• Sonuç bulunamadı

ELHÂN-I ŞİTÂ

Belgede 11 TÜRK DİLİ VEEDEBİYATI (sayfa 81-85)

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş; Eşini gaib eyleyen bir kuş

gibi kar

Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar... Ey kulûbun sürûd-ı şeydâsı, Ey kebûterlerin neşîdeleri, O bahârın bu işte ferdâsı: Kapladı bir derin sükûta yeri

karlar

Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar! Ey uçarken düşüp ölen kelebek, Bir beyâz rîşe-i cenâh-ı melek

gibi kar

Seni solgun hadîkalarda arar; Sen açarken çiçekler üstünde Ufacık bir çiçekli yelpâze, Na’şın üstünde şimdi ey mürde Başladı parça parça pervâze

karlar

Ki semâdan düşer düşer ağlar! Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar; Küçücük, ser-sefîd baykuşlar

gibi kar Sizi dallarda, lânelerde arar. Gittiniz, gittiniz siz ey mürgan, Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar;

Yuvalarda -yetîm-i bî-efgan!- Son kalan mâî tüyleri kovalar

karlar Ki havada uçar uçar ağlar!

Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir Berg-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter... Dök ey semâ-revân-ı tabîat gunûdedir;-Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler! Her şâhsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!-Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümîd... Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma çek Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd! Göklerden emeller gibi rîzân oluyor kar, Her sûda hayâlîm gibi pûyân oluyor kar, Bir bâd-ı hamûşun per-i sâfında uyuklar Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar. (...)

Dök hâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök, Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök: Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi,

Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi!.. Cenap Şahabettin (Hazırlayan: Mehmet Kaplan vd.)

Görsel 4: Kar yağışı

Vezin: 1. Fe i lâ tün (fâ i lâ tün) / me fâ i lün / fe i lün (fa’lün) 2. Mef û lü / fâ i lâ tü / me fâ î lü / fâ i lün · · - - / - · - - / · - · - / · · - / - - - - · / - · - · / · - - · / - · - 3. Mef û lü / me fâ î lü / me fâ î lü / fe û lün

METNİ ANLAMA VE ÇÖZÜMLEME

1.

Okuduğunuz şiirin temasını belirleyiniz. Şiirde tematik bir bütünlük var mı? Açıklayınız.

Belirledi-ğiniz temayı dönemin anlayışını yansıtması açısından değerlendiriniz.

2.

Şiirde ahengi sağlayan unsurları (ölçü, kafiye, redif, asonans, aliterasyon, kelime tekrarı) belirleyiniz

ve bunların şiire katkısını açıklayınız.

Servetifünun şairleri Batılı şairlerden esinlenerek resim gibi şiir yazma iddiası ve çabası içindeydiler. Kelimelerle bir tabiat tablosu yapar gibi şiir yazmaya çalışmışlar ve şiirde müzikal bir duyuş da oluştur-mak istemişlerdir. Kar yağışını müzikal bir söylemle dile getiren bu şiir, Servetifünun şairlerinin “Tabiat, ölü bir manzara değildir, aksine ruhla ilişkilidir.” görüşünü yansıtan bir şiirdir.

bâd-ı hamûş : Susmuş rüzgâr.

berf-i sefîd : Beyaz kar.

berg-i semen : Yasemin yaprağı.

bî-efgân : Sessiz, sesi çıkmayan.

cenâh-ı kebûter : Güvercin kanadı.

dem-be-dem : Her an, sık sık.

dest-i asmân-ı şitâ : Kış semasının eli.

dest-i kerem : Cömertliğin eli.

dest-i semâ : Gökyüzünün eli.

dest-i şitâ : Kışın eli.

elhân : Nağmeler, besteler ezgiler.

elhân-ı şitâ : Kış nağmeleri.

elhân-ı tuyûr : Kuşların nağmeleri.

eyyâm-ı nevbahâr : İlkbahar günleri.

ezhâr : Çiçekler.

gaib : Kayıp.

gunûde : Uyumuş.

hadîka : Bahçe.

hâk-i siyâh : Kara toprak.

hamuşâne : Susmuş, sessizce.

kebûter : Güvercin.

lâne : Yuva.

mürde : Ölü.

mürgân : Kuşlar.

nâ-ümid : Ümitsiz.

per-i sâf : Saf kanat.

pervâz : Uçma.

pûyân : Koşmak, yüzmek.

revân-ı tabiat : Tabiatın canlılığı.

rîşe-i cenâh-ı melek : Melek kanadının saçağı.

rizân : Dökülen, akan.

sâfî : Katıksız.

