• Sonuç bulunamadı

3.2. Bulgular

3.2.5.1. Dondurmam Gaymak

Yayın Yılı: 2005

Yönetmen: Yüksel Aksu

Muğla’nın bir köyünde yaşayan ve geçimini dondurma yaparak ve satarak sağlayan, küçük esnaf Ali’nin, küçük esnaf olarak verdiği savaşın hikayesi filmin konusunu oluşturmaktadır.

Ali, eşi, boşanmış kızı ve onların çocukları ile yaşayan orta yaşlı bir adamdır. Muğla turistik bir ilimiz olduğu için köyün çarşısı diğer köylerden farklıdır. Evler müstakil ve bahçelidir. Yöre halkı tarım, hayvancılık ve küçük esnaflıkla uğraşmaktadır. İnsanların ihtiyaçlarını karşılaması ve işlerini yapabilmesi için otomobilleri değil iş için kullandıkları traktör, motor gibi araçları bulunmaktadır. Traktörde taşınan insanlar, arabaların olmayışı bu bilgileri veren sahnelerdir. Ali de kendi eli ile yaptığı dondurmaları motorunun arkasına taşınabilir buzdolabını ekleyerek başka köylerde de satmaktadır. O satış yaparken dükkanda çalışan 10-12 yaşlarında bir çırağı vardır. Ali her zaman hazır ve paketli olan, büyük firmalar tarafından üretilip bayiliğini alan market, bakkal vb. yerlerde satılan dondurmaya karşı çıkmaktadır. Kendisi dondurmayı yaparken süt, salep ve

gerçek şeker kullandığını ama büyük markaların dondurmayı ucuza mal etmek için yapay şeker, koruyucu madde koyduklarını iddia eder. Maliyeti az olduğu için daha ucuza satılan dondurmalar Ali’nin işlerini olumsuz etkilemektedir.

Satışa gittiği bir gün satış yaptığı evin bahçesine girer ve su ister. Suyunu içtiği ve kısa bir sohbet ettiği sırada canı fazlasıyla dondurma çekmiş yedi tane küçük erkek çocuğu Ali’yi bisikletle takip etmiştir ve bu boşluğundan faydalanarak dondurma arabasını çalmışlardır. Ali bunu kendisine büyük firmaların yaptığını düşünür. Onu gerçek dondurma yaptığı için bitirmek istediklerini düşünür. Filmde herkesin ‘çubuk dondurma’ olarak isimlendirdiği büyük firmaların dondurma satış bayilerinin hepsine gider ve hepsinden hesap sorar. Gittiği her yerde de kavga eder. Kısa sürede çok fazla dondurma tükettikleri için çocukların hepsi hasta olur. Yaz mevsiminde bademcikleri şiştiği için ve midelerinde üşütme bulguları olduğu için çocuklar durumu itiraf ederler böylece film son bulur.

Arabayı çalan çocukların ailelerinden ziyan olan dondurmaların ve motorun deposunda bulunan ama çocuklar motorla gezdiği için biten benzinin ücretlerinin hepsini alır.

Ali dondurma bayileri ile kavga ederken aslında çok üzgün olduğu için sinirlerine hakim olamayan bir tavır sergiler. Bu tavrı ve üzüntüsü tatil yörelerinde ve beldelerinde tüm yıl boyunca yaşayan halkın sıkıntılarının temsilidir. Ali üzülürken daha motorun taksitinin bitmediğine ve tam yaz ayında illerin yapılacağı zamanda motor ile iş yapamayacağına üzülür. Çünkü yüklü miktar bir parayı reklam işi için harcamıştır. Muğla’nın yerel kanalında dükkanının ve seyyar satış arabasının reklamını yaptırmıştır. Bu devirde reklamsız satış olmayacağını düşünmektedir. “O çubuk dondurmacılar nasıl satıyor sanıyorsunuz siz? O berbat dondurmaları millet niye alıveriyor? Çünkü hep reklam yapıveriyorlar. Millet televizyonda görünce iyi bir halt sanıveriyor” sözleri ile küçük esnafların kapitalist üretim ilişkilerinde büyük markalara nasıl yenik düştüğünü de ifade etmiş olur. Meyhanede dertleştiği köylüsünün Ali’yi teselli etmek için söylediği “Görmüyor musun? Konfeksiyondan sonra terzilerin, süpermarketlerden sonra bakkalların halini. Kapitalizmin altın kuralı, büyük balık küçük balığı yutar. Hep beraber bu denizde yaşayalım demez.” Sözleri de küçük

esnafın sıkıntısını ve çıkar ilişkilerinde ekonomi temelli olan durumu açıklamış olur. Filmde dünya çapında satış yaptığı söylenen markalardan bahsedilerek 2000’li yıllarda etkisi daha fazla görülen küreselleşmeye sık sık atıf yapılmaktadır. Bu durum hala kente göç etmemiş kırsal alanda yaşamaya çalışan insanlar için para kazanmayı oldukça zor bir hale getirmiştir.

