• Sonuç bulunamadı

2.1. Kuramsal Çerçeve

2.1.2. Psikolojik İyi Oluş ile İlgili Yaklaşımlar

2.1.2.2. Bradburn’un psikolojik iyi oluş formülasyonu

bireylerde zihin/ruh sağlığı ile ilgili çalışmalara sosyal-psikolojik bir bakış açısı ile yaklaşmayı amaçlamıştır. Çalışmalarında teşhis koyma amacı olmaksızın, Amerikan vatandaşlarının yaşam hedeflerine ulaşmalarında karşılaştıkları güçlükleri belirlemeyi amaçlamıştır. Bu amaca yönelik olarak da bireylerin günlük hayatta karşılaştıkları gerginlik ve stres yüklü olaylara karşı psikolojik tepkilerini anlamaya çalışmıştır (Bradburn, 1969, s. 1).

Bradburn (1969) büyük gruplarda zihin/ruh sağlığı çalışmaları yürütülürken bireylerin genellikle belli boyutlara yerleştirilmeye çalışıldığını belirtmiştir. Bu yerleştirme işleminin ise “ciddi şekilde bozuk” olandan “sağlıklı” olana doğru ilerleyen derecelendirme ölçekleri gibi özbildirime dayalı araç ve tekniklerle uygulandığını fark etmiştir. Bradburn’a göre bu derecelendirme uygulamaları (1969 ve öncesi yıllar için) ölçme aracının yapısına göre çeşitlilik göstermektedir. Bu durumun temel nedenini ise zihin/ruh sağlığı ve hastalıklarını ölçmede genel kabul görmüş bir yöntemin bulunmaması olarak görmektedir.

Bradburn (1969) araştırmalarının temel odağı olan yaşamda karşılaşılan güçlüklerin birçok anlama sahip olduğunu düşünmüş ve söz konusu bu zorlukları ölçmek için hangi bağımlı değişkeni belirlemek gerektiği üzerine yoğunlaşmıştır. Bradburn’a göre bu seçimi yapmak için net kriterler bulunmamaktadır. Oysaki bilimsel araştırma sanatının çoğu değişkenlerin seçimi ile ilgilidir ve bu seçimi yapmak bilimsel girişimden daha çok, sezgi ve şans bağlıdır. Bu düşünceler ve hazır oluştan hareketle Bradburn (1969), genel kabul görmüş ve tarihsel temelleri bulunan değişkenler üzerine odaklanmış ve zihin/ruh sağlığı ve hastalıklarını ölçmek için en öncelikli değişken olarak mutluluk ya da psikolojik iyi olma duygusunu belirlemiştir.

Bradburn (1969) mutlulukla ilgili problemlerin ise uzun yıllar boyunca ahlaki, dinsel, politik ya da ekonomik temellerde ele alınıp incelendiğini belirtmektedir. Bradburn’a göre mutluluk 1900lü yıllarda bir psikolojik problem olarak ele alınıp incelenmeye başlanmıştır. Ancak bu çalışmalar beklenilen yoğunlukta gerçekleşememiştir. Bradburn (1969) bu durumun sebebinin ise Freud’un teorisinin etkisi ile ilgili olduğunu düşünmüştür. Bu teoriye göre savunma mekanizmalarının çarpıtma etkisi olabilmekte ve öznel duyguların özbildirim yöntemiyle bilinebilmesinde şüphe olduğu belirtilmektedir. Ancak Bradburn (1969) mutluluğun öz bildirim yöntemiyle ölçülmesinin öz eleştiri gibi durumların ölçülmesinden daha etkili olduğuna inanmıştır. Ayrıca Gurin, Veroff ve Feld (1960, akt. Bradburn, 1969) öz değerlendirme yöntemini kullanıp mutluluğu ölçerek bireylerin sosyal uyum düzeylerini belirlemeye çalışmışlardır. Ayrıca çalışmalarında mutluluk derecelendirmelerinin diğer

yaşam problemleri ile de ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Bu durum Bradburn’un psikolojik iyi olma duygusunu öz bildirim yöntemiyle ölçme planlarını desteklemiştir.

Bradburn (1969) alan yazında iyi oluş ile ilgili çalışmaların güvenilir sonuçlar verdiğini belirtmekle birlikte, bu kavram ile ilgili operasyonel olarak bir tanıma da ihtiyaç olduğunu düşünmektedir. Bu doğrultuda Bradburn (1969), iyi oluşun tek boyutlu mu yoksa birçok boyutun bir araya gelerek etkilişiminden oluşan bir model mi olduğunu araştırmıştır. Bu amaçla ilk olarak Illinois bölgesinde yaşayan 2006 yetişkin ile görüşmüş ve değerlendirmeler yapmıştır. Daha sonra ise geçerliği ve güvenirliği arttırmak amacıyla beş farklı bölgede (Washington Suburban Country, Detroit Suburb, Chicago, Ten Metropolitan Areas ve Detroit Inner City) yaşayan 2000’den fazla kişiye dört farklı zamanda bir önceki hafta bazı duygu durumlarını yaşayıp yaşamadıklarını derecenlendirmelerini istemiştir. Bu duygu durumlarına örnek olarak dünyanın tepesinde, sıkılmış, yalnız ve diğer insanlardan uzak, heyecanlı veya birşeylere karşı ilgili hissetme gösterilebilir. Böylece Bradburn, psikolojik iyi oluşun olumlu ve olumsuz duygulanım (positive ve negative affect) olmak üzere iki boyuttan oluşan bir model olduğunu ileri sürmüştür.

