteliğini değiştirmektedir. Ayrıca cinsiyete dayalı işbölümü de değişmemektedir. İngiltere’de yapılan bir araştırmada işsiz erkeklerin dahi ev işlerine daha fazla katılmalarına yönelik bir eğilim olmadığı sonucuna varılmıştır (Connell,1998: 143). Ve hatta kadınların atipik istihdam biçimlerinde yer almaları ile yarım gün ve esnek şekilde çalışmaları, erkeklerin ev işinden tamamen çekilmesine neden olmaktadır (Savran,2009:20-25).

Sonuç olarak sanayi öncesi dönemde ev işi tanımı ailenin ekonomik faaliyetlerini de kapsayacak şekilde tanımlanırken, günümüzde aile bireyleri arasında paylaşılan, bireyleri bir sonraki güne hazırlamak için harcanan toplam emek anlaşılmaktadır (Kalaycıoğlu ve Rittersberger Tılıç,2001:153). Geleneksel değerler açısından, erkeğin evin geçimini sağlamak, kadının ise evin, çocukların bakımıyla sorumlu olduğu çerçeve, kadının ev dışında çalışmaya başlamasıyla değişime zorlanmaktadır. Kadının ev dışında, ücretli olarak çalışma hayatına girişi, kadın sorumluluğundaki işlere farklı yaklaşımları getirmektedir. Bunlardan biri olan ücretli ev hizmeti, günümüzde önemli bir iş alanı haline gelmiştir. Özellikle orta ve üst gelir seviyelerine sahip ve eşlerden her ikisinin de çalıştığı pek çok aile, ev hizmetlerini ücret karşılığı yaptırmaktadır.