• Sonuç bulunamadı

1.2. Neoliberalizm

2.1.3. Etik Temel

Eğitim felsefesi çalışmalarında herhangi bir eğitim felsefesi akımını anlayabilmek için öncelikle onun epistemolojik, ontolojik ve etik temellerinin nasıl inşa edildiğine bakılmalıdır. Bu bölümde ise epistemolojik ve ontolojik temelin yanında ahlak, etik, etik ve ahlak, aynı zamanda eğitim ile etik ilişkisine dayalı olarak, eğitimde etik temeller, eğitim etiği üzerinde durulacak ve eğitim etiğini kapsayan tanımlamalar yapılarak, eğitimin etik boyutunun önemi ele alınacaktır. Bununla birlikte etiğin eğitim için önemine değinilecektir. Bunun için ise öncelikle etik ve ahlak kavramları üzerinde durulması önemlidir.

Felsefeden bağımsız özellikle sosyolojik ve kültürel bir alan olarak ahlak, öncelikle toplum içinde bir şekilde oluşturulmuş kurallar sistemine karşılık gelir. Bu şekilde bakıldığında ahlakın, insanların davranışlarını ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla yapılan eylem kuralları, normlar silsilesi ve değerler sistemi olduğu söylenebilir. Etik ise felsefenin ahlaklılıkla, ahlaki değerle ilgili olan alt dalına veya disiplinine denir. O halde ahlaklılığı genel bir biçimde iyi ve doğru yaşama şekli olarak özetleyebiliriz. (Cevizci 2014: 11-12) Bu durumda ahlak, topluma ait bir düzeni ve işleyişi ifade eder ve toplumsal yaşayıştan ayrı düşünülemez. Yani ahlak toplumsal bir olgudur. Değer temeline dayanır, değerler ise doğuştan getirilmez, sosyalleşme sürecinde kazanılır. Ahlaklılık ise bizzat yaşantı durumuyla ilgilidir ve bireysel bir olgu olarak karşımıza çıkar.

Felsefe tarihinde etiğin ortaya çıkmasında Sokrates’in etkisi gözden kaçırılmamalıdır. Sokrates etiğin kurucusu olması yanında, aynı zamanda, ahlaklılık olgusu, beşeri iyi ve insan hayatının nihai amacı üzerinde enine boyuna düşünüp insanlara nasıl davranmaları gerektiğini bildiren normatif bir teori öne sürmüştür. (Cevizci 2014: 138) Bu bağlamda Sokrates’in etik anlayışı, ahlâkî değer teorisini içinde barındırmakta ve ahlakla iç içe bulunmaktadır.

Ahlak ile etik ilişkisi, sosyal bir olgu olarak ahlak kavramıyla ahlak olgusu üzerine düşünüp taşınma yani ahlak ve etik arasındaki ilişki tartışmalıdır. Çünkü etik,

zaman içinde, “ahlak üzerine tartışma” anlamı yanında, “ahlakilik durumu” ve “ahlaka uygunluğun sorgulanması” anlamlarını da kazanmıştır. Örneğin “bu hiç etik değil” derken ahlakilik durumu kastedilmektedir. Dolayısıyla şu soruyu sorma gereği doğmaktadır: “Etik temel” derken, bir olgu olarak ahlaktan mı söz edeceğiz yoksa ahlakilik kavramını mı kastedeceğiz?

Etik’in tarihsel gelişimi bağlamında analiz ettiğimizde, etik ahlakla iç içe bir şekilde bulunmaktadır. Fakat etik ile ahlak aynı şey değildir ancak etik çoğu zaman ahlaki sorunları ele alıp incelemektedir. Etik “Ne yapmalıyım?” “Bu davranış doğru olur mu?” diye düşünen herkesle ilgilidir. (Haynes 2002: 17) Yani herkes burada sözü edilen sorulara cevap vermek zorundadır ve bu manada sorular insanla, bireyle ilişkili bir durumu ifade etmektedir.

