• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Ulusal Güvenlik ve Bağımlılık Kavramları

2.2.2. Güvenlik Kavramı

2.2.2.3. Enerji Güvenliği

Enerji güvenliği alanında yapılan çalışmalarda, birbirinden farklı enerji güvenliği tanımları kullanıldığı görülmektedir. Bunun yanında, daha genel kapsamlı tanımlar da kullanılmaktadır. Enerji güvenliğini toplum ve ekonominin gereksinimi olduğu enerjiyi güvenilir, zamanında, kesintisiz, temiz olarak ve aynı zamanda makul fiyatlarla sağlayabilmek ve enerji arz güvenliği açısından bu kaynakları çeşitlendirmektir (Pamir, 2007: 57). Enerji güvenliği ulusu ve ekonomisini koruyabilecek miktarda enerji arzını güvence altına almaktır (Nautilus Institute for Security and Sustainability, 1999: 42).

Enerji güvenliği, enerji üretim, iletim ve kullanımının uluslararası politik ve askeri uzantılarıdır. Bu noktada, enerji güvenliği, enerji piyasası ve ulusal güvenlik arasındaki bağ konumundadır ve ekonomik ve politik-askeri eksenler olmak üzere iki temel eksen üzerine oturmaktadır (Deutch, 2010: 1). Görüldüğü üzere, Deutch’un tanımı, enerji güvenliği konusunu ulusal güvenlik kapsamında ekonomik, politik ve askeri alanlardaki uzantılarıyla ele almaktadır.

Enerji güvenliği kavramı yakından incelendiğinde, konuya ilişkin literatürde enerji güvenliği kavramına getirilen tanımlamalarda ülkelerin enerji kaynaklarına sahip olup olmama, ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyleri, enerji kaynaklarına

yakınlık, enerji kaynaklarının ticaret yolları üzerinde olup olmama gibi kriterlere göre enerji güvenliği kavramına yüklenilen anlamların farklılaştığı ve farklı değerlendirmelerin ortaya çıktığı görülmektedir (Yergin, 2006: 69-82.). Ayrıca, enerjinin tüm ekonomilerin varlığını devam ettirmesi ve büyümesinde ana girdi olması gerçekliğinden hareketle, enerji kaynaklarının gittikçe artan bir ölçüde küresel güç mücadelesinin önemli bir boyutu haline gelmesi de kavramın tanımına yönelik değerlendirmeleri farklılaştırabilmektedir.

Bir başka deyişle, örneğin petrol ihraç eden bir ülkenin enerji güvenliği kavramından anladığı ile petrol ithal eden bir ülkenin bu kavramdan ne anladığı farklılaşmaktır. Petrol ithal edenler içerisinde de ülkelerin ekonomik gelişme düzeyleri, küresel güç mücadelesindeki konumları veya enerji yollarında bir transit ülke olma konumlarına göre kavrama dair farklı bileşenler ön plana çıkarılabilmektedir. Bu durum da, kavramın tanımlanması ve teorik bir çerçeve olarak ele alınmasını zorlaştıran unsurlar olarak değerlendirilebilir. Kavramın muhtemelen bu özelliği dolayısıyla enerji güvenliği üzerine yapılan birçok çalışmada kavramın tanımlanmasından kaçınılmış ve sadece konunun ulusal güvenlik bağlamında artan önemine vurgu yapılmıştır.

İki farklı yaklaşımın olduğu enerji güvenliği kavramı enerji ve güvenlik ağırlıklı olarak ön plana çıkarılmaktadır. Bu bakış açısından bir tanesi enerjiye öteki de güvenliğe önem vermektedir. Bu bakış açılarından güvenliğe önem veren tanım, daha çok enerji arama, üretim, geliştirme, çevrim, iletim, pazarlama, dağıtım vurgu yapmaktadır. Aynı zamanda tüketim ağındaki işletmelerin her türlü tehdit ve saldırıya karşı korunması manasına gelmektedir. Enerjiye ağırlık veren tanım, yeterli ölçüde çevre dostu ve kaliteli enerjinin ucuz fiyatlarla ve aralıksız olarak temin edilmesi şeklinde nitelendirilmektedir (Ediger, 2007:3).

Enerji güvenliğinin öncelik konular arasına girmesinin belli başlı sebepleri bulunmaktadır. Başlıca sebepler;

1. Enerji üreten ve ihraç eden devletlerdeki politik ve ekonomik istikrarsızlıklar ve boşluklar

2. Artan enerji talebiyle ortaya çıkan enerji arzı sorununun oluşturacağı istikrarsızlık

3. Enerji projelerine yapılması gereken yatırımın büyük olması ve bunun için ihtiyaç duyulan finansmanın kolay temin edilemiyor olması

4. Enerji nakillerinde meydana gelebilecek sıkıntılar ve kesintiler özellikle Ticaret yolları üzerindeki noktalardaki kargaşalar

5. Çevresel sorunların olmaması için üstlenilen sorumlulukların yerine getirilmesi için oluşan baskılar,

6. Petrol fiyatlarındaki yükselişlerin kalıcı olması ve bu durumun ekonomiler üzerinde oluşturacağı negatif baskılar olarak özetleyebiliriz (WEC, 2015: 2).

