• Sonuç bulunamadı

1.3. Duygusal Zekâ Kavramı

1.3.3. Duygusal Zekâ Boyutları

Duygusal zekâ konusundaki yaklaşımlar birbiriyle örtüşen konular üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Goleman'ın da 2002 yılında yayınladığı makalesinde duygusal zekâ yetkinlikleri beş başlık altında toplanmaktadır: Kendini tanıma (özbilinç), kendini yönetmek, motivasyon, empati ve sosyal yetkinlikler. Bu boyutlar ve yapıtaşları Tablo 3'te yer almaktadır.

Tablo 3. Daniel Goleman Duygusal Zekâ Boyutları ve Yapıtaşları

Boyutlar Yapıtaşları

1. Kendini tanımak Kişinin özgüven duyabilmesi

(Özbilinç) Kişinin tarafsız bir şekilde kendini değerlendirebilmesi

Kişinin kendisiyle barışık olabilmesi

2. Duyguları idare edebilmek Kişinin güvenilir ve dürüst olabilmesi (Kişinin kendi duygularını yönetmesi) Kişinin belirsizliğe karşı risk alabilmesi

Kişinin değişimlere kolay adapte olabilmesi

3. Kendini harekete geçirmek Kişinin başarıyı istemesi

(Kişinin kendisini motive etmesi) Kişinin başarısızlık karşısında yılmaması

Kişinin kendini yaptığı işe verebilmesi

4. Başkalarının duygularını anlamak Kişinin alanında uzmanlaşabilmesi

(Empati kurabilmek) Kişinin başka kültürlere sempati duyabilmesi

Kişinin başkalarına yardım etmek istemesi

5. Sosyal beceriler Kişinin liderlik özelliklerine sahip olabilmesi (İlişkileri yönetebilmek) Kişinin karşı tarafı ikna edebilmesi

Kişinin grupları oluşturabilmesi ve onları yönetebilmesi

Kaynak: Daniel vd., 2002: 262-265, Goleman, 2014: 368-369.

1.3.3.1. Kendini Tanımak (Özbilinç)

Kendini tanıma isteği insanlarda uzun yıllardır merak uyandıran bir konudur. Kendisiyle ilgili bilmediği bir şeyi öğrenme isteği kişide heyecan uyandırır. İlk bakışta duyguların açıkça ortada olduğu düşünebilir. Ancak dikkatlice incelendiğinde durumun olduğundan farklı olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda, karşılaşılan çeşitli durumlarda kişinin o anda ne hissettiğinin farkına varabilmesi, durumun nedenlerini inceleyebilmesi ve sonuçlarını analiz edebilmesi bu yetkinlik boyutunun kapsamı içerisindedir. Aynı zamanda bu boyut bireyin kendi duygularının başkaları üzerinde de etki ettiğinin farkında olmasıdır. Çünkü duygularının farkında olabilen insanlar sınırlarını bilerek daha sağlıklı karar verebilirler (Rahim ve Psenicka, 2002: 305).

Kendini tanıma başarılması gereken görevlerin ve değerlerin kaynağını oluşturmaktadır. Özbilinç yetkinliği diğer yetkinliklere de zemin hazırlamaktadır. Bu sebeple özbilinç duygusal zekâ yetkinlikleri içerisinde ilk sırada yer almaktadır.

Özbilincin temelinde üç tane duygusal yeterlilik bulunmaktadır: Duygusal farkındalık, kendini doğru değerlendirme ve özgüven. Duygusal farkındalık, kişinin kendi duygularını ve bu duyguların sonuçlarını fark edebilmesidir. Kendini doğru değerlendirme, kişinin kendinde var olan güçlü ve zayıf yönlerini bilerek sınırlarını

görebilmesidir. Özgüven, kişinin sahip olduklarını fark ederek değerli olduğuna inanmasıdır (Somuncuoğlu, 2005: 275).

Kendini bilmek, iç dünyamızda gerçekleşen duygular ve düşünceler ile ilgili aşamalar ile bağlantı kurarak yeni bir anlayışa sahip olabilmektir. İnsan olmanın özünü araştırabilmeyi kapsayan bu süreçte manevî ve ahlâkî yönlerden ilerleyebilmek iyi niyetli çabalarla gerçekleşmektedir. Özbilinç sahibi insanlar, duygularının sonuçlarını iş yaşantılarında ve özel yaşantılarında görürler. Yüksek özbilinçli insanlar neye, nasıl yönelmeleri gerektiğini iyi bilirler. Tecihlerini de o yönde yaparlar (Titrek, 2013: 103).

