• Sonuç bulunamadı

(YAVUZ SULTAN SELİM DÖNEMİ: 918-926/1512-1520)

Bu dönemde Sultan Fatih’in teşkilat yapısı korunarak medreseler kurulmaya devam etmiştir. Ancak bu dönemde yapılmış herhangi bir darülhadise rastlanmadığı kaydediliyorsa1 da; bu devrin ricalinden Alizade Osman Çelebi zamanında Amasya’da kurulan Osman Çelebi Darulhadisi inşa edildiği belirtilmektedir.2 Bu medrese tarihi hakkında bilgimiz yoktur.

Taşköprîzade bu bölümde 68 şeyh ve alimin hayatına yer vermiştir. Biz 18 muhaddisin hayatını ele alacağız.3

MOLLA İBN KEMAL PAŞA (ö. 940/1533) Molla Şemseddin Ahmed ibn Süleyman ibn Kemal Paşa

Asıl ismi Şemseddin Ahmed’tir. II.Bayezid’in lalası olan dedesi Kemal Paşa’ya nispetle Kemalpaşazade, kemalpaşaoğlu veya İbn Kemal olarak anılır.4 Kemal Paşazade’nin memleketi Tokat’ta doğduğunu söyleyenler olduğu gibi Edirne’de veya Amasya’da doğduğunu söyleyenler de vardır. Aslen Tokat’lı olduğu konusunda ise ihtilaf yoktur.5

Dedesi Osmanlı devleti ulemasındandı.6 Annesi devrin ünlü bilginlerinden İbn Küpeli Muhyiddin Mehmed’in kızıdır. Babası Süleyman Bey tarafından asker, annesi tarafından ilim ile meşgul bir aileye mensuptu. Onda çocukluğundan itibaren kamil olma isteği ağır bastı ve gençliğinde ilm-i Şerif ile meşgul oldu. Sonra askeri sınıfa ilhak oldu.7

1 Ali Yardım, “Darülhadis”, DİA, VIII, 530 2 Cahid Baltacı, a.g.e., 597

3 Taşköprîzade, a.g.e., 377-441

4 Şerafettin Turan, “Kemalpaşazade”, DİA, XXV, 238 5 Şerafeddin Gölcük, Kelam Tarihi, 241

6 İbn-i Kemal’in büyük babası olan Kemal Paşa, Fatih devri ricalinden olup devlet hizmetinde yetişerek

defterdar ve vezir olmuş ve babası Süleyman Çelebi de sancakbeyi iken vefat etmişti. İ.Hakkı Uzunçarşılı,a.g.e., 669

İbn Kemal Paşa’nın askeri sınıfı bırakıp ilmiye sınıfını tercih etmesine sebeb olan hadiseyi Taşköprîzade, onun dilinden şu şekilde nakleder: “Sultan Bayezid ile birlikte bir seferde iken yanımızda Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa da vardı. İbrahim Paşa şanı yüce bir vezir idi.Yine o zamanın şanı yüce bir emiri olan Evrenesoğlu Ahmed Bey de bulunuyordu. Şanı öyle yüce idi ki onun makamından daha yükseğe umeradan başka kimse oturamazdı. Vezir oturuyor, ben de vezirin ayak ucunda duruyordum. Bu sırada ulemadan eski ve ucuz kıyafet giyinmiş bir adam geldi ve Emir Evrenesoğlu’nun üst makamına oturdu. Kimse buna itiraz etmedi. Ben bu olaya çok şaşırdım ve arkadaşlarımdan birkaçına bu adamın kim olduğunu sordum. Bana Filibe Medresesi’nin müderris alimi Molla Lütfi olduğunu söylediler. Kaç dirhem kazandığını sorduğumda otuz dirhem cevabını verdiler. “Bu miktarı kazanan biri, nasıl oluyor da Emir’in üst makamına oturuyor” diye sorduğumda arkadaşım : “Muhakkak ki alimlerin geride durmasına emirler ve vezirler razı olmazlar” dedi. Ben de kendi kendime düşündüm: “Umeralık yolu ile bahşedilen makama ulaşamayacağımı anladım ve aynı şekilde eğer ilimle uğraşırsam zikredilen alimin rütbesini ulaşabileceğimi keşfettim. Bundan sonra da ilmi şerif ile uğraşmaya karar verdim. Seferden döndüğümüzde Molla Lütfi’nin hizmetine vasıl oldum”. Bu arada Filibe medresinde müderrislik yapan Molla Lütfi’ye Edirne Daru’l-hadis’inde müderrislik görevi verildi.Günlük 40 dirhem tayin edildi. İbn Kemal Paşa sefer dönüşü Edirne’de hemen Molla Lütfi’den ders almaya başladı. İlk olarak Şerhu’l-Metâli ve haşiyelerini okudu.1Molla Lütfi’den sonra, Molla Kastallâni(ö.901/1495), Molla Hatipzade, Molla Muarrifzade ve Müeyyedzade Abdurrahman Efendi’den ders alarak tahsilini tamamladı.

