• Sonuç bulunamadı

Devlet Başkanının Görevleri Belirlenirken Etkili Olan Unsur Olarak Din 120

B. M AVERDİ ’ NİN K ISA H AYAT S ERÜVENİ 9

B.1. Eserleri 10

4. MAVERDİ’DE DİN VE DEVLET ALGISI 89

5.2. Din-Devlet İlişkileri Açısından Devlet Başkanlığı Kurumu 111

5.2.4. Devlet Başkanının Görevleri Belirlenirken Etkili Olan Unsur Olarak Din 120

Maverdi, devlet başkanının görevlerini belirleyecek herhangi bir metnin olmadığı dönemde, devlet başkanına hangi kaynaktan yola çıkarak görevler yüklemiştir? Bu görevlerin şekillenmesinde etkili olan unsur nedir? Belirlenen görevlerde devlet, din-devlet ilişkisinde nasıl konumlandırılmıştır? Maverdi’nin din-devlet ilişkilerine bakışını devlet başkanlığı özelinde incelerken bakılması gereken en önemli noktalardan birisi de; devlet başkanına yüklediği sorumluluklardır. Nerdeyse bütün eserlerinde birbirlerine benzer şekilde zikrettiği bu sorumluluklar, daha önce bahsettiğimiz üzere, devlete yüklene sorumluluklar olsa da, Maverdi’nin, bu görevlerle ilgilenecek somut kişi olarak devlet başkanını görmesi, bu başlık altında sorumlulukların tekrar ele alınmasını gerektirmiştir. Ahkâm’ında ele aldığı görevlerde Maverdi, devlete ve devlet başkanına dinden kaynağını alan şu görevleri hatırlatmıştır;

1. Dini korumak: Maverdi, dini korumayı devlet başkanının ilk görevi olarak görmüştür (Maverdi, 1989:22). Bunun nedeni; Maverdi’nin dini, devletin varlığını devam ettirebilmesi için mutlak gereklilik olarak görmesidir. Bu görevi üstlenen devlet başkanı, dinin var olduğu gibi yaşaması için devleti bir araç olarak kullanmalıdır. Saydığı bu görevle Maverdi’nin din ile devletin birbirlerinin bütünleyicisi ve koruyucusu olduğuna inandığı görülmektedir.

2. Dinin koyduğu hukuk normlarını uygulayıp cezaları tatbik etmek (Maverdi, 1989:22): Sayılan bu görevde adaletin sağlanması ve toplumun huzurlu olması din tarafından koyulan hukuk normlarının uygulanmasına bağlanmakta, adaletin ancak bu şekilde yaygınlaşacağı ifade edilmektedir. Daha önce de bahsettiğimiz üzere, Maverdi’nin, dinden bahsederken hak din-batıl din ayırımı yapmadan din olgusundan bahsediyor olmasını göz önüne alırsak; onun, hukukun kaynağı olarak dinleri gördüğü, toplumda hukuk kurallarının meşruluğunun din kaynaklı olmalarına bağlı olduğuna inandığı ortaya çıkacaktır. Din-devlet ilişkisi açısından bakıldığında bu sorumlulukta devlet, dinin kurallarının uygulayıcısı olarak karşımıza çıkmaktadır.

3. Asayişi sağlamak: Maverdi asayişin sağlanmasını; toplumda huzur ve sükûnun hâkim olması, geçimlerini sağlamaya çalışan insanların canlarından ve mallarından emin olabilmeleri için gerekli görmektedir (Maverdi, 1989:22). Dünya hayatıyla ahiret hayatı arasında, birinin diğerini etkilediği bir ilişki biçiminin bulunduğuna inanan Maverdi, ahiret hayatının iyi olmasını dünya hayatının iyi olmasına bağlamıştır (Maverdi, 1983:118). Dünyayı ahiretin tarlası olarak gören bir anlayıştan beslenip, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya yarın ölecekmiş gibi ahirete hazırlanılması gerektiğine inanan Maverdi, dünya hayatında geçimin rahatça sağlanması ve huzurlu bir yaşam için devlet başkanına asayişi sağlama görevini yüklemiştir. Dünya hayatındaki emniyetin ahiret hayatının düzgün olması için isteniyor olması, din-devlet ilişkisi açısından değerlendirildiğinde, dinin rahatça yaşanabilmesi için devlete emniyeti sağlama görevinin verildiği anlamına gelmekte, devlet yine bir araç olarak görülmektedir.

