• Sonuç bulunamadı

2.1. Devlet Teşkilatı

2.1.3. Divanlar

Bizans İmparatorluğu idaresi altında bulunan Suriye, Mısır ve Rum, Sasani bölgesinde ve dolayısıyla Irak’ta Pehlevice tutulan genel hesap defterlerine divan adı verilmekteydi344. İslami fetih hareketlerinden sonra da bu durum uzun bir zaman böyle devam etti. Bu defterlerin Arapça’ya çevrilmesi Emevi halifelerinden Abdülmelik b. Mervan (65-86/685-705) zamanında başlatılmıştır. Suriye’de Rumca tutulmakta olan bu defterler, aynı dönemde Süleyman b. Sa’d adındaki bir kâtip tarafından Arapça’ya dönüştürmüştür345.Bilindiği gibi Nureddin Mahmud b. Zengî’nin devletinin de içinde bulunduğu tüm İslam ülkelerinde görülen mühim teşkilatlardan biri de divan kurumudur. Söz konusu hükümdarın dönemine bu hususta bir geçiş yapabilmek için divan teşkilatının ilk kez kuruluşu üzerinde, kısa da olsa durmak gerektiğine inanmaktayım.

Divan teşkilatının ilk kez Hz. Ömer Döneminde (13-23/634-644) kurulduğu benimsenmektedir. Bununla birlikte, biraz sonra da görüleceği üzere, bu büyük halifenin hayata geçirdiği anlamda olması da, bu kurumun çekirdeğinin Saadet Asrı’nda atılmış olduğunu gösteren mühim bir belgenin bulunduğunu görmekteyiz. Nitekim büyük sahabelerden Hz. Peygamber (s.a.v) döneminde ordu kayıtlarının tutulduğunu anlamaktayız. Yine Saadet Asrı’nda Medine’de ilk nüfus sayımının yapıldığını da biliyoruz. Bu dönemde ganimetlerin dağıtılmasında bu kayıtlardan yararlanılmış olabileceğini düşünecek olursak, bunun, o sıralarda bütünüyle bilinmeyen bir kurum olmadığı anlaşılır.

Divan deyiminin, “dvn” kökünden Arapça çıkışlı olduğunu savunanlar, Arapların şiiri, “ilimlerin divanı”, bir başka deyişle, “Divanu’l-Arab” olarak nitelemelerini bir delil olarak ileri sürmektedirler.346 Bununla birlikte, biraz sonra da görüleceği üzere bu kelimenin Farsça olduğunu ifade eden görüşlerin daha mantıki olduğu anlaşılmaktadır.

344 Mehmet Fuat Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, Ankara 1977, s.115;

345 el-Belazuri, Ahmed b. Yahya b. Cabir b. Davud, Futuhu’l-Buldan, çev., Mustafa Fayda. Kültür ve

Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1987,277,430-432:İbnu Abdi Rabbihi, Ahmed b. Muhammed el- Endelusi, Kitabu’l-Ikdi’l-Ferid, nşr., Ahmed Emin, Ahmed b. Muhammed el-Endelusi Kitabu’l-

Ikdi’l-Ferid, nşr., Ahmed Emin, Ahmed ez-Zeyn ve İbrahim el-Ebyari, Kahire 1368, (1949), IV, 399; Duveli’l-İslamiyye, Daru Sadır, Beyrut 1386 (1966), 122; İbnu Şakir, Muhammed el-Kutubi-Fevatu’l- Vefeyat, nşr, İhsan Abbas, Beyrut 1973, c.II, s.402; W. Barthold ve F. Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, Ankara 1977s.115.