1.3.3.2. Duyguları İdare Edebilmek

Duygusal zekâ kavramının tanımında da bahsedildiği gibi duyguları akıllıca kullanabilmek yani duyguları idare edebilmek öncelikli unsurlar arasında yer alır. Kişinin kendi duygularını idare edebilmesi bir diğer duygusal zekâ yetkinliğidir.

Bu boyutta bireyin kendi duygu ve tepkilerini kontrol altında tutabilmesi önemlidir. Duyguları idare edebilme boyutu farklı durumlarla karşılaşıldığında başa çıkabilmeyi ve başkalarının duygularından etkilenmeden doğru kararları verebilmeyi gerektirir (Pooya vd., 2013: 37).

Duygulara hakim olabilmek iyi ya da kötü durumlarda daha çok önem kazanmaktadır. Örneğin; büyük acılar yaşanıldığında durumu olgunlaşma unsuru olarak görebilenler daha güçlü olabilmektedirler. Yani, duygu değişimlerinde insanların gösterdikleri tepkiler başarı veya başarısızlık sonuçlarını beraberinde getirebilmektedir. Günlük hayatta en çok karşılaşılan idare edilmesi gereken duygular arasında öfke, kaygı ve üzüntü gelmektedir. Tüm bu duyguları idare edebilenler güçlenerek başarılı sonuçlara ulaşabilirler. Diğer bir ifadeyle, bu yetkinliğe sahip olan kişiler değişimler karşısında daha dirayetli ve güçlü olurlar (Yılmaz, 2003: 49-53).

1.3.3.3. Kendini Harekete Geçirmek

İnsanlarda var olan duyguların ortaya çıkması sanıldığı kadar kolay değildir. Duygularını bastıran insanlar onları diğer insanlara aktarmak istemezler. Duygular baskı altında tutulduğunda kişilerin duygusal dünyaları bilinemez. Bu davranışlar neticesinde iletişim kopukluğu yaşanır. Bu boyut kişinin kendini motive etmesi olarak da adlandırılır.

Duyguların açığa çıkarılması, açık ilişkilerde bulunabilmek ve sağlıklı iletişim kurabilmek için gereklidir. Duyguların yönlendirilmesi bu bakımdan önemlidir. Olumlu

duygularla motivasyonu arttırıcı yönde olan yaklaşımlar başarılı sonuçları da beraberinde getirecektir. Ancak insanın kendini motive edebilmesi için öncelikle para ya da mevki sahibi olmak gibi amaçlarının olması gerekmektedir. Başka bir ifade ile insanlar bireysel amaçları, arzu ve istekleri doğrultusunda motive olabilmektedir. Olumlu duygularla başarıya odaklanan bireyler tüm enerjisini ve azmini ortaya koyar. Endişe, çaresizlik gibi olumsuz duygulardan kurtulmayı hedef edinen ve kendisini harekete geçirebilmeyi öğrenen bireyler daha üretken ve etkin olabilirler (Goleman, 2004: 3).

Kuvvetli bir kültürel iş ahlâkı ile duygusal anlamda fark yaratabilen motivasyon heves ve güçlü iradeyi tamamlar. Hayatta neler yapabileceğini görebilen kişiler hayat sınırlarının genişliğini görerek motivasyonlarını yüksek tuttabilirler. Duygusal zekâ tam da bu anlamda kişilerin gelişmelerinde temel yetenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Goleman'ın "Duygusal Zekâ" adlı kitabında duyguların gelişim sürecinde motivasyonu sağlayabilmek için gerekli olan aşamalardan bahsedilmektedir. Bu aşamalar; dürtüleri kontrol edebilmek, berbat ruh hâli ve berbat düşüncelerden kurtulmasını bilmek, olumlu düşünmenin gücünü anlayabilmek, büyük motivasyon unsuru olan iyimserliği her durumda sağlayabilmek ve akışı yakalabilmektir (Goleman, 2014: 116-136).

Genel olarak kişinin kendisini motive edebilmesinde duyguları verimli bir sonuca yöneltebilmek öncelikli istenendir. Ruh hâlini motive etmeye yardımcı olacak şekilde düşünebilmek, arzu ve istekleri işe yarar şekliyle düşünebilmek ve sorun çıktığında akışı sağlayacak şekilde etkin davranabilmek kişinin kendisini harekete geçirmesini sağlayacaktır.