Ahlak, bireyin tüm öğeleriyle hazır bulduğu norm ve kurallar bütünüdür ve aynı zamanda ahlak, bir ilke kavramından ziyade bir düzen kavramına karşılık gelir. Ahlak büyük ölçüde yereldir yani o bütün önemine rağmen bireyin, topluluk ya da grubun hayatla ilişki içinde geliştirmiş olduğu değerler ve kuralları, yaşama bilgeliğini ifade eder. Bu açıdan bakıldığında ahlak ve ahlaklılık olgusal ve tarihsel olarak yaşanan bir şey yani belli bir pratiktir. Etik ise bu pratiğin teorisi durumundadır. (Cevizci 2014: 17)

Noddings’e göre de ahlaklılık daha çok günlük yaşamla belirli kurallar ve cinsel alışkanlıklarla ilişkilendirilirken çoğu filozof etiği ahlaklılığın felsefi olarak incelenmesi şeklinde ele alır. Bu inceleme sonucunda etik ve ahlak iç içe kullanılabilir. (Noddings 1998: 95) Bu bağlamda bakıldığında etik daha genel ve evrensel bir içeriğe sahip olmaktadır. Dolayısıyla eğitim gibi bir alanda felsefi içerikli ahlakı da içeren bir inceleme yapılacaksa etiği temele almamız daha doğru görülmektedir.

Etik eğitimde önemli bir yere sahiptir. Çünkü öğretmenler, eğitim yöneticileri eğitimde hem ahlaki sorunlarla kuşatılmış durumdadır hem de şu anda öğrencilerinin yani gelecek kuşağın eğitiminin ve ahlaki iyiliğinin sorumluluğu özellikle bu çağda onlardadır. (Haynes 2002: 17) Öğretmenler -genel olarak ebeveynler- değerlerini gençlere doğru, iyi ve güzel olan kavramlarına karşılık gelen davranışları ödüllendirerek ve pekiştirerek iletirler. Ayrıca öğretmenlerin sınıflarında yarattıkları ortam, öğrencileri, öğretmenin etik duyarlılıklarını yansıtan ahlaki bir iklime çeker. (Ornstein ve Levine

2008: 162) Eğitim olgusu tamamıyla ahlaki içeriğe sahiptir. Bu bağlamda eğitim ahlaki bir girişimdir iddiası yanlış değildir. Peki, eğitimde etik temel nedir?

Eğitimin insan yetiştirme amacı taşıması bakımından, insanın niteliklerine kayıtsız kalamayacağı, onun eğitim sayesinde davranışlarının da biçimlendirilmesi gereği, kişilik eğitimi ve bunların değer dünyasına dayanması önemlidir. Dolayısıyla eğitimin ahlaki bakımdan eğitilmeyi, davranış değişikliğini içermesi gerektiği, eğitim içeriğinde hem ahlaki nitelikli bazı ilkelerin olmasının zorunluluğu hem de amaçlarda bunların yer alması gerektiği önemli hale gelmektedir. Eğitim içeriğindeki (müfredattaki) ve eğitim sürecindeki ahlaki niteliklere dayanan unsurlar, eğitim anlayışında gerçekleştirilmek istenen etik ve ahlaki nitelikli amaçlar; bunların tanımı, listelenişi, etik temelleri oluşturmaktadır. Eğitimin etik temelleri denince eğitimde ve eğitimle bireyde gerçekleştirilmesi hedeflenen “ahlaki nitelikli değer ve davranışlar” anlaşılmalıdır. Bunlar hem bireyle hem de toplumla bağlantılıdır. Etik kavramı, eğitimin amacıyla ve müfredatla ilgili bir kazanım durumunu da temsil etmektedir.