346 Tebük Seferi hakkında bkz., Bahaeddin Kök, Ka’b b. Malik el-Ensari ve Tebük Seferiyle İlgili

Kanaatimize göre, divan deyimi Farsça’dan Arapça’ya geçmiş, yapısı bakımından söz konusu dile uygunluğu dolayısıyla da ondan fiiller bile türemiştir. Bu deyimin Farsça olduğunu savunanlardan bir kısmı bunun, meşhur Sasani hükümdarı Nuşirevan’ın, kâtiplerine uğradığı görünce, onlara, “deli” anlamına gelen “divane” demesiyle ve daha sonra da sonundaki harfin düşmesiyle ortaya çıktığını belirtmektedir. Bir kısmı da, devlet kâtiplerinin, hükümet işleriyle ilgili gizli, açık her hususu hemen anladıklarından ve kabarık rakamları anında bir araya getirdiklerinden dolayı onlara şeytanlar anlamına gelen “div” kelimesinin çokluğu olan “divan” denildiğini ve bunun zaman içinde bu işleri yürüten kurumun adı olduğunu ileri sürmektedirler.347

Hz. Ömer bu teşkilatı, İslam Devleti’nin idaresi altına giren gayr-i Müslimlerden elde edilen gelirlerin Müslümanlara dağıtılması sırasında ortaya çıkan güçlükler sebebiyle kurmuştur348. Bir bakıma İslam Devleti’nin maliyesini oluşturan bu kurumun, Hz. Ömer döneminde devreye girmesine sebep olan birkaç rivayet bulunmaktadır.

Bu rivayetin başta gelenlerinden biri, Ebu Hureyre’nin, amili bulunduğu Bahreyn’den beş yüz bin dirhem getirmesiyle ilgili haberdir. Ebu Hureyre’ye, bu parayı Hz. Ömer’e takdimedince, halife, bu gelirin nasıl dağıtılması gerektiğini etrafındakilere danışmış; onlardan biri, Acemlerde olduğunu gibi divan teşkil etmesini ona tavsiye etmiştir349.

Söz konusu kurumun teşkil edilmesine sebep olan rivayetlerden biri de, İranlı Firuzan’ın bu konudaki tavsiyesidir. Firuzan, ordu göndermekte olan halifeye, “Bu orduda yer alanlara gerekli mal verilmiştir; eğer bu ordudan biri ayrılıp yerini boş bırakacak olsa senin komutanın bunu nerden bilecek?” dedikten sonra ona divan teşkil etmesini salık vermiş, mahiyeti hakkında açıklamalarda bulunmuş; bunun üzerine halife de bu teşkilatı kurmuştur350.

347 Bu hususta bkz, el-Buhari, Muhammed b. İsmail, Sahihu’l-Buhari, Kitabu’’l-Vesaya, Kitabu’t-

Tevbe, Mısır 1380 (1360), c.VII, s.106.

348 Bu hususla ilgili olarak bkz. İbnu Abdi Rabbahi, c.V, s.269; es-Suyuti, el-Muzhir…, nşr., Muhammed

Ahmet Cade’l-Mevla, Ali Muhammed el-Becavi ve Muhammed Ebu’l-Fadl İbrahim, Mısır, thsz, c.II, s.470,473;Nuhat Çetin, Eski Arap Şiiri, İstanbul Ünv. Yayınları, İstanbul 1973, s.11; krş. Mustafa Fayda,

“Hz. Ömer Devri” md., Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul 1986, c.II,

s.140.

349 el-Maverdi, Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Habib, el-Ahkamu’s-Sultaniye, Mısır, 1386 (1966),

s.199; el-Ferra Ebu Ya’la Muhammed b.el Huseyn, el-Ahkamu’s-Sultanniyye, nşr., Muhammed Hamid el-Faki, Mısır 1386 (1699), s.237; İbnu Haldun, Abdurrahman b. Muhammed, el-Mukaddime, Şeriketu Alaiddin, Beyrut, thsz., s. 247; Mustafa Fayda, “Hz. Ömer Devri” md., Doğuştan Günümüze Büyük

İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul 1986, c.II, s.140.