İlk olarak hocası Müeyyedzade’nin desteği ile Edirne’deki 30 akçe yevmiyeli Ali Bey Medresesi müderrisliğine tayin edildi. Bu görevi esnasında kendisine 33.000 akçe ihsan edilip Osmanlı tarihini yazmakla görevlendirildi.2 Ardından 40 akçelik Üsküp’teki İshak Paşa Medresesi, Edirne’de Halebiyye ve Üç Şerefeli medreselerin birinde

a)Reaya sınıfı: vergi ödeyen sınıftır .Çiftçiler ,zanaatkârlar ,tüccarlar.

b)askeri sınıf : askeri sınıf da kendi arasında 3’e ayrılır : 1)ilmiyye

2)Kalemiyye (bürokrasi) 3)seyfiyye(askeriye)

ibn-Kemal bu bölümlerden ilmiye sınıfına dahil olmuştur. 1 Taşköprîzade, a.g.e.,378; Mecdî,a.g.e., 381-385 2 Şerafettin Turan, “Kemalpaşazade”, DİA, XXV, 238

müderrislik yaptı. Sonra yükselerek 918/1512’de Edirne Sahn-ı Seman’ın Karadeniz cihetindeki Çifte Ayakkurşunlu1 ve Sultan Bayezid Han Medresesi müderrisi oldu.

Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı halkını Safevilere hazırlamak amacıyla yazdığı risalede Şah İsmail’i ve inançlarını eleştirmiş; Şiilerle yapılacak savaşın cihad sayılacağını belirtmiştir. Bu fikri ile şöhreti artan İbn Kemal Paşa 921/1515’de Edirne’ye kadı tayin edildi.2 Yine yükselerek 922/1516’da Mısır seferi esnasında Anadolu kazaskeri oldu. bu görevde iken katıldığı Mısır seferinde sultandan büyük itibar gördü.

Mısır seferi dönüşü, Şam’da Muhyiddin Arabî’nin türbesinin yapılması için Yavuz Sultan Selim’e fetva verdi. Bu dönüş esnasında, atının ayağından sıçrayan çamurların sultanın harmânisini kirletmesi üzerine sultan: “Ulemanın atının ayağından sıçrayan çamurlar medâr-ı ziynet ve bâis-i mefharet olacaktır” dedi ve ölümünden sonra bu harmâninin sandukasının üzerine örtülmesini istedi.3 Bu sefer esnasında 21 Rebîulevvel 923/1517’de görevinden azledilmişse de 5 Rebîulahir 923/1517’de tekrar görevine iade edildi.4

924/1518 tarihinde Karaman’ın tahririyle görevlendirilen İbn Kemal Paşa ertesi sene kazaskerlikten ayrılarak müderrisliğe geri döndü ve 926/1520’de Kara Haydar Efendi5 yerine, kendisine günlük 100 dirhem tayin edilerek Edirne Darülhadis Medresesi verildi. 928/1522’de yine Edirne’deki Sultan Bayezid Medresesine tayin edildi. 930/1524’de İstanbul’a gelerek Fatih Medresesinde müderrisliğe devam etti.

