• Sonuç bulunamadı

EBU’L-LEYS TEFSİRİ TERCÜMESİ MUKADDİMESİNİN TASAVVUFÎ YÖNÜ

ÜZERİNE: BESMELE KISMI

Hidayet AYDAR

Özet

Bu çalışmada Ebu’l-Leys es-Semerkandî’nin Arapça yazmış olduğu

Tefsiru’l-Kur’an adlı eserinin Osmanlıcaya yapılmış tercümelerinde

bulunan mukaddime üzerinde durulmaktadır. Mukaddime asıl metin olan Ebu’l-Leys tefsirinde bulunmamaktadır, dolayısıyla tercüme değil, özgün bir çalışma mahiyetindedir. Musa el-İzniki’ye ait olması kuvvetle muhtemel olan mukaddime XV. Asır Anadolu Türkçesiyle yazılmıştır. Bilhassa dini ve kültürel açıdan, özellikle de Tefsir ve Tasavvuf kültürü açısından önem arz eden mukaddimede mühim tasavvufî konular dönemin anlayışı çerçevesinde ele alınıp işlenmiştir. Dolayısıyla mukaddime, müellifin yaşadığı XV. asrın tasavvuf anlayışını yansıtmaktadır. Biz de burada ağırlıklı olarak tasavvufî konuların ele alındığı mukaddimeyi irdeleyip ilgili kamuoyuna tanıtmaya çalışacağız. Üzerinde durulan konulardan hareketle dönemin din ve kültür anlayışını yanıstmaya gayret göstereceğiz. Çalışmada ilk olarak mukaddime hakkında tanıtıcı bilgiler verilmiştir, ardından yazı çeviriminde kullanılan bazı kriterlere değinilmiştir. Metinde geçen kişiler, konular, rivayetler vs. hakkında dipnotlarda gerekli açıklamalar yapılmış, hem diğer bazı nüshalarla, hem de Arapça orijinal metindeki bazı rivayetlerle mukayesesi yapılarak doğru şekli tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca ilgili kısımların transkripsiyonlu metni de sunulmuştur.

Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi, hidayetaydar@yahoo.com.

Anahtar Kelimeler: Ebu’l-Leys tefsiri, Osmanlıca tefsir, Mukaddime, tasavvuf, tahlil.

***

On the Sufi Aspect of the Prolegomena of the Translation of Abu Lays’ Quranic Exegesis: Part of Basmala

Abstract

This article focuses on the prolegomena of Ottoman translations of

Tafseer al-Quran, an exegesis written in Arabic, by Abu Lays al-

Samarqandi. Since this introductory part is not included in the original

Tafseer, it is a genuine work rather than a translation. The muqaddimah

(prolegomena) that is written in 15th century Anatolian Turkish belongs

to Musa al-Izniki. This introduction, which is significant especially for cultural and religious reasons and in particular Quranic exegesis and Sufism, deals with the core subjects of Sufism within the zeitgeist. Thus the muqaddimah echoes the Sufism of the 15th century. We aim to

introduce this significant work where many topics related to Sufism are touched upon, to the academic and scholarly circles. Departing from the questions included in the work we will also try to give some information on the cultural and religious Weltanschauung. The first part of the article has some advance information on the work. The following part is on the criteria used in the translation. The names, subjects and accounts that are referred to in the work are further detailed in the footnotes as they are also compared to other copies and original Arabic text for accuracy. In addition the related original texts with transcription are provided along the article.

Key Words: Quranic Exegesis by Abu Lays, Ottoman Tafseer,

Giriş

Ebu’l-Leys es-Semerkandî’nin Tefsîru’l-Kur’ân adlı eserinin birçok Osmanlıca tercümesi Kütüphanelerimizde mevcuttur.

Kütüphanelerimizde Osmanlıcaya tercüme edilmiş birçok tefsir nüshaları vardır. Bunlar ağırlıklı olarak Ebu’l-Leys es-Semerkandî’nin

Tefsîru’l-Kur’ân adlı eserinin tercümesi mahiyetindedirler. Bu

tercümeler bugün bilinen manada salt bir tercüme olmayıp, bir takım tasarruflarla oluşturulmuş tercümelerdir. Bu tasarruflar, zaman zaman asıl nüshada bulunan bazı kısımların tercüme edilmeyip atlanması şeklinde olabildiği gibi bazen de asıl metinde olmayan bir takım ilaveler yapmak şeklinde de olabilmektedir. Kütüphanelerimizde mevcut olan Ebu’l-Leys tefsiri tercümesi nüshalarının bir kısmı geniş kapsamlıdır, bazıları ise muhtemelen mevcut tercümeler üzerinde kısaltma yapılarak oluşturulmuş muhtasar nüshalardır. Bunlarda mukaddime yer almamaktadır, tam nüshaların bir kısmında da mukaddime yoktur. Diğer nüshaların bir kısmında sadece manzûm bir mukaddime varken, bir kısmında da sadece mensur mukaddime vardır. Az da olsa bazı nüshalarda her iki mukaddime de bulunmaktadır.

