• Sonuç bulunamadı

ÖDEMELER BİLÂNÇOSU VE FİNANSAL LİBERALİZASYON Finansal liberalizasyon politikalarının hayata geçirilmesi sonucu sermaye

2.2. Finansal Liberalizasyonun Ödemeler Bilânçosuna Etkis

2.2.1. Doğrudan Etkileme Kanalları

Finansal liberalizasyonun ödemeler dengesi üzerindeki doğrudan etkileri izleyen bölümde değerlendirilmiştir.

2.2.1.1. Portföy Yatırımları Hesabı Kanalıyla Etkisi

Teorik olarak finansal liberalizasyonun ödemeler dengesi hesapları üzerindeki en önemli etkiyi portföy hesabında yaratması beklenir. Bu etki ise, yukarıda da ifade edildiği gibi, öncelikle portföy yatırımı giriş ve çıkışı yoluyla ardından da buna bağlı olarak portföy yatırımları kazançları yoluyla gerçekleşmektedir. Aşağıdaki şekilde bu etki kanalları şematize edilmeye çalışılmıştır:

Şekil 2’de görüldüğü gibi finansal liberalizasyon uygulaması ödemeler bilânçosundaki sermaye ve finans hesabının serbestleştirilmesiyle başlamaktadır. Sermaye ve finans hesabı serbestleştirildikten sonra bundan ilk etkilenecek kalem portföy yatırımları hesabı olacaktır. Portföy hesabında daha önce de değinildiği gibi özel ve kamu kesimine ait borçlanma araçlarına gelen dış talep takip edilmektedir. Finansal liberalizasyon politikalarının uygulamaya geçilmesinden sonra dış dünyadan yurt içi özel ve kamu kesimi borçlanma araçları talebine artış olabilmektedir. Talepteki bu artış ise portföy yatırım hesabına yansımakta ve ödemeler bilançosu portföy hesabı kanalından yurt içine sermaye giriş-çıkışı olmaktadır.

KAYNAK: Bu çalışma için tarafımızdan geliştirilmiştir.

Özel ve kamu kesimi borçlanma araçlarının getiri şekilleri birbirinden farklı olmaktadır. Eğer portföy yatırımı kamu kesimi borçlanma araçlarına (DİBS) gelmişse portföy yatırımının buradaki getirisi borçlanma aracının faizi getirisi olmaktadır. Öte yandan hisse senetlerine gelen portföy yatırımlarının getirisi ise temettü ödemesi şeklinde olmaktadır. Finansal liberalizasyondan sonra her iki borçlanma seçeneği içinde gelen sermaye portföy yatırımları hesabının yükümlülük kısmında kendini göstermektedir. Bununla beraber portföy yatırımlarının muhtevasında hangi kanalın ağırlık kazanacağı uygulanan finansal liberalizasyon

politikalarının amacına ve finansal liberalizasyon uygulayan ülkelerin özgün koşullarına bağlıdır. Dış açığı ve bununla beraber yetersiz iç tasarrufu bulunan ülkelerde uygulanan finansal liberalizasyon politikalarında daha çok kamu kesimi borçlanma araçları kanalıyla sermaye girişi gerçekleşmektedir. Öte yandan hisse senedi kanalıyla giren sermaye için en önemli motivasyon kaynağı yurt içinde işlevsel bir ikincil piyasanın varlığı ve kar transferindeki serbestidir.

Kuşkusuz bu kanaldan finansal liberalizasyonun ödemeler dengesi üzerine yapacağı etkinin büyüklüğü tek başına finansal liberalizasyon tarafından değil aynı zamanda ülkede para ve sermaye piyasalarının gelişmişlik düzeyi, ülkede elde edilmesi beklenen kazanç oranı, ekonomik ve siyasi riskler tarafından da etkilenecektir.

2.2.1.2. Finansal Hizmetler Kanalıyla Etkisi

Finansal liberalizasyon sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi ile bir taraftan portföy yatırımlarının giriş-çıkınının artması diğer taraftan finansal aracılık ve danışmanlık taleplerinin artması cari işlemler hesabının hizmet gelir-giderleri bölümünde yer alan finansal aracılık gelir ve giderlerinin de artmasına neden olabilecektir. Burada görülecek artışın büyüklüğü ise kuşkusuz ülke ekonomisinin büyüklüğü ile sermaye giriş ve çıkış miktarı ile bu hizmetleri veren kuruluşlarının menşe ülkesiyle bağlantılıdır.

Şekil 2’de görüldüğü gibi finansal liberalizasyondan sonra yurt içine giren sermaye özel ve kamu kesimi borçlanma araçlarına yönelmektedir. Kamu kesimi borçlanma araçlarının ihalesinde aracı bulunmazken yani borçlanmayı direk hazine gerçekleştirirken özel kesim borçlanma araçlarına yönelen sermaye hareketleri yurt içinde bir aracı kuruma ihtiyaç duyabilmektedir. Bu ihtiyacın sebepleri çeşitlidir. Bunlar arasında yurt dışından gelen sermayenin geldiği ülkenin para ve sermaye piyasalarıyla ilgili özgün koşullar hakkında yeterli bilgi sahibi olmaması, gereken portföy çeşitlemesi için uzman bir aracı kurum ihtiyacı vb. sayılabilir. Öte yandan kamu kesimi borçlanma araçlarının ikincil piyasada alım satımı da aracı kurum

yardımı gerektirebilmektedir. Bununla beraber finansal liberalizasyon, uygulanan ülkeyi uluslararası sermaye hareketlerine açık hale getirdiği için uluslararası fonları yöneten yerleşik olmayan aracı kurumlar ülkede şube açarak fon yönetiminde bulunabilmektedir. Bütün bunlar ödemeler bilânçosunun cari işlemler hesabının hizmetler dengesi alt hesabı olan finansal hizmetler kaleminde değişime yol açmaktadır.