350 Mustafa Fayda, “Hz. Ömer Devri” md., Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları,

Netice itibariyle Hz. Ömer, bu konuda Müslümanlarla istişare etmek ihtiyacını duymuştur. Onun istişare de bulunduğu kimselerden biri olduğu anlaşılan Hz. Ali, ona, “Her yıl yanında toplanan malı paylaştırır, ondan hiçbir şeyi yanında tutmazsın.” derken, yine bu danışmanlar arasında bulunan Hz. Osman da, “İnsanlara yetecek kadar mal görmekteyim; ancak bunlar alanla almayan bilinecek şekilde sayılmazsa bu işin karışacağından korkarım.”351Şeklinde bir karşılık vermiştir. Daha sonra el-Velid b. Hişam b. El Mugire’nin Suriye bölgesinde gördüğü divan kurumu hakkında bilgi vermesi352 ve “Sen de divan kur ve ordular teşkil et.” demesi üzerine bunun yararına inanan halife, Kureyş’in kâtiplerinden Akil b. Ebi Talip, Mahreme b. Nevfel ve Cubery b. Mut’im’i bu işle vazifelendirdi. Bu kişiler, soylarına göre, Hz. Peygamber (s.a.v)’in yakınlarından başlayarak işe giriştiler. Daha sonra da onların ardından gelenleri yakından uzağa doğru bir yol izleyerek divan defterlerini yazdılar353. Bir bağış (ata) divanı olarak ortaya çıkan bu teşkilatın, Tabiiler döneminin meşhur bilgin ve fıkıhçılarından biri olan Sa’id b. el-Museyyeb’den rivayet edildiğine göre Hicret’in 20. Yılının Muharrem ayında (Aralık-Ocak,640) kurulduğu anlaşılmaktadır354.

Hz. Ömer’in, Irak, İran, Suriye ve Mısır fetihleri sonunda elde edilen çok miktarlardaki fey gelirlerinin Müslümanlara dağıtılmasında kolaylık sağlamak gayesiyle kurduğu divan teşkilatı sonunda yapılan bağışlar, yukarıda belirtmeye çalıştığımız esaslara ilaveten, İslam’da, Hicret’te öncelik, Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katılmak gibi hususlar göz önüne alınarak farklı şekillerde pay edilmekteydi355. Böylece

351 Bu hususta bkz., İbn Sa’d, Muhammed b. Sa’d b. Meni ez-Zuhri (230/845) et-Tabakatu’l Kubra,

Daru Beyrut-Daru Sadır, Beyrut 1377 (1957), c. III, s.295; El-Belazurî, Futûhu’l-Buldân, Çev.

Mustafa Fayda, Kültür ve Türizm Bakanlığı Yay. Ankara 1987, s.655; et-Taberı, Ebu Ca’fer Muhammed b. Cerir, Tarihu’l-Umem ve’mulük,(bir heyet tarafından neşredilmiştir), el-mektebetu’t-Ticariyye, Kahire 1357 (1957), c.III, s.278; el-Maverdi, a.g.e…, s.199; el-Ferra, Ebu Ya’la Muhammed b.el Huseyn,

el-Ahkamu’s-Sultanniyye, nşr., Muhammed Hamid el-Faki, Mısır 1386 (1699), s.237; es-Suyuti, Tarihu’l-Hulefa, s.143; Mustafa Fayda, “Hz. Ömer Devri” md., Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul 1986, c.II, s.135.

352 Bu rivayette geçen “el-Velid b. Hişam” yerine, daha sonraki kaynakların bir kısmında her nasılsa

Halid b. Velid’in adı geçmektedir. Bkz.,el-Maverdi,200; el-Ferra Ebu Ya’la Muhammed b.el Huseyn, el-

Ahkamu’s-Sultanniyye, nşr., Muhammed Hamid el-Faki, Mısır 1386 (1699), s.237;İbnu Haldun, el- Mukaddime…, s.244

353 Bu hususta bkz., İbn Sa’d, Muhammed b. Sa’d b. Meni ez-Zuhri (230/845) et-Tabakatu’l

Kubra,Daru Beyrut-Daru Sadır, Beyrut 1377 (1957), c. III, s.295; et-Taberi a.g.e..., c.III, s.278; el-

Maverde, a.g.e..., s.200; el-Ferra Ebu Ya’la Muhammed b.el Huseyn, el-Ahkamu’s-Sultanniyye, nşr., Muhammed Hamid el-Faki, Mısır 1386 (1699), s.237; İbnu Haldun, el-Mukaddime…, s.244; es-Suyuti,

Tarihu’l-Hulefa, s.143.

