• Sonuç bulunamadı

ENERJİ TÜKETİMİ EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ

3.3. ENERJİ VE BÜYÜME MODELLERİ

3.3.1. Enerjinin Ekonomik Büyümenin Sağlanmasındaki Rolü

3.3.1.5. Enerji Verimliliği ve Tasarrufu

Enerjinin kullanım alanının geniş olması ve temininin diğer girdilere göre daha zahmetli olması enerjinin her bir birimini değerli kılmaktadır. Bu da mevcut enerji rezervlerinin en verimli şekilde değerlendirilmesi gerekliliği ortaya koymaktadır.

Enerji verimliliği, binalarda yaşam standardı ve hizmet kalitesinin, endüstriyel işletmelerde ise üretim kalitesi ve miktarının düşüşüne yol açmadan, birim hizmet veya ürün miktarı başına enerji tüketiminin azaltılmasıdır.

Enerji verimliliği sağlayacak teknolojileri üçe ayırmak mümkündür;

- Enerji Üretiminde Verimliliği Sağlayacak Teknolojiler: Bunlar arasında elektrik enerjisi üretiminde santrallerin iç tüketimini azaltmaya yönelik teknolojiler başta gelmektedir. Türkiye kömür yakan termik santrallelerin iç tüketimi %5 oranındadır. Bunu düzeltmenin yolu santrallerin güçlerinin yükseltilmesi ile mümkündür. Yakıt kelimesi ile kazan, kömür, baca, su besleme sistemlerinde yapılacak gelişmeler ile iç tüketim azaltılabilecektir. Yine ısı verimliliğini sağlayacak, kömür yakmada akışkan yataklı sistemlerin kullanımına yönelme, gaz yakmada gaz türbinli çevrim santralarına yer vermek ısı ve kaynak kullanımı verimliliğini artıracak bir başka yoldur. Son olarak hidrokarbon içeren fosil yakıtların madenciliğinde yerli kaynaklarından üretilen petrol ve gaz gibi yakıtların üretiminde ve saklanmasında üretim kapasitesini artırıcı teknolojilerin kullanılması da bu hedefe hizmet eden teknolojiler arasında sıralanabilir.

- Enerjinin İletim ve Dağıtımında Enerji Verimliliği Sağlayacak Teknolojiler: Türkiye, enerji iletimindeki %3’lük kaybı ile gelişmiş ülkelerdeki kayıp oranı ile aynı düzeyde bulunduğundan bu açıdan fazla bir problem bulunmamakla birlikte, dağıtım anında ortaya çıkan kayıp ise %7-8 oranında kayıp yaşayan Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça yüksektir. 2001 yılında bu oran %20’lere ulaşmıştı. Kayıplar daha çok sosyal kayıplar olup, tahsil edilemeyen kaçak tüketim bedelleri bunun

nedenini oluşturmaktadır. Bu nedenle abone tüketimleri merkezden izlenip denetlendiği teknolojilerin uygulanmasına hız verilmesi bu noktada önemlidir.

- Enerjinin Tüketiminde Enerji Verimliliği Sağlayacak Teknolojiler: Enerji tüketiminde verimliliği sağlayacak teknolojiler söz konusu enerjilerin kullanıldığı alanlara göre farklılık göstermektedir. Bunlar arasında enerjiden daha çok ısıtma ve aydınlanma amaçlı fayda sağlayan bina ve hizmet sektöründe enerji verimliliğinin sağlanması noktasında farklılıklar gözetilir. Özellikle binaların dış kabuk ısı yalıtım tekniklerinin yükseltilmesi yoluyla ısı kaybının önlenmesi, değişken tarifeli elektrik sayaçlarına geçişi özendirmek, az enerji tüketen yüksek verimli aydınlatma elemanların kullanımı, düşük enerji tüketen elektrikli ev cihazlarının teknolojilerini üretiminin özendirilmesi gibi örnekler sıralanabilir (http://www.energy.itu.edu.tr , Erişim: 11.05.2010).

Enerji, modern sanayi toplumlarında kalkınmanın bir anlamda motorudur. Enerji verimliliği, sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlayan öncelikli faktörler arasında üst sıralarda yer almaktadır. Bu nedenle de, ülkeler “birim hasıla başına tüketilen enerji” şeklinde ifade edilen enerji yoğunluğunun azaltılması ve sera gazlarının olumsuz etkisinin hafifletilmesi için, enerji politikalarında enerji verimliliğine öncelik vermektedir (http://www.kto.org.tr, Erişim: 18.05.2010).

