• Sonuç bulunamadı

Duygusal İhmal ve İstismar Konusunda Öğretmenlerle Yapılan Araştırmalar

Shumba, (2002) tarafından gerçekleştirilen "Zimbabve’ de öğretmenlerin ilköğretim öğrencilerine yönelik duygusal istismarının niteliği, kapsamı ve etkileri" (“The nature, extent and effects of emotional abuse on primary school pupils by teachers in Zimbabwe”) adlı çalışmanın amacı Zimbabve ilkokullarındaki duygusal istismarın doğası, kapsamı, etkileri ve faillerini belirlemektir. Araştırmanın örneklemini 150 ilkokul öğretmen adayı ve 300 ilkokul öğretmeni olmak üzere 450 kişi oluşturmaktadır. Çalışmanın verileri iki aşamada toplanmıştır. İlk olarak Zimbabve ilkokullarında öğretmenler tarafından öğrencilere uygulanan duygusal istismar biçimlerini değerlendirmek amacıyla Zimbabwe Eğitim Spor ve Kültür Bakanlığı’ nın altı bölgesel müdürlüğünden rapor edilmiş duygusal istismar verileri toplanmıştır. İkinci aşamada Öğretmen Adayı Anketi ve Öğretmen Anketi rastgele örnekleme yöntemi ile seçilmiş olan örneklem grubuna uygulanmıştır. Yapılan bu çalışmada öğrencilerin öğretmenler tarafından duygusal istismara maruz kalması, sürekli küçümsenmesi, okulda olumlu bir duygusal atmosferin olmaması, sözlü taciz, bağırma, azarlama, kaba bir dil kullanımı, aşağılama, olumsuz şekilde etiketleme ve korkutma gibi durumlar vurgulanmıştır. Araştırmanın sonucuna göre öğretmen ve öğretmen adaylarının çoğunluğu bağırma, azarlama, kaba dil kullanma, aşağılama ve öğrencileri aptal, çirkin, ahmak gibi laflarla etiketlemektedir. Aynı zamanda öğretmen adaylarının çoğunluğunun (% 67,3) ve öğretmenlerin (% 71,3), öğrencilerini okullarda duygusal olarak kötüye kullananların kadın öğretmenler olduğuna inandığı görülmüştür. Öğretmen adaylarının çoğunluğunun (% 84.7) ve öğretmenlerin (% 80.7) bir hata durumunda öğrencilere bağırdıkları sonucuna ulaşılmıştır. Bununla beraber aday öğretmenlerin % 52.7 ‘si öğrencilere kaba dil kullananların erkek öğretmenler olduğunu belirtmiştir. Zimbabve ilkokullarında duygusal istismarın gerçekleştiği ve bu tür çocuk istismarının esas faillerinin ise bayan öğretmenler olduğu tespit edilmiştir.

Dilek, Karadayı, Çatal, Akçal, İmert ve Toklu (2013) KKTC Girne ilçesindeki okul öncesi öğretmenlerinin uygulamalarını duygusal istismar açısından incelemek ve okullarda hangi duygusal istismar türlerine daha çok rastlandığını ortaya koymak amacıyla nitel bir çalışma yapmıştır. Okul öncesi öğretmenliği bölümü 3. sınıf öğrencileri tarafından okul deneyimi dersi kapsamında KKTC Girne ilçesinde üç farklı anaokulunda görev yapan toplam 16 okul öncesi öğretmenine ilişkin gözlem kayıtları doküman olarak kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. İncelenen dosyalardan elde edilen verilere göre öğretmenlerin en çok uyguladığı istismar davranışının tehdit etme olduğu, bu