Kentlileşmemiş olan ve maddi ve eğitim olarak alt sınıf mensubu olan bu insanlar şiddettin olduğu sahnelerde, köye büyük kentlerden görev için gelmiş (doktor, polis gibi) insanlar tarafından cahilce karşılanır. İnsanların sınıf atlama da tek istedikleri durum daha fazla para kazanarak ekonomik sınıf atlama merakıdır. İçlerinde felsefe mezunu olan adamın üretim ilişkilerin ve sosyalizmden bahsettiği konuşmasında meyhanede ‘sen komünistsin, sen Demirelcisin’ tartışması çıkar. İdeoloji ve görüşler insanların önyargıları haline gelmiştir. Motorunun bulunamayacağını düşündüğü sırada ahıra girip zehir içerek intihar etmeye çalışan Ali’yi karısı fark ederek kurtarır. Wirth’in makalesinde bahsettiği gibi örgütsel yapılar bireyin uyumunu ve ruhsal dengesini bozar (Wirth, 2002: 83). Bu ruhsal dengesizlik sonucu intihar ve suç gibi durumlar ortaya çıkar, yargısını doğrular. Filmin mekanı her ne kadar köy olsa da turistik bir alan olduğu için imkanlar şehir imkanı gibi fazladır. Marketlerin ve büyük dondurma markalarının adım başı satışını yapan bayilerin fazlalığı karşısında (Wirth’in örgütsel yapılarına büyük markaları örneklendirilmiş oluyor) savaşamayacağını düşünen ve umudu kalmayan Ali intihar yolunu seçmiştir.

Eskiden manevi ilişkilerin, akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin hala yaşamaya devam ettiği yerler olan kırsal alanlarda bu durum değişmeye başlamıştır. İnsanlar hayatını devam ettirebilmek ve yaşam standartlarını daha üst seviyeye taşıyacağına inandıkları hayallerini gerçekleştirebilmek için sürekli bir para kazanma yarışı halindedirler. İnsanlar daha sebepleri anlamadan kavga etmekte aile içinde bile huzurlu sahnelere rastlanamamaktadır.

Bu filmin diğer filmlerden en farklı tarafı dinin günlük yaşama daha fazla etkisinin olmasıdır. Çocuklar her sabah camiye Kur’an-ı Kerim okumayı öğrenmek ve içindekileri sureleri ezberlemek için gitmektedirler. Arabasının çalınmasına sebep olarak bağırdığı yaşlı kadının bedduasının tuttuğunu ve abdestsiz gezmesinin sebep olduğunu düşünen Ali, bulduğu ırmak da hemen

abdest alır. Aslında Ali’nin abdest alış sahnesinden önce dini eksikliğin sebep olduğunu düşünmesi ve ondan sonra abdest alması bize dinin de ne kadar yozlaşmış şekilde kullanıldığını gösterir. Motoru bulunduktan sonra beş kuruşun bile peşine düşen Ali bir kez bile şükretmez. Her şeyin çıkar ve menfaatler için kullanıldığı bu dünyada din kurumu da bundan nasibini almıştır.

Filmde statünün kaynağı herkese göre değişmektedir. Kimisi doktora, kimisi cami imamına, kimisi ise köyün yaşlısına saygı ve hürmet gösterir. kentlileşme filmde yoktur ama kentlileşmenin getirdiği durumlar köye de yansımıştır bunların içselleştirilemediği sahneler bulunmaktadır. Yarışma ve rekabet tüm çarşı esnafı arasında ve köylü halkın tamamında hayata karşı mücadele olarak vardır. Bireyselleşme pek çok sahne de menfaatini düşünen insanlar tarafından ortaya konan bir olgudur. Sünnet düğünü, ata bindirilen çocuklar, bayrak asılması gibi sahneler gelenek, görenek ve adetlerimizin yansımasını bulduğu sahnelerdir.

Filmdeki karakterlerin toplumsal rollerine bakacak olursak:  Ali: Esnaf, köylü, eş, baba, usta, arkadaş.

 Mustafa: Arkadaş, esnaf  Recep: Cami imamı, arkadaş

Tablo 17: 2005 yılı yapımı ‘Dondurmam Gaymak’ filminde geçen

kelimelerin ve sahnelerin sayımlarının toplamı

Gelenek, Görenek, Adetler

10 Akrabalık 13 Komşuluk 7 Aile 40 Bireyselleşme 19 Yarış ve Rekabet 12 Din 56

Göçle Oluşan Uyum Sorunları

0

Manevi (Birincil) İlişkiler

34

Çıkarcı (İkincil) İlişkiler

64

Para

42

Sınıf Farkı

7