• Sonuç bulunamadı

1.5. Erken Çocukluk Döneminde İki Dilli (Bilingual) Çocukların Dil Kazanımı

1.5.5. Erken Çocukluk Döneminde İki Dilli Çocuklarda Dil Kullanım Süreci (Code-Switching)

İki dilli çocukların dil kullanım özelliklerine baktığımızda ise karşımıza çıkan tablo şu şekildedir: İki dilli çocukların dil tercihlerinde genelde kod değiştirme (İngilizce code-switching olarak ifade edilmektedir) görülmektedir. İki dilli çocuklar kurduğu cümlelerin başında, ortasında ya da sonunda bir başka dile geçiş yapabilmektedir. Bu geçişleri konuşma esnasında kavram ya da sözcük anlamsal olarak hatırlanmadığı ya da o anda diğer dildeki anlamın daha orijinal olduğunu düşündüğünde yapabilmektedir. Dilin bu şekilde konuşma sırasında değiştirilerek kullanılması “Kod Değiştirme” olarak ifade edilmektedir. Çocuklar kod değiştirme yöntemiyle, başka bir dilden o an konuştuğu dile sözcük, kavram gibi kopyalamalar yapabilmektedir (Garau ve Vidal, 2001:61)..

İki dilli çocuklar iletişimde kullanacakları dili, dil yeteneklerine ya da dil tercihlerine göre 5-6 yaşlarında kendileri belirleyebilmektedir. Kişilerle dilleri özdeşleştirerek kullanabilmektedir. Farklı dillere sahip anne babalarıyla, anne babasının ana dilini, eğitim kurumunda ise eğitim dilini tercih ederek dilleri birbirinden disiplinli bir şekilde ayırt edebilecek yetiye sahip olmaktadır. Bu tercihinde iki dilin öğrenimiyle ilgili olumlu deneyim geçmişi de önemlidir. Çevresindeki kişiler çocuk ile karma bir dil ile iletişime geçiyorsa, çocuk kullanılan dil ile kişiyi özdeşleştirmede sorun yaşayacağından, karma bir dil geliştirecektir

(Hurtado ve diğ, 2005:231; Vuletich, 2002: 170) ki göçmen çocuklarının yaşadığı en önemli dil problemlerinden biri bu durumdur. İki dilli çocuklarda sıkça görülen bir diğer sorun da, konuşma akışı içerisinde o an kullanılan dilin dışında ikinci dilden bir sözcük ya da kavram kullanıldığında farkında olmadan konuşmaya ikinci dilden devam etme durumudur. Bu durum daha çok, her iki dilde de devamlı destek ya da teşvik görmeyen çocuklarda görülmektedir. Her iki dilde de aynı anlamlı ya da benzer sesli sözcüklerdeki ses ayrımlarının yetersizliği kod değişikliğine neden olabilmektedir. Konuşan kişi benzer sesleri ya da kavramları duyduğunda farkında olmadan konuşmasına diğer dilden devam edebilmektedir (Comeau ve diğ., 20007: 161).

Çok kültürlü ve çok dilli toplumlarda ortak bir dil tercih edilmektedir ve bu dil de çoğunluğu oluşturan toplulukların dili olmak durumundadır. Azınlık gruplarda toplumsal iletişimin sağlıklı olabilmesi için buna uyma eğilimi göstermektedir.

Ana dili ve ikinci dil kazanımı üzerine yapılan çalışmalara bakıldığında ise, ikinci dilin öğrenilmesinde, temelde ana dilinin kazanım prensiplerini izlediği belirtilmektedir. Çocuklar ana dilini doğal yolla çevresiyle etkileşerek öğrenmekte ve sözcük hazinelerinde ilk önceleri isimlerle birlikte fiil ve sıfatlar bulunmaktadır. İkinci dil kazanımında da çocuklar ikinci dili çevresiyle etkileşerek ana dili gibi doğal yollarla kazanabilmektedir (Pham, 1994). Göçmen çocukları da bulundukları toplumsal ortam gereği ikinci dili doğal yollarla kazanmaktadır. Bu çocuklar ilk dili aile ortamında kazandıkları ve ikinci dili de doğal yoldan çevresel etkileşimle öğrendikleri için doğal ikinci dil kazanımından söz edilmektedir .

Göçmen çocukları ile ilgili yapılan çalışmalarda iki dilliliğin gelişiminde üç aşama olduğu belirtilmektedir. Bu aşamalar;

1.Aşama (en alt aşama): Hem ana dil hem de ikinci dil tam olarak bilinmemektedir. Bu durumda çocuk her iki dilde yarım dillidir. Her iki dildeki yetersizlik, çocuklarda, hem düşünme yeteneğinin hem de zekâ gelişimini olumsuz etkilenmektedir.

