• Sonuç bulunamadı

26 Şubat 2001’de, Avrupa Toplulukları ve AB antlaşmalarını revize eden Nice Antlaşması imzalanmış, ancak Nice Antlaşması 2002 sonuna kadar onaylanmadığı için yürürlüğe girmemiş ve 1 Şubat 2003’e kadar beklenmesi gerekmiştir.

Nice Antlaşması ile kabul edilen bazı yeni düzenlemeler şunlardır:

— Yeni üye olacak 12 ülke dikkate alınarak, AB kurumlarının (Konsey, Parlamento, Komisyon, …) kompozisyonunda ve işleyişinde değişiklik yapılmıştır. Kurumlar, 27 üyeli AB’ye göre yeniden şekillendirilmiştir.

— Halen oybirliği ilkesinin uygulandığı konuların 29’unda nitelikli çoğunluk esasına geçilmesi kararlaştırılmıştır.

—Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi” ismi “Avrupa Birliği Resmi Gazetesi” şeklinde değiştirilmiştir.

— Brüksel AB Başkenti olma özelliğini daha da güçlendirmiştir. 2002 yılından itibaren, her dönem yapılan iki Avrupa Zirvesi’nden birinin Belçika’da

düzenlenmesi, 12 aday ülkenin katılmasından sonra ise tüm zirve toplantılarının Belçika’da yapılması kararlaştırılmıştır (Bilici, 2005; 44).

— Konsey, Komisyon ve Parlamentonun gelecek on yıla ilişkin yapısı önemli ölçüde belirlenmiştir.

Amsterdam Antlaşması ile getirilen, temel hakların ihlali durumunda üye devletlere yaptırım uygulanması mekanizmasına Nice Antlaşması ile bir de uyarı mekanizması eklenmiştir. Bu uyarı mekanizması işlemeden yaptırım uygulanamayacaktır. Uyarı mekanizmasıyla ilgili düzenleme 7. maddede şu şekilde ifade edilmiştir: “Konsey, Komisyon’un, Avrupa Parlamentosu’nun ya da üye devletlerden üçte birinin gerekçeli önerisiyle bir inceleme gerçekleştirir ve beşte dört çoğunlukla üye devletlerden birinde ciddi bir ihlal riski olduğu sonucuna varabilir. Bunun üzerine bu devlete o aksaklığı ve riski gidermesi için gerekli çağrılarda bulunur.

Nice Antlaşması’nın hazırlanması sırasında yapılan tüm çalışmalarla ilgili belgeler şeffaflık ilkesi çerçevesinde yayınlanmıştır ve karar alım sürecine halkın da katılımını sağlamak amacıyla bir internet sitesi kurulmuştur (Güven, 2007; 48,49).

1.12. AB Anayasası

2001 yılı Aralık ayında yapılan AB Laeken Zirvesi’nde, geleceğe yönelik olarak üç önemli hedef belirlenmiştir:

— Mevcut antlaşmaların sadeleştirilmesi (Bu tarihte AB’nin dört ayrı antlaşma ile işlevini yerine getirdiği görülmektedir. Amaçlar, yetkiler ve Birliğin politik araçları bu 4 antlaşmanın içine dağılan hükümlerde yer almıştır. Bunların en rahat bir şekilde anlaşılabilmesi için bir sadeleştirme zorunlu görünmektedir. Sadeleştirme yapılırken içeriğin değişmemesi amaçlanmaktadır),

— Birliğin insan hakları anayasasının oluşturulması,

Zirvede, bu hedeflerin nasıl gerçekleştirileceğini araştırmak üzere bir Avrupa Konvansiyonu (Avrupa Kurultayı) oluşturulmuştur. Kurultay araştırmanın arkasından Avrupa Anayasası Taslağını hazırlayacaktır. Başkanlığına Fransız Giscard d’ESTAİNG’in getirildiği ve 28 Şubat 2002 tarihinde çalışmaya başlayan Avrupa Konvansiyonuna Türkiye’de dahil edilmiştir. Bu Konvansiyon çalışmalarını 10 Temmuz 2003 tarihinde tamamlamış ve önerilerini (Üye ülkeler hükümet temsilcilerinden kurulu) Hükümetler Arası Konferansa sunmuştur. Hükümetler Arası Konferans, Anayasa taslağına son şeklini Haziran 2004’te vermiştir (Bilici, 2005; 45).

AB Anayasası 29 Ekim 2004’te, 1957’de AET’yi kuran Roma Antlaşması’nın imzalandığı salonda düzenlenen bir törenle AB üyesi ülkeler ile aday ülkelerin liderleri tarafından imzalanmıştır.

