• Sonuç bulunamadı

B- Beş Yıllık Kalkınma Planları (1963-2013)

9. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)

Son plan olan Dokuzuncu Kalkınma Planı’na (2007-2013) göz attığımızda genel ilkeleri arasında konut veya barınma yer almaz.’Ekonomik ve Sosyal Gelişme Ekseni’ başlığı altında yer alan maddeler arasında da barınma/konut maddesi yoktur. Konut, ‘yoksulluk’ başlığı içinde ve yoksullara yönelik sosyal politikaların yönleneceği eğitim, istihdam, sağlık, sosyal güvenlik gibi kalemlerin arasında yer alır. Yoksulluk ile ekonomik-sosyal haklara yönelik çalışmalarda yer alan sivil topluma burada yer verilir .’Yönetişim’ adı altında sivil toplumu 3. sektör olarak işbirliğine katarak ‘ambalaj’ projeler yapmak çağın neoliberal vizyonuna uygundur:

‘‘628. Yoksulluk ve sosyal dışlanmanın önlenmesine yönelik politikaların uygulanmasında ve bunlara yönelik eğitim, barınma ve istihdam gibi hizmetlerde, merkezi idare ve mahalli idareler ile sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere tüm kesimlerin koordineli bir şekilde çalışması sağlanacaktır232.’’

‘Rekabet Gücünün Arttırılması’ başlığı altında yer alan ‘Çevrenin Korunması ve Kentsel Altyapının Geliştirilmesi’ alt başlığında da konut ve kentleşme yer almaz. Öte yandan, inşaat sektörü, ‘Rekabet Gücünün Arttırılması’ başlığı altındaki ‘Sanayi ve Hizmetlerde Yüksek Katma Değerli Üretim Yapısına Geçişin Sağlanması’ içindeki ‘Hizmetler Sektörü’ kısmına ait ‘Đnşaat, Mühendislik-Mimarlık, Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik Hizmetleri’ arasında geçer233:

‘‘Konut konusunun ayrı bir başlık değil de Đnşaat ve Müteahhitlik Hizmetleri alt kesimi kapsamında ele alınması, Devletin konut konusuna bakışının, strateji ve yöneltilerinin değiştiğinin bir göstergesidir. Konut üretimi artık özel sektör/müteahhitlerin konusudur. Devletin bu konuda ancak müteahhitlerin rekabet gücünü arttırmaya yönelik katkıları olabilecektir234.’’

232 http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf s.89 233 age s.4,35-36. 234

Cevat Geray, ‘Toplumsal Konut Yöneltisi ve TOKĐ’nin Tutum ve Yöneltilerindeki Son Değişiklikler’,Kent ve Planlama, Ayşegül Mengi (ed.),Ankara 2007, s.311.

9.Kalkınma Planı 2007 tarihlidir ve dönem iktidarın kentleri neoliberal politikalara teslim ettiği dönemdir. Gecekonducular ile alt gelir gruplarının değerlenen arazilerinde kentsel dönüşüm projeleri uygulanarak mekânlar lüks konutlara ya da küresel kent projelerine açılmakta ve devlet eli ile ulusal ve/veya yabancı sermaye kentsel ranta ortak olmaktadır. Gecekonduculardan hak sahibi olabilenler kent çeperlerindeki TOKĐ Bloklarına borçlandırılarak yerleştirilmekte, TOKĐ müteahhitleri, kredi kuruluşları, bankalar kazanmaktadır. Kent gecekonduculardan temizlenerek mutenalaşmakta ve sterilleşmektedir. Kentsel muhalefetin gücü de böylece dağıtılmaktadır. Böylesine çok getirili bir düzende neoliberal iktidarın yoksul ve alt-gelir gruplarının konut sorunları ile ilgilenmesine gerek yoktur ve zaten iktidarın böyle bir niyeti de planı da görülmemektedir:

‘‘ Đmar ve planlama düzenimize ilişkin gözlemlerimi küreselleşmenin getirdiği anlayış ve değer sistemi değişiklikleri ile tamamlamak istiyorum. Liberal dünya görüşünün bütün dünyaya egemen kılınması yolundaki çabalar kent planlama uygulamalarını etkilemekten geri kalmıyor. Çünkü amaç, ekonomik, toplumsal ve mekânsal sorunların piyasa güçlerinin öncülüğünde çözüme kavuşturulmasıdır… her türlü plan ekonomik ve toplumsal yaşama karışmanın bir aracı olduğuna göre, küreselleşmeden plana ve planlamaya sıcak bakması beklenemez235.’’