Kanûnî devrinde, 932/1525’de Molla Alaaddin Ali Cemâlî’nin vefatı üzerine İstanbul’da şeyhülislam oldu ve 940/1533 yılında vefat edene kadar bu görevde kaldı.6 Vefat tarihini 2 şevval 941/1535 olarak zikreden Franz Babinger; J.v.Hammer –Purgstall tarafından verilen 940 tarihinin yanlış olduğunu belirtmektedir. Gerekçe olarak de mezar taşındaki ebced hesabıyla yazılmış tarihi gösterir. Taşköprîzade, Mecdî, Mehmed Süreyya, B. Mehmed Tahir’in kaydettiği tarih 940/1534 olup bunlardan farklı olarak İ.Hakkı

1 Ahmet Gül,Osmanlı Medreselerinde Eğitim-öğretim ve Bunlar Arasında Daru’l-Hadislerin Yeri,147

2 Selahattin Yıldırım İbn-i Kemal’in Edirne Bayezid Han Medresesinde müderris kadılığı yaptığını kaydeder.

Kaynaklarda böyle bir ifadeye rastlamamakla birlikte müderrislikten sonra kadı olduğu vurgulanmaktadır. Aynı yerde Şeyhülislam olduğu tarihi 932 iken 923 olarak sehven yanlış vermiştir. Krş. S. Yıldırım, Osmanlı

Dönemi Anadolu Muhaddisleri, 59

3 Mustafa Fayda , “İbn Kemal’in Hayatı ve Eserleri”, Şeyhülislam İbn Kelam Sempozyumu, 50 4 İ. Hakkı Uzunçarşılı,Osmanlı Tarihi, II, 669; Şerafettin Turan, “Kemalpaşazade”, DİA, XXV, 238 5 Ahmet Gül,a.g.e.,147

Uzunçarşılı 942/1536 olarak zikretmektedir.1 Bu tarihlerden 940/1534 ağırlıklı olarak kabul edilmiştir.

İbn Kemal Paşa vefat ettiğinde Edirne kapısı dışında Emir Buhari camii yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.2 Vefatı Mekke’de duyulunca Fazl-ı keremine hürmeten salât-ı gaib namazı kılındı.3 Sehi Bey, Meşhur Ebussuud Efendi’yi yetiştiren Kemalpaşazade’nin, Sadeddin Taftazanî ve Seyyid Şerf Cürcâni’den üstün tutulduğunu belirtir. Hatta bu durumu söyle dile getirir: “Onlar merhum Kemal Paşazade’nin zamanında yaşasalardı gelip ondan marifet ve kemal tahsil etmeleri caizdi”4 Yine Takıyyüddin Temîmî onu, eserlerinin çokluğu ve çeşitli ilimlere olan vukufunun genişliği bakımından Suyûtî’ye benzetmekle beraber; meseleleri kavrayışı, muhakeme ve cedeldeki mahareti bakımından Suyûtî’den üstün görür.5 Zekeriya Güler, Suyûtî (v. 911/1505) ile İbn Kemal Paşa (v. 940/1533) arasında yapılan mukayeseden hareketle İbn Kemal Paşa’nın kelâm, mantık, fıkıh, usûl gibi dirâyet ilimlerine gösterdiği ihtimamı, rivâyet ilimlerine pek gösteremediğini belirtir. Bu görüşünü de İbn Teymiyye, Âlûsî ve Leknevî’nin mevzû olarak kabul ettiği rivayeti, eseri Şerhu Ehâdis Erbaîn’de hadis olarak zikretmesiyle destekler.6

Yalnız Türklerin değil bütün İslam Alemi’nin iftihar ettiği mümtaz ve muhakkik alimlerden olan İbn Kemal Paşa, şer’i meselelerde, hukuk, tarih ve edebiyattaki yüksek vukufiyle tanındı. İhatası, muhakeme ve münazaradaki kuvvet ve kudreti çok yüksek olduğu için kendisine “Müftü’s-sakaleyn”(İnsanların ve cinlerin müftüsü) denildi.7

