• Sonuç bulunamadı

Eğitim ve Estetik İlişkisi

Belgede BARTIN ÜNİVERSİTESİ (sayfa 42-45)

2.1.5. Etik

2.1.6.1 Eğitim ve Estetik İlişkisi

29

etik olanın bir ifadesi olur; çünkü sanatçının, insanların duygusal ve ruhsal sağlığı konusunda ahlaki bir sorumluluğu gündeme gelir. Platon’da, estetik ölçüt, ahlaki ölçütlere bağlıdır.

Tolstoy’a göre insanları olumsuz yönde etkileyen yapıtlar gerçek sanat yapıtı değildir; kötü sanat ürünleridir ya da sanat olmayandır. (Büyükdüvenci, 2006, 49).

Birey olarak Estetik düşünebilir, algılayabilir ve davranabiliriz; kendimiz, deneyimlerimiz ve bunu paylaştığımız kişilere de yansıtabiliriz; Eğer eğitim deneyiminin estetik boyutunu göz ardı etmezsek, bireylerin daha dikkatli ve yetenekli insanlar haline gelmesinin yolunu da açmış oluruz Toplumsal ve entelektüel olarak daha fazla takdir edilebilir. Bu yönlendirme eğitim programının pratiğine bakmayı, estetik ve farklı yönlerini göz önüne alarak ve daha gerçekçi bir değer biçmenin ortak hedefini toplumun bir parçası olarak eğitime dâhil edilecek şekilde yeniden tanımlayacaktır (Dewey, 1961, 263).

30

Öğretim programlarında sanatın, hayatımıza dokunan herkese daha fazla farkındalık ve beğeniyi sağlayacak şekilde dahil edilmesi gerekmektedir. Estetik kalite tüm aktivitenin, algılamanın ve rasyonel düşüncenin bir yönü olduğu için öğrencilerin günlük yaşantılarıda farklı olgulara ve olaylara bakmak, dinlemek, sosyal gruplara girmek ve konuşmak için yeni yollar keşfetmelerine yardımcı olur. Sanatta estetik kalite yoğunlaştığından müzik, dans, drama ve görsel sanatlar doğrudan estetik bir farkındalık geliştirir. Estetik eğitim, okulda çok nadir karşılaşılan öğrenme alanlarını ortaya çıkarabilir; Bunlar şu şekilde ifade edilebilir;

 Bir sanat eserinin çocukları ve öğretmenleri dönüştürme gücü,

 Öğrenci ve öğretmenin ortak durum analizi gerçekleştirerek paylaşımda bulunmaları,

 Açık uçlu sorular sormak için risk alma, meydan okuma,

 Kendini yeni yollarla ifade etmeyi öğrenmenin heyecanı,

 Öz ve karşılıklı saygı öğreten deneyimlerden elde edilen benlik saygısı,

 Geniş bir insan ilişkileri araştırması, zihin ve duygu, biliş ve duyusal deneyim, bir bütün olarak anlama yönündeki analiz ve sezgiyi birleştirme fırsatı. Hilhenberger (1993, 115).

Şiir, edebiyat, görsel sanatlar yoluyla öğrenciye, (ahlaki) eğitimle en çok ilgilendiği kabul edilen estetik bir yargı gücü geliştirmek amaçlanmaktadır. Estetik düşünce, eğitimde düşünme ve uygulama için daha uygun yolları gösterir. Tartışma tarihsel metinleri ve eğitimle ilgili düşünceleri gözden geçirmek, bu tartışma bağlamında ve eğitim uygulamasının mevcut durumunda aydınlatmaya çalışmaktır. Eğitimde son zamanlarda ortaya çıkan sorunlar, öğrencinin daha estetik bir bakış ile bu sorunların üstesinden gelip gelemeyeceği ile de yakından ilgilidir.

Sanat Eğitimi Akımı: Estetiğin eğitimde kullanımına dönük gelişen sanat eğitimi akımı olarak adlandırılmaktadır. Bu eğitim akımı güzel sanatlardan hareketle güzel sanatlar eğitimini destekler ve de eğitimin yenileşmesini sağlamaya çalışır. İnsanın güzel sanatlar yoluyla estetik yanının geliştirilmesi yanında yaratıcılığının da gelişmesi amaçlanmaktadır.

Böylelikle bireylerin tek yönlü kalmamaları sağlanacaktır. Bu reformist bir yaklaşımın neticesi olmaktadır. Sanat Eğitimi Akımı, resim ve elişi derslerine bu amaçla öğretimde yer

31

verir (Aytaç, 1981, 18). Eğitimin içeriğinin sadece bilgi olması bireyin duygu, hayal gücü, karakter ve bedensel yönlerinin göz ardı edilmesini doğurmaktadır. Buna göre bu eğitim akımı; hem öğretmenin hem de öğrencilerin sanatkâr bir şahsiyet kazanmasını, çocuğun yaşantı alanının gelişmesini, bilişsel düzeyi gelişkin çocukların yetiştirilmesini, milli şuuru gelişkin vatansever bireylerin yetiştirilmesini önceleyerek müzik, şarkı, jimnastik ve resim derslerini gerekli görmektedir. Bu eğitim akımının başlıca temsilcileri; August Julius Langbehn (1851-1907) ve Alfred Lıchtwark (1852-1914) dır (Aytaç, 1981, 18).