Bir devletin kendi enerji kaynakları olması ve bu kaynakları kullanabiliyor olması kendi enerji güvenliğini sağlamasının en kolay yoludur. Fakat özellikle fosil enerji kaynakları (petrol, doğal gaz) dünya üzerinde eşit miktarda dağılmamıştır. Belli bölgelerde toplanan bu fosil kaynaklara sahip ülke sayısı da fazla değildir. Bu durum, enerji güvenliği mevzusunda devletleri enerji kaynağı noktasında aynı zamanda enerji ithal edilen devlet konusunda farklılığa yönlendirmiştir. İthal edilen enerjiyi farklı ülkelerle çeşitlendiren ülkeler diğer ülkelerin enerji konusundaki olumsuz tutum ve davranışlarını önlemiş ve kendi ülkelerinin güvenliğini bir nebze de olsa kurtarmaktadırlar. Enerjide kaynakları çeşitlendirme ise ülkeyi oluşabilecek enerji kaynağı darboğazında farklı enerji kaynaklarını bulmasına ve enerjinin temini noktasında elini kuvvetlendirmektedir. Bunu yapabilmek için ülkenin enerji sistemlerini farklılaştırması gibi alternatifleri değerlendirmesi enerji güvenliği açısından önemlidir. Örneğin elektrik üretimini sadece doğal gaza dayalı değil kömür ve yenilenebilr enerji kaynaklarıyla sağlamak enerji güvenliği açısından hayati bir durumdur (Yergin, 2006: 69-82).

Enerji güvenliği, kaynakları çeşitlendirme, enerji arz ve geçiş yollarının güvenliği, çevreye duyarlı ve yeterli miktarda enerjinin makul fiyatlar ile tedarik edilmesidir. Enerjinin güvenli ve ihtiyaç duyulan miktarda tanımıyla kullanılacağı ekonominin gereksinimlerini karşılayacak gibi kesintisiz olması anlaşılmaktadır. Dünya enerji kaynaklarındaki önemli bir kesilme, enerji ithalatlarındaki bağımlılık

seviyesine bakılmaksızın, ülkelerin ekonomisini, ekonomi-politik hedeflerini olumsuz olarak etkileyebilecektir. Bu nedenle enerji sağlama güvenliği, enerji sağlama zincirinin tüm kısımlarını oluşturan ulusal ve uluslararası enerji alt yapısının verimliliğine bağlı olmaktadır. Enerji güvenliğini sağlayabilmek için küresel enerji sağlama kaynaklarını ve tiplerini genişletmek, enerji pazarını etkili yönetmek gerekir (Dokuzlar, 2006: 32).

Enerji güvenliği, tanım olarak farklılıklar göstermekle birlikte, her tanımda yer alan ve vurgu yapılan dört unsuru içermektedir. Bunlar, enerji kaynağının hazırda var olması, bu kaynaklara güvenli bir şekilde ulaşılabilirliği, makul fiyatlarla elde ediliyor olması ve son olarak enerji tedarikinin aralıksız sürekli devam ediyor olmasıdır (Kruyt vd. 2009: 2167).

Tablo 1: Enerji Güvenliği Konusundaki Perspektiflere Göre Ülkelerin

Gruplandırılması

Ülkeler Grubu Enerji Güvenliği Öncelikleri

Sanayileşmiş ve net enerji

İthalatçısı ülkeler Enerji arzının kesilmesinin önlenmesi Enerji arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi Enerji altyapısı güvenlik endişeler İthal kaynaklar üzerindeki bağımlılığı azaltmak için teknolojik çözümler

Orta gelirli ve net enerji

ithalatçısı olan ülkeler Artan enerji talebini ithal kaynaklarla karşılama yeteneğine sahip olunması Kaynak geliştirme ve altyapı yatırımları için sermaye finansman ve güvenliği sağlamak İnsanların temel enerji ihtiyaçlarının karşılanması ve efektif bir enerji talebinin yaratılması

Düşük gelirli ve net enerji

ithalatçısı ülkeler Artan enerji talebini ithal kaynaklarla karşılama yeteneğine sahip olunması Kaynak geliştirme ve altyapı yatırımları için sermaye finansman ve güvenliği sağlamak İnsanların temel enerji ihtiyaçlarının karşılanması

Enerji güvenliği, bundan yıllar öncesinde sadece petrol kaynaklarına erişim ve bu kaynakların savunması manasına gelirken, şimdiki zamanda petrol rezervlerinin azalması ve hava kirliliği olayların çıkmasıyla beraber bu tanım farklılaşmaktadır. Günümüzün yeni enerji güvenliği, daha çok yenilenebilir enerji kaynakları ve ülkelerin ellerinde bulunan yerel kaynakların kullanılması ile kaynak çeşitliliği artırma amacına üzerine yoğunlaşılmıştır (Sevim, 2009: 94-95).

Tüketimin gerçek şekilde hesaplanması ve buna göre enerji tedariki yapılması oldukça önemlidir. Daha sonra bu hesaplardan tahmin yürüterek, üretimin nasıl ve hangi kaynaktan ne miktardan tüketilerek üretileceği, üretim altyapılarının yapılması adına hangi miktarda yatırım ve finansmana ihtiyaç duyulacağı ve eğer gereksinim olması halinde kaynakların nerelerden, ne kadar ithal edilmesi gerekeceği ve hangi nakil yollarının problemsiz ve makul fiyatlarla bir şekilde yurda getirileceği hesaplanmalıdır (Pamir, 2005: 61).