Bu nüshalarda yer alan iki mukaddime de Ebu’l-Leys tefsirinin orijinalinde yoktur. Daha sonra mütercim tarafından ilave edilmiştir. Bu yönüyle mukaddimeler orijinal/telif birer çalışma mahiyetindirler ve bu açıdan oldukça mühimdirler. Bunlardan manzûm olanı üzerinde daha önce Abdurrahman Özkan tarafından bir çalışma yapılmış ve tanıtıcı bilgiler verilerek bir takım değerlendirmeler yapılmıştır.1 Özkan ayrıca 234 beyitten oluşan manzûm metni

Latinize ederek yayınlamıştır.2 Eser doğal olarak Sayın Özkan

tarafından daha ziyade edebi üslubu ve dil yönünden

1 Abdurrahman Özkan, ‚Ahmed-i Dâî’nin Tefsir Tercümesinin Manzum

Mukaddimesi ve Dil Özellikleri‛, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 11, (Konya, Bahar 2002), 1-39.

2 A. Özkan, ‚Ahmed-i Dâî’nin Tefsir Tercümesinin Manzum Mukaddimesi ve Dil

değerlendirilmiştir. Esasen manzûm olan mukaddimenin en önemli özelliği de budur; yani çalışma dini bir metin, tefsirle ilgili bir metin olmaktan ziyade mütercimin neden bu tercümeyi yaptığına dair düşüncelerini, ona bu konuda destek verenleri, bu tercümeyi nasıl yaptığını anlatan bir çalışmadır ve dönemin dil düzeyini, kullanılan kelimeleri, kelimelerin kökenini yansıtması bakımından oldukça önemlidir. Dört bölümden ibaret olan manzûmenin ilk bölümünde Kur’an’a uymanın veya ona tabi olmamanın neticeleri, Hz. Peygamber ve sahabe-i kiramla ilgili hususlar da zikredilmektedir.3

Mensûr mukaddime ise bütünüyle dini bir metindir; tefsir ağırlıklı bir metin olması yanında önemli tasavvufî bilgiler de içermektedir, dolayısıyla tasavvufî açından ele alınıp incelenmesi, bu yönüyle ilim dünyasına takdim edilmesi gereklidir. İşte biz burada bunu yapacağız; mensûr olarak bazı nüshaların başında bulunan mukaddimeyi ele alıp işleyeceğiz. Bu mukaddimeye bakarak müellifin yaşadığı dönemin ilim anlayışı, mütercimin ilim düzeyi, Kur’an ve tefsir kültürü yanında bilhassa tasaavuf yönü, bunun halka yansıması gibi bazı hususlar üzerinde durmaya çalışacağız.

I – Mukaddime Hakkında Tanıtıcı Bilgiler

Çalışmamızda Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi 24 numaralı nüshanın başında bulunan mukaddimeyi esas aldık. Bu nüsha, yukarıda da geçtiği üzere Ebu’l-Leys es-Semerkandî tarafından yazılan tefsirin tercümesidir. Terceme-i Tefsir-i Ebi’l-Leys es-

Semerkandî adlı tercümenin kime ait olduğu belli değildir, bu konuda

nüsha üzerinde herhangi bir bilgi yoktur. Ancak ferağ kaydında müstensih ‚Halîl Hâfizu’l-Kurân el-Üsküdârî’nin öğrencisi olan Hâfız Ahmed b. El-Hâc Mustafa‛ diye geçmektedir. Ferağ kaydından istinsah tarihinin de hicri 1170 (miladi 1756) olduğunu anlıyoruz.4

Eser, üzerinde çalışma yapan araştırmacılar tarafından Musa el-

3 Bkz. A. Özkan, ‚Ahmed-i Dâî’nin Tefsir Tercümesinin Manzum Mukaddimesi

ve Dil Özellikleri‛, 40-57.

4 Terceme-i Tefsir-i Ebi’l-Leys es-Semerkandi, Süleymaniye Kütüphanesi, Halet

İzniki’ye (v. 850/1446)5 atfedilmiştir. Nüsha okunaklı, gayet güzel bir

nesih yazısıyla yazılmıştır; iki cilt olup kapak hariç 871 varaktan ibarettir.

Değerlendirmemizi bu nüshadaki bilgilere göre yapacağız. Sözünü ettiğimiz nüshadaki mukaddime varak 1b ile başlayıp 9b ile bitmektedir. Mukaddimenin başında cami kubbesi şeklinde oldukça süslü ve güzel bir tezhip vardır. Metin tezhibin altından itibaren başlamaktadır. Nüshada ilk sayfalar olan varak 1b ve 2a’nın tamamı sayfa kenarlarıyla beraber müzehheptir, ancak diğer sayfalar böyle değildir.