354 İbn Sa’d, Muhammed b. Sa’d b. Meni ez-Zuhri (230/845) et-Tabakatu’l Kubra, Daru Beyrut-Daru

Sadır, Beyrut 1377 (1957), c. III, s.296

355 Ebu Yusuf, Ya’kup b. İbrahim, Kitabu’-Harac, nşr., el-Matba’atu’s-Selefiyye ve Mektebetuha,

Kahire 1382, s.43; el-Ya’kubi, Târîhu’l-Yakubî, c.I, s.153; İbnu Sa’d, et-Târih,c.III, s. 282, 296; el- Fesevi, Ebu Yusuf Ya’kub b.Sufyan, Kitabu’l-Ma’rifeti ve’t-Tarih, c. I, s.463; Ebu Ubeyd, el-Kasım b.

o, bu gelirlerin yılda bir kere paylaştırılması, atiyye miktarlarının belirli bir şekilde tesbit edilmesi buna hak kazananların divan defterlerine yazılması gibi yeni usuller koyarak fey’in dağıtılmasıyla ilgili olarak eskiden beri devam eden esaslarda değişiklik yapmıştır356.

Divan kurumu İslam ülkelerindeki, Nureddin Mahmud b. Zengî’nin dönemine değin çok çeşitli isimler altında gelişerek gelmiştir. Emeviler döneminde Hz. Muaviye (41-60/661-680) tarafından kurulmuş olan Hatem Divanı357’nın varlığına şahit olmaktayız. Abbasi Dönemi’nin ortalarına kadar varlığını sürdüren bu divan, o sıralarda devlet çarkını işleten en büyük daire olarak karşımıza çıkmaktadır358. Emevilerden sonra Abbasîlerden başlamak üzere divan deyimi, İslam devletlerinde ilk defa mali işlerle uğraşan Zimam Divanı’na ad olarak verilmiş ve daha sonra iş başına gelen Müslüman Türk devletlerinde devlet işlerine ait her türlü hesap defterlerinin adı olan divan kelimesinin anlamı gittikçe genişleyerek, bu isim altında dairelerin hepsini içine alan büyük bir kurum ortaya çıkmıştır359.

Selçuklu Devleti’nin bütün kolları, Atabeyler, Eyyubiler ve Memluklar gibi İslam devletleri, divan teşkilatlarının da içinde bulunduğu hemen bütün kurumlarını bütün kurumlarını Büyük Selçuklulardan almışlardır. Büyük Selçuklular da, temeli Abbasilere dayanan devlet teşkilatlarını, Samanoğulları ve Gazneliler aracılığı ile elde etmişlerdir360.

2.1.3.1. Tuğra Divanı

Bu divan, bazı devletlerde, özellikle Abbasi Devletleri’nde, İnşa Divanı, Resail Divanı ve Sır Divanı gibi adlarla anılmış bulunmaktaydı361. Bu divan her çeşit iç ve dış Sellam, Kitabu’l-Emval, nşr., Muhammed Halil Herras, Daru’l-Kutubu’l-İlmiyye, Beyrut 1406 (1987), s.236.

356 Mustafa Fayda, “Hz. Ömer Devri” md., Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları,

İstanbul 1986, c.II, s.141 vd

357 Muâviye tarafından kurulan bu dîvândaki memurlar, halîfenin emirlerini istinsâh ederek yâni

nüshalarını çoğaltarak gereken yerlere gönderme vazîfesini yürütürlerdi. Emirler yazılıp dürülerek iple bağlanır ve mumla mühürlenirdi.

358 İbnu’l-Tıktaka, Muhammed b.Ali b.Tabata, el-Fahri fi Adabi’s-Sultaniyye ve’d-Duveli’l-İslamiyye,

Daru Sadır, Beyrut 1386 (1966), s.107.

359 Mecdud Mansuroğlu, “Divan” md., İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul-1961, c.III,

s.595.

360 W. Barthold ve Fuat Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, Ankara 1977, s.115.

361 el-Makzıri, Takiyyuddin Ebu’l Abbas Ahmed b. Ali (845/1442), Kitab’l Mevaiz ve İ’tibar bi

Zikr’l - itati ve'l Asar nşr., Mektebetu's-Sekafeti'd-Diniyye, Kahire-1270, c .II, s.226; İsmail Hakkı

Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, T.T.K., Ankara-1984,, s.9; İbrahim Kafesoğlu,

“İslam Türk Devletlerinde Kültür ve Teş. Mad. Türk Dünyası el kitabı Ankara 1976, s.891.;

yazışmaları, tayin, nakil ve vazifeden ayırma işleri görmekteydi. Bu divana başkanlık eden zat aynı zamanda hükümdarın da sır kâtibi idi. Menşurlar, posta (berid) işleri, yabancı elçilerin kabulü ve diğer ülkelere elçi gönderilmesi gibi konular bu divanın vazifeleri arasında bulunuyordu. Bu divanda hazırlanan evraka sultanın tuğrası çekilirdi362. Zengîlerde ve bu arada Nureddin Mahmud b. Zengî’nin döneminde de büyük bir ihtimalle Berid Kurumu bu divana bağlı bulunmaktaydı. Abbasilerde buna Divanu’l-’Aziz de deniliyordu. Bu daire aracılığı ile halifelerle hükümdarlar arasında gelip giden yazışmalar yürütülüyordu. Bu bakımdan bu divan, bugünkü Dışişleri Bakanlığı’nın yürüttüğü işleri görmekteydi. Halife adına derkenar yazmak bu divan başkanına ait bulunmaktaydı. Hükümdarlar yazışmalarını, doğrudan doğruya halifeye hitaben kaleme alamazlar, onlar her türlü yazılarını bu divana gönderirlerdi. İnşa Divanı, Selçuklularda Tuğra Divanı adını almıştı363.

2.1.3.2. İstifa (Maliye) Divanı

Devletin her türlü geliri, gideri ve vergileri bu divana bağlıydı364. Bu divanın başkanı el-Müstevli adını almaktaydı. Bu divan, bugün ki Maliye Bakanlığı’nın yaptığı işleri yaptığından el-Müstevfi bir bakıma Maliye Bakanı durumundaydı365. Bunlar arasında teşkilatı en geniş olan divan bu idi. İslam dünyasındaki mali kurumların, gerek kuruluşları ve gerekse işleyişleri bakımından büyük bir gelişme gösterdiği anlaşılmaktadır366.

2.1.3.3.Ordu Divanı (Divanü Ardı’l-Ceyş)

Bu divan, adından da anlaşılacağı üzere ordunun hemen her türlü iş ve vazifelerini üzerine almıştı. Ordunun geliri, gideri, tımarların dağıtımı, vergilerin toplanması ve askeri dirliklerin düzenlenmesi gibi hususlar bu divanın yapacağı iler arasındaydı. Bu divanın, genel olarak Zengîlerde, bu arada Nureddin Mahmud b.

362 Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul 1998.s.215-216.

363 el-Makrızi, Takiyuddun Ebu’l-Abbas Ahmed b. Ali, el-Meva’iz ve’l-İ’tibar bi Zikri’l-Hıtati ve’l-

Asar, Beyrut thsz., c.II, s. 226; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, T.T.K.,

Ankara-1984,s.9.

364 İbrahim Kafesoğlu, “İslam Türk Devletlerinde Kültür ve Teş. Mad. Türk Dünyası el kitabı

Ankara 1976, s.891

365 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, T.T.K., Ankara-1984,, s.95;

Ramazan Şeşen, age, s.257.

Zengî’nin döneminde ve Eyyûbîlerde çok iyi işlediğini görüyoruz. Bu divanın istifa Divanı’yla çok yakın ve sıkı ilişkisi vardı367.

2.1.3.4. Kadı (Adalet) Divanı

Bir ülkenin adli işlerine bu divan bakardı. Bu daire, başkadı (kadi’l-kudat) tarafından idare edilmekteydi. Bu kurum Abbasilerde ve bazı İslam ülkelerinde var olduğunu bilinen Mezalim Divanı’ndan başka bir şey değildi368. Kadılar şer’i davalara bakardı. Başlarında bulunan kadılar kadısı ( başkadı) merkezde mahkeme reisliği yaptığı gibi bütün kadıları da tayin ve murakabe ederdi. Tereke, hayrat işleri, vakıfların idaresi, vakfiyelerin düzeni yine kadılara ait vazifelerdendi. Bu konu ile ilgili tatbikat genellikle Hanefi ve Şafii fıkhı esaslarına göre yürütülürdü369.

Adliye şer’i yargı ve örfi yargı diye iki ayrılmıştı370. Örfi ve kanuni meseleleri çözmekle vazifeli ayrı mahkemeler vardı. Başlarında adalet emiri ( emir-i dad) bulunuyordu. Taşrada bunların da vekilleri vardır. İnzibat memurların bulunduğu bu teşkilatın üstünde ağır siyasi suçları, sultanın başkanlığındaki hususi mahkeme hükme bağlardı371. El- Meliku’l Âdil’in devlet çarkı içerisinde çok düzenli işlediğini gördüğümüz bu divanla ilgili bazı bilgileri Adalet Konağı başlığı altında vermeye çalıştık.

Bu Divandan mali işleri Yürüten İstifa ya da Mustevfi Divan’ın, Nureddin Mahmud b. Zengî’nin devlet kurumları arasında yer aldığı açık olarak görmekteyiz. Nitekim yukarıda kendisinden söz ettiğimiz vezirin, Mısırdaki hesapları incelemek üzere oraya gitmesinden sonra İsfahanlı El Kâtip İstifa Divanı makamına getirilmişti. Böylece bu zat, divanın müsrifliğine ek olarak hem istifa ve hem de inşa başkanlığı vazifeleri üzerine almış oluyordu372.

Devlet kurumlarının çok iyi çalışmaları şüphesiz ki, divanların düzenli işleyişleriyle yakında ilgili bulunmaktaydı. Nureddin Mahmud b. Zengî’nin, sağlam

367 Ramazan Şeşen, age, s.247; Bahaeddin Kök, age, s.81

368 W. Barhold ve F. Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, Ankara 1977. s.126-127; Bahaeddin Kök, age,

s.81

369 İbrahim Kafesoğlu, “İslam Türk Devletlerinde Kültür ve Teş. Mad. Türk Dünyası el kitabı

Ankara 1976, s.891

370 İbrahim Kafesoğlu, “İslam Türk Devletlerinde Kültür ve Teş. Mad. Türk Dünyası el kitabı

Ankara 1976, s. 891

371 İbrahim Kafesoğlu, “İslam Türk Devletlerinde Kültür ve Teş. Mad. Türk Dünyası el kitabı

Ankara 1976, s. 892

372 Ebu Şame, Kitâbu’r – Ravdateyn, Beyrut tarihsiz, c. I, s. 206; el-İsfehani, İmadeddin Muhammed,

temellere oturan devlet teşkilatını bu divanların ayakta tuttukları muhakkaktı. İleride, bunlardan bir kısmının işleyişleriyle ilgili olarak ortaya koymaya çalışacağımız bazı örnekler, bu konuda, doyurucu olmasa da, kesin bir kanaat sahibi olmamızı sağlayacaklardır. Onun devlet teşkilatı içinde, yukarıda bir özet mahiyetinde açıklamaya çalıştığımız divanlar yanında, “Revatib Divanı, İkta Divanı, Muamelat Divanı ve Harac Divanı” gibi adlar altında çalışan divanlar da bulunmaktaydı.