• Sonuç bulunamadı

Etik ve Eğitim İlişkisi

Belgede BARTIN ÜNİVERSİTESİ (sayfa 38-42)

2.1.5. Etik

2.1.5.1. Etik ve Eğitim İlişkisi

Eğitim insan davranışlarını belli bir amaca dayalı olarak istendik yönde değiştirme sürecidir. Bu süreçte aktif olan aktörlerin birçok eylemi, yapıp etmeleri söz konusudur. Etik de insanın ‘Ne yapmalıyım?’, ‘Nasıl yapmalıyım?’ gibi eylemlerini sorgulayan, sorularına cevap vermek isteyen ilkeler bütünüdür. Eğitim ve etik arasında bir ilişki bu anlamda var olur. Buradan hareketle eğitim, yaşam boyunca süren “etik bir kendini tanıma süreci” olarak tanımlanabilir. Eğitim programının içeriğinin toplumun ve öğrencilerin yararına uygun olmasının sağlanması eğitimin etik tartışmalarının önemli bir noktasını oluşturmaktadır.

Ayrıca, öğrencilerin değerlendirilme süreci tarafsız olmalı, doğru ölçme ve değerlendirme tekniklerinin kullanılması gerekmektedir. Değerlendirme ve yönlendirme sürecinin etik değerlendirmeler ve yaklaşımları da içermesi gerekmektedir (Cevizci, 2012, 279).

Öğretmenlik bir meslek olarak etikle çok yakından ilgili olmak durumundadır.

Öğrenci ideal bir öğretmeni tanımlarken onu sadece kusursuz öğretme yetenekleri açısından yeterli görmez, bunun yanında öğretmeni yaşama biçimi ile de örnek alınacak ahlaki bir

26

model olarak düşünür. Yani öğretmen, öğrettiklerini örnek olarak yaşayan ideal biridir.

Öğretmenlik, yalnızca birtakım bilgilerin aktarılmasını kapsayan bir meslek olmanın ötesinde olmalıdır. Eğitim yoluyla genç nesillere değerler kazandırılması hedefi unutulmamalıdır (Pieper, 1999, 118).

Milli Eğitim Bakanlığı 2017 yılında belirlediği öğretmenlik mesleki yeterlilikleri çalışmasında genel yeterliklere alan bilgisi ve alan eğitimi bilgisi yeterlikleri eklenmiş, böylece her bir öğretmenin kendi alanına ilişkin yeterliklerini de kapsayacak mahiyette bütünsel ve tek bir metin oluşturmuştur. Bu kapsamda güncellenen Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri; “mesleki bilgi”, “mesleki beceri”, “tutum ve değerler” olmak üzere birbiriyle ilişkili ve birbirini tamamlayan üç yeterlik alanı ile bunlar altında yer alan on bir yeterlik ve bu yeterliklere ilişkin altmış beş göstergeden oluşmaktadır. Söz konusu yeterlik alanları ve bu alanlar içerisinde yer alan genel yeterlikler Tablo 2’de yer almaktadır. Tabloda da görüldüğü gibi değer konusuna özel bir önem verilmiştir.

27

Tablo 2.1: Öğretmenlik mesleği genel yeterlikleri (MEB, 2017)

A. Mesleki Bilgi B. Mesleki Beceri C. Tutum ve Değerler

A1. Alan Bilgisi B1. Eğitim Öğretimi Planlama C1.Millî, Manevi ve Evrensel Değerler

A2. Alan Eğitimi Bilgisi B2. Öğrenme Ortamları ' Oluşturma

C2. Öğrenciye Yaklaşım

Alanının öğretim programına ve

pedagojik alan bilgisine hâkimdir. Bütün öğrenciler için etkili öğrenmenin gerçekleşebileceği sağlıklı ve güvenli öğrenme ortamları ile uygun öğretim materyalleri hazırlar.

Öğrencilerin gelişimini destekleyici tutum sergiler.

A3. Mevzuat Bilgisi B3. Öğretme ve Öğrenme ' Sürecini Yönetme

C3. İletişim ve İş Birliği

Birey ve öğretmen olarak görev, hak ve sorumluluklarına ilişkin mevzuata uygun davranır.

Öğretme ve öğrenme sürecini etkili

bir şekilde yürütür. Öğrenci, meslektaş, aile ve eğitimin diğer paydaşları ile etkili iletişim ve iş birliği kurar.

B4. Ölçme ve Değerlendirme C4.Kişisel ve Mesleki Gelişim

Ölçme ve değerlendirme, yöntem, teknik ve araçlarını amacına uygun kullanır.

Öz değerlendirme yaparak, kişisel ve mesleki gelişimine yönelik

çalışmalara katılır.

Etik olarak, değer, hangi eylemin en iyi olduğunun veya yaşamanın en iyi yolunun (normatif etik) belirlenmesi veya farklı eylemlerin öneminin (aksiyoloji) tanımlanması amacıyla bazı şeylerin veya eylemlerin önem derecesini gösterir. Eylemlerin soyut nesneler olarak ele alınması, onlara değer verilmesi olarak tanımlanabilir. Çok doğru ya da en azından oldukça yüksek değerli bir eylemin ahlaki açıdan "iyi" (sıfat anlamıyla), değer bakımından düşük bir seviyede ya da nispeten düşük bir eylem olarak algılanabilmesi anlamında, doğru davranış ve iyi yaşam ile ilgilenir. Değeri "kötü" olarak nitelendirilebilir. Bir eylemi değerli kılan şey, arttığı, azaldığı veya değiştirdiği nesnelerin etik değerlerine bağlı olabilir. "Etik değer" taşıyan bir nesne "etik veya felsefi iyi" olarak adlandırılabilir.