Eisner Sistemik-Estetik öğretim programı planlama modeli: Stanford üniversitesinde eğitim ve sanat profesörü olan Eisner, sanat eğitimi, eğitim programı çalışmaları ve nitel araştırma yöntemleri üzerinde çalışmaktadır. Özellikle Amerikan eğitim sistemi üzerinde sanatın rolünü arttırmak ve diğer alanlarda da eğitimin kalitesini arttırmak için sanatı kullanma üzerine eğilim göstermektedir. Eisner’in bu bakış açısını aktardığı en önemli eserlerinden biri ‘The Educational Imagination: On the Design and Evaluation of School Programs’ adlı kitabıdır. Eisner (1991, 67-81), müfredat planlama modeli oluşturmak için davranış ilkelerini estetik unsurlarla birleştiren sistematik ve çok boyutlu bir müfredat görünümü sunmaktadır. Eisner, Amerika'nın ihtiyaç duyduğu okulları oluşturulması için beş boyutta ilerlemesinin gerekeceğini belirtmiştir. Bunlar; kasıtlı, yapı, program, pedagoji ve değerlendiricidir. Kasıtlılık okullarda gerçekten ciddi ve araştırılmış, önemli olanın incelemesine atıfta bulunmaktadır. Bu niyetleri anlamak için, programın ve öğretim özelliklerini, değerlendirme uygulamalarının biçimlerini ve okul niteliğinin ele alınması gerekir. Yapısal boyut, okulların nasıl yapılandırıldığına, rollerin nasıl tanımlandığına ve okul programının nasıl tahsis edildiğine değinir. Eğitim fırsatlarını kolaylaştırmak ve sınırlandırmak için hepsi önemlidir. Eisner'e göre, okulların yapısal organizasyonu son bir yüz yıl içinde fazla değişmemiştir. Okul Eylül'de başlar Haziran'da sona erer; herkes için öngörülen bir program ile on iki yıl sürer. Sınıf başına otuz öğrenciye tek bir öğretmen tarafından öğretim görevi yerine getirilir; notlar yılda birkaç kez verilir; öğrenciler bir sonraki sınıfa terfi eder. Einer’ a göre bu tip bir yapı kısıtlayıcıdır. Programda fikirlerin önemi büyük önem taşır. Bunun, bu fikirleri daha derinden düşünmesi ve öğrencilerin bunlara nasıl katılıp katılmayacağı düşünülmelidir. Program tasarımında, önemli olan fikirlere, bunlara dikkat edilmesi gereken becerilere ve öğrencilerin ve programların etkileşimde bulunduğu araçlara dikkatleri vardır. Bir okul programının üstünlüğü ne olursa olsun, öğretimin kalitesi okulun iyileştirilmesinde öncelikli bir husustur. Öğretimi bir sanat

32

olarak kabul etmek, herhangi bir sahne sanatının hak ettiği bir inceleme, yardım ve destek seviyesini gerektirir. Esner okulların öğretmenlere hizmet eden yerler olması gerektiğini ifade eder, böylece okullar aynı zamada öğrencilere hizmet edebilen kurumlar haline gelebilir. Okul değerlendirme uygulamaları, öğrenciler ve öğretmenler için gerçekten nelerin önemli olduğunu tanımlar. Okullar, yalnızca öğrencileri puanlama yöntemi olarak değil, öğrencilerin becerilerini geliştirebilmek için öğrencilerin ne kadar iyi yaptıklarını bulmanın bir yolu olarak değerlendirmeye yaklaşmalıdırlar. (Eisner, 1991, 67-81)

Gazali’nin Estetik Eğitim Çalışmaları: Gazâlî, İhyâ-u Ulumi’din (2013) adlı eserinde, ilmin en büyük faydasının, insanları kötü huylardan arıtıp saadete ulaştıracak güzel huylarla süslemek olduğunu söyler ve bunu ilim öğrenmenin gayesi olarak gösterir. Gazâlî’ye göre okul, çocuğun kalbine öğrenim yoluyla “İyi insanlara karşı sevgi ve muhabbet tohumunun ekildiği yerdir. Bu bağlamda Gazali öğretmenin güzel davranışları ile öğrencisi ile olan ilişkisini değerlendirmiş ve önemine dikkat çekmiştir (Çelikel, 2006, 41).

Aksiyolojinin estetik boyutunun eğitime uygulanması nasıl gerçekleşir sorusuna çeşitli yanıtlar verilebilir. Hepimizin kabul edeceği gibi, güzellik derecemiz bireyin algısının kalitesine göre kişiden kişiye değişiklik gösterir. Eğitim kalitesi, büyük oranda bir eserin veya kültürün bir parçasına takdir etmemize yardımcı olmaktadır. Öğrencilerin karar vermelerinde onlara yardımcı olmaya yönelik olarak, "estetik" olanın değerlendirilmesi şarttır. Estetik değerler insan ilişkilerinin temellerini belirleme, bireysel bütünlük, sosyal uyum ve birliğinin sınırları belirleme ve bu sınırların aşılmasını önerme konusunda geniş bir çerçeve sunar ve böylece insan yaşamını zenginleştirici kararların daha kolay biçimde verilebilmesinde rol alır.

Belgede BARTIN ÜNİVERSİTESİ (sayfa 42-45)