yöntemle çocuklara istedikleri yaptırımları uygulamaya çalıştıkları sonucuna ulaşılmıştır. Bununla beraber öğretmenlerin uyguladığı diğer istismar türlerine de sıklıkla rastlanılmıştır. Araştırmada öğretmenlerin çocukları kontrol etme ve istediği şekilde çocukları yönlendirebilmek için pek çok kez duygusal istismar davranışına başvurduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Kanak (2015) çalışmasında Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Duygusal İhmal ve İstismara Yönelik Bilgi ve Farkındalıklarına Destek Eğitim Programı’nın etkisini incelemiştir. Araştırmasında Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği A.B.D.'da öğrenimlerine devam eden eğitim alacak grup için 60, eğitim almayacak grup için 60 olmak üzere toplam 120 öğretmen adayı ile çalışmıştır. Ön test, son test, kalıcılık kontrol odaklı deneysel modelin kullanıldığı araştırmada, öğretmen adaylarının duygusal ihmal ve istismara yönelik bilgi ve farkındalıklarının belirlenmesi için Kanak tarafından geliştirilen "Duygusal İhmal/İstismara Yönelik Bilgi ve Farkındalık Ölçme Aracı (DİBFA) kullanılmıştır. Eğitim alan gruba dokuz hafta süreyle "Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Duygusal İhmal ve İstismara Yönelik Bilgi ve Farkındalıklarına Destek Eğitim Programı" uygulanmış, eğitim almayan grup ise kendi sürecine bırakılmıştır. Araştırma sonucunda, "Duygusal İhmal/İstismara Yönelik Bilgi ve Farkındalık Ölçme Aracı" reddetme ve görmezden gelme, aşağılama ve çocuğu şiddete tanık etme, yalnız bırakma ve tehdit etme, karşılaştırma ve ayrımcılık yapma alt boyutları, son test puanları açısından, eğitim alan grubun katılımcılarının lehine anlamlı fark görülmüştür. Ayrıca eğitim alan gruba uygulanan kalıcılık testi sonuçlarında, eğitimin etkisini koruduğu görülmüştür. Bu sonuçlar doğrultusunda eğitim programının öğretmen adaylarının duygusal ihmal ve istismara yönelik bilgi ve farkındalık düzeylerine olumlu yönde katkı sağladığı tespit edilmiştir.

3.4.Duygusal İhmal ve İstismar Konusunda Öğrencilerle Yapılan Araştırmalar

Gögayaz (2001) araştırmasında öğrencilerin öğretmenlerine ilişkin duygusal istismar düzeyleri cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey, okudukları okul türü, anne-baba eğitim düzeyi ve okula ilişkin değerlendirmeleri incelemeyi amaçlamıştır. Adana ili merkezindeki liseler arasından seçilen ve farklı okul türlerini yansıtan 8 lisede 234 kız ve 319 erkek olmak üzere toplam 553 öğrenci örneklemi oluşturmuştur. Araştırmada öğrencilerin öğretmenlerine ilişkin duygusal istismar düzeylerini belirlemek amacıyla "Yetişkin Genç

okul türü, anne-baba eğitim düzeyi ve okula ilişkin değerlendirmeler ile ilgili veri toplamak amacıyla ise bir "Kişisel Bilgi Formu" kullanılmıştır. Sonuç olarak, öğrencilerin öğretmenlerine ilişkin duygusal istismar algılarının sosyo-ekonomik düzeylerine, anne-baba eğitim düzeylerine ve okudukları okul türüne göre bir farklılık yaratmadığı; cinsiyetleri ve okula ilişkin değerlendirmelerine göre ise anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür.

Şimşek (2010) araştırmasında ortaöğretim kurumlarına devam eden ergenlerde görülen davranış problemlerinin anne-baba ve öğretmenden algılanan duygusal istismar ile bir ilişkisi olup olmadığını incelemiştir. Araştırmanın örneklemini, Mersin’in merkez ilçelerinde bulunan toplam dört devlet lisesine devam eden 247’si kız, 187’si erkek olmak üzere 434 lise öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada, ergenlerin anne ve babadan algıladıkları duygusal istismarı ölçmek için Alantar (1989) tarafından geliştirilen “Anne- Baba Genç İlişkiler Ölçeği, öğretmenlerinden algıladıkları duygusal istismarı ölçmek için “Algılanan Öğretmen Davranışı Ölçeği”, öğrencilerin sınıf içi davranışlarını belirlemek amacıyla Conners (1969) tarafından geliştirilen “Conners Öğretmen Derecelendirme Ölçeği” ve “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Araştırma sonucunda erkek ergenlerin kız ergenlere göre davranış problemlerini daha fazla sergiledikleri belirlenmiştir. Kız ergenlerin annelerinden algıladıkları duygusal istismar düzeyi, erkek ergenlerden daha yüksek bulunurken, erkek ergenler duygusal istismarı öğretmenlerinden kız ergenlere göre daha yüksek düzeyde algıladıkları görülmüştür. Babadan algılanan duygusal istismar açısından anlamlı farklılaşma olmadığı saptanmıştır. Cinsiyet etkisi kontrol edildiğinde, öğretmenden algılanan duygusal istismarın ve anneden algılanan duygusal istismarın ergenlerde davranış problemlerini anlamlı düzeyde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.