28

2.1.6. Estetik

Aksiyolojinin bu bileşeni, sanat eserlerinin başkalarına tercih edilmesindeki gerekçelerimiz olan çeşitli güzellik ölçütlerini değerlendirmeye çalışır. Cevizciye göre Sanat ya da güzellik alanında söz konusu olan değerleri konu alan felsefî disiplin; felsefenin güzeli ya da güzelliği konu alan, iyi, çirkin, hoş, yüce, trajik gibi güzellikle yakından ilişkili olan kavramları araştıran, söz konusu olan problemlerin çözümü ve kavramların analiziyle ilgili olan felsefî disiplin. Estetik, sanatla, güzellikle ve duygularla ilgilenen felsefe dalıdır. Estetik eski Yunanca'da 'Aisthesis' sözcüğünden gelmektedir (Cevizci, 2012, 315). Anlamı duymak algılamak demektir. Güzelliğin oluşturulması ve değerlendirilmesiyle ilgilenir. Duygu ve beğeninin yargılanması olarak da geçen duyusal-duygusal değerleri inceler. Sanat felsefesi ile yakından ilişkilidir. Büyükdüvenciye göre ise en geniş tanımı ile “sanat, kültür ve doğa üzerine eleştirel düşünce çalışmasıdır. Tüm estetik sistemler özel türden bir duygu, heyecanla ilgili kişisel, özel deneyimi çıkış noktası olarak alır. Böylesi bir duyguyu harekete geçiren nesnelere sanat yapıtı denmiştir. Kuşkusuz tüm sanat yapıtları aynı duyguyu uyandırmaz; her yapıt farklı bir duygu üretir. Bu duyguya estetik duygu denir”

(Büyükdüvenci, 2006, 47).

Estetik konusu ilk çağdan beri filozoflar tarafından irdelenmiştir. Platon, Aristoteles ve daha sonra Aydınlanma Çağı düşünürlerinden Leonardo Da Vinci estetik kavramı ve estetik sorularıyla ilgilenmiştir. Estetikte sadece güzel olan incelenir. Bu tanım estetiğin alanını oldukça daraltmış fakat bazı filozoflar buna karşı çıkmıştır (Cevizci, 2012, 26).

Terimi 1750 yılında ilk ortaya atan Alman düşünür Alexander Gottlieb Baumgarten'in tanımladığı şekliyle estetik, duyusal bilginin bilimidir; konusu da duyusal yetkinliktir.

Gerçekleştirmek istediği, güzel üstünde düşünme sanatıdır. Estetik kavramı güzel olanı aramak, duyumsamak şeklinde açıklanır. “on sekizinci yüzyılın sonlarına doğru Baumgarten'dan önce, estetiği bir felsefe kolu olarak biçimlendiren önemli düşünürlerin başında Alman filozof Immanuel Kant gelmektedir” (Cevizci, 2012, 27).

Estetik dar anlamıyla güzellik teorisi olarak veya daha geniş olarak sanat felsefesi ile tanımlanabilir. Geleneksel olarak güzellikteki kavramına olan ilgi on sekizinci yüzyılda yüce, iyi, hoş gibi kavramları da içererek genişledi ve 1950'den bu yana literatürde tartışılan saf estetik kavramların sayısı daha da genişledi. Geleneksel olarak, sanat felsefesi tanımına odaklanmıştır, ancak yakın zamanda Felsefe estetiğin son gelişmeleri üzerine odaklanmaktadır. Sanat, temelde, böylesi bir aktarıcılık, bulaşıcılık ise, bu durumda estetik,

29

etik olanın bir ifadesi olur; çünkü sanatçının, insanların duygusal ve ruhsal sağlığı konusunda ahlaki bir sorumluluğu gündeme gelir. Platon’da, estetik ölçüt, ahlaki ölçütlere bağlıdır.

Tolstoy’a göre insanları olumsuz yönde etkileyen yapıtlar gerçek sanat yapıtı değildir; kötü sanat ürünleridir ya da sanat olmayandır. (Büyükdüvenci, 2006, 49).

Birey olarak Estetik düşünebilir, algılayabilir ve davranabiliriz; kendimiz, deneyimlerimiz ve bunu paylaştığımız kişilere de yansıtabiliriz; Eğer eğitim deneyiminin estetik boyutunu göz ardı etmezsek, bireylerin daha dikkatli ve yetenekli insanlar haline gelmesinin yolunu da açmış oluruz Toplumsal ve entelektüel olarak daha fazla takdir edilebilir. Bu yönlendirme eğitim programının pratiğine bakmayı, estetik ve farklı yönlerini göz önüne alarak ve daha gerçekçi bir değer biçmenin ortak hedefini toplumun bir parçası olarak eğitime dâhil edilecek şekilde yeniden tanımlayacaktır (Dewey, 1961, 263).

Belgede BARTIN ÜNİVERSİTESİ (sayfa 38-42)