2. Aşama (orta aşama): Her iki dil iyi bilinmektedir, ancak dillerden birinin ana dil gibi iyi bilinmesi çocuğun düşünme yeteneğini ve zekâasının gelişimini olumsuz yönde etkilememektedir.

3. Aşama (en üst aşama): Her iki dil de ana dil gibi çok iyi bilinmektedir.Bu durumda çocuğun hem düşünme hem de zeka yeteneklerinin arttırmaktadır (İleri, 2000:28).

İki dilli ve çok kültürlü ortamda yer alan çocuklar için iki dilliliğin kazanımında en önemli sorunlardan biri, ana dilinin gelişim safhalarında ikinci dilin öğrenilmesinin, ana diline ya da ikinci dilin kazanımına nasıl bir etkide bulunduğudur. Ana dilinin çocuğun gelişimi, özellikle de ikinci dil kazanımında önemli bir rol üstlendiğine dair pek çok bilgi alanyazında görülmektedir.

Ana dili, çocukların toplumsal yaşantısının ve davranışlarının şekillenmesinde, aile ve aile çevresinde sosyal etkileşim ortamının oluşmasında ve kültürel değerlerin kazanılmasında önemli bir araç görevi üstlenmektedir (Aytemiz, 2000:87). Kültürel değerler kuşaktan kuşağa dil aracılığı ile aktarılmaktadır ve bu aktarım ancak sosyal bir etkileşim ortamında gerçekleşebilir. Sosyal etkileşim ortamının oluşması ve kültürel değerlerin aktarılması dil ile gerçekleşebilir. Çocuklar, içinde doğduğu kültürel uyarıcılarla sürekli etkileşim halindedir. Çocuklar, aile ortamındaki bu sosyal etkileşimlerle kendi toplumsal değerlerini öğrenecektir. Çocuğun diğer toplumsal çevresinde öğreneceği her şey, bu temelin üzerine kurulacaktır ve gelişecektir.

Erken çocukluk dönemindeki bu sosyalleşme, çocuğun kişilik ve benlik gelişimi acısından son derece önemlidir. Çünkü çocuğun kişilik ve benlik gelişiminin temelleri bu dönemde atılmaktadır. İlk çocukluk döneminde çocukla kurulan sağlıklı etkileşim, onun sağlıklı bir benlik kazanmasının temelini oluşturacaktır. Sağlıklı bir kişilik ve benlik geliştiren çocuklar, yaşadığı topluma daha kolay uyum sağlayacaktır. Eğer, çocuklar kendi kültürel değerlerini takdir eden bir değer yargısı ve bakış acısı geliştirirse, benlik saygısı zedelenmeyecektir. Çocuğun içinde yaşadığı

topluma uyum sağlamasında, kültürler arası kimliğin gelişmesi ve korunmasında, sağlıklı bir kişilik ve benlik geliştirmesinde de ana dili önemli bir etken olmaktadır (Saracho, 1983:99).

Yapılan çalışmalar göstermektedir ki iki dilli ve çok kültürlü ortamdaki çocukların, sağlıklı bir benlik gelişimi için yalnızca tek bir dili değil, her iki dili de çok iyi geliştirmeleri gerekmektedir. Bu nedenle çocuğun yaşadığı toplumda olumlu bir benlik kazanması, iki kültür arasında olumlu bir geçiş yapabilmesi ve kendi kökeni ile ruhsal sorunlar yaşamaması için, iyi bir eğitim dilinin yanında iyi bir ana dili eğitimine de ihtiyaç duyulmaktadır

Çocukta ana dilinin gelişmesi aynı zamanda çocuğun ikinci dildeki yeteneklerinin gelişmesine de yardımcı olmaktadır. Çocukların kavram ve düşünme becerilerinin gelişimi, iki dilde de birbirine bağlıdır. Çocuklar ana dilinde öğrendiklerini ikinci dile, ikinci dilde öğrendiklerini ana diline transfer edebilirler. Çocukların ana dilini öğrenmesi, onların dil becerilerinin yanında, zihinsel becerilerinin gelişmesini destekleyerek ikinci dilin fonksiyonlarını da amacına uygun olarak kullanmalarını sağlayacaktır. İki dilli çocukların, ikinci dili iyi bir şekilde kazanabilmesi için önce ana dilinde belirli bir düşünme temelinin oluşması gerekmektedir (Cummins, 2002:3). Ana diline konuşma ve yazı dili olarak vâkıf olmak, hangi ortamda olursa olsun çocukların genel olarak dil ve düşünme yeteneğini etkilemekte ve bu yeteneklerin gelişmesine yardımcı olmaktadır (İleri,2000:29). İkinci dilin kazanımında, yaş, çocuğun dil öğrenim geçmişi, öğrenim tarzı, dile eğilimi, sosyal çevresi önemli faktörlerdir (Pham, 1994). Yurt dışında yaşayan göçmen çocuklarının gerek okul öncesi kurumlarda, gerek göçmen nüfusunun çoğunlukta olduğu bölgelerde bulundukları için her iki dili de öğrenmek için yeteri kadar olanak bulamamaktadır. Eğer çocuklar ana dilini tam olarak kazanmadan ikinci dili kazanmaya yönlendirilirse, ana dili kazanımı gerileyebilir. Bu durum, çocukların her iki dilde de yarım dilli olmalarına yok açabilir.