şâhsâr : Ağaçlık.

sehâb-ı ter : Taze, ıslak bulut.

semâ-yı şitâ : Kış seması.

ser-sefîd : Beyaz başlı.

ser-te-ser : Baştan başa.

sürûd-ı şeydâ : Çılgınca aşk şarkıları.

sütre-i sefîd : Beyaz örtü.

şükûfe : Çiçek.

tûde-i zılâl ü

siyeh-reng : Siyah renkli gölgeler

yığı-nı.

3.

Okuduğunuz şiirde yer yer söylenen kısa dizelerden sonra tekrar uzun dizelerin kullanılmasının şiirin içeriğiyle ilişkisini açıklayınız.

4.

Bu şiirde şairin farklı aruz kalıplarını kullanmasının nedeni nedir? Açıklayınız.

5.

Elhân-ı Şitâ adlı şiirde şaire özgü dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz. Bu kullanımların şiire

katkısını değerlendiriniz.

6.

Teşbih ve istiare sanatlarına şiirden örnekler gösteriniz. Şiirde bu edebî sanatların sıkça tercih

edil-mesinin nedenini açıklayınız.

7.

Elhân-ı Şitâ adlı şiirin nazım birimi, kafiye düzeni ve ölçüsüne göre nazım biçimini belirleyiniz.

8.

Okuduğunuz şiirin temasından ve konusundan yola çıkarak nazım türünü belirleyiniz.

9.

Sınıfınızda gruplar oluşturarak şiirden imgeler bulunuz. Bulduğunuz imgelerin dizelerdeki

işlevle-rini belirleyiniz.

SEMBOLİZM AKIMININ SERVETİFÜNUN ŞİİRİNE ETKİSİ

Sembolizm; sanat eserinin değerini, gerçeğin olduğu gibi aktarılmasında değil, duygu ve dü-şüncelerin, işaret ve biçimlerin uygunluk içinde düzenlenişinde gören, ayrıca kelimelerin müzik ve simge değerine dayanılarak en anlatılmaz duygu inceliklerinin bile sezdirilebileceğini savunan bir akımdır. Servetifünun şairleri sembolizm akımından da etkilenmişlerdir. Semboller aracılığıyla dış çevrenin insan üzerindeki etkilerini ve izlenimlerini şiirlerine yansıtmışlardır. Şiiri bir şey anlatmak için araç olarak kullanmayan sembolist şairler, anlamı kapalı tutmuşlar ve böylece okurun şiiri kendi-ne göre yorumlamasını sağlamışlardır. Kelimenin anlamına değil musiki değerikendi-ne ökendi-nem vermişlerdir. Anlam kapalılığı ve farklı çağrışımlar yaratabilmek için de mecazlardan fazlaca yararlanmışlardır. Böyle olduğu için dilleri de ağırdır. Gerçeklerden kaçma, hayale sığınma belirgin özelliklerindendir. Karamsarlık, şairlerde görülen ortak bir yöndür.

Bilgi

10.

Bu şiirde sembolizm akımının hangi özellikleri görülmektedir?

11.

Türk şiirinde Servetifünun’la birlikte kış ve kar konulu şiirlerin sayısı artmıştır. Bu durumu yeni bir

medeniyet ve onun getirdiği tabiat anlayışıyla nasıl izah edebilirsiniz? Görüşlerinizi belirtiniz.

12.

Elhân-ı Şitâ şiirini Hürriyet Kasidesi şiiriyle içerik yönünden karşılaştırınız. Hangi şiirde içeriğin

daha çok arka plana alındığını bulunuz. Bunun nedenini açıklayınız.