Eğitim sözü edilen hedefler ve müfredatla davranış kazandırma amacını da içinde taşıdığına göre bu davranışların toplumsal boyutu da vardır ve olmalıdır. Bunlarda toplumca onaylanan iyiyi içermektedir. Dolayısıyla eğitimin doğasında ahlaki bir karakter vardır. Eğitim verme dediğimiz şeyin doğası ve nedeni bunu bize anlatmaktadır. Bu yüzden eğitim etkinliği doğal olarak etik bir zemine oturur. Buradan eğitimin etik temeli anlaşılmaya çalışılır. Bu temelde nelerin ortaya çıkacağı meselesinde birtakım değerler belirlenmeye çalışılır. Bu etik temelin öğretilebilirlik durumudur. Dolayısıyla değer etik temelde önemli bir vasıta olmuş olur. Bu durumda “Ne için ve hangi davranışları kazandırmalıyız?” sorusu bizi eğitimde değerleri öne çıkartan etik temele götürmektedir. Burada sözü edilen bir nevi ahlak eğitimidir.

Etik ve eğitim arasındaki ilişkiyi tesis eden önemli konulardan biri ahlak eğitimidir. Eğitimde sözü edilen bu ahlak eğitimi veya insanda gerçekleşen karakter eğitimi ve gelişimi, etik ve eğitim arasındaki ilişkinin en önemli öğesidir. Ancak eğitim ve etik arasındaki ilişki sadece karakter eğitimiyle sınırlı değildir. Bu ilişki çok yönlü düşünülmek zorundadır. Dolayısıyla burada sıralananlara ek olarak eğitim otoritesinin yükümlülükleri ve sorumlulukları, eğitimin kişi üzerindeki amaçları, kişisel amaçlarla toplumsal amaçların çatışmama durumu da eğitim etiğinde dikkate alınmalıdır. (Cevizci 2011: 281-282) Görüldüğü gibi eğitim ve etik arasındaki ilişkinin çok yönlülüğü

üzerinde ısrarla durulmaktadır. Çünkü eğitim ve eğitme ile ilgili sorumluluklar, amaçlar, hayata geçirilecek olan ilkeler, icra edilen öğretmenlik mesleği ve etiği, bunlara dayalı sorumlulukların bir bakış açısına dayalı olarak temellendirilmesi, ele alınması eğitim ve etik ilişkisinin çok yönlü halini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Bu çok yönlülüğün içinde ise en çok vurgulanan konu ahlak eğitimi veya klasik dönemde karakter eğitimi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Eğitim etiği içinde özellikle vurgulanan ahlak eğitimi problemi, insanın doğaya, kendisine ve diğer insanlara karşı davranışlarını sorumluluk yüklenen bir şekle dönüştürür. Bunun yanında ahlaki davranış becerisinin nasıl ve neye göre belirleneceği ile meşgul olur. Aynı zamanda bu ahlaki davranış becerisini garanti edecek, eğitimle ilgili olan boyutuna yönelik etkileşimin nasıl olması gerektiği ile ilgili, eleştirel ve ahlaki davranış becerisinin kazanılmasını destekleyen veya engelleyen koşullar üzerinde de odaklanır. (Çiftçi 2003: 97) Bütün bunları bir araya getirdiğimizde Antik Yunandan itibaren eğitimde genel olarak erdemin üzerinde durulur, eğitimin bir ahlak eğitimi veya karakter eğitimi şeklinde ele alındığı görülür. Yani adına etik temel denmese de eğitimde kişinin davranışlarıyla ilgili, zihin ve değer dünyasıyla ilgili tezlerde bir etik temel oluşturma çabası görülmektedir. Örneğin eğitimde üzerinde durulan ahlak eğitimi veya karakter eğitimi değer dünyasına karşılık gelmektedir. Bu bilgilere ek olarak eğitim önerilerinde özellikle klasik felsefe içinde, karakter-kişilik eğitimi vurgusu yapan birkaç filozofa değinilecektir. Bunlardan ilki önemli bir Antik dönem filozofu olan Platon diğeri ise Aristotelestir.