Çocukların ana dilini bilmesi; onların algılama, muhakeme etme, problem çözme gibi zihinsel süreçlerinin şekillenmesinde önemli rol üstlenmektedir

(Aytemiz, 2000:87). Çünkü, çocukların nesneleri ve olayları ilk adlandırmaları, tanımaları ve algılamaları ana dilinde oluşmaktadır. Çocukların duygu, düşünce, ilgi ve ihtiyaçlarını ifade etmelerine uygun fırsatlar yaratılması, onların her iki dilde de dil ve bilişsel gelişimlerini olumlu yönde etkilemektedir (Clark, 2002:182). Her iki dilin de en iyi şekilde kazanılmasında ana dili önemli bir etken olmaktadır. Erken çocukluk döneminde çocuklar ana dillerini öğrenirken dilin yapısını ve kurallarını birlikte öğrenmektedir. Ayrıca, çevresinde gördüğü her nesnenin bir adı olduğunu, duygu ve düşüncelerin dil ile anlatıldığını öğrenmektedir (İleri, 2000:29).

Birçok ülkede yapılan eğitim araştırmalarına göre, erken dönemde iki dilli eğitim programlarıyla ana dilinin desteklenmesinin ikinci dil kazanımına olumsuz bir etkisinin olmadığı tam tersine olumlu etkileri olduğu saptanmıştır. Ana diline tam hâkimiyetin ikinci dili ve iki dilliliğin gelişimini kolaylaştırdığı belirtilmektedir. İki dilli ortamdaki çocuklar, anaokulunda akranlarıyla ve sosyal çevrelerinde komşularıyla ikinci dil ile iletişime geçtikleri için, zamanla ev ortamında da ikinci dil ile iletişime geçmeyi tercih edebilmektedirler. Bu durumda özellikle erken çocukluk dönemindeki çocukların, ana dillerini çok çabuk kaybedebilecekleri belirtilmektedir. Çocuklar, ergenlik dönemine geldiklerinde ana dili yetersizlikleri nedeniyle aileleri ile duygusal çatışmalar yaşayabilecekleri ve ayrıca ev ve okul kültürü arasında uyum sorunlarının doğabileceği vurgulanmaktadır (Cummins, 2002:3, İleri, 2000:30; Stölling,1980:22; Oksaar,1980:52).

İsveç’te yaşayan Finli göçmen çocuklarının iki dilliliği üzerine yapılan araştırmaya göre, ana diline tam olarak hâkim olan çocukların bu başarıyı İsveç dilinde de gösterdikleri saptanmıştır ( Akt. Şimşek Bekir, 2004:71).

Almanya ‘da yaşayan Yugoslav çocuklarının ana dili ve ikinci dil arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırma da, ana dilini iyi geliştirmiş olan çocukların Almanca’yı da çok iyi öğrendikleri ve her iki dile de hâkim oldukları saptanmıştır (Stölling, 1980:22).

Ana dilinin evde kullanımı ile ikinci dildeki öğrenim başarısı arasındaki bağlantıyı inceleyen bir araştırmada da Estonya ve Letonyalı çocukların ikinci dilleri olan İsveç dilindeki başarısının temeli de ana dilinin ev ortamında düzenli kullanılmasına dayandırılmıştır (Akt., Heuchert, 1989:22).

Yapılan araştırma sonuçlarında da görüldüğü gibi ana diline tam hâkimiyet ikinci dilin kazanılmasına yardımcı olmaktadır.

Sonuç olarak iki dilliliğin gelişimiyle ilgili göçmen çocuklarıyla yapılan çalışmalar göstermektedir ki göçmen çocuklarına uygulanan dil politikalarında her iki dilde de dil öğretiminin sistemli olarak yapılması gerekmektedir. Batı Avrupa ülkelerindeki eğitim politikalarının bu durumu kabullenmede zorluk yaşaması, toplumsal kurum ve hizmetlerin yetersizliği, ailelerin dil kazanımlarında çocuklara sundukları ortamların elverişsizliği, iki dilli çocukların iki dile de tam olarak hâkimiyetin sağlanamamış olması günümüzde de bu sorunun halen devam ettiğini göstermektedir. Bu nedenle iki dilli çocukların her iki dili de kazanımlarını destekleyici eğitim programları hazırlanarak eş zamanlı eğitim olanaklarının sunulması gerekmektedir.

1.6. Erken Çocukluk Dönemindeki İki Dilli Çocukların Eğitimlerinde