13.

Elhân-ı Şitâ şiirini 2. ünitede okuduğunuz Harika Çocuk adlı metinle karşılaştırınız. İçerik, tür,

Cenap Şahabettin (1870 - 1934), Servetifünun Dönemi şairlerindendir. Sembolizm akımının edebiyatımızdaki ilk uygulayıcılarındandır. Şiirlerinde daha çok teşbih ve istiare sanatlarından yararlanarak sembolizmi uygulamıştır. Sanat için sanat anlayışına bağlı kalarak sosyal olaylarından uzak durmuştur. Fransızcanın etkisiyle Arapça ve Farsça kelimelerden oluşan ve yeni kavramları karşılayan tamlamaları fazlaca kullanmıştır. Düzyazı türlerinde de eser vermiş-tir. Şiirlerinde ağır bir dil kullanırken düzyazılarında yalın bir dil kullanmıştır. Sanatçının Evrâk-ı Leyâl adında şiir kitabı; Hac Yolunda, Avrupa Mektupları adlı gezi yazısı kitapları; Evrak-ı Eyyâm, Nesr-i Sulh adında düzyazı türlerinde kitapları; Tiryaki Sözleri adında özdeyiş kitabı; Yalan ve Körebe adında tiyatro türünde kitapları vardır.

FECRİATİ TOPLULUĞU

Fecriati, Servetifünun Dönemi’ne tepki olarak oluşmuş bir edebî topluluktur. 1901 yılında Hüseyin Cahit Yalçın’ın yayımladığı Edebiyat ve Hukuk adlı makale nedeniyle Servetifünun dergisi kapatı-lınca Servetifünun sanatçıları dağılmıştır.1908’e kadar edebiyat dünyasında meydana gelen boşluğu gidermek için o yıllarda yetişen genç sanatçılar bir araya gelerek bir topluluk hâlinde çalışma ihtiyacı duymuşlardır. Gençler 2 Mart 1909’da aralarına bazı Servetifünun sanatçılarını da alarak toplanmış-lar, topluluğa isim olarak “geleceğin ışığı” anlamına gelen “Fecriati”yi vermişlerdir. 24 Şubat 1910’da Servet-i Fünun dergisinde bir bildiri (beyanname) yayımlayarak sanat ve edebiyatla ilgili düşüncele-rini “Sanat, şahsi ve muhteremdir.” ilkesine göre ortaya koymuşlardır. Bu beyanname, edebiyatımızda yayımlanan ilk beyannamedir. Ahmet Hâşim, Emin Bülent, Hamdullah Suphi, Refik Halit, Fuat Köprülü, Yakup Kadri, Faik Ali, İzzet Melih gibi sanatçılar, Fecriati Topluluğu’nun üyeleridir. Toplu-luğun sanatçıları, eleştirdikleri Servetifünunculardan daha iyi eserler ortaya koyamamışlardır. Onlar da bireyselliğe dayalı ürünler vermişlerdir. Dil ve üslup açısından da Servetifünun’un devamı niteliğinde olan Fecriaticiler genç olmaları, ülkenin içinde bulunduğu koşullar ve Millî Edebiyat’ın etkileri gi-bi nedenlerden dolayı 1912’de dağılmışlardır. Topluluğun sanatçıları farklı edebî yönelimlerle eserler vermeye devam etmişlerdir.

Görsel 5: Fecriati Topluluğunun bazı sanatçıları

Bilgi

14.

Okuduğunuz Mâi Deniz ve Elhân-ı Şitâ şiirlerinde dilin kullanımı ile Fecriati topluluğunun dil anlayışı arasında benzerlikler var mı? Açıklayınız.

1. Etkinlik

24 Şubat 1910’da Servet-i Fünun dergisinde yayımlanan Fecriati’nin Kuruluş Bildirisi’nden alınan aşağıdaki sadeleştirilmiş ve kısaltılmış metni okuyunuz. Metinde ileri sürülen düşünceleri değerlendiriniz. Soruyu cevaplayınız.

Belgede 11 TÜRK DİLİ VEEDEBİYATI (sayfa 81-85)