• Sonuç bulunamadı

Aşağıda verilenleri doğru biçimde eşleştiriniz. a) köşe yazısı

Belgede 11 TÜRK DİLİ VEEDEBİYATI (sayfa 170-175)

KİTAP FUARININ ARDINDAN

Görsel 7: Afyon, Sandıklı’da bir yaren meclisi

C) Aşağıda verilenleri doğru biçimde eşleştiriniz. a) köşe yazısı

b) sohbet c) Ramazan Sohbetleri ç) Geçmişin Kuşları d) Bize Göre ( ) musahabe ( ) makale ( ) Oktay Akbal ( ) Ahmet Hâşim ( ) fıkra ( ) Ahmet Rasim Ç) Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Sohbet ve fıkra türleri arasındaki benzerlikleri maddeler hâlinde yazınız. 2. Sohbet ve fıkra türleri arasındaki farklılıkları maddeler hâlinde yazınız. 3. Düşünce yazısı olan fıkra ile mizahi fıkranın farkları nelerdir? Açıklayınız. 4. Türk edebiyatında fıkra türünün gelişimi hakkında kısa bilgi veriniz.

D) Aşağıdaki çoktan seçmeli sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz. 1. Hoca birgün eve doğru yürüyormuş. Arkadaşı arkadan seslenmiş:

— Aman Hoca’m gördün mü? Biraz önce geçen helva kazanı ağzına kadar doluydu. Hoca istifini bozmadan:

— Bana ne, demiş. Arkadaşı:

— Ama Hoca’m helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne dersin? Deyince Hoca:

— O zaman sana ne, demiş.

Yukarıdaki metin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Mizahi bir fıkra örneğidir.

B) Hikâyeye özgü yapı unsurlarını içermektedir. C) Tartışmacı anlatım biçimi kullanılmıştır.

D) Gösterme ve anlatma tekniğine örnek verilebilir.

E) İnsanların özel hayatı olduğu ve bu hayatın izlenmemesi gerektiği vurgulanmaktadır. 2. (I) Fıkra yazarları fikirlerini açıklarken değişik yöntem ve teknikler kullanırlar. (II) Fikir

açık-lanırken bazen hatıra, hikâye, güldürücü fıkra gibi değişik anlatım tarzlarına baş vururlar. (III) Fikirlerini açıklarken yazarın hareket noktası bazen bir anı, bir söz, bir olay veya özlem duyulan bir durum da olabilir. (IV) Kültür zenginliği, zekâ keskinliği, olgunluk, görüş, kavrayış ve anlatış gücü, sıkmadan ve bıktırmadan okutabilmek niteliği gibi özellikler başarılı fıkranın öncelikli gerekleridir. (V) Fıkrada yazarın hayal gücü de oldukça etkilidir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

3. Sohbet türüyle ilgili aşağıda verilen cümlelerden hangisi tek ögeden oluşmaktadır? A) Konu ayrıntıya inilmeden işlenir.

B) Cümleler konuşma dilinin özelliklerine göre kurgulanır. C) Düşünceleri kanıtlama yoluna gidilmez.

D) Düşünceye dayalı, gazete çevresinde gelişen yazı türüdür. E) Nesnel bir yaklaşımla konu ele alınmaz.

4. Ödülleri farklı da düşündüm ( ) Önce şöyle dedim kendi kendime ( ) ( ) Yılın en güzel romanı seçilecek ( ) bir ödül verilecek ( ) beni o kurula çağırmamışlar ( ) Ben ne yaparım ( ) ( ) Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilir?

A) ( . ) ( : ) ( “ ) ( , ) ( , ) ( . ) ( ? ) ( ” ) B) ( ... ) ( : ) ( “ ) ( , ) ( ; ) ( ... ) ( ? ) ( ’ ) C) ( . ) ( : ) ( “ ) ( , ) ( ; ) ( . ) ( ? ) ( ” ) D) ( . ) ( ; ) ( “ ) ( , ) ( , ) ( ... ) ( ? ) ( ” ) E) ( . ) ( : ) ( - ) ( , ) ( , ) ( . ) ( ? ) ( ” )

5. Bâkî, Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, Ahmet Muhip, Orhan Veli aynı şeylerden söz etmezler, ama hepsine şair diyoruz; çünkü hepside şiirin şundan bundan söz etmek değil güzel biçimler kurmak sanatı olduğuna inanmışdır. Böyle olduğuna göre “Şiir toplum için mi dava için mi?” diye düşünmeye yer yoktur. Şiir yazan adam kör yada sağır değildir ki çevresinde olup bitenleri görmesin, duymasın elbette kendisine en çok dokunan şeylerden söz edecekdir. Kunduracıdan ayakkabı beklediğimiz gibi şairdende şiir bekleyelim.

Bu metin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Tüm metinde bağlaç olan de yanlış yazılmıştır.

B) Birden fazla yerde ünsüz benzeşmesi kuralına aykırılıktan kaynaklanan yazım yanlışı vardır. C) Bağlaçlardan önce kullanılan noktalama işaretleri yanlış kullanılmıştır.

