• Sonuç bulunamadı

2.1. Ekonomik Büyüme

2.1.4. Ekonomik Büyümenin Temel Belirleyiciler

Ekonomik büyümeyi açıklayıcı özelliğe sahip dört temel değişken bulunmaktadır. Bunlar; sermayenin miktarı ve kalitesi, işgücünün kalitesi ve miktarı, doğal kaynakların miktarı ve kalitesi ve toplumun teknolojik seviyede gösterdiği başarıdır.. Bu değişkenler ekonomik büyümede temel belirleyiciler olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik büyüme, prodüktif kapasiteyi belirleyen bu faktörlerin geliştirilip yaygınlaştırılması faaliyetlerini konu alır (Yavilioğlu, 2002; 65).

2.1.4.1. Sermaye Birikimi

Sermaye, bir ekonomide veya firmada kullanılan üretim araçları stoğudur. Sermaye birikimi ise bir firma veya ülkenin belirli bir dönem içerisinde üretebileceği mal ve hizmetlerin toplamıdır. Birimlerin ürettikleri değerlerin tamamını harcamayıp, bir kısmını sermaye mallarına ayırması da sermaye birikimi olarak tanımlanabilir. Sermaye birikimi; bir ekonomideki, makine ve teçhizat üretim faktörlerinin yanı sıra, yol, hastane, köprü gibi fiziki sermaye yatırımlarını da kapsamaktadır. Ayrıca, eğitim, sağlık, araştırma geliştirme harcamaları gibi üretim sürecinde kullanılmayan varlıklar da sermaye birikimi kapsamında incelenmektedir.

denmektedir. Buna göre; sermaye birikimindeki artış oranı net yatırımlardaki artışa bağlıdır.

Belli bir dönemde mal ve hizmet üretme kapasitesinin en temel göstergelerinden olan sermaye birikimi; istihdam artışı ve verimlilik artışı sağlamanın, dolayısıyla da ülkelerin refah düzeylerini artırmanın başlıca unsurlarındandır. Bu çerçevede, ülke veya firma gibi herhangi bir üretim biriminin mevcut performansını değerlendirmek ve bu üretim biriminin gelecek dönemde gösterebileceği performansı inceleyebilmek açısından sermaye birikimi düzeyinin ve zaman içerisindeki gelişiminin incelenmesi büyük önem taşımaktadır.

Sermaye birikimi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümesinin en temel unsurlarından biridir. 1970-1991 dönemine kıyasla “Yeni Ekonomi Evresi” olarak adlandırılan ve teknolojik gelişmenin ivme kazandığı 1992- 2000 döneminde, ABD ekonomisinde ekonomik büyüme yıllık yaklaşık yüzde 2,7 düzeyinden yüzde 4 dolayına yükselmiş, bu dönemlerde sermaye birikimi artış oranı ise yıllık yüzde 3 dolayından yüzde 4,5 dolayına yükselmiştir. Japonya ve G. Kore gibi geçmiş 30-40 yıllık dönem içerisinde ekonomik gelişmede büyük başarı gösteren ülkelerde, gelişmenin temel dinamiğini hızlı sermaye birikiminin oluşturduğu genel kabul görmektedir. 1970-2000 döneminde Japonya’da yıllık ortalama ekonomik büyüme yüzde 3,5 dolayında gerçekleşmiş, bu dönemde sermaye birikimindeki yıllık ortalama artış ise yüzde 6,8 dolayında olmuştur (Saygılı, Cihan, Yurtoğlu, 2002; 10).

2.1.4.2. Beşeri Sermaye

Ekonomik büyümenin belirleyici unsurları içinde beşeri sermayenin yeri oldukça önemlidir. Genel olarak üretime katılan bireyin sahip olduğu deneyim, iş tecrübesi, bilgi ve becerisi gibi değerler beşeri sermaye olarak kabul edilir.

Ekonomik büyüme, işgücü miktarına ve işgücünün kalitesine bağlı olarak belirlenir. Bir ülkedeki işgücü arzı, çalışabilir yaştaki nüfusun büyüklüğüne bağlıdır.

Gelişmekte olan ülkelerde doğum oranı gelişmiş ülkelere göre daha yüksek olduğu için bu ülkelerdeki işgücü miktarı gelişmiş ülkelere göre daha hızlı artmaktadır. Eğer büyüme sadece işgücündeki artışa bağlı olsaydı, gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerden daha hızlı büyümesi ve daha büyük bir GSMH değerine sahip olması gerekirdi. Dolayısıyla ekonomik büyümeyi belirleyen tek faktör işgücünün büyüklüğü değildir (Alkin, Yıldırım, Özer, 2003; 456).

