• Sonuç bulunamadı

2.2. İş Doyumu

2.2.1. İş Doyumu Kavramı ve Önemi

Bütün insanlar yaşamları boyunca aile, okul, iş gibi çeşitli ortamlara girerek burada mutlu olmak isterler. Birey hayatının önemli bir kısmını çalışarak geçirdiğinden çalışma hayatı onun mutluluğu için önemlidir. Bireyin kendine uygun hissettiği işi onun mutluluğunun yapı taşlarından biridir. Çünkü sahip olunan iş sadece ekonomik kazanç sağlamaz aynı zamanda psikolojik ve sosyal gereksinimleri de karşılar.

2.2.1.1. İş Doyumu Kavramı

Araştırılmaya başlandığı 1930’lardan beri, iş doyumu kavramının birçok tanımı yapılmıştır (Balcı, 1983, s. 575). İş doyumu ile ilgili olarak en geniş tanımı yaptığı kabul edilen Lock’e göre iş doyumu, “kişinin işini ve iş tecrübesini değerlendirmesi sonucu kişide oluşan zevkli ve olumlu hislerdir” (Lock’den aktaran Taşdan ve Tiryaki, 2008, s. 56)

İş doyumu genel olarak kişinin yaptığı işten mutlu olmasını ve haz almasını sağlayan etmendir denilebilir. Barutçugil (2004), iş doyumunu, “bir çalışanın yaptığı işin ve elde ettiklerinin ihtiyaçlarıyla ve kişisel değer yargılarıyla örtüştüğünü veya örtüşmesine olanak sağladığını fark etmesi sonucu yaşadığı bir duygu” olarak açıklamaktadır (s. 389).

Balcı'ya göre iş doyumu;

“İşgörenin, işin bizzat kendisi, ücret, çalışma koşulları, yükselme ve gelişme olanakları, birlikte çalışan kimseler ve örgütsel ortam (örgüt ve yönetimi, önderlik biçimleri, iletişim modelleri vb.) gibi iş boyutlarına ilişkin değerleri (istek, arzu ve amaç vb.) ile iş görenin, bu değerlerinin işinde kazandırılması derecesine ilişkin algılamaları arasındaki farkın bir işlevi” olarak tanımlamıştır (Balcı, 1983, s. 577).

İş doyumu iş hakkındaki evrensel duyguları kapsar. Soyut bir kavram olan iş doyumu için genellikle işi sevme, işe kendini coşkuyla verme, işe bağlılık gibi tanımlamalar kullanılır (İncir, 1990, s. 50).

49

Günümüzde hızla gelişen teknoloji ve bilgiye verilen önemin artmasıyla çalışma hayatına büyük anlamlar yüklenmektedir. Çünkü işle ilgili değişkenler kişilerin yaşamlarındaki duygularını etkilediği gibi yaşamlarındaki değişkenler de işlerini etkileyebilmektedir. İş doyumu genel olarak, işgörenin beklentileri ile iş ortamındaki durumlara karşı gösterdikleri olumlu ya da olumsuz duygular ve tepkiler olarak tanımlanabilir. Konuyu inceleyenlerin çoğu, iş doyumunu düşünsel bir tepki olmaktan çok, işe karşı duygusal bir tepki olarak tanımlamaktadırlar (Dikmen, 1995, s. 116).

2.2.1.2. İş Doyumunun Önemi

İş hayatı insan yaşamında önemli bir yere aittir. İş, bireylerin sosyal, ekonomik ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmasına ve yaşamlarını sürdürmeye imkân sağlamaktadır. Bireyler işlerinde ekonomik değer sağlayarak karşılığında kazanç elde eder ve ihtiyaçlarını karşılarlar. İşin bireylerin sosyal statülerini belirleme, topluma yararlı olma, başka insanlarla tanışıp yeni ilişkiler kurmayı sağlama gibi sosyal işlevleri; bir iş sahibi olmanın ve üretebilmenin verdiği gurur, işe başlamanın heyecanı, başarılı olma duygusu, işini sevme ve anlamlı bir eylemde bulunma gibi psikolojik işlevleri vardır (Yıldırım, 2007, s. 254). İş doyumu yüksek olan çalışanın, örgüte katkısının yüksek olduğu, bir diğer ifade ile iş doyumunun çalışanın performansını yükselttiği görüşü hâkimdir (Keser, 2005, s. 53). Yaptığı işten doyum almayan bireylerde işe vaktinde gelmeme, bahaneler üretip işten kaçmalar ve işten ayrılma gibi davranışlar görülebilmektedir. Bu durum da örgütlerde amaçların sapmasına dolayısıyla da verimliliğin düşmesine neden olabilmektedir.