İbn Kemal Paşa tüm zamanını eser yazmak ve fetva vermekle geçirmiştir. Tefsir, fıkıh, hadis, usul-i fıkh, tarih, lügat, bedii, şiir ve benzeri konularda çok kıymetli eserler telif etmiştir. Nihat Atsız’ın araştırmasında 209 eserini olduğu tespit etmiş olup bunlardan 8 tanesi hadisle ilgilidir. 8Brockelmann 179, Şamil Öçal 226 eser tespit etmişlerdir.

1 Krş. için bkz. F. Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları ve eserleri, 69;Taşköprîzade, a.g.e.,378; Mecdî,

a.g.e.,385; İ.H.Uzunçarşılı,Osmanlı Tarihi, II, 670; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, 224; Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, I, 223

2 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, 224; B.Mehmed Tahir, a.g.e., 223 3 İ.H.Uzunçarşılı,a.g.e, 669

4 Dr.Mustafa İsen, Sehi Bey Tezkiresi, Heşt-Behişt, 97 5 Şerafettin Turan, a.g.m., aynı yerler.

6 Zekeriya Güler, Vesile ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri, www.sadabat.net. 7 İ.Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II, 668

Bunların bir kısmı müstakil teliflerden, bir kısmı diğer eserlerinin bölümlerinden, aynı eserin değişik isimle kaydedilmiş şeklinden, şerh ve haşiyelerden oluşmaktadır.1

Şerhu’l Ehâdîsi’l-Erbe’a ve’l-I’şrîn adlı Hadis ile ilgili kendi el yazması risalesi SK-Bağdatlı Vehbi Efendi Ktp. Nr.2041/9 da bulunmaktadır. 77a-87a varak şeklinde telif edilen mecmuada 24 hadis yer almaktadır. Eser Arapça yazılmış olup ilk hadis “İnneme’l- a’mâlu bi’n-niyât…”tır.2 Yine Şerh Selâsin Hadis adlı risalesi mevcuttur. Risale SK- Karaçelebizade Ksm. Nr. 394/1.risale 10a varak.İzmirli İsmail Hakkı, nr.3672/11.Risale, 51a-58a varak; Bağdatlı Vehbi, nr.2041/8. risale 67-77.varakta yer almaktadır.Müellif İbn Kemal Paşa burada otuz hadis toplayarak şerh etmiştir. Birinci hadis: “Allahümme lâ hayra illâ hayruke velâ tira illa hayruke velâ ilâhe ğayruke”dir.3

Milli kütüphaneler başkanlığı koleksiyonları içinde Kavâidu’l-Ehâdîsi’n-Nebeviyye adlı hadisle ilgili eseri mevcuttur. Arapça telif edilen eserde; hadis usûlü ve hadis ıstılahlarını konu edilmiştir. Eserin sonunda sahih hadis kitaplarındaki hadis sayıları verilmiştir.4

Hadis eserleri arasında Sahih-i Buhari üzerine, Şerh-i Buhâri-i Şerif adlı eseri kaleme almıştır.5 Sağani’nin “Meşârik” adlı eserine Şerhu Meşârikı’l-Envar adlı mükerreren yaptığı çalışması vardır, ancak şöhret bulmamıştır.6 Eserde Tarifâtu’s-Seyyidi’den nakil ile bir hadisin açıklaması, Kemalpaşazade tarafından yapılmıştır. Darb-ı Mesel haline gelen hadisler hakkında Şerh-i Erbâ’în adlı iki ayrı eseri mevcuttur.7 Şerhu Erba’îne Hadîsen adlı eseri Adana il Hak kütüphanesinin koleksiyonundadır. Hadis başlıklarının kırmızı yazıldığı eserde 35b’de Bal Tefsiri vardır.8

Arapça gramer ile ilgili Risale fî Emri’s-Sin eseri yazmalar arasında bulunmaktadır. Risalenin başında Celâleddîn Devvâni’nin bir dörtlüğü ile bir hadis nakli yer almaktadır.9 Arapça ile ilgili Risâle fî Tahkiki Lafzi’-Zındîk adlı eserin 123a-126a yaprakları arasında

1 Şerafettin Turan, a.g.m., aynı yerler.

