• Sonuç bulunamadı

SÖZ DİZİMİ BİRLEŞENLERİ

B. Öğrenciler L1’den L2’ye sözcük aktarımı ve sözdizimsel girişim hataları yapmaktadırlar

4. Son aşamada durum ekleri çekimi neredeyse bütün öğrenciler tarafından norm içi kullanılmıştır. Bu aşamada yapılan norm dışı sayısı çok azdır ve bunlarda genellikle

3.2.7. DİGS-Projesi’nde Durum Ekleri Edinimi

Bu alt başlık altında, her iki projenin sonuçlarının birbiriyle karşılaştırılabilmesi için DİGS-Projesi çözümlemesi sonucunda varılan ad çekimi edinim sürecinin sonuçlarının bir özeti verilecektir.

Şunu hemen belirtelim ki Frankofon ile Türkofon deneklerin Almanca durum ekleri edinim sürecinin sonuçlarının karşılaştırılması kısmen mümkündür, çünkü DİGS-Projesi çözümlemesinde yapılan bazı dilbilgisel ulamlar bu projede çözümleme dışı tutulmuştur. Bu bölümün başında da belirtildiği gibi durum eklerinin çözümlemesinde her iki proje arasında önemli farklar bulunmaktadır. Nedeni şu ki DİGS-Projesinde

dilbilgisel cinsiyet, çoğul ekleri, ad öbekleri ile edatlı öbeklerin edinimi adı altında dört

ana dilbilgisel ulam çerçevesinde bir çözümleme yapılmıştır. Sakarya Projesine katılan öğrencilerin bütünceleri ise ad öbekleri edinimi çözümlemesi ile sınırlı tutulmuştur. Bu projede edatlı öbekler hiç dikkate alınmamış, dilbilgisel cinsiyet, kişi ve sayı dilbilgisel ulamlar, norm içi tümce üretiminde önemli faktör olduklarından, çözümlemede dikkate alınmıştır. Bu bağlamda aşağıda DİGS-Projesi ile Sakarya Projesi verilerinin özeti verilecektir.

179

3.2.7.1. Aşama I: Tek Durum Sistemi/Ein-Kasus-System – Yalnız N-Yapısı Evresi Birinci aşamada yalnızca N yapılar kullanmakta, A ve D ekli yapılar hiç kullanılmamaktadır. Buradan devinimle Diehl ve arkadaşları bu aşamada kullanılan N yapısı için standart yapı82

(Ing. Default-Form) kavramını kullanırlar (Diehl et. al. 2000, 232). A yapılı tümcelerde genelleme yapılmaktadır. Yapılan genelleme çoğu kere N yapısıdır. Bu evrede çok az sayıda DN kullanılmaktadır. Örn.:

Sie hat ein Freund Hund [… ] Sie trinkt der Sirup.

Diehl ve diğerleri (2000) bazı deneklerin bu aşamada A belirtkesini kullandığını belirtirler. Örn.:

Ich habe einen Telefone. […] Ich habe einen Grossvater.

Frankofon öğrencilerin birinci aşamada A durum ekini norm içi kullanıyor olmaları, onların çift-durum-sistemini içselleştirerek norm içi kullandıkları anlamına gelmemelidir. Diehl ve arkadaşlarına (2000) göre Frankofon öğrenciler dördüncü yazılı sınavlarından sonra A durum ekini bilinçli olarak norm içi kullanmaktadırlar.

3.2.7.2. Aşama II: Tek Durum Sistemi – Rastgele Dağıtılmış N, A, D Yapısı Evresi Frankofon öğrenciler ikinci aşamadan sonra N ve A’yı sıklıkla D’yi ise bazen kullanmaktadırlar. Ancak onlar bu tür bir tümceleri kullanırken, Ö, AN/DN gibi ögelerin sözdizimsel işlevlerinin ne olduğu ve bu işlevleri birbirinden biçimsel olarak ayırt etme yeterliğine sahip değillerdir (Diehl et. al. 2000, 233).

Diehl ve diğerlerine (2000) göre Frankofon öğrenciler bu aşamada erek dilde değişik dilbilgisel eklerin varlığının farkına varmakla birlikte bu ekleri nerede ve ne zaman norm içi kullanacakları konusunda yeterli bilgiyi edinmiş değillerdir. Öğrencilerin bu aşmada kullandıkları ekler rastlantı/chunksdan83

başka bir şey değildir. Örn.:

82

Wegener, (1994,343) bu kavram için belirtkesiz veya yalın durum; Clahsen ve diğ. (1994,104)

nominatif kavramını kullanmaktadırlar. Bizler de bu çalışmada bu kavram için nominatif (N) kavramını

kullandık.

83

Biz rastlantı kavramı yerine Diehl ve arkadaşlarının da kullandığı chunk (basmakalıp) kavramını kullanmayı yeğledik.

180

Frau Kurz hatte nicht den Wagen aber sie machte dem Rad […] dann sie nahm der Zug (Diehl et. al. 2000, 234).

3.2.7.3. Aşama III: Çift Durum Sistemi / Zwei-Kasus-System – Ö ile N+N, N+A ve N+D’nin Sistematik Belirtilmesi Evresi

Bir önceki aşamada olduğu gibi üçüncü aşamada da N, A çok az da olsa D-yapılar üretilmektedir. Öğrenciler, özne ve nesne arasındaki sözdizimsel karşıtlığın bir biçimsel karşıtlık olduğunun farkına varmışlardır (Diehl et. al. 2000, 235). A ve D arasındaki sözdizimsel ve biçimsel karşıtlık henüz tam anlamıyla anlaşılmadığından ikisinin birbiriyle karıştırılmasına devam edilmektedir. D’nin A olarak kullanılması olgusu A’nın D olarak kullanılmasından daha yaygındır. Bu durum, Diehl ve arkadaşları tarafından A’nın öğrenciler tarafından farkına varılarak bilinçli şekilde kullanılması biçiminde yorumlanmıştır. Örn.:

Ich war sehr glücklich, ich glaubte dass es einen Traum war. […] Er sagte mir dass er Brad Pitt war. […] Er sagte mich dass er mich liebt. (Diehl et. al. 2000, 235)

3.2.7.4. Aşama IV: Üç Durum Sistemi / Drei-Kasus-System – Ö ile AN ve DN’nin Sistematik Belirtilmesi Evresi

Frankofon öğrenciler dördüncü aşamada N, A ve D-yapıların çoğunu normlara uygun kullanmaktadırlar. Bu aşamada kullanılan D’lerin neredeyse tamamı adıl olarak kullanılmıştır. Örn.:

Romana hat mir nämlich einen guten Eindruck gelasst. So freue ich mich dich kennenzulernen. (Diehl et. al. 2000, 236)

Bu aşamada da durum eklerinin çekiminde bir genelleme yapıldığı, özellikle D-yapıların A-yapılara aktarılarak bir genelleme yapıldığına dikkat çekilmektedir. Aktarım, helfen, drohen ve folgen benzeri kendilerinden sonra D/DN isteyen eylemlerden sonra yapılmaktadır. Diehl ve arkadaşlarına göre D/DN’nin A/AN’ye aktarımının iki nedeni vardır: Birincisi, norm dışı yapılar sürekli ad öbeklerinde görülmekte, adıllarda görülmemektedir. (Bu şu anlama