Bradburn’un (1969) ileri sürdüğü psikolojik iyi oluş formülasyonuna göre bireyin olumlu duygulanımı olumsuz duygulanımından daha yüksek olursa psikolojik iyi oluş düzeyi yüksek, tersi durumda ise psikolojik iyi oluş düzeyi düşüktür. Bradbur (1969) iki boyutun birbirinden bağımsız olduğunu, bir boyuttaki duruma bakılarak diğer boyuttaki durumun tahmin edilemeyeceğini belirtmiştir. Bu durum varsayımsal bir örnekle açıklanmıştır; bir kişi eşiyle bir tartışma yaşadığında olumsuz duygulanımda artış olmaktadır. Ancak olumlu duygulanımda bir düşüş yaşanmamaktadır. Eğer bu kişi eşiyle tartışma yaşamazsa olumsuz duygulanım yaşamazken olumlu duygulanım da yaşamamaktadır. Diğer taraftan bu kişi eşini akşam yemeğine ya da sinemaya götürürse olumlu duygulanımında artış olmaktadır. Ancak olumsuz duygulanımda bir değişim görülmemektedir. Bunların yanında bu kişi eşini sinemaya götürür ve orada kavga ederlerse olumlu ve olumsuz duygulanımın ikisinde de artış olmaktadır. Bu durumda yaşanan tartışmanın hissettirdiği olumsuz duygulanım ile eşiyle birlikte dışarı çıkmanın verdiği olumlu duygulanım arasındaki etki farkı hangi yönde daha fazla ise psikolojik iyi oluş düzeyinde azalma, artma ya da herhangi bir değişim olmama durumundan söz edilebilmektedir. Ancak genel psikolojik iyi oluş düzeyinin incelenmesinde sadece bir olaya bakılarak bir yargıya varılamamaktadır. Bunun için olumlu ve olumsuz duygulanımın yaşanan diğer olaylardan da elde edilen sonuçlarına bakılarak bir kişinin genel psikolojik iyi olma durumu hakkında fikir sahibi olunabilmektedir (s. 11).

Olumlu ve olumsuz duygulanımın birbirinden ayrı iki boyut olduğuna karar verdikten sonra Bradburn (1969), her bir boyutun hangi tür değişkenlerle ilgili olduğunu belirlemeye çalışmıştır. Bu doğrultuda olumsuz duygulanım alt boyutunun geleneksel ruhsal/zihinsel rahatsızlıklar ile ilgili olduğunu düşünmektedir. Özellikle, işte ve evlilikte yaşanan sorunlar, kişilerarası ilişkilerde yaşanan gerilimler, sinir krizi yaşama, kaygı ve endişe ile ilgili durumların olumsuz duygulanımı arttırdığını belirtmektedir. Diğer taraftan, olumlu duygulanım ise kişinin çevresiyle ne derece etkileşim halinde olduğu, sosyal iletişimi ve dünyaya aktif katılımı ile ilgilidir.

Bradburn (1969), ileri sürdüğü bu psikolojik iyi oluş formülasyonu çerçevesinde, belirli makro düzey sosyal değişimlerin (eğitim düzeyindeki değişim, istihdam modelleri, kentleşme, politik gerginlikler gibi) bireylerin yaşam durumlarını nasıl etkilediğini, burdan hareketle de psikolojik iyi oluş düzeylerinin nasıl bir değişim gösterdiğini araştırmıştır. Brandurn’un geliştirdiği mutluluk indeksi ve devamındaki araştırmaları iyi oluş araştırmacıları için temel bir kaynak niteliği taşımış ve ilerleyen yıllarda Bradburn’u destekleyen ve eleştiren birçok çalışmanın yapılandırılmasına neden olmuştur. Bu durum bireylerin olumlu özelliklerini arttırmanın önemine işaret eden çalışmaların artmasına da ortam hazırladığı için Bradburn’un alanyazına kazandırdıkları, iyi oluş çalışmaları adına son derece önemlidir.

Bradburn’un çalışmalarına ek olarak, psikolojik iyi oluş ile ilgili daha kapsamlı bir modele ihtiyaç olduğu düşüncesinden hareketle bir model geliştiren tanınmış bir diğer araştırmacı ise Carol D. Ryff’dır.