Nitekim aynen de böyle olmuştur. 9.Plan, 7 yıllık bir dönemi kapsadığı da göz önüne alınırsa, aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin en kısa planı olmuştur236. Bu planda en önemli nokta konut üzerine hemen-hemen hiçbir şeyin söylenmemesidir.

C- ‘Barakadan Gecekonduya’ Önemli Yasalar

Şükrü Aslan’ın değerlendirmesine göre Türkiye’de yasalar ile gecekondular arasında yasaların gecekondu olgusunu takip etmesi anlamındaki ardıl bir ilişki bulunur. Đktidarlar, ucuz konut ve barınma sorunu ile ilgili yasaların içini ekonomik ve sosyal politikalarla doldurarak erişilebilir haklar haline

235

Ruşen Keleş,‘Đmar ve Planlama Düzenimiz Üzerine Genel Görüşler’, Kent ve Planlama, Ayşegül Mengi (ed.),Ankara 2007,s.175.

236

getirmede yetersiz kalmış ve gecekonduyu sorun haline dönüşmeden önlemek yerine gecekondu bir sorun olarak ortaya çıktıktan sonra sorunu çözmeye çalışmışlardır. Bu nedenle her yeni yasa, kendinden önceki dönemdeki yasaların çözemediği sorunlarla karşılaşmış ve bu yeni sorunlara göre yeniden şekillenmiştir237. Gecekondu yasaları incelendiğinde bu çizgi açıkça görülecektir; ilk başlarda birkaç maddesi konut sorununa ayrılmış yasalardan zamanla sorunlar arttıkça 775 gibi detaylı bir yasaya gelinecektir. Kronolojik olarak kısa bir yasalar turu yaparsak, dönemlerinin siyasi, sosyal ve ekonomik gerekliliklerine göre şekillenmiş politikalar içeren yasalar ile karşılaşırız:

‘‘1940’lı ve 50’li yıllardaki yasalar gecekondu sorununu konut sorunu bağlamında yorumlamış ve hemen her yeni yasa ilgili kurumların arsa üretme potansiyellerini sağlamaya yönelmiş238’’, önceliği ‘evsiz vatandaşlara’ vermiştir. ‘‘Yasalar ve üzerine yapılan tartışmalar, gecekonduya yönelik dışlayıcı bir dilden uzaktır. Ancak dikkat çekici olan bu konudaki hükümlere karşın, gündelik hayatta bu hükümlerin nesnel karşılık bulamamış olmasıdır239’’.

50’lerle sanayileşmenin ilk dönemlerine geldiğimizde devlet ve sermayenin gecekonduya bakışında egemen olan ‘görmeme’ ya da ‘mazur görme’ bir zorunluluktan doğmuştur. Gecekondu gibi bir çözümle kiraya mahkûm kalmayan işgücü böylece ücretlerin artmasına yönelik baskı yapma gereğini duymamış ve sermayenin elini rahatlatmıştır. Sosyal devlet zorunluluğu olarak sosyal konut inşa etmesi gereken devleti de daha az maliyetli bir çözümle bu gereklilikten kurtarmış ayrıca konuta ayrılacak kaynakların sermayeye yönlendirilerek sanayileşmenin büyümesinde de dolaylı pay sahibi olmuştur. Bu dönemde, ilk Kalkınma Planlarından da izlediğimiz üzere, kentleşme ve konut politikaları içinde tanımlanan gecekonduya yaklaşım olumsuz değildir ve belli istisnalar dışında gecekondu mahallelerinde yıkımlar gerçekleşmez.

