• Sonuç bulunamadı

Din Eğitimi ve Öğretiminin Farklı Ülkelerde Uygulanış Şekilleri

A. Yasalara Göre Din Eğitim ve Öğretimine Verilen Önem

2. Din Eğitimi ve Öğretiminin Farklı Ülkelerde Uygulanış Şekilleri

Uluslararası birçok hukuk metni incelendiğinde dini öğrenme ve öğretme hakkı din özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiş, ancak bu anlaşmalarda din eğitiminin nasıl olması gerektiğiyle ilgili herhangi bir şartın bulunmaması, AB ülkelerinde din eğitimi ve öğretiminin farklı şekillerde verilmesine neden olmuştur. Nitekim1 Mayıs 1999 yılında yürürlüğe giren Amsterdam Sözleşmesiyle AB’ye üye ülkelerdeki din- devlet ilişkilerindeki statüye saygı duyulur, denilerek her ülke, din eğitimi uygulamalarında serbest bırakılmıştır. Bundan dolayı Avrupa Ülkeleri ilk ve ortaöğretim okullarının programlarında din derslerini zorunlu, seçmeli ya da isteğe bağlı olmak üzere okutma kararı almıştır(Okçu, 2009: 222).

AB ülkelerinde farklı din öğretimi yaklaşımlarının bulunduğunu belirten İlhan Yıldız, bunları şöyle sıralar: 1- Doktriner Din Öğretimi7 2- Mezheplerüstü8 Din

7“Bu yaklaşım genellikle bir devlet tarafından tanınan tek din veya mezheplerin öğretiminde

kullanılmaktadır. Bu yaklaşımı benimseyen Hristiyan ülkelerde din öğretimi kilisenin kontrolündedir. Dersin müfredat programı bir din veya mezhebin kural ve kaidelerine göre yazılmakta ve onların öğrencilerine benimsetilmesi hedeflenmektedir. Bu yaklaşım ile işlenen din derslerinin adları da aynı şekilde o mezhep veya din ile anılmaktadır. Örneğin Almanya’daki Katolik ve Protestanlık din dersi ve İslam din dersi gibi.” Bk., İlhan Yıldız, “AB Ölçütleriyle Türkiye’de Din Dersi”, Uluslar arası Eğitim Felsefesi Kongresi, 2009, s.442.

8Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg,

Norveç gibi ülkelerde “mezhebe dayalı din öğretimi”ni tercih ederken; Danimarka, Yunanistan, İsveç, Norveç gibi ülkeler mezhepler üstü din öğretimi yaklaşımını tercih etmektedir. Bk., Mehmet Zeki Aydın, “Avrupa Okullarında Din Eğitimi ve Bunun Türkiye ile Karşılaştırılması”, Komisyon, Avrupa Birliği’ne Giriş Sürecinde Türkiye’de Din Eğitimi Sempozyumu, Değişim Yayınları, İstanbul, 2002, s. 91.

Öğretimi 3-Mezheplerarası Din Öğretimi9 4- Dinlerarası Din Öğretimi10 5-Sorgulayıcı Yöntem11 6-Fenomenolojik Din Öğretimi.12

Japonya’da zorunlu eğitim dokuz yıl olup ne ilkokulda ne ortaokulda ve ne de lisede din öğretimi yapılmamaktadır. Sadece, haftada iki saatlik “Moral” dersi verilmektedir. Özel okullarda, bu “Moral” dersi yerine isteyen seçmeli “Din” dersi alabilir(Pulat, 1999: 99).

Laik ülkeler olarak bilinen Fransa ve Belçika gibi ülkelerde kilise ile devlet birbirinden ayrılmasına rağmen İngiltere, Almanya ve Hollanda’da din-devlet ilişkileri kiliselerle devlet arasında belirlenen bir anlaşma çerçevesinde yürütülmektedir(Arabacı, 1999: 74).

Almanya’nın 1949’da 40. maddeyle muhafaza edilen 1919 Anayasasının 137. maddesinde: “Devletin dini yoktur” ibaresi yer almaktadır. Bu açıdan devlet lâik denilebilir, ancak devletin dinden tamamen ayrıldığından söz edilemez. Devlet, kiliselerle bir kısım ilişkilerini devam ettirir(Arabacı, 1999: 74). Federal Anayasa’da din eğitimi ve öğretimi ile ilgili düzenlemeler şu şekilde yer alır: “Din dersi resmî

9“Mezheplerarası din öğretimi anlayışı mezheplerüstü din öğretimini bazı açılardan yetersiz

görülmesiyle birlikte ortaya konan bir yöntemdir. Mezheplerüstü veya mezheplere bağlı mezhepleri görmezlikten gelme şeklinde yorumlanması bu yeni kavramın olmayan din öğretimi anlayışının ve anlayışın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Burada din eğitiminin verilip verilmemesinden öte, mezheplerarası, kültürlerarası hatta dinlerarası eğitim hedeflenmektedir. Bu model, çocukların din dersinde, dinlerine veya mezheplerine göre ayrı sınıflarda eğitilmeleri yerine, aynı sınıfta farklılıklarının bilincine vardırılarak eğitilmeleridir.” Bk., İlhan Yıldız, “AB Ölçütleriyle Türkiye’de Din Dersi”, Uluslar arası Eğitim Felsefesi Kongresi, 2009, s.444.

10“Dinlerarası din öğretimi, toplumların artık homojenlikten uzaklaşarak çok kültürlü/çok inançlı bir

hale dönüşmesi sonucu ortaya çıkan bir kavramdır. İngiltere örneğinde olduğu gibi yoğun bir şekilde göç alınmasıyla çok kültürlü bir yapıya sahip olan ülkelerde, verilecek din eğitiminin nasıl olması gerektiği konusundaki tartışmalar neticesinde öne sürülen fikirlerden biridir. Doktriner ya da belli bir mezhebe dayalı din öğretimi veren pek çok ülke çok kültürlü bir toplum yapısının oluşması ile birlikte din öğretiminde daha farklı arayışlar içine girmişlerdir.” Yıldız, age., 2009, s.445.

11“Sorgulayıcı yöntem, din eğitiminde felsefenin kullanılması fikrine dayanan bir yöntemdir. Din ve

ahlak bilgisinin felsefi yöntemlerle öğretilmesidir. Norveç’te pilot bir uygulama alanı olan ve tartışılan bu metot, doktriner olmayan bunun da ötesinde dini olmayan bir din öğretiminin gereği noktasında başvurulan bir metottur. Hedef farklı dinlere mensup öğrenciler için ve hatta hiçbir dine mensup olmayan öğrenciler için de din ve ahlak eğitimi sağlayabilmektir.” Yıldız, age., s.446.

12 “Fenomenoloji ‘görünüm bilimi’ anlamına gelir. Edmund Husserl’e göre fenomenoloji, bilinçte

meydana gelen zaman ve mekân dışı varlıkların dolaysız yakalanabilmesidir. Tabiat ilimleri ve tarihi izahları paranteze alarak sonunda indirgenemez olan öz’e ulaşmaktır.” Bu yöntemi matematik ve tabiat bilimlerinde kullananlar olmuştur. Din araştırmalarında fenomenolojinin kullanılması ise, farklı dini bakış açılarının olduğu gibi anlaşılabilmesine, kişinin kendi inanç ve önyargılarından kurtularak diğer inançları da doğru ve tarafsız bir şekilde anlayabilmesine fırsat verebileceği düşüncesine dayanır. Din eğitiminde fenomonolojik yöntem, dinler arası din öğretimi yaklaşımının İngiltere’de uygulama alanı bulmuş ve daha sonra ortaya konulacak olan din eğitimi uygulamalarına esas oluşturmuş bir şekildir.” Yıldız, age., s.446.

okullarda, din öğretimi yapmayan okullar hariç düzenli bir derstir. Devletin denetim hakkı saklı kalmak kaydı ile din dersi dini cemaatlerin prensipleriyle uyum içinde verilir. Hiçbir öğretmen kendi iradesi dışında din dersi vermekle yükümlü tutulamaz(Mad.7/3)”(Arabacı, 1999: 76).

Fransa’nın laikleşme süreci incelendiğinde, III. Cumhuriyetle ilan edilen dinle devletin ayrılığı ve1789 Fransız Devrimi’nin ardından kiliseyle yapılan 1801 Konkordato Antlaşmasıyla laikliğin ilk adımının atıldığı kabul edilmiştir. 1 Temmuz 1901 dernekler yasası ve 1801 Konkordota’yı andıran 9 Aralık 1905 yasasıyla laikliğin ikinci adımı atılarak bundan böyle devletin ne resmi ne de ayrıcalıklı dini olmadığı beyan edilmiştir(Arabacı, 1999: 79).

Ortodoks Hristiyanlığın geleneksel din olarak tanımlandığı Bulgaristan Cumhuriyetinde, 1991 yılında kabul edilen Anayasa’nın 37.maddesiyle din ve vicdan özgürlüğü, insanların herhangi bir din, dini görüş veya ateizmi benimseme hakları taahhüt edilir. Aynı anayasanın 13. maddesi her türlü dini ibadete serbestlik tanımakta, dini kurumların devletten ayrı olmaları gerektiği vurgulanmaktadır(Turani, 1999: 133 ). Ayrıca komünist rejimin yıkılıp demokrasinin uygulanmaya başlandığı dönemde Müslümanlar, din adamı ihtiyacını karşılamak üzere Şumnu, Ruscuk ve Mestanlı’da üç İmam-Hatip Lisesi ve Sofya’da bir Yüksek İslam Enstitüsü açmışlardır( Turani, 1999: 135 ).

İngiliz eğitim tarihi incelendiğinde okullarda din derslerinin olmadığı bir döneme rastlanmaz(Kaymakcan, 2002: 63). Din eğitimi ve öğretimi kilise tarafından yürütülen İngiltere’de din dersleri, resmi müfredatta yer alır. Nitekim aksi bir talep olmadığı müddetçe din dersleri devlet okullarında okutulur. Ayrıca okullarda güne toplu dua ile başlanır. 1988’de kabul edilen “Education Reform Act” ile dini geleneğin Hristiyanlık olduğuve bu doğrultuda eğitim yapılması gereği vurgulanmıştır(Bolay, 1995: 49-50).

Amerika’da cemaatler din okulları açabilir, ancak resmi okullarda dini eğitim verilmemektedir. Bazı eyaletlerde kilise okullarına devam eden çocuklara devlet yardımı yapılmakta ve bu okullara vergi muafiyeti tanınmaktadır(Bolay, 1995: 56). Aslında Devlet, bir dini kurumsallaştırmazken dini özgürlüklere de sınırlama getirmez(Bayrak, 2015: 760-774 ).

Avusturya’daki okullarda çocuklarının din dersi almasını istemeyen veliler, okul yılının ilk on gününde, yazılı bir dilekçeyle talepte bulunmak zorundadırlar. Aksi takdirde din dersi zorunlu derstir. Kanunun kabul ettiği herhangi bir kilise veya dini topluluğun mensubu olan her öğrenci kendi inancı yönündeki din derslerine katılmak zorundadır(Bolay, 1995: 63-64 ).

Belçika gibi Avusturya da İslam’ı din olarak resmen tanıyan iki ülkedir. Avusturya okullarında din dersi kitaplarında, İslam dininden ve muhtevasından bahsedilir. Çünkü Avusturya karma kültür ortamı olan bir ülkedir. “Okulların

öğrencileri ise, beraberce yaşadıkları diğer insanların hayatlarını, inançlarını kendi düşünce ve inançları ile mukayese edebilmeyi istemektedirler. Bu isteği karşılayabilmek için diğer dinleri tanıtma ihtiyacı doğmuştur. Bundan dolayı din dersleri için yeni bir yöntem olan fenomonolojik din dersi denemeleri içine girmişlerdir. Bu din dersi, dinlere ve mezheplere bağımlı olmayan din dersidir. Fenomenoloji, normatif değil, deskriptif bir yaklaşım sergiler, dolayısıyla olaylara ve olgulara önyargısız yaklaşmayı gerektiren bir yöntem olduğuna göre, böyle bir ders, farklı dinlere bağlı insanların birlikte ve beraberce yaşama ihtiyacını karşılamak için denenen ve uygulanan bir çalışmadır(Tavukçuoğlu, 2002: 47-56)”.

İslam ülkelerine bakıldığında durum farklılık gösterir. Örneğin; Tunus’ta din dersleri ilkokul birinci sınıftan itibaren lise üçüncü sınıfa kadar zorunlu dersler, lise son sınıfta seçmeli dersler arasında yer alır. Din eğitimi, ilkokul birinci sınıftan itibaren içinde Kur’an eğitiminin de bulunduğu Terbiyetü’l-İslâmiyye adlı dersle başlar. Bu ders 1. 2. ve 3. sınıfta iki, 4. sınıfta bir buçuk, 5.ve 6. sınıfta bir, ortaokul 1. 2. 3. sınıflarda da bir buçuk saat verilir(Dodurgalı, 1999: 145 ).

Suudi Arabistan’da genel olarak din eğitimi-öğretimi; ilkokuldan başlayarak tüm orta dereceli okullarda din dersi okutulması ve yükseköğretimin tüm alanlarında İslâm kültürünün ders olarak verilmesi mecburidir. İlk eğitimden itibaren yapılacak İslami tedrisatın kaynağını Kur’an ve Hz. Peygamberin sünneti oluşturur(Dodurgalı, 1999: 152-153).

B. Laiklik Anlayışı ve Eğitim Sistemine Getirdikleri