Gayet güzel ve okunaklı nesh yazısı ile yazılmış olan nüshada siyah mürekkep kullanılmış, ancak ‚sual‛, ‚cevap‛ gibi bazı kelimeler kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Herhangi bir kurala bağlı olmaksızın bazı yerlere papatya şeklinde küçük desenler çizilmiştir. Ayetler ise üstü çizilerek ayırt edilecek hale getirilmiştir. İlk varak (1b), 20 satırdan ibarettir. İkinci varakta (2a) ise 27 satır vardır. Bundan sonraki varaklarda 27’şer satır bulunmaktadır.

Biz burada bir makalenin sınırlarını aşacağı için mukaddimenin 5a ile başlayıp 9b ile biten kısmında bulunan besmele konusu üzerinde duracağız. İstiazenin işlendiği baştaki kısmını ise başka bir çalışmada ele alacağız.

Burada sözünü ettiğimiz mukaddime, Bayezit 303 (istinsah tarihi 1205), Bayezit 304 (istinsah tarihi 1260), Nuruosmaniye 137 (istinsah tarihi 1165), Kütahya Vahit Paşa Kütüphanesi Molla Bey numara 4286 gibi nüshaların başında da bulunmaktadır.

Mukaddime ayrıca 1310/1892 tarihinde Tefsir-i Şerif Ebulleys

Semerkandî adıyla 16 sayfa halinde tamamı basılması düşünülen

tefsirin ilk fasikülü olarak Mısır’daki Bulak matbaasında basılmıştır.6

5 Bkz. Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, (Ankara: Bizim Büro Basımevi,

2009), I/14; Hikmet Özdemir, Musa b. Hacı Hüseyin el-İzniki Hayatı ve Eserleri, (Yayınlanmamış doktora tezi), Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, (Ankara: 1980), 74-75; İshak Doğan, Osmanlı Müfessirleri, (İstanbul: İz Yayıncılık, 2011), 186.

II– Mukaddimeyi Tahlil Ederken Takip Ettiğimiz Yöntem

Nüsha latinize edilirken bazı yerlerde okunmasında sıkıntı çekilen veya atlatılmış olan kelimelerin/kısımların doğru bir şekilde tespit edilebilmesi için zaman zaman dipnotlarda KVPK kıslatmasıyla gösterilen Kütahya Vahit Paşa Kütüphanesi Molla Bey numara 4286’daki nüshayla mukayesesi yapılmıştır. Ayrıca mukaddimede geçen rivayetler asıl nüsha olan Ebu’l-Leys tefsirinin orijinaliyle de karşılaştırılmıştır. Böylece metnin doğru ve eksiksiz bir şekilde tespiti yapılmaya çalışılmıştır.

Mukaddimenin hangi konuları ihtiva ettiğini ima etmesini sağlamak için tarafımızdan muhtevaya uygun altbaşlıklar konulmuştur.

Burada [ ] ile -mesela [1b]- mahtût nüshanın varak numarası, () ile ise -mesela (1)- satır numarası gösterilmiştir.

Metnin yazı çeviriminde transkripsiyon alfabesi kullanılmıştır. Ayrıca, harekesiz olan metinde bazı eklerde veya seslerde imlâ harfleri kullanılmamış olduğundan, taş (u) toprak, fâideler(e) örneklerinde görüldüğü gibi gerekli görülen yerlere ilaveler yapılmış ve bunlar parantezle gösterilmiştir.

III – Mukaddimenin Tasavvufî Yönden İncelenmesi: Besmele ve Besmelenin Tahlili

1 - Besmelenin Önemi

İstiazeyle ilgili hususları açıkladıktan sonra müellif Besmeleye geçmekte ve konuya şöyle başlamaktadır: *5a+ “BismillÀhi’r-RaómÀni’r- Raóìm. Bilgil imdi ey èazìz! (21) Çün evvelÀ istièÀõe gerekmiş bildüñ. Ve anı niçe úılmaú gerek-idügin7 anladuñ. Çün ol esÀsı evvel yerine (22)

úoyasın, kendüñi vesÀvis-i ebÀlìsden AllÀh TaèÀlÀ óıfô (u) kenefinde úoyasın, daòı dileyesin ki ol işe (23) şürÿè idesin. Dilerseñ ki ol işüñ ebter úalmayup

6 Matbu nüsha için bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Hasib Efendi Bölümü, nr. 33. 7 Nüshada kelimenin imlâsı problemlidir.

kemÀle ire ve ger èibÀdetì işlerden olursa (24) ziyÀde ola ve ger èadetì işlerden olursa bereket ziyÀde olup ãalÀó ola, vÀcibdür ki eydesiz (25) “Bismi’llÀhir-RaómÀni’r-Raóìm.” ZìrÀ ol eşref u e’azz-ı mevcÿdÀt Muóammed-i MuãùafÀ èaleyhi’s-selÀm buyurdı: (26) (

ويف أدبي لا لاب يذ رمأ لك