2 Sadık Cihan, Osm Devrinde Türk Hadisçileri tarafındanm Kırk Hadis Dışında Muayyen Sayıda Derlenen

Hadis Mecmuaları ve bir Hadis Üzerine Yapılan Risaleler”, A.Ü.İ.İ.F Dergisi, sa:2, 159

3 Sadık Cihan, a.g.m., 159

4 Milli Kütüphaneler Başk. Yer no:06 mil Yz A 1075/3 TUYATOK ,1

5 Mecdî, a.g.e.,385; Kemal Sandıkçı, a.g.e, 64; İsmail Hakkı Uzunçarşılı,Osmanlı Tarihi, II, 670 6 Katip Çelebi, Keşfu’z-Zunûn, 1689 Mücteba Uğur, Hadis İlimleri Edebiyatı, 116; Mecdî, a.g.e., 385

7 Giresun İl Halk Kütüphanesi koll. İstanbul Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Md.Yer No:28 Hk 3572/6

TUYATOK,1

İkinci Şerhu Erba’în aynı kütüphanede bulunmaktadır. Yer No:28 Hk 3572/5

8 Adana İl Halk Kütüphanesi koll. Milli Kütüphaneler müdürlüğü’nde mevcuttur.Yer No:01 Hk 380/2

TUYATOK,1. Mücteba Uğur, Hadis İlimleri Edebiyatı , 87

9Süleymaniye Aşir Efendi koll., İstanbul Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Md.’de bulunmaktadır.

Arap ve Fars grameri, fıkıh ve hadisle ilgili, Şerhu’l-miftah, Mutavvel, Begavî, Tefsîru Kebîr’den nakiller bulunmaktadır.1

Külliyât adını verdiği tüm külliyatlar hakkında bilgi veren bir yazma eseri de yine Amasya Beyazit il halk kütüphasinde yer almaktadır. istinsah tarihi 982 olan eserin müstensihi; İbrahim b. Ali’dir. Külliyât içerisinde sırasıyla: “Sure-i Mülk tefsiri, Ehâdîsu’l-Erbe’în, tahkîku’l-fakrî, hakku ebeveyni’n-Nebî, Efdâliyetü Muhammed (SAV), Tahkiku’l-Mûcize, Tahkiku îcazi’l-Kur’an Beyânu Mes’eleti Halkı’l-Kur’an, Tahkiku Haşri’l-Escâd, Medhüs-Sa’y ve Zemmu’l-Batâle, Beyânu’l-Kazâ ve’l-Kader, İstihlâfu Cum’a, Tabakâtu müctehidîn, Mâ’ne’n-Nazm ve’s-Siyâga, Tahkiku’l-Havas ve’l-Mezâyâ, Beyan-ı Uslûbi’l-Hakîm, Beyânu Kade, Beyânu’z-Zındîk, Beyânu heykeli’l-mahsus, Beyânu’r-Rûh, Şerhu kasideti’l-Hamriye, Vucûbu’l-Vâcib, Tahkiku murâdi’l-Kailîn, Tahkiku’t-Tafra ve Hakikatü’l-cism, Tahkiku’l-eys ve’l-leys, Beyânu’l-hâl, Tahkiku Mechûliyeti’l-mâhiyet, Tahkiku’l-Hakk fi’l-mes’eleti’l-kaile, Tahkiku lüzunii’l-imkân li’l- mümkin,Tahkiku enne’l-mümkin lâ-yekun, risaleleri bulunmaktadır. Sonunda Şeyhzade ve Sadi Çelebi’den nakiller mevcuttur.2