Anayasa, AB üyesi ülkelerin siyasi bir birlik kurma yolunda attıkları en önemli adımı temsil etmektedir. Anayasa, AB’nin temelini oluşturan kurucu antlaşmaları ve bugüne kadar onları değiştiren ek tüm antlaşmaları tek ve yeni bir metinde bütünleştirmek ve AB’ye tüzel bir kişilik kazandırmayı amaçlamıştır (Kılıç, 2006; 41).

Bu metin aslında klasik bir anayasa olmaktan öte, anayasa karakterli bir uluslararası antlaşma özelliğini taşımaktadır. Anayasanın yürürlüğe girmesiyle;

— AT Kurucu Antlaşması (1957) — Avrupa Tek Senedi (1986) — AB Antlaşması (1992)

— Amsterdam Antlaşması (1997)

— Nice Antlaşması (2001) gibi temel antlaşmaların tamamının yürürlüğü sona erecek, Avrupa Anayasası, mevcut temel antlaşmaların yerine tek bir metin olarak uygulamaya girecektir (Bilici, 2005; 45).

Anayasanın yürürlüğe girebilmesi için her ülkenin ulusal yasalarına göre iki yıl içerisinde onaylanması öngörülmüştür.

29 Ekim 2004 tarihinde üye ve aday ülke liderleri tarafından Roma’da imzalanarak kabul edilen Avrupa Anayasası’nın yürürlüğe girebilmesi için tüm üye ülkeler tarafından onaylanması gerekmektedir. Halihazırda, üye ülkeler, kendi Anayasaları tarafından belirlenen sisteme göre, parlamento ve/veya referandum kanalıyla, onay sürecini sürdürmektedir. 18 ülke (Avusturya, Belçika, GKRY, Estonya, Almanya, Bulgaristan, Finlandiya, Romanya, Yunanistan, Macaristan, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Slovakya, Slovenya, İspanya) Avrupa Anayasası’nı onaylarken, 2 ülkede (Fransa, Hollanda) yapılan referandumlar olumsuz sonuçlanmıştır. 7 ülkede (Danimarka, Polonya, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, İsveç, İrlanda ve İngiltere) ise Hollanda ve Fransa’da yeni birer referandum yapılıp anayasa kabul edilene kadar kendi onay süreçlerini erteleme kararı alınmıştır.

Tüm bu gelişmeler üzerine 16–17 Haziran 2005 tarihli AB Konseyi Toplantısında, 1 Kasım 2006 tarihinin yeterli bir süreç içermesine rağmen Anayasa’nın tüm ülkelerce onaylanmasının bu süreçte mümkün görülmediği ve onayın 2007 yılı ortalarını bulacağı belirtilmiştir.

14–15 Aralık 2006 tarihli Brüksel Zirvesi’nde ise gelecek dönem başkanı olan Almanya tarafından Komisyon ve üye ülkeler ile eşgüdüm halinde anayasa ile ilgili ayrıntılı bir rapor hazırlaması öngörülmüştür. Ayrıca, 2007’nin ikinci yarısındaki dönem başkanı Portekiz ve 2008’in ilk yarısındaki dönem başkanı Slovenya’nın da Almanya’nın hazırlayacağı raporla ilgili çalışmaları derinleştirerek sürdürmeleri ve 2008 yılı Haziran ayında gerçekleştirilecek olan Zirve’de Avrupa Anayasasıyla ilgili, üye ülkelerin kararlarını açıklamaları kararlaştırılmıştır.

AB’nin kurumsal yapısında önemli değişiklikler öngören Lizbon Antlaşması 13 Aralık 2007 tarihinde imzalanmış ve 17 Aralık tarihli AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanmıştır. 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girecek olan ve AB Antlaşması ve AT’yi kuran Antlaşma’da değişiklikler öngören yeni Antlaşma, Hollanda ve Fransa

tarafından reddedilen Anayasa sonrasında, üye devletlerin farklı kaygılarına yanıt verecek şekilde düzenlenmiştir. Bu bağlamda, en önemli fark, Birliğin sembolleri, marşı ve sloganı gibi öğelerin yeni Antlaşma’dan çıkarılmış olmasıdır. Ne var ki, Belçika, Bulgaristan, Almanya, Yunanistan, İspanya, İtalya, GKRY, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Avusturya, Portekiz, Romanya, Slovenya ve Slovakya, AB’nin sembolleri hakkında deklarasyon ile AB bayrağına, marşına ve sloganına bağlılıklarını belirtmişlerdir (http://www.ikv.org.tr).

İKİNCİ BÖLÜM

EKONOMİK BÜYÜME ve BEŞERİ SERMAYE

Bu bölümde ekonomik büyüme ve beşeri sermaye kavramları açıklanmış ve bu iki kavram arasındaki ilişki ortaya konulmuştur. Daha sonra ise büyüme teorileri anlatılmıştır.