2.2.1.3. Borç Kanalıyla Etkisi

Finansal liberalizasyon bir ülkenin kamu kuruluşları ve bankalarının dış borç kullanımı imkânlarını artırmasının yanında bireylerin ve firmaların da dış borç kullanımı imkânlarını artırmaktadır. Kuşkusuz finansal liberalizasyon olmaksızın da bu ekonomik birimler dışarıdan borç kullanabilmektedir. Ancak, iç finansal liberalizasyonun da katkısıyla, uluslararası sermaye çevrelerinin finansal liberalizasyonu gerçekleştirmiş bir ülkeye ilişkin algılamaları değişmektedir. Bu durum özellikle dış kaynağa daha büyük ölçüde ihtiyaç duyan, bu arada risk primi yüksek, dolayısıyla daha yüksek faiz ödemeye hazır ülkelerde daha belirgin olacaktır. Bu durum aşağıdaki Şekil 3’de şematize edilmeye çalışılmıştır.

Şekil 3’de görüldüğü gibi iç tasarruf yetersizliği dış kaynak ihtiyacını artırmakta ve finansal liberalizasyon politikalarının belki de ana motifi olmaktadır. Yurtdışı çevrelerce risk algılaması değişmemiş bir ülkenin finansal liberalizasyon politikalarını hayata geçirerek dış borç bulabilme olanağı, dış borç sağlayan ekonomik birimlerin risk algısını karşılayacak yükseklikte yurt içi faiz oranı artışıyla sağlanabilmektedir. Yani yurtiçi reel faiz oranındaki artış dış borç bulunabilirliğinin ana motifi olmaktadır. Bununla beraber ülke riskinin çok yüksek olduğu bazı durumlarda yüksek reel faiz dahi yeterli borçlanmayı sağlayamayabilir. Normal şartlar altında yüksek yurt içi reel faiz sermaye girişlerini hızlandırmakta ve ülkenin borç yükünü artırmaktadır. Burada borç verenler için yüksek kazançlar söz konusu olabilmektedir. Dış borç kullanımının artması ödemeler bilançosunda ilk etkiyi sermaye ve finans hesabında meydana getirmektedir. Sermaye ve finans hesabının alt hesapları olan portföy yatırımı ve diğer yatırım hesaplarının yükümlülük

kalemlerinde özel ve kamu kesiminin dış borç kullanımı doğrultusunda artışlar görülebilmektedir. Borç kanalının ödemeler bilançosundaki ikinci etkisi ise kullanılan borçların faiz ödemeleri sırasında cari işlemler hesabının gelir dengesi kaleminde görülmektedir. Burada eğer kullanılan dış borçların faiz oranı yüksekse yapılan faiz ödemeleri cari işlemler dengesi üzerinde ciddi boyutlarda olumsuz yük oluşturabilmektedir.

KAYNAK: Bu çalışma için tarafımızdan geliştirilmiştir.

2.2.1.4. Rezerv Varlıklar Kanalı

Finansal liberalizasyonun ödemeler bilançosundaki doğrudan etki kanallarından birisi de rezerv varlıklar hesabıdır. Rezerv varlıklar finansal liberalizasyon uygulayan ülkelerde, özellikle uygulanan kur sistemine bağlı olarak, büyük önem arzetmektedir. Sabit kur sistemi uygulayan bir ülkede amaç döviz arz ve talep güçlerindeki bir değişme karşısında kurlarda ortaya çıkması söz konusu olan bir değişmenin tümüyle önlenmesidir. Bu da ancak merkez bankasının piyasada dış açık miktarında döviz satması ile gerçekleşebilir. Dış fazla durumunda ise bunun tersi söz konusudur. O halde resmi rezervlerdeki değişme, dış dengesizlikle aynı değerdedir. Serbest kur sistemi uygulayan bir ülkede ise teorik olarak kurların oluşumu arz ve

talep güçlerinin işleyişine bırakılmış olup piyasa üzerinde merkez bankasının herhangi bir müdahalesi yoktur (Seyidoğlu, 2003:409). Dolayısıyla serbest kur politikası uygulanan bir ülkede rezervlerde bir değişmenin ortaya çıkmaması beklenir. Fakat sermaye hareketlerine açık bir ülkede serbest kur politikası uygulansa da özellikle kriz anlarında ülkedeki döviz miktarı kurları belirleyeceği için merkez bankaları rezervleri artırma eğiliminde olacaktır. Dolayısıyla finansal liberalizasyon politikalarının hayata geçirildiği serbest kur uygulanan ülkeler, herhangi bir kriz olasılığına karşı yeterli rezerv tutmak zorunda kalacaklardır. Bu durumda yeterli döviz rezervinin ise ülkeden ülkeye değişmekle beraber bir üst sınırı bulunmamaktadır. Resmi rezervler hesabı dekleştirici bir işlemdir. Çünkü bu hesap cari işlemler ve sermaye hareketleri işlemlerinin toplam alacaklı borçlu kısımlarının eşitlenmemesi nedeniyle Merkez Bankası'nın döviz piyasasına müdahaleleri sonucunda resmi rezervlerdeki değişimleri gösterir (Hazine, 1997:77).