Platon felsefesinde ahlak eğitimi hem şehir düzeninin meşruluğu hem de özgür yurttaşın nasıl “erdemli” olacağına ilişkin sorularla ele alınmıştır. (Çiftçi 2003: 97) Bu yüzden insanlar değer oluştururken bilgeliğe önem vermeli ve ahlaki eğitimin kaynağı tarih, edebiyat, felsefe gibi kültürel alanlarda aranmalıdır. (Cevizci 2011: 26) Bu eğitim sayesinde ise birey hem erdemli yurttaş olma yolunda değer eğitimine dahil olacak hem de bilgelik yoluna girmiş olacaktır. Böylece bu eğitim sayesinde bireyin karakter ve kişilik özellikleri biçimlendirilmiş olacaktır.

Aristoteles ise çocuklara erdemli davranmayı öğreten bir ahlak eğitimi önerisinde bulunarak: “Erdem, erdemli davranmaktır.” düşüncesini öne sürmektedir. Burada açık şekilde ahlak eğitiminde karakter, kişilik eğitimi üzerinde durulmaktadır. (Noddings 1998: 103) Eğitim felsefesi içinde Aristoteles felsefesinden de etkilenen

realist eğitim anlayışı, değerlerin nesnel olduğunu, evrende bir amaçlılık bulunduğunu, evreni bu bağlamda keşfedecek unsurun akıl olduğunu öne sürer. Bu yüzden bizi erdeme götürecek, insanların anlamlı hayat sürmelerini sağlayacak tüm alışkanlıklar, bu akıl yürütme aracılığıyla geliştirilmelidir. (Cevizci 2011: 47) Orta Çağ’da ise özellikle Skolastik felsefesinin de etkisiyle din temelli bir ahlak eğitimi ön plana çıkar ve tüm değerler ve ahlak eğitiminin içeriği teolojiye göre biçimlendirilir. (Gutek 2006: 61) Modern dönem ve Aydınlanmaya doğru ahlak eğitiminde daha seküler bir insan doğası kavrayışı ihtiyacı duyulmuş, Yunan’ın ve Orta Çağ’ın aksine daha özgür, özerk ve sorumlu yeni bir kişilik inşası ortaya konulmaya çalışılmıştır. (Cevizci 2011: 285)

Aydınlanma filozoflarından biri olan Locke ise çocukluktan itibaren ahlak eğitimine önem vermiş ve ahlak eğitiminin, erdemli bireyler yetiştirme bağlamında, kişilik eğitimi ile iç içe geçmesini önemli görmüştür. (Locke 2004b: 77) Bu bağlamda Locke’ye göre kişilik sonradan yaşantılar yoluyla inşa edilmektedir. Böylece sorumlu ve erdemli liberal bireyler yetişmektedir.

Kant, ahlaki eğitimin üzerine vurgu yaparak ahlak eğitiminin disiplin üzerinde değil de maksimler üzerinde durmasını, zihni eğitmesi ve kişiyi düşünmeye hazırlaması gerektiğini savunur. Bu bağlamda Kant ahlak eğitiminde en önemli çabanın bir (kişilik)karakter oluşturmak olduğunu ileri sürer. (Kant 2013: 102) Kant’a göre burada eğitimin en önemli amaçlarından birisi iyiyi temsil eden kişiliklerin yetiştirilmesi olarak belirtilmiştir.

Kant, insanın bireysel rasyonalitesini etikteki diğer otoritelerin üstünde tutmak için çabalar. Böylece Kant’ın kategorik buyrukları etiği mantıksal bir yapıya yerleştirmeye çalışmaktadır. Kant’ın etiği, deontolojik -ödeve dayanan- bir etiktir. Kant’ın bu etik anlayışı, insan rasyonalitesine önemle vurgu yaparak insanın bireyciliğini ve özerkliğini genişletmiştir. (Noddings 1998: 98) Bu bağlamda insan kendi aklını kullanarak yasa koyucu hale gelmiştir.