Gecekondulaşma birkaç farklı şekilde ortaya çıksa da hemen hepsinde bu ‘göz yumma’ hâkimdir:

237

Şükrü Aslan,‘Türkiye’de Gecekondular ve Yasalar I’, Birgün 27.06.2008. 238

age. 239

‘‘Bunlardan ilki, hazine arazileri üzerine yapılan gecekonduların devlet tarafından önce görmezden gelinmesi, sonra ise çeşitli mali prosedürler çerçevesinde yasallaştırılmasıydı. Đkincisi, üzerine gecekondu yapılan arazinin özel mülkiyet statüsü taşıması halinde bile devletin mülk sahibi ile gecekonducu arasında arabuluculuk yaparak ve yine bedelinin ödenmesini sağlayarak gecekonduları formalleştirmesiydi. Kurulan mahallelerin altyapı ihtiyaçları ise, özellikle seçim dönemlerinde olabildiğince gideriliyordu240’’.

Bugünün yerleşik mahalle, semt ve hatta ilçeleri haline gelen bazı gecekondu bölgelerinin yasal gelişmeleri benzer bir süreç sonucu ortaya çıkmıştır. Mahalleye kurulan bir güzelleştirme derneği vasıtasıyla mahalle kamu görevlilerinin gözünde yasallaştırılır ve akabinde devlet ile işbirliği başlar. Bunun ilk örneği Kazlıçeşme ve Havalisini Güzelleştirme Derneği’nin açılışı ile başlayan süreçte sırasıyla bucak ve ilçe olmaya terfi eden Zeytinburnu’dur. Gaziosmanpaşa, Fikirtepe, Kagıthane, Gültepe, Okmeydanı sürecin ardıl örnekleridir. Bir araştırma verilerine göre Eyüp ilçesindeki tüm konutların %61’i 1950-1980 yılları arasında yapılmıştır241.

80’lere geldiğimizde, iktidar gecekondu afları düzenlemelerini alt gelir gruplarına yönelik bir ekonomik ferahlama mekanizması gibi kullanarak yasaları araçsallaştırır. Enflasyonun ve ekonomik zorlukların ücretler üzerinde baskı yaptığı dönemlerde çıkartılan gecekondu afları sayesinde alt-gelir gruplarının memnuniyetsizliklerinin önüne geçildiği gibi oyları da garantiye alınmıştır. Bu dönemler gecekondunun kullanım aracı vasfını yitirerek değişim ve rant aracına dönüştüğü dönemlerdir. 2000’lerde ise neoliberal ekonomi politikalar yasalar üzerinden okunabilir. Bu son dönemde, tüm popülist uygulamalar terk edilerek ucuz konut ve gecekondu politikaları içerici bir yaklaşımdan dışlamaya, ‘göz yumma’ ise ‘müsamaha etmemeye’ hatta ‘suç’ saymaya evrilecektir.

240

Ayşe Çavdar-Ulus Atayurt , ‘AKP’nin gecekonduyla imtihanı: Yoksulluk edebiyatından yıkım ekonomisine,’ http://www.archplus.net/index.php?s=Publikationen&c=234

241

Şükrü Aslan, ‘Yıkılmayı Bekleyen Gecekondular: Eyüp Đlçesi Güzeltepe Mahallesinde bir Konut Bölgesi’, Planlama 2006/2, s.103-109.

1920’lerden 1980’lere yasaları inceledikten sonra TOKĐ dönemi yasaları ile devam ederek, TOKĐ öncesi ve sonrası dönemlerini karşılaştıracağız. Görüleceği üzere, her dönemde gecekondulaşma bir konut sorunu olarak devam etmektedir. Bu çalışmadaki amacımız soruna yönelik hedeflerin neden gerçekleşmediğinden ziyade arka plandaki niyetleri göstermek olduğundan bu konulara girilmeyecektir. Ayrıca, amacımız devlet politikalarını yasalar üzerinden okumak olduğundan kamuoyunun gecekondu ve gecekonduluya yaklaşımına da sadece konuyla ilgili olduğu durumlarda atıfta bulunulacak, aksi takdirde sadece iktidarların gecekonduya yaklaşımı ve politikaları üzerine odaklanılacaktır.

1. Umur’u Belediyeye Müteallik Ahkâm-ı Cezaiye Hakkındaki Kanunu