Saddik ve Hattab (2012) tarafından yapılan “Emotional Abuse Towards Children By Schoolteachers In Aden Governorate, Yemen: A Cross-Sectional Study” adlı çalışma ile Aden okullarındaki öğrencilerde duygusal istismar yaygınlığı ve ilişkili faktörleri değerlendirmek amaçlanmıştır. Bu çalışma, 2009-2010 öğretim yılı süresince Yemen'de Aden Valiliği'ndeki temel eğitim okul çocukları arasında farklı türden kötüye kullanımlarla ilgili kapsamlı bir kesitsel araştırmadır. Rastgele örneklem ile seçilen dört bölge ve buralarda bulunan 8 okul içinden 1066 öğrenci belirlenmiştir. Verilerin toplanması için anket kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin % 55.2' sinin okul hayatında en az bir kez duygusal istismar durumu bildirdiği görülmüş. Erkek öğrencilerde duygusal istismar görülme yaygınlığının (% 72.6), kız öğrencilerden (% 26.1) fazla olduğu saptanmıştır. Duygusal istismarı uygulayan kişi olarak en yüksek oranın öğretmenlere

(%45,6) ait olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca duygusal istismar ile öğrencilerin aile tipi ve baba eğitimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Theoklitou, Kabitsis ve Kabitsi ( 2012)’ nin “İlkokul Çocuklarının Öğretmenleri Tarafından Psikolojik ve Duygusal İstismarı” (“Physical and Emotional Abuse Of Primary School Children By Teachers”) adlı çalışmasının amacı okul ortamında öğretmenler tarafından çocukların psikolojik ve duygusal olarak kötüye kullanımı ve öğrencilerin cinsiyet ve sınıf düzeyleri ile öğretmenlerin cinsiyetlerinin etkisini araştırmaktır. Araştırmanın örneklemini Güney Kıbrıs’daki ilkokul 4., 5. ve 6. sınıflarında, hem kentsel hem de kırsal bölgelerde yaşayan 1.339 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada, fiziksel istismar, duygusal istismar ve ihmal konularında beşli derecelendirme ölçeğine sahip bir anket kullanılmıştır. Araştırmanın sonucuna bakıldığında öğrencilerin yarısından fazlası (% 52.9) ihmal durumu bildirirken, neredeyse üçte biri (% 33.1) duygusal istismar, onda biri (% 9.6) fiziksel istismar bildirmiştir. İstatistiksel analiz sonuçları, iki cinsiyet (p<.001) arasında istatiksel olarak anlamlı farklar ortaya koyarken, sınıf düzeyleri ile öğretmenlerin cinsiyeti arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (P> .05). Herhangi bir istismar sıklığı açısından iki cinsiyette de sınıflar arasında ve öğretmenlerin cinsiyeti arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p> .05). Ancak erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre daha fazla istismara uğradığı bildirilmiştir.

Türk (2013) ortaöğretim öğrencilerinde duygusal istismar, okula yabancılaşma ve disiplin cezaları arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacıyla yaptığı çalışmada, anne babadan ve öğretmenden algılanan duygusal istismarı, okula yabancılaşma ve disiplin cezalarını; cinsiyet, yaş, sınıf düzeyi, sınıf tekrarı yapma, disiplin cezası türü, anne babanın birliktelik durumu ve gelir düzeyi değişkenleri açısından incelemiştir.Çalışmanın örneklemi, İstanbul ilinde beş farklı ortaöğretim okulunda 9.,10.,11. ve 12. sınıflarında öğrenim gören 500 öğrenciden oluşmuştur.Veri toplama aracı olarak, Kırımsoy ve Kaner (2001) tarafından geliştirilen ‘‘Ana Baba Duygusal İstismar Ölçeği’’ ve “Öğretmen Duygusal İstismar Ölçeği” ve Sanberk (2003) tarafından geliştirilen “Öğrenci Yabancılaşma Ölçeği’’ve “Kişisel Bilgi Anketi” kullanılmıştır. Anne-baba duygusal istismarı ve öğretmen duygusal istismarı ile öğrenci okula yabancılaşması arasında olumlu yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Ayrıca anne- baba duygusal istismarı ile öğretmen duygusal istismar düzeylerinin, sınıf tekrarı yapanlarda daha yüksek olduğu görülmüştür. Disiplin cezası alanlarda ebeveynlerinden algılanan reddetme, aşağılama ve yıldırma düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Disiplin cezası alanlar daha fazla öğretmen duygusal istismar

yıldırma düzeyine sahip olduğu görülmüş. Ana baba Duygusal İstismar puanlarının ve duyarsızlık alt boyutunun disiplin cezası alma değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı bulunmuştur. Öğrencilerin Öğretmen Duygusal İstismar puanları, Duyarsızlık ve Reddetme Aşağılama alt boyutları puanlarının disiplin cezası alma değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Disiplin cezası alan öğrencilerin öğretmen duygusal istismarı ölçeği yıldırma alt boyutunda daha yüksek puan aldıkları saptanmıştır.

BÖLÜM IV

YÖNTEM

Bu bölümde araştırma modeli, evren ve örneklem, veri toplama araçları, verilerin toplanması ve verilerin analizi yer almaktadır.