İşgücünün vasıfları ve niteliği, okullarda ve işyerlerinde verilen eğitimler sayesinde geliştirildikçe ekonominin sahip olduğu beşeri sermaye birikimi de artmış olacaktır. Günümüzde işgücünün sağlığı, beslenme durumu gibi unsurlar da beşeri sermayenin bir parçası olarak kabul görmektedir. Çünkü ülkelerin eğitimli ve teknik bilgi düzeyi yüksek toplumlara dönüşmesinde, eğitim harcamalarının yanı sıra sağlık harcamaları da analizlerde değerlendirmeye alınmaktadır.

Tüm üretim faktörleri ekonomik büyümede önemli rol oynamakla birlikte bunlardan hiçbiri insan gücü kadar önemli değildir. Çünkü, nitelikli işgücü olmaksızın doğal kaynakların ve sermaye birikiminin bolluğu bir ülkeyi gelişmiş ülkeler düzeyine eriştirmekte yetersiz kalacaktır. Ayrıca diğer tüm üretim faktörlerini birleştirerek kullanabilecek tek unsur insan faktörüdür.

2.1.4.3. Doğal Kaynaklar

Doğada bulunan yeraltı ve yerüstü tüm zenginlikler; topraklar, madenler, ormanlar, denizler, göller, akarsular, güneş ve rüzgar enerjisi doğal kaynaklar olarak sayılabilir. Bir ekonominin doğal kaynakları sınırlıdır. Fakat bu sınır pek belli değildir. Öyle ki teknolojik gelişmeler yeni yeni doğal kaynakları üretim sürecine dahil ederse üretim düzeyi de artacaktır.

Doğal kaynakların dağılımı yönünden ülkeler arasında bir eşitsizlik söz konusudur. Bunun yanı sıra, doğal kaynaklarını kullanarak sürdürülebilir bir büyüme sağlayan ülke sayısı da oldukça sınırlıdır. Bu nedenle doğal kaynakların ekonomik büyümeye katkı sağladığı fakat tek başına ekonomik büyümenin belirleyicisi

2.1.4.4. Teknolojik Gelişme

Teknolojik gelişme; buluş, yenilik ve yayılma olarak üç aşamada incelenebilir. Buluş; yeni bir fikir ortaya konması, yenilik; buluşun kullanıma geçirilmesi, yayılma ise yeniliğin firmalar ya da kullanıcılar arasında yaygınlaşmasıdır. Teknolojik gelişme kavramı; üretim süreçleriyle beraber, organizasyon yöntemlerinde ve toplumsal alanda sosyo-ekonomik etkiler doğurmaktadır. İnsanlık tarihinde teknolojik gelişmeler, köklü dönüşümlere yol açmıştır. Buna göre insanlık tarihinin sosyo-ekonomik gelişme süreci; ilk evrede tarım devrimi, ikinci evrede sanayi devrimi ve son evrede enformasyon devrimi olarak geniş bir şekilde açıklanabilir (Taban, Kar, 2004; 237).

Sanayileşmiş ülkelerde, uzun dönemde ekonomik büyümenin en önemli belirleyicisi olarak teknolojik gelişmeler görülmektedir. Bunun nedeni teknolojik gelişmenin yanında verimlilik artışını da getirmesidir. Yani, ileri teknoloji verimlilik artışı anlamına gelmektedir. Ekonomik görüşlerde istihdamın verimliliğe, verimliliğin de teknolojik gelişmeye bağlı olarak arttığı belirtilmiştir.

Ülkelerin teknoloji üretimi ve bundan yararlanma oranları farklılık gösterir. Yeni teknolojiler daha çok gelişmiş ülkelerde üretilir ve gelişmekte olan ülkelere transfer edilir. Gelişmiş ülkelerin teknoloji konusundaki bu avantajları, sahip oldukları fiziki sermaye ve beşeri sermaye ile yakından ilgilidir. Çünkü, özellikle bilgi teknolojilerinde gelişimi sağlayan ana unsur insan faktörüdür. Gelişmiş ülkeler, insan faktörüne verdikleri önem ve beşeri sermayeye yaptıkları yatırımlar sayesinde bugünkü ileri teknoloji düzeyine ulaşmışlardır.

2.2. Beşeri Sermaye

Bu başlık altında beşeri sermaye kavramı, beşeri sermayenin önemi, özellikleri ve fiziki sermaye ile arasındaki farklılıklar açıklanmıştır.