• Sonuç bulunamadı

2.1. Kuramsal Çerçeve

2.1.5. Transaksiyonel Analiz ve Ego Durumları

2.1.5.1. Ego durumları ile psikolojik iyi oluş ilişkisi

iletişim ve danışma/terapi kuramı olarak görülse de kısmen bir gelişim kuramı olarak da değerlendirilmektedir. Çünkü TA kuramı, insanı sistematik bir açıdan incelemektedir. Schofield (1992; akt. Akkoyun, 2011, s. 26) ego durumlarının gelişimi ile ilgili olarak Erikson, Freud, Klein, Piaget, Mahler ve Sheridan’ın gelişim dönemleri ile genel bir tutarlılığa sahip olduğunu belirtmektedir.

Levin (1982; akt. Akkoyun, 2011, s.26) ego durumlarının yaşla birlikte kazanılan yetenekler (güçler) olduğunu düşünmektedir. Sistematik olarak bu gelişim döngüsünü Varolma (doğum-6ay), Yapma (6-18 ay), Düşünme Gücü (18 ay-3 yaş), Kimlik Gücü (3-6 yaş), Becerikli Olma Gücü (6-12 yaş), Üretme Gücü (12-18 yaş) ve Yeniden Dönüştürme Gücü (19 yaşından sonra yaşam boyu) şeklinde sıralamıştır. Yedinci aşamada (Yeniden Dönüştürme Gücü) birey daha önceki aşamada yaşanan tüm semptomları yaşayabilmektedir. Bu aşamada birey, destek sağlayıcı ilişkiler kurma ve sürdürme, yetişkin gücüne sahip çıkma, yaşam planını gözden geçirme ve hayata geçirme, yaşamdaki problemlerle baş etme ve problem çözme gibi gelişim görevlerini yerine getirmektedir. Bu görevler aslında

psikolojik iyi oluş düzeyinin arttırılması için de önemli birer faktördür (Diener ve Biswas- Diener, 2008; Ryff, 1989).

TA'ya göre birey, yetişkin ego durumunun denetiminde ebeveyn ve çocuk ego durumlarını duruma ve zamana uygun şekilde kullanabilmelidir. Böylece özerkliğini kazanarak ve bütünleşmiş benlik durumuna (yedinci evre) sahip olarak ruhsal bakımdan daha sağlıklı olunabilir. Sağlıklı birey ise her üç ego durumunu uygun yerde ve zamanda kullanabilir (Nelson-Jones, 1982). TA'ya göre sağlıklı bir kişilik için yetişkin ego durumunun denetiminde her bir ego durumu kullanılarak davranış üretilmesi öngörülmektedir (Akbağ ve Deniz, 2003). Dolayısıyla ego durumlarının yetişkin denetiminde duruma uygun olarak tepkiler üretmesi aslında, teorik olarak, bireylerde psikolojik iyi oluşu da olumlu yönde etkileyen bir durum olarak değerlendirilebilir.

TA kuramı öne sürdüğü iletişim modeli ile aslında ebeveyn-çocuk etkileşiminin nasıl daha kaliteli olabileceğine de katkı sağlamaktadır. Ebeveynler, çocuklarının psikolojik iyi oluş düzeylerinin arttırılmasına doğru ve etkili transaksiyonlar (iletişim işlemi) kurarak destek olabilirler. Bu doğrultuda TA temelde tamamlayıcı, kapalı ve gizil olmak üzere üç tür transaksiyon olduğunu belirtmektedir. Tamamlayıcı transaksiyonda iki birey iletişimde birbirlerine tepki verirken yalnızca bir ego durumundan hareket ederler. Tepkide bulunan kişi karşısındaki kişinin kendine uyarıcı gönderdiği ego durumundan tepki vermektedir. Bu nedenle iletişim sürebilmektedir. Şekil 2.2’de bu durumun modellemesi gösterilmiştir.