D) İlk cümlede özne görevindeki birden fazla ögenin virgül ile ayrılması doğrudur. E) Bağlaç olan ki’nin yazımında bir yanlışlık vardır.

E) Aşağıdaki bulmacayı çözünüz.

1. Eskiden sohbet türü için kullanılan kelime.

2. Günlerin Getirdiği, Sözden Söze,

Oku-ruma Mektuplar kitaplarının yazarı.

3. Saf şiir anlayışının da temsilcisi olan

Bize Göre kitabının yazarı.

4. Falaka, Gecelerim, Ramazan

Sohbetle-ri kitaplarının yazarı.

5. Alanında, mesleğinde uzman bir ki-şiyi tanıtmak, bir kitleyi onun düşün-celeriyle buluşturmak amacıyla yapı-lan konuşmalar.

6. Zaman Sensin, Bizans Definesi kitap-larının yazarı.

7. Fıkra türünün eş anlamlısı.

8. İnsanları güldürürken düşündüren kısa öykücükler.

9. Bir şeyi herkese duyurabilmek için hazırlanmış, insanların görebileceği yerlere asılan, genellikle resimli duvar duyurusu.

10. Bir konuda yazarın okurla konuşuyormuş gibi samimi ve anlaşılır bir dille yazdığı, her türlü özentiden uzak yazı türü.

1 3 4 2 5 6 7 8 10 9

6. ÜNİTE

ROMAN

BU ÜNİTEDE NELER ÖĞRENECEĞİZ?

• 1923 - 1950 yılları Cumhuriyet Dönemi romanı • 1950 - 1980 yılları Cumhuriyet Dönemi romanı • 20. yüzyıl dünya edebiyatında roman

• Anlatım bozuklukları, yazım ve noktalama 1. OKUMA ÇALIŞMALARI

• Roman inceleme ve değerlendirme 2. YAZMA ÇALIŞMALARI

• Romandan sinemaya uyarlanan bir filmi izleme ve değerlendirme

HAZIRLIK

Ô Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen romanlar hakkında bir araştırma yapıp elde ettiğiniz bilgileri

arkadaş-larınızla paylaşınız.

Ô “Aydın” kelimesinin sizde oluşturduğu çağrışımla ilgili sınıfınızda kısa bir tartışma yapınız.

OKUMA ÇALIŞMALARI

1. metin

YABAN

(I. Dünya Savaşı’nda bir kolunu kaybeden Ahmet Celal, İstanbul’un işgal edilmesi üzerine emir eri Meh-met Ali’nin daveti üzerine onun Anadolu’nun ortasında bulunan köyüne yerleşir. Bu köyde ülkenin sorunla-rıyla kimse ilgilenmemektedir. Ahmet Celal, yaşadıklarını ve devam eden savaşı köylülere anlatmaya çalışır.)

(...)

Bir gün, bir öğle üstü idi. Kahvenin çardağı altında oturuyorduk. Bizim Mehmet Ali, Bekir Çavuş, Salih Ağa ve Muhtar, hep orada idiler. Bahis, harp üzerine ve onun akıbetlerine dairdi. Onlara “İstanbul’un, dört devletin askerî işgali altında olduğunu, İzmir’den tâ Bursa’ya kadar Yunanlılar tarafından istila edildiğini, Adana’dan henüz Fransızların el çekmediğini, Urfa’da, Antep’te kanlı olaylar cereyan etmekte olduğunu haber veriyor ve her birinin yüzüne ayrı bir dikkatle bakıyordum. Hiçbirinde ne hayret, ne dehşet ne de alelâde bir alâka izine tesadüf etmedim. Ateşin içinden henüz çıkmış olan Mehmet Ali bile artık bunları geçmiş zamana ait bir masal gibi dinliyordu.

(...)

Tam bu sırada bir de baktım ki, muhtar uyukluyor. Mehmet Ali, elindeki çakı ile bir söğüt dalını yon-tuyor. Salih Ağa, ta uzakta, yamaçta, otlayan davarlarını gözetliyor. Yalnız, Bekir Çavuş biraz dikkat eder gibi göründü:

— Efendi, tekrar savaş olacak mı? dedi.

— Olmaktadır; dedim. İşitmediniz mi? Mustafa Kemal isminde bir büyük adam, bir büyük kumandan, İstanbul’dan çıktı, Anadolu’ya geçti. Erzurum’da, Sivas’ta, milleti başına topladı. (...) Şimdi, onun adamları taraf taraf Yunanlılarla, Fransızlarla döğüşüyor. Hepsi öyle kahraman kişiler ki...

Ve destanî kıssalarla onları heyecana getirmeğe çalıştım. Çanakkale’de bulunmuş olan Mehmet Ali, Mustafa Kemal adını hatırlıyor. Ona göz ucuyla baktım. Başını, yonttuğu söğüt dalından kaldırdı. Benden tarafa döndü:

Belgede 11 TÜRK DİLİ VEEDEBİYATI (sayfa 170-175)