Dewey’e göre ahlak, insan davranışı ile ilgilidir. Dewey “Okulda Ahlak Eğitimi” adlı yazısında değerleri daha bireysel bir zemine oturtarak öğrenilen her türlü fikrin davranışa kılavuzluk etmede canlı ve etkili fikirler, itici güçler olması gerektiğini savunur. (Dewey 1976: 117) Böylece ahlaki eğitim etkin kılınacaktır.

Dewey, ahlakın pratik değer taşımasının öneminden bahsederek ahlaki unsurların insan tarafından yaratıldığını, iyinin ancak insana yararlı olduğundan ve insan için öneminden bahsetmektedir. (Sönmez 2012: 96) Bu çerçevede insanlar farklı değerlere önem verirler. Çünkü tek bir değere saplanıp kalmak ve önem vermek yanlıştır. Hiçbir değerin sabit durumu yoktur, bu yüzden değerler dinamiktir. Etik davranışın önemli ölçütlerinden biri de bu davranışın tüm sonuçlarına karşı sorumluluk bilincini öne çıkartmasıdır. Böylece değerler kişinin problem çözmesinde ona yardımcı olabilmelidir. (Noddings 1998: 102) Bu bağlamda Dewey’in ortaya koyduğu İlerlemecilik eğitim anlayışında, ahlak eğitiminde özellikle karakter eğitimi önemli görülür. Sözü edilen bu karakter eğitiminin içeriği ortak yarar ilkesi ve problem çözme ilkesine göre belirlenir. Aynı zamanda burada Dewey’in etik anlayışının sonuç odaklı olduğu da öne çıkmaktadır.

Dewey’in etik anlayışıyla birlikte, 20. yüzyılla beraber, Kantçı kökenlere ve Rawls’ın adalet prensibine dayalı Kohlberg’in bilişsel ahlak eğitimi teorisi ortaya çıkmıştır. Kohlberg genel olarak ahlaki akıl yürütmenin gelişimini, adalet prensibini temele alan bir teori ortaya koymaya çalışmaktadır. (Noddings 1998: 105) Kohlberg’in ahlak eğitimi yaklaşımı “insanın kendi gelişiminin yaratıcısı” olduğunu, onun gelişiminin her adımında çevre koşulları ile etkileşim içinde, zihinsel süreçlerine dayanan bir durumun önemli olduğunu vurgulamaktadır. Ahlak eğitimi sayesinde birey karmaşık prensipler üzerinde düşünerek kendi gelişimini gerçekleştirebilir. Böylece belirli erdemler kazanabilir. Burada en temel ahlaki ilke ise adalet olarak kabul edilir. Adalet (özgürlük, eşitlik) eğitim sayesinde basamak basamak daha kapsamlı biçimde kavranmaya çalışılır. (Çiftçi 2003: 101) Dolayısıyla buradan itibaren eğitimin etik temellerinde, eğitim içerisinde ahlak eğitimi kavramı daha fazla öne çıkar ve bu ahlak eğitimi Kohlberg gibi çağdaş kuramcılar tarafından yapılandırılır ve kullanılır. Oysa görüldüğü gibi Platon, Aristoteles, Locke, Kant ve Dewey gibi birçok düşünürde ahlak eğitimi daha çok kişilik, karakter eğitimi için etkin kullanılmaktadır.

Felsefe tarihinden kısa örnekler vererek yaptığımız özet incelemede ahlakın, her dönemde eğitim ve öğrenme ile ilişki içinde olduğu da anlaşılmaktadır. Dolayısıyla her eğitim anlayışında olduğu gibi neoliberalistlerin de ahlakla ilgili kendilerine özgü yargıları dolayısıyla neoliberalist eğitimin de etik temelleri bulunmaktadır.