A B C D

A: (Sert bir ses tonu ve kaşlar çatık) EÇ

-Geç kaldın

B: (Boynu bükük, ince ve zayıf bir ses ile)

EÇ

-Özür dilerim

C: (Sakin bir ses, meraklı gözler ve nötr bir ifade ile)

YY -Geç kaldın

D: (Sakin bir ses, hafifçe başını sallayarak)

YY

-Evet öyle oldu E Y Ç E Y Ç E Y Ç E Y Ç

Kuramda bulunan bir diğer transakyiyon türü ise kapalı transaksiyondur. Tamamlayıcı transaksiyonda olduğu gibi kişiler yalnızca bir ego durumundan birbirlerine ileti gönderirler. Ancak burda kişi karşısındaki kişinin kendisini uyardığı ego durumundan tepkide bulunmamaktadır. Bu nedenle de iletişim sürmeyecek ve taraflar birbirlerinin istek ve ihtiyaçlarını anlayamayacaklardır. Bu durum ise sağlıklı bir etkileşim ve iyi oluş durumu sağlamayacaktır. Şekil 2.3’te kapalı transaksiyona örnek diyaloglar verilmiştir.

A B C D

Şekil 2.3’te gösterildiği üzere 1. düzey ve 2. düzey analizlerle incelenen transaksiyonlar iletişimin sağlıklı bir şekilde sürdürülemediğini göstermektedir. Ayrıca bunların yanında son tür olan Gizil transaksiyon türü de kuramda belirtilmektedir. Bu transaksiyon türünde psikolojik ve sosyal olmak üzere iki farklı mesaj birlikte transaksiyonda yer almaktadır. Çünkü bu iletişim sürecinde birden fazla ego durumu harekete geçmektedir. Örnek olarak Şekil 2.4’te bir gizi transaksiyon gösterilmektedir.

Öğretmen Çocuk A: (Nazlı, zayıf bir ses, yorgun vücut hali)

ÇE

-Anne bu gün çok yoruldum

B: (Nazlı, zayıf bir ses, yorgun vücut hali) ÇE

-Of! Ben de çok yoruldum.

C: (Nazlı, zayıf bir ses, yorgun vücut hali)

DÇKE

- Anne bu gün çok yoruldum D: (Sert bir ses, bedenini aksi yöne çevirerek konuşma)

EEUÇ

-Ee! Ne yapalım yani! E Y Ç E Y Ç E Y UÇ A nne EE Y Ç KE - DÇ

Öğretmen: (Sert bir ses tonu ve kaşık çatlar ile) Sosyal Düzeyde: YY

-Ödevini yaptın mı bugün? Psikolojik Düzeyde: EÇ

-“Bugün de yapmadın öyle değil mi?

Çocuk: (Omuzlar çökük, baş öne eğik, titreyen bir ses tonu ile)

Sosyal Düzeyde: YY -Evet yaptım.

Psikolojik Düzeyde: ÇE

-“Öğretmenim benden hiç hoşlanmıyorsun.”

E Y Ç E Y Ç Şekil 2. 3. Kapalı transaksiyon örneği (Akkoyun, 2011, s. 40)

Şekil 2.4’teki gösterimde de görüldüğü üzere transaksiyonda iki farklı mesaj türü bulunmaktadır. Gösterimde sosyal mesajlar düz çizgiyle, psikolojik mesajlar ise kesik çizgiyle belirtilmiştir. Gizil transaksiyonda sosyal ve psikolojik mesajlar birbirini tamamlamaktadır. Gerçekte olan, bir mesaj “işitilen” iken bir diğer mesaj ise “hissedilen”dir. Dolayısıyla gerek ebeveyn gerek öğretmen olsun tüm yetişkinler çocukla iletişimde kullandıkları ego durumu türüne dikkat etmelidir. Sonuçta çocukta içsel ve dışsal birçok davranış sorunlarının nedeni olabilecek iletişim kaynaklı sorunlar meydana gelmesi olası görünmektedir. Ayrıca burada transaksiyonların iyi ya da kütü olmaları söz konusu değildir (Akkoyun, 2011, s. 44). Eğer yıkıcılıktan uzak bir şekilde yapıcı ilişkiler geliştirilmek isteniyorsa tamamlayıcı transaksiyonların kullanılmasının faydalı olduğu açıkça görülmektedir.