Bir örgüt, ürünün ya da ürünlerinin niceliğini ve niteliğini yükseltmeye çalışırken, buna koşut olarak işgörenlerin iş doyumlarını yükseltmeye çalışmakla yükümlüdür (Başaran, 2000, s. 215). Çalışanlarda iş doyumunun yüksek olması örgütsel bağlılığın artmasından stresin azalmasına kadar pek çok olumlu katkılar yapmakta ve genel olarak yapılan işin kalitesini artırmaktadır (Çarıkçı, 2000, s. 155).

Bireyin işinden aldığı doyum sadece örgütün verimliliği üzerinde etkili değildir. Aynı zamanda bireyin yaşam doyumu ile de arasında bir ilişki vardır. İş doyumu, bireysel açıdan yaşam doyumu, örgütsel açıdan performans ve örgüte bağlılık gibi pek çok değişkenlerle ilişkili bulunan bir tutumdur (Yüksel, 2003, s. 213). İnsan, yaşamında önemli bir yere sahip olan iş hayatında karşılaştığı güzel ve kötü anların izlerini işi dışında sürdürdüğü yaşamına,

50

ailesine, arkadaşlarına taşımaktadır. Benzer biçimde ailesiyle veya arkadaşlarıyla yaşadığı hoş ve hoş olmayan anların izlerini de işine taşımaktadır (Dikmen, 1995, s. 115).

Kişi yeterli doyuma ulaştığında gerilimden kurtulduğu görülmektedir. Doyum yeterli düzeyde olmadığında yani doyuma ulaşılmadığında kişi, doyumsuzluğu oranında düş kırıklığına uğrar. Böyle olduğunda işgören, ya yeniden güdülenerek aşamalara baştan başlar, ya isteminden vazgeçer ya da kaygı geliştirerek ruh sağlığını tehlikeye sokar (Başaran, 2000, s. 82). Vural (2004), iş doyumunun karşılanmaması halinde kişide görülebilecek davranışları; endişe, kararsızlık, bunalım, tepkiler, savunma, saldırganlık, mazeretlere sığınma, yerine getirilmemiş isteklerin telafi edilmesi, durumla ilgili olmayan genel sinirlilik, başkalarına boşalma şeklinde sıralamaktadır (s. 33).

Günümüzde bireyin mutluluğu nihai bir amaç olmuştur. Bu amaç sırasıyla bireysel, örgütsel ve toplumsal bir boyut kazandığı gibi duruma tersten de bakılabilir. Barışık, demokratik, gelişmiş bir toplum, birbiriyle dayanışma halinde olan sivil toplum örgütlerinin ürünü; bunlar ise sağlıklı bireylerin oluşturduğu dokulardır denilebilir (Altınışık, 1997, s. 136). İş doyumu denildiğinde bireyin sadece bir işten aldığı doyumu düşünmemek gerekir. Genel bir iş doyumu yoktur, onun yerine, işin değişik boyutlarına ilişkin ayrı iş doyumları vardır: İşin kendisinden elde edilen doyum, ücretten elde edilen doyum, çalışma koşullarından elde edilen doyum gibi (Balcı, 1983, s. 576).

Kişilerin işinden doyum alabilmesinde önemli nokta onların sahip olduğu değerler ve bu değerlerin iş yaşamında ne oranda karşılandığıdır. Örneğin işe yeni başlayan biri yüksek motivasyona sahipken zamanla bunun azaldığını hissedebilir. İnsanların hayatındaki değerler ve öncelikler, motivasyon düzeylerini etkiler (Baltaş, 2011, s. 195). Çünkü değerler sonradan kazanılır ve dolayısıyla herkesin değer verdiği şey farklıdır, gereksinimler ise herkes için aynıdır. Gereksinimler, işgöreni eyleme geçirirler, anların duygusal tepkilerini ve seçimlerini, işgörenin değerleri kararlaştırır (Balcı, 1983, s. 577).