TMMO, “Dünyada ve Türkiye’de Enerji Verimliliği Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, Türkiye’nin birincil enerji ihtiyacı yılda ortalama yüzde 4-5 , elektrik enerjisi ihtiyacı da yüzde 8 gibi bir hızla artıyor. Özelleştirme süreci ve arz güvenliğinin tamamen piyasa mekanizmalarına bırakılmış olmasından dolayı bu ihtiyacı karşılayacak yatırımlar zamanında yapılmadı. Raporda, enerji verimliliğinin enerji arz politikası şeklinde algılanması ve yönetilmesi gerektiği belirtilerek, enerji verimliliği politikalarının elektrik, sanayi, bina ve ulaşım sektörlerinde bir bütün halinde uygulanmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Enerji verimliliğinin, “harcanan her birim enerjinin daha fazla hizmet ve ürüne dönüşmesi” olarak tarif edildiği raporda şunlar kaydedilmiştir:

“ Üretimde ve günlük yaşamda enerji yoğunluğunun düşürülmesi; tüm enerji zincirinde verimliliğin artırılması, üretim, iletim ve dağıtımda verim düşüklüğü ve kayıp-kaçakların azaltılması, sanayi üretiminde verimlilik artırıcı teknolojilerin uygulanması, binaların rehabilitasyonu, verimli elektrikli ev aletleri ve ofis cihazlarının tercih edilmesi, ulaşımda enerji verimliliği zincirinin oluşturulması, ilgili bütün tarafların eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi ile sağlanabilecektir” (http://www.mmo.org.tr , Erişim: 18.05.2010).

Yeryüzünde gereksinim duyulan enerji oranı var olan enerji rezervlerine nazaran oldukça azdır. Buna rağmen mevcut enerji kaynaklarının tam anlamıyla değerlendirildiği söylenememektedir. Enerjinin talebinden, elde edimine kadar geçen aşamada çok fazla kayba uğranmaktadır. Enerji kaybı giderek daha artmakta bu durumda ekonomiye olumsuz şekilde yansımaktadır. Hızla artan enerji talepleri de göz önüne alınırsa enerji verimliliğinin tasarruflar yolu ile arttırılması hedeflenmelidir. Aksi taktir de gelecek de artan nüfus ile daha da artacak olan enerji talebine cevap verilmesi güç bir hal alacaktır.

Gelişmekte olan ülkeler, sanayileşmiş ülkeler ile kıyaslanınca aynı malı üretebilmek için %40 daha fazla enerji harcadığı ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de hiçbir yatırıma gerek duyulmaksızın gerçekleştirilecek tasarruf %20’dir ve göz ardı edilemez bir gerçektir. Ülkemiz tasarruf çalışmalarını yürüten kurum Elektrik İşleri Etüt İdaresidir (Çolak, vd, 2005: 339).

Enerji tasarrufu imkanlarının çok yönlü karlılığına rağmen, yine de önlemler derhal alınamamaktadır. Maliyetlerin fiyatlara hemen yansıdığı piyasa ekonomilerinde dahi, sanayi ve diğer sektörlerde, enerji tasarrufu yatırımları oldukça yavaş uygulanmaktadır. Az gelişmiş ülkelerde enerji tasarrufuna verilen önem daha da azdı. Bu durumun başlıca nedenleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:

i- Fiyat değişmelerine olan tepkinin yavaş olması, mevcut işletmelerin verimli çalıştığı kanısının hakim olması,

ii- Enerji tasarrufu yatırımlarının kompleks oluşu, önerilen yeni ekipmanlara da güvenilememesi ve gerekli revizyonlar nedeniyle üretimin aksamasının istenmemesi,

iii- Enerji tasarrufu yatırımlarının, çok sayıda küçük yatırımlardan oluşması,

iv- Son yıllarda, ekonomik şartların ağırlaşması nedeniyle yeni yatırımlara yeterli kaynak ayrılamaması,

v- Verimin iyileştirilmesinden çok üretim artışına önem verilmesi ve üst yönetimin enerji tasarrufuna yeterince ilgi göstermemsi.

Ülkemizde halen, çoğu kamuya ait olmak üzere, günümüz koşullarında ekonomik olma özelliğini kaybetmiş sanayi tesisleri mevcuttur. Bu tesisler, maliyet kriterlerine göre fazla enerji tüketen ve teknolojik gelişmelere ayak uyduramamış tesisler olarak kalmışlardır. Ülkemizde de enerji tasarrufu çalışmalarını desteklemek amacıyla 1995 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlığının yayınladığı “Sanayi Kuruluşlarının Enerji Tüketiminde Verimliliğin Arttırılması için Alacakları Önlemler” başlıklı yönetmeliğe göre enerji tüketimi 2000 TEP’e eşit ve büyük olan tüm fabrikalar, enerji tüketimi verimliliğinin arttırılması amacıyla enerji Yönetimi Sistemini oluşturmaları gündeme gelmiştir. Buna ilave olarak Başbakanlığın 1997 yılında kamu kuruluşları için yayınladığı genelgeye göre tüm kamu kuruluşları tüketim aşamasında söz konusu enerjinin verimli kullanılması konusunda şube müdürlükleri oluşturmaları ve 1995 yılında yayınlanan yönetmeliğe uygun faaliyet sürdürmeleri istenmiştir (Söğüt ve Oktay, 2006:152).