1.3.3.4. Empati Kurabilmek

Empati, karşısındaki kişinin duygularının farkına varabilme özelliğidir. Daha ayrıntılı bir ifadeyle; bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyabilmesi, durum veya olaylara onun bakış açısıyla bakabilmesi, durum veya olayı doğru ve tam bir biçimde anlayabilmesi ve sonrasında bu durumu ona aktarabilmesi sürecidir (Ioannidou ve Konstantikaki, 2008: 119).

Tanımdan anlaşılacağı üzere empati kavramının gerçekleşebilmesi için üç temel öğe gerekmektedir. Bu üç unsur şu şekilde sıralanmaktadır (Dökmen, 2013: 157):

 Empati kurmak isteyen kişi öncelikle kendisini karşısındakinin yerine koyabilmelidir. Diğer bir ifade ile karşısındaki kişinin bakış açısına sahip olmaya çalışmalıdır.

 Empati kurabilmenin gerçekleşmesi için karşıdaki kişinin duygu ve düşünceleri iyi anlaşılmalıdır. Bilişsel ve duygusal bileşenlerin aynı anda hissedilmesi gerekmektedir.

 Empatinin tam olarak sağlanması için geri bildirim şarttır. Bu aşama empati kuran kişinin zihninde oluşanları karşıdaki kişiye aktarması davranışıdır. İstenen empati kurmaya çalışan kişinin algıladıklarının, karşısındaki kişinin aktarmak istedikleriyle aynı olup olmadığının kontrol edilmesidir.

Kişi bu yetkinliği gerçekleştirebilmek için kendini karşısındaki kişinin yerine koyabilmelidir. Tarafsız değerlendirme yaparak karşısındaki kişinin duyguları ve davranışları arasında bağ kurabilmelidir. Bu özelliği gelişmiş olan kişiler daha hassas ve duygusal davranarak daha etkileşimci kararlar alabilirler (Goleman, 2001: 31).

1.3.3.5. İlişkileri Yönetebilmek

İnsanlarla olan ilişkileri yönetebilmek bir diğer duygusal zekâ yetkinliğidir. Bireylerin sosyal ilişkilerini dengeli bir şekilde yürütebilmeleri duygusal zekâlarını sergileyebilmeleri bakımından çok önemlidir.

İlişkilerini yönetebilme yetkinliğinin gerçekleştirilmesi diğer yetkinliklerin gerçekleştirilmesine de bağlıdır. Kendi duygularını tanımanın ardından karşısındakinin duygularını anlayabilen bireylerin sosyal becerileri gelişmiş olur. Çevrelerindeki kişilerle daha rahat ilişkiler kurabilirler. Başkalarının desteğine ihtiyaç duymadan fikirlerini dile getirerek bir nevi doğal lider rolünü üstlenirler. Böylece topluluğu hedeflerine yönlendirebilirler (Doğan ve Demiral, 2007: 217).

Sosyal becerilerin gelişebilmesi süreci duyguların dışa vurumuyla başlar. Duygularını doğru bir şekilde gösterebilen kişiler karşısındaki kişilerle etkin bir iletişime geçebilirler. Duyguların etkileşiminde aktarım söz konusudur. Duygularını daha güçlü ifade edenden, duygularını daha az ifade edene doğru bir aktarım söz konusu olur. Liderlik rolü bu noktada kendini gösterir. Etkili bir iletişim yeteneği sayesinde kitleleri peşinden sürükleyebilenler lider rolünü üstlenerek sosyal becerilerini sergilemiş olurlar (Goleman, 2004: 90-91).

Kişiler arası iletişim becerilerini geliştirebilenler, duyguları anlama ve yönlendirmede daha başarılı olurlar. Etkili ikna yöntemleri sayesinde amaca hizmet edecek ilişkileri yönetebilirler. Ortak hedefler doğrultusunda kurdukları ekiplerde anlaşmazlık durumlarında daha hızlı çözüm yolu bulabilirler. Kısacası başkalarında

istenen tepkileri uyandırabilmeyi ifade eden duygusal zekâ yetkinliği sosyal beceriler diğer bir ifadeyle ilişkileri yürütebilmektir (Goleman, 2013: 39).