Eric Berne TA kuramında, davranışların kaynağı olarak temelde temas iletisi ihtiyacını karşılama çabaları olduğunu belirtmektedir. Temas ihtiyacının doyurucu bir şekilde karşılanamaması beraberinde uyumsuz davranışları da getirmektedir. İkili ilişkilerde temas iletileri sözlü ve sözsüz olarak iki şekilde iletilebilmektedir. Etkili bir temas iletisi için sözlü ve sözsüz mesajların birbirleri ile tutarlı olması gerekmektedir. Eğer bir tutatsızlık varsa kişi üzerinde sözsüz ileti sözlü iletiden daha fazla etki bırakmaktadır. Eğer bir anne çocuğuna ‘Ah yavrum benim’ şeklinde bir ileti gönderirken yüz ifadesi sert ve katı bir beden duruşu/dili sergiliyorsa çocuk anneden gelen bu iletiyi yüksek olasılıkla olumsuz bir temas iletisi olarak algılayacaktır. Dolayısıyla çocukluğunda yararlı, olumlu ve tutarlı temas iletilerini yoğun yaşamış kimseler, yetişkinlik dönemlerinde ilgi ve şefkat gösterebilen, doğal ve gerçekçi tepkilerde bulunabilen, yaşamdan keyif alabilen ve başkalarının da yaşamına olumlu katkılar sağlayabilen kimseler olurlar. Bu durum da doğal olarak kişilerin psikolojik iyi oluş haline olumlu yansıyacaktır (Akkoyun, 2011, s. 49).

Transaksiyonel Analiz kuramında üzerinde durulan bir diğer önemli konu da sembiyotik ilişkilerdir. İki ya da daha fazla sayıdaki birey tek bir birey gibi davranıp hareket ettiğinde, ilişki içinde tüm ego durumları harekete geçemediği için sembiyoz oluşmaktadır. Örneğin bir iletişim sırasında yanındaki kişinin yerine cümleleri tamamlamak ve onun yerine konuşmayı sürdürmek sembiyotik bir ilişkiye yol açabilecek bir transaksiyonel uyarıcı göndermektir. Ya da servis masasında kişi tabağına konulan yemeğin yiyebileceğinden fazla olduğunu fark etmeden ve sesini çıkarmadan yediğinde aynı şekilde sembiyotik bir ilişkiden söz edilebilmektedir. Aynı şekilde, çocuğuna aşırı sevgi ve ilgi gösteren bir anne de çocuğun sevgiyi almak için girişimde bulunma spontanlığını elinden almaktadır. Böyle durumlar da anne ve çocuk arasında sembiyotik bir ilişkinin oluşmasına zemin hazırlayabilir. Özetle

sembiyotik durumdan kaçınabilmek ve böylece psikolojik sağlıklılık için Berne, bir ilişkide spontanlık, ayırdında olma ve samimiyetin önemli olduğunu belirtmektedir (Schiff ve Schiff, 1971; akt. Akkoyun, s. 68-69).

Genel olarak değerlendirildiğinde ise ego durumları, sağlıklı kişilik yapısının oluşmasında ve doyurucu ikili ilişkilerin yapılandırılmasında son derece önemli bir kuramdır. Yetişkin ego durumu denetiminde duruma uygun yerde kullanılan ebeveyn ve çocuk ego durumları ile kişiler arası çatışmalar azalırken, diğer taraftan daha faydalı ve kaliteli ilişkiler sürüdürülebilmektedir. Gelişim döneminde olan okul öncesi dönem çocukları ile ilişkilerde de yetişkinlerin çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre uygun ego durumu ile hareket etmeleri, çocuklarda sağlıklı bir kişilik yapısının temellerinin atılmasına ve psikolojik olarak iyi oluş düzeylerinin artmasına katkı sağlayabilir.