Risale fî Tafsîli Mâkile fî Ebeveyi’r-Rasûl(SAV) Arapça olarak kaleme aldığı eser ehli sünnet arasındaki münakaşaları konu edinmiştir. Müstensihi Ahmed Efendi’dir. Eserin sonunda Hatib Bağdâdi’nin Hadis Okulunu tanıtılması ile ilgili bir yazı ve Mebsut’tan alınma bir fetva vardır.3

Tabakâtu’l-Fukaha adlı eseri Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde yazma olarak mevcuttur. Arapça yazılan eserin sonunda Kudûri ve Vikâye’den iki nakil,

hadis ve fıkıh terimleri vardır.4

İbn Kemal Paşa’nın hayatı ve eserlerinden de anlaşılacağı üzere devrinin en büyük alimiydi. Taşköprîzâde İbn Kemal Paşa’nın kendisinden önceki alimleri unutturduğu ve ilmi en baştan yeniden ihya ettiğini belirtir.5 Tespit edebildiğimiz on iki ilim dalında taktir toplayan eserler vermiştir. Kendisinin şeyhulislam olarak Zenbilli Ali Cemali Efendi’den sonra aynı makama oturması, meşhur Ebussuud Efendi’nin de ondan sonra gelip aynı makamda görev yapması önemlidir.

1Süleymaniye Amcazade Hüseyinpaşa koll. İstanbul Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi’nde mevcuttur. .34

Sü-Hü 454/7 TUYATOK,1

2 Amasya Beyazid il Halk kütüp. Yer no:05 Ba 1864 TUYATOK,1

3 Giresun İl Halk Kütüphanesi koll. İstanbul Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Md’de

Mevcuttur.müstensihi ve tarihi bilinmemektedir. Yer No: 28Hk3574 /4(a) TUYATOK,1

4Antalya Elmalı İlçe Halk Kütüphanesi koll. Yer No:07 El 2785/3TUYATOK,1 5 Taşköprîzade, a.g.e., 379

MOLLA DABBE ÇELEBİ (ö.939/1533) Molla Muhammed Şah ibn Muhammed ibn Hacı Hasan Muhammed Şah

Asrın alimlerinden ve babası Mehmed Efendi’den ilim tahsil etti. Ardından İstanbul’daki Vezir Davud Paşa Medresesinde müderris oldu. Sonra sırasıyla Edirne’deki mücavir medreselerden birinde, Bursa’daki Murâdiye ve Sahn-ı Seman Medreselerinin birinde müderrislik yaptı. Kendisine günlük 80 dirhem tayin edildi. Bu hal devam ederken 939/1533 senesinde Bursa’da vefat etti.1

Müfessir, muhaddis, edip, ve fakihti. Hanefi fukahasındandı.2 Arapça, akli ve şer’i

ilimlerin hepsinde söz sahibi, bütün zamanını ilme sarfeden alimlerden biri idi. Şiirde, tarihte, nadir eserlerin zabtında, selefin menakıbını ezberlemede meşhurdu.

Fıkıhta Kuduri’nin muhtasar’ına bir şerh, hadiste Sahih-i Buhari üzerine Şerhu Sülâsiyâti’l-Buhâri adlı bir çalışması bulunmaktadır.3 Bu çalışmanın Hindistan’da matbû olduğu kaydedilmektedir.4

Süleymaniye Ktp., Musalla Medresesi,nr.74 de bulunan şerhin aslı İmam Buhari(ö.256/870)’nindir. Buhari’nin Sahih’inde üç ravi ile Rasulullah’a ulaşan hadislerin şerhlerini kapsar. Bu özelliği taşıyan hadis sayısının 22 tane olduğu belirtilmiştir. Hadisler, Buhari’de geçtiği kitap ve bab isimleri ile belirtildikten sonra senedleriyle verilmiştir. Kaynak olarak lügat kitaplarından Cevheri, Buhari şerhlerinden Hattabi’nin ve Kirmani’nin eserlerinin kullanıldığı görülmektedir.5

Bu eserden başka Vikaye üzerine ziyadesi olup müsveddede kalmıştır. Farklı konularda haşiyeleri ve risaleleri vardır.6

1 Taşköprîzade, a.g.e.,386; Mecdî, a.g.e., 390; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, 1079

2 Mehmed Süreyya, aynı yerler. Kemal Sandıkçı, Sahih-i Buhari Üzerine Yapılan Çalışmalar, 63 3Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, II, 16. Kemal Sandıkçı,aynı yerler.

