• Sonuç bulunamadı

Din ve Devlet Algısından Hareketle Maverdi’nin Din-Devlet İlişkisine Bakışı 99

B. M AVERDİ ’ NİN K ISA H AYAT S ERÜVENİ 9

B.1. Eserleri 10

4. MAVERDİ’DE DİN VE DEVLET ALGISI 89

4.3. Din ve Devlet Algısından Hareketle Maverdi’nin Din-Devlet İlişkisine Bakışı 99

Din ve devlet algısından hareketle acaba Maverdi nasıl bir din-devlet ilişkisi kurmaktadır? Bu ilişkiye katılan başka unsurlar var mıdır? Din ve devlet algısından yola çıkarak Maverdi’nin din-devlet ilişkisine bakıldığında, öncelikle şu tespitin yapılmasının doğru olacağı kanaatini taşımaktayız; Maverdi, imamet tanımını yaparken; devletle dini ayrı ayrı iki kurum olarak ele almış, din ile ilişkisi ne kadar çok olursa olsun devleti, dinden ayrı bir siyasal kurum olarak incelemiştir (Maverdi, 1989:3). Burada söylenilmek istenilen; Maverdi’ye göre; devletin dini bir hiyerarşi sonucunda ortaya çıkıp, din adına tasarrufta bulunamamasıdır.

Abbasilerin güç kaybetmesiyle; devleti, dini bir kurum gibi gösterip siyaset alanında yapılanları din temeline dayandırma çabaları olmuşsa da, Maverdi tarafından, hilafet; sadece dini bir kurum olarak algılanmamıştır. Bunun en büyük göstergesi; Ahkamu’s Sultaniyye’sinde hilafeti sadece dini bir makam olarak görmemesidir. Aynı zamanda Maverdi’nin devlete dini koruma gibi bir görev yüklemesi, onun devleti dinden bağımsız bir kurum olarak gördüğünü göstermektedir. Devlete, dini koruma görevinin verilmiş olması; dinden bağımsız olarak var olduğu kabul edilen devletin, dinle ilişkisinin düzenlenmesi anlamına gelmektedir. Esasında, Maverdi’nin din ve devlet algısından yola çıkarak din-devlet ilişkisine bakışı ortaya koyulmaya çalışılırken bu ilişkinin çerçevesinin “dini koruma” ifadesiyle belirlendiği görülecektir (Maverdi, 1983:71).

Toplumda istikrarın hâkim olmasının ve var olan istikrarın devam edebilmesinin, devletin halka karşı yedi sorumluluğu yerine getirmesine bağlı olduğunu söyleyen Maverdi’ye göre bu sorumluluklar şunlardır (Maverdi, 1973:139);

1. Dine yönelen bid'at ve hurafelere karşı dini korumak, onu eksiksiz yaşamayı teşvik etmek.

2. Ülkeyi korumak, toplumu; din, can ve mal düşmanlarına karşı savunmak. 3. Ülkenin maslahatlarını gözetip, imar etmek ve yollarını güzelce yapmak.

4. Dinin kurallarına göre, ülke dahilinde sahip olduğu malların toplanıp dağıtılmasında bir hataya yer bırakmaksızın olduğu gibi takdir etmek.

5. Halkın arasında cereyan eden haksızlık ve problemleri insaf esasına uygun bir şekilde uzlaşma yoluyla çözmek.

6. Hak edenlere haddi aşmadan ve ihmalde bulunmadan hadleri uygulamak.

7. Çeşitli problemleri halletmek üzere kendisi için tayin edeceği vekillerini yeterli ve güvenilir kişilerden seçmek.

Maverdi’nin saydığı bu sorumlulukların hepsinin din kaynaklı oluşu ve dini değerleri korumaya yönelik sorumluluklar oluşu onun dinle devlet arasındaki ilişkiye bakış açısını yansıtmaktadır.

Devletin; biri dine, diğeri topluma ilişkin iki temel amacı olduğunu söyleyen Maverdi, dini ve dünyevi maslahatların en iyi şekilde korunmasını devletin varlık amacı olarak görmüştür. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, devlet; öncelikle dini korumalı daha sonra toplumu siyaset etmelidir. Maverdi’nin din ve devletle ilgili bu yaklaşımı, onu, Emeviler ve Abbasiler döneminde etkili olan; Bizans-Sasani geleneğindeki din-devlet ilişkisi biçimine (Dursun, 1993:82-84) yaklaştırmaktadır. Din ile devlet arasındaki ilişkinin nasıllığına yaklaşımı, kadim medeniyetlerin yaklaşımından esas itibariyle farklı değildir. Çünkü Maverdi, Bizans ve Sasani geleneklerinden etkilenerek şekillenmiş bir yapının içerisinde fikir üretmiş ve doğal olarak bu çevreden etkilenmiştir. Emevilerin Bizans’tan, Abbasilerin ise Sasaniler’den etkilenerek devlet sitemlerini oluşturdukları bilinen bir gerçektir (Aktaran:Birsin, 2004:111). Din-devlet ilişkileriyle ilgili görüşlerini aktarırken Maverdi’nin, kimi zaman Aristoteles’ten (Maverdi, 1981:150) kimi zaman da İran Hükümdarı Erdeşir b. Babek’ten (Maverdi, 1981:149) alıntılar yapması, bu etkilenmenin yansıması olarak değerlendirilebilir.