4. Ülke savunması yapmak: Maverdi, devlet başkanına; düşmanın bir kutsalı çiğnememesi veya ülke vatandaşlarının kanını dökmeye cesaret edememesi için güçlü bir ordu kurup, ülke savunması yapma görevini de yüklemektedir (Maverdi, 1989:22-23). Ülke savunması yapma sorumluluğunun, bir kutsalın çiğnenmemesi için gerekli olduğuna yapılan vurgu; en büyük kutsal olan dinin, devlet tarafından korunması gerektiğini ortaya koymakta ve din-devlet ilişkisinde devlete, dini koruma görevini tekrar yüklemektedir.

5. İslam’ı yaymak: Maverdi, İslam’a düşmanlık yapanlarla, Müslüman oluncaya veya zimmiliği kabul edinceye kadar cihat edip. Allah’ın dininin bütün dinlerden üstün olması için mücadele vermeyi; devlet başkanı üzerindeki Allah’ın hakkı olarak görmektedir (Maverdi, 1989:22-23). Maverdi, yüklediği bu sorumlulukla hak din-batıl din ayırımı yapmadan

genellediği din olgusunu, İslam dini özelinde tekrar ele alarak, devlete; İslam dininin âlemde hâkim olması için çaba sarf etme görevini, İslam’ın nassları doğrultusunda, yüklemiştir. Burada da devletin, dinin yayılması için bir araç olarak görüldüğü gayet açıktır.

6. Vergi toplamak: Topluma zulmetmeden ve korku salmadan nass ve içtihatle sabit olan fey’ ve zekâtı toplamak devlet başkanına yüklenmiş bir diğer sorumluluktur (Maverdi, 1989:23). Devlet başkanına, dinin koyduğu kurallar doğrultusunda, halktan vergi toplama sorumluluğunun yüklenmesi; din-devlet ilişkileri açısından değerlendirildiğinde, yine devlete dinin bir aracı olarak yaklaşıldığını göstermektedir.

“Nasihatu’l-Mulük” adlı eserinde ise Maverdi; devlet başkanının halka, halkın devlet başkanına karşı sorumluluklarını şu şekilde belirlemiştir; “İmam, halka; itaat etmelerini, nasihat edip yardımda bulunmalarını, haracı ödemelerini, zimmîlerin cizyesini ve Müslümanların zekâtını vermelerini emrettiği zaman; bunun karşılığında uyrukların (raiyye), imam üzerindeki hakları şunlardır: Dinlerini şerefli kılmak, kendilerini dinlerinin öğretisine ve yoluna sevk etmek, Bayram ve Cuma namazlarını kıldırmak, Haccı ikame etmek, topraklarını korumak, sınırlar ve kalelerde meydana gelen gedikleri kapatmak, düşmanları ile savaşmak, ülkelerini imar etmek, yol güvenliğini sağlamak, zimmîlerini korumak, mazlum olanlarına zalim olanları karşısında, zayıf olanlarına güçlüleri karşısında adalet sunmak, mallarını, canlarını ve haysiyetlerini korumak, haklı olduklarında lehlerine bir hak, haksız olduklarında aleyhlerine bir sorumluluk olarak Allah’ın onlar için koyduğu hadleri gevşekliğe ve zulme sapmaksızın uygulamak, sünnette varit olduğu ve şer’î hukukun onlara hak olarak verdiği beytülmaldeki haklarını tam olarak vermektir.” (Maverdi, 1983:199) Sayılan karşılıklı sorumluluklar incelendiğinde; sorumlulukların belirlenmesinde dinin etkisi bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır.