• Sonuç bulunamadı

VI ECİRİN (İŞÇİNİN) TAZMİNAT ÖDEMESİ

Belgede İslam Hukukunda icâre akdi (sayfa 92-95)

İşçiler özel işçi ve genel işçi olmak üzere ikiye ayrılır. Ecir-i has yani özel işçi (çalışmayacak olsa bile) müddet esnasında kendisini teslim etmekle ücrete hak kazanır. Evdeki hizmetçi veya iş yerindeki işçi buna örnek verilebilir. Hanefî, Maliki, Şafii ve Hanbelî mezhepleri, özel işçinin, üzerinde çalışmak üzere kendisine teslim olunan şey hakkında bir sorun çıkması sebebiyle tazminat ödemeyeceği hususunda ittifak halindedirler. Zira özel işçi elindeki mal üzerinde vekil veya emanetçi hükmündedir. Örneğin; bir kişi bir gün veya bir ay müddet ile kendisi için çalışmak üzere bir terzi veya şoförü tutsa terzinin elindeki kumaş veya şoförün arabasında bir noksanlık meydana gelirse, eğer bunda terzi veya şoförün bir ihmali yoksa bu noksanlıktan dolayı terzi veya şoför sorumlu tutulamaz. Genel işçi ise umum insanlara iş yapan veya kendisine teslim etmek şekliyle değil, fakat yaptığı işle ücreti hak eden şahıstır. Sanatkâr, boyacı, kuru temizlemeci vb. kişiler örnek verilebilir. Genel işçinin tazminat ödemesi konusunda fakihler arasında ihtilaf vardır.

Hanefiler, Hanbelîler ve İmam-ı Şafii’nin kavli cedid (ikinci ve daha yeni olan görüşleri)’ne göre şöyle söylemektedirler: Bunun da elinde olan iş, özel işçi gibi emanettir. Dolayısıyla işçide bir ihmalkârlık veya kusur olmadığı sürece genel işçi sorumlu tutulamaz. Ancak tazminat, taksirat ve haddi aşmak ile meydana gelir. Zira Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:“Zalimlerden başkasına husumet yoktur.” 279

278

Zuhayli, Fıkhu’l-İslami ve Edilletüh, c.VII, s.516 279

Ebu Yusuf ve imam Muhammed ile başka bir rivayetinde İmam Ahmed de şöyle demektedirler: “Genel işçinin, elindeki mal başkasına ait olduğu için, malı tazminat

cihetiyle elinde tutar. Bunun için o mala onun elinde iken bir şey olursa elindeki malın tazminatını öder. İster ihmali veya kusuru olmasın, fakat bu mal genel ve çoğu şeyi yakan bir yangın veyahut çoğu eşyayı su altında bırakan bir su baskınıyla meydana gelmiş ise, o zaman genel işçi sorumlu tutulamaz.” Bu konuda onların delili şu

hadisidir:

“Teslim alan elin aldığı şeyi ödeyinceye kadar sorumluluğu vardır.”280

Hz. Ali (v.661)’nin boyacı ve kuyumcuya tazminat ödetip "insanlara bundan

başkası uygun değildir" dediği ile ilgili ve Hz. Ömer (v.644)’in de işçinin elinde zarara

uğrayan mal için genel işçiye tazminat ödettiğine dair rivayetler vardır. Çünkü genel işçi maldan menfaat temin etmek için malı almıştır. Bu nedenle o da ödünç alan gibi tazminat ödemek zorundadır. Aynı şekilde İmam Malik’de işçinin elinde zayi olan mal yiyecek türü bir şey ise, bunun kötü niyetli insanlara başkasının malına zarar verecek bir yol oluşturmaması için zayi olan maldan dolayı genel işçiye tazminat ödettirilir. Malikilere göre genel işçinin her ne kadar bir noksanlık ve kusuru olmasa da elinde zarara uğrayan maldan dolayı tazminat öder. Örneğin; aşçı bozduğu yiyeceklerin tazminatını, elbise beyazlaştırıcısı elinde olan elbiselerin yırtılanlarını, fırıncı yaktıkları ekmeklerin tazminatını öder. Hamal sırtından düşen yüklerin yahut kaymakla düşüp telef olan şeylerin, deve sırtında ve diğer bineklerde yük taşıyan kimse onu çekmesi, sürmesi esnasında veya bineğini bağladığı ipin kesilmesi durumunda telef olan malın tazminatını ödemek zorundadır. Buna delil ise daha önce zikrettiğimiz hadis-i şeriftir. Bu zamanda Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'in görüşüne göre hüküm verilir.281

Ebu Hanife ve ashabının kabul ettikleri genel görüşe göre; “şayet gemide veya

bir binek üzerinde götürülen eşya nevinden olursa, boyacıya veya terziye verilen kumaş olursa o zaman mal işçinin elinde emanettir. Bunun için emanetin herhangi bir vasfı değişse tazminat alınabilir” örneğin; muhafızın muhafaza alanını terk etmesi; burada

işçi eşyayı muhafaza etmekle sorumludur. Çalışmasına mühlet ve gevşeklik göstermesiyle eşya zayi olursa o eşyanın tazminatını öder. Çünkü işçi, o malı kabzetmekle o malın muhafazasını hak etmiş olur. Muhafazasını terk etmesiyle de tazminatını ödemelidir. Bir de malın zarar görmesine ve zayi olmasına işçi kasten sebep

280

Şevkani, Neylü'l-Evtar, c.V, s.298 281

olmuşsa veya kumaş vurmakla bir ihmal veya kusuru olmuşsa, ister özel işçi olsun, isterse genel işçi olsun, tazminatı ödemelidir.282

Eğer işçi, kasıtlı olmayarak yaptığı iş nedeniyle yanlış olarak kumaşı dövmekle aşırıya giderek malı bozarsa, şayet özel işçi ise, ittifakla bundan sorumlu tutulmaz. Kumaş boyatıcısının kumaşı kimyevi maddelere koyup kumaşın delinmesine sebep olması, hamalın ayağının kayması sonucu taşıdığı malzemeyi zayi etmesi, tamircinin kendi hatasından dolayı arabayı iyice bozması, müşterek çobanın hayvanları götürürken izdiham sebebiyle hayvanların bir kısmının zayi olması vb. durumlarda Ebu Hanife, Ebu Yusuf ile İmam Muhammed’e göre burada işçi zayiata uğrayan her şeyin tazminatını ödemekle mükelleftir. Mal sahibinin işçiye malı onarmasına veya daha kullanışlı hale getirmesine müsaade vardır. Mal sahibinin işçinin malı zayiata uğratmasına müsaadesi yoktur. Kaldı ki işçinin zayiata uğrattığı mal için işçilik parası istemesine hiç hakkı yoktur. Bundan dolayı işçi elinde zayi olan malın tazminatını ödemelidir. Şafiilere ve İmam Züfer (v. H.150)'e göre; bütün bu durumda işçi, her hangi bir ihmali veya kusuru yoksa elinde zayi olan maldan ötürü tazminat ödemez. Çünkü işçi genel itibariyle yapmış olduğu bütün işlerde izinlidir. Şayet işçi bütün yaptıklarından izinli olmazsa böyle bir akit geçerliliğini kaybeder.283 Bu görüşler göz önüne alındığında ister özel işçi olsun ister genel işçi olsun, eğer işçi sahasında uzman ise yani ehliyet sahibi ise ve iş esnasında meydana gelen hasarda işçinin herhangi bir kusuru da yoksa işçiye tazminat gerekmez. Ama eğer işçinin herhangi bir ihmali veya dikkatsizliği neticesinde hasar meydana gelmiş ise o takdirde işçinin tazminat ödemesi gerekir.

Genel işçinin öğrencisi yani çırağının elinde mal telef olmuşsa bakılır; çırak, bir kumaşı örfe göre boyama işinde basmakla yırtmışsa, tazminatını vermek zorundadır. Zira kumaşa basmasına müsaade edilmemiştir. Şayet çırağın elinde çıra düşüp kumaşın yanıp zayi olmasına sebep olmuşsa, tazminatı ustasının ödemesi gerekir. Zira çırağın çırayı, kandili götürüp getirmek için ustası tarafından müsaadesi ve izni vardır. Bundan sorumlu olan ancak ustasıdır. Bundan dolayı bu işi bizzat ustası yapmış gibi oluyor. Bunun gibi boya işinde uğraşanın tokmağı elinden düşüp elbiseyi yırtacak olursa, elbisenin tazminatını ustanın vermesi gerekir. Zira bu, boya işlerinde yapılan fiillerdendir. Onun için bu fiili sanki ustası yapmış gibi olur. Eğer tokmağın üzerine

282

Cezeri, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı, c.IV, s.1767 283

düştüğü elbise bir emanet olup delinecek olsa, o zaman elbisenin tazminatını çırak vermek zorundadır. Zira usta çırağa yapma ve kullanma imkânını verebileceği fiillerden mesuldür. Bu da ancak ve ancak meslek ve sanat ile ilgili olan şeylerdir.284

Tabibin yaptığı operasyon nedeniyle ölen kişi için de tazminat ödenmez. Yalnız tabibin de operasyon yaparken belli yerlerin dışına çıkmaması ve vücudun gereksiz kısımlarında operasyona girişmemesi, çalışma esnasında normal olarak gereken bütün önlemleri alması şarttır. Ama bu önlemlerden birini almaz da hastanın bir organını telef olmasına sebep olursa veya bunun için hasta ölürse, tabip taksirli davrandığından dolayı suçlu olur. Hasta ölmez de bir uzvu telef olursa, tabibin telef olan bu uzvun tam diyetini ödemesi gerekir. Hastanın ölmesi durumunda tabip diyetin yarısını öder. Çünkü birinci durumda, bölünmez olan tam bir uzvu telef etmiş olmaktadır. Dolayısıyla o uzvun diyetini tam olarak ödemesi gerekir. İkinci durumda ise iki sebepten ötürü canı telef etmiştir:

1. Hasta üzerinde operasyon yapma yetki ve iznine sahiptir.

2. Haddi aşma ve vücudun gereksiz yerleri üzerinde operasyon yaptığı, gerekli ihtiyatî tedbirleri almadığı için yetkisinin dışına çıkmıştır. Bu nedenle ölen hastanın yarı diyetini öder.285

Konunun geneline bakıldığında özel işçinin herhangi bir ihmalkârlığı veya kusuru bulunmadığı takdirde tazminat ödemeyeceği hakkında ittifak vardır. Genel işçiye gelince kanaatimizce İmam-ı Şafii, İmam-ı Hanefi, Hanbelîlerin ve İmam-ı Züferin görüşü daha isabetlidir. Buna göre eğer işçinin herhangi bir ihmalkârlığı veya taksiratı yoksa işçi tazminat ödemez.

Belgede İslam Hukukunda icâre akdi (sayfa 92-95)