4Kemal Sandıkçı, a.g.e., 63

5 Selahattin Yıldırım,Osmanlı Dönemi Anadolu Muhaddisleri,129 6Taşköprîzade, a.g.e., 386

MOLLA HÜSAM ÇELEBİ (ö.926/1520 ) Kamil, Hüsameddin Hüseyn ibn Abdurrahman

Abdurrahman Efendi’nin oğlu olan Molla Hüsam Çelebi, asrının alimlerinden ilim tahsil etti. Molla Fazıl Efzalzade’nin hizmetine vasıl oldu. Molla Abdurrahman ibn Müeyyed’den okuduktan sonra Molla el-Fazıl Hocazade’nin hizmetine girdi. Kütahya’daki Mevlana Medresesinde müderris oldu. Ardından sırasıyla Bursa’daki Kaplıca ve Sultan Bayezid Han Medreselerinde, Amasya’daki Sultan Bayezid ve Seman Medreselerinin birinde müderrislik yaptı. Sonra Bursa kadısı oldu. Ardından Seman Medreselerinin birinde müderrislik yaparak tekrar öğretime geri döndü. Kendisine günlük 80 dirhem tayin edildi. Müderris iken 926 yılında vefat etti.1

Seyyid Şerif Cürcani ‘ini Tecrid şerhinin haşiyesinin ilk bölümleri üzerine haşiye yazmıştır .Mecdî’den bu haşiye ile birlikte diğer eserleri hakkında şunları öğreniyoruz.:“ol fazıl-ı Rûşen zamir şerh-i tecrîdin evailine havaşi-i bî nazîr tahrîr ve sadr-u’ş-şeria’ya müteallik bazı kelimat-ı dil pezîr tasdir idüp cevazı istilâf-ı hatîb ve cevâz-ı zikr-i cehri hakkında dahi risaleler tenmik ve tensik eyledi…….mervidir ki mûmâ ileyhin nakl-i şehadeti müteallık risalesi ve hâşâ sebb-i nebiye müteallık risalesi ve evâil-i Şerh-i Mevakıf’a haşiyesi vardır.2 Buradan Şerh-i Tecrid Şerh-i Mevakıf ve Sadru’ş-Şeria’ya haşiyeleri, Zikri Cehri Cevazı risalesi ve Hz. Peygamber ile ilgili bir risalesi olduğunu anlıyoruz.

İlimle çokça uğraşıp yüksek mevkilere ulaştı. İnsanlara hoş muamelede bulunan edep ve vakar sahibi idi.3

1 Taşköprîzade, a.g.e., 387; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, 688 2 Mecdî, a.g.e., 391

MOLLA MUSTAFA BİN HALİL (ö.935/1529)

Alim, amil, fazıl, kamil, Molla Muslihiddin Mustafa bin Halil

Taşköprîzade: “Bu menkıbeleri bir araya getiren abdu’l-fakîrin babasıdır” ifadesiyle Molla Mustafa bin Halil’in kendi babası olduğunu işaret eder. 1 857 /1453 senesinde İstanbul fethedildiği zaman Taşköprü beldesinde dünyaya geldi. Babası, Hayreddin Halil Efendi; annesi, Niksarlı İbrahim Efendi’nin kızıdır. Küçükken babasından ve dayısı Molla Muhyiddin Mehmed el-Niksarî’den ilim öğrendi. Sonra Bursa’ya giderek, Sultaniye medresesi müderrislerinden Molla Derviş Mehmed b.Molla Hızır Şah’dan ve İstanbul’da Sahn-ı Seman Medreselerinin müderrislerinden olan Molla Bahaeddin Efendi‘den ders aldı. Yine Manisazade, Molla Kadızade ve Molla Alaeddin ale’l– Arabîyye’den ilim tahsil etti. Ardından Taşköprîzade’nin ifadeleriyle; “Molla el- muhakkık ve’l-üstadü’l-Mudakkik Sultanü’l-ulema ve Burhanü’l-Fezail el-Fazıl” olarak nitelendirdiği Hocazade’nin hizmetine girdi. Akranları arasında bahsi geçen alimler tarafından daha üstün tutuldu.

Bursa’daki Esediyye medresesi, Ankara’daki Medresetü’l-Beydâi olarak zikredilen Akmedrese2 ve Seyfiyye’de, Üsküb’deki İshakiyye, Edirne’de kale içindeki Halebiyye Medresesinde müderrislik yaptı.

Sultan Bayezid Han, Molla Muslihiddin Mustafa Efendi’yi Trabzon’da bulunan oğlu Sultan Selim Han için muallim tayin etti. Ancak Sultan Selim, seferlerin yoğunluğu sebebiyle eğitime devam etmedi. İlmî meselelerden çok idarî meselerle ilgilenirdi. Bu sebeble Molla bu görevde fazla kalmayıp Sultan Bayezid Han tarafından Amasya Hüseyniye Medresesine tayin edildi. Bir müddet Bursa Sultaniyesi’nde ve İstanbul’da Sahn-Seman Medreselerinin birinde müderrisilk yaptı.

1 Taşköprîzade, a.g.e., 388 2 Mecdî a.g.e., 392

Yavuz Sultan Selim Patişah olup Haleb’i ele geçirdiğinde hocası Molla Muslihiddin’i buranın kadılığına tayin etti. Ancak Babası Hayreddin Halil Efendi, Molla Muslihiddin’e kadı olmamasını vasiyet etmişti. Bu emr-i şerife boyun eğerek Haleb’e gitti ve babasının vasiyetini Sultan’a arzetti. Sultan onu kadılıktan alarak önceki Sahn-ı Seman Medreselerinin birini ona ihsan etti. Daha sonra Sultan Sahn-ı Seman Medreselerindeki yerine Molla Hüsrev’i tayin edince, kendisini de ikinci defa Bursa Sultaniyesinde müderrisi yaptı. Kendisine günlük 70 dirhem tayin edildi. Büyük Sultanın ilk yıllarında Molla Hüsam Çelebi öldüğünde, Sahn-ı Seman’daki görevine 80 akçe ile geri döndü. Sorumluluğu fazlalaşınca ulûfesine 10 akçe daha eklendi ve 90 dirhem oldu. 935/1529 senesinde müderrisliğe devam ederken İstanbul’da vefat etti.1

Merhum tefsir, hadis, usulu’l-fıkh, edebi ilimler ve çeşitlerini çok iyi bilirdi. Taşköprîzade kendi biyografisini verirken hadis ilminde hocası, babası Molla Muslihhidin’in olduğunu belirtir. Babasının rivayet zincirini de şu şekilde verir: Babasının icazeti; babası Hayreddin Halil(ö.879/1475)den; O, Molla Yegân, Molla Fenâri ve Cemâleddin Aksarâyi aracılığıyla Şeyh Ekmelüddîn’e; ayrıca Mevlâna Hâcezade ve Mevlâna Fahreddin Acemi kanalıyla Mevlâna Sadedin Taftazâni’ye; aynı şekilde Mevlâna Kocevî Seyyidî Mehmed ve Hasan Çelebi vasıtasıyla İbn-i Hacer’in talebelerine ulaşmaktadır. 2

Beyzavi’nin Tefsiri ve Vikaye şerhinin bazı konuları üzerine risaleleri vardır. Miftah şerhinin bir kısmı üzerine ve Müteallikati bi ilmi’l-feraiz risalesi üzerine bir risalesi bulunmaktadır. Bu risale ile ilgili Mecdî’de şu ayrıntı yer alır: “İlm-i ferâize