Maverdi, din-devlet ilişkisini; dinle devlet arasında, karşılıklı olarak var olduğunu söylediği “meşrulaştırma” ve “koruma” görevleri çerçevesinde değerlendirmiş, dinin toplumu etkileme yoluyla devlete meşruiyet zemini sağlama görevinin, devletin de sahip olduğu askeri ve siyasi güçle dini koruma görevinin olduğunu söylemiştir (Maverdi, 1993:122; Maverdi, 1983:118). Maverdi’ye göre; insanlar üzerindeki saygınlığını kullanıp, devletin faaliyetlerine dayanak sağlayan, iktidara itaat etmenin kutsal bir görev ve gereklilik olduğu fikrini halka aşılayan din; bu şekilde meşrulaştırma görevini yerine getirmekte ve bu görev karşılığında

devletin koruması altına girmektedir (Maverdi, 1973:139). Din ile devlet arasındaki bu ilişkiyi, Maverdi; dinle devletin “ikiz kardeşler” olduğunu söyleyerek tanımlamıştır (Maverdi, 1981:149). Maverdi’nin bu anlayışı, onun din ile devleti bir birine ihtiyaç duyan iki ayrı güç olarak gördüğünü göstermektedir. Bu anlayış yukarıda da söylediğimiz gibi Sünni siyaset teorisinin genel kabulünü yansıtmaktadır. Çünkü Emevilerle birlikte devlet dinden ayrı bir güç olarak ortaya çıkmış ve Sünni anlayışa göre; onun ortaya çıkması kargaşayı ve dinin bozulmasını engellemiştir.

Bu ilişkiye göre devlet, kendisine meşruiyet zemini hazırlayan dini; korumakta, desteklemekte, resmi din olarak kabul edip, diğer dinlerden üstün tutmakta, dini kurumlar devlet eliyle açılıp geliştirilmekte, din adamları devlet yönetiminde söz sahibi olmakta, iaşeleri devlet tarafından sağlanmaktadır. Din ise; toplumsal bozulmanın önüne geçmek ve kendi içlerinden çıkan uç ve karşıt söylemlerin önünü almak için, kendisinin sahip olmadığı organize güce sahip olan devletin yardımına ihtiyaç duymaktadır. Bu yardım, dinin asli şeklinin bozulmasının önüne geçtiği gibi, toplumsal yozlaşmanın da engellenmesini sağlamaktadır. Dinin yapısal olarak manevi bir saygınlığı varsa da toplumda daha fazla saygı görmesi devletin sağladığı bu yardımla gerçekleşmekte, devletin desteğini kaybetmiş bir din, Maverdi’ye göre; çok çabuk bir şekilde tahrif edilip ahkâmı değiştirilebilmektedir (Maverdi, 1973:138). Bu nedenle din her zaman devletin koruması altında olmalı, devlet de kendisine meşruiyet zemini hazırlayan dini her zaman korumalıdır. Bu ilişkinin taraflarından birinin yokluğu diğerinin de yok olmasını beraberinde getirmektedir.

5. MAVERDİ’DE DEVLET BAŞKANLIĞI VE BU KURUMUN DİN-DEVLET İLİŞKİLERİ AÇISINDAN KONUMU/ÖNEMİ

Merkezinde devlet başkanının yer aldığı bir yönetim sistemi öneren Maverdi’nin “İmamet” olarak isimlendirdiği bu sistemde, devlet başkanı ile devlet; birçok noktada bütünleşik bir görünüm arz etmektedir. Örneğin devletin görevleri ve devletin görevlileri hep imamın görevleri ve imamın memurları olarak sayılmıştır. Oluşturmaya çalıştığı bu sistemde, Maverdi’nin devlet başkanına yüklediği misyon nedeniyle din-devlet ilişkileri açısından yapacağımız değerlendirmeye bu makamın öncelikle incelenmesini uygun gördük. Bunu yaparken önce devlet başkanlığının seçiminden azline kadar ilgili bütün yönlerini Maverdi’nin eserlerinden tespit edip ortaya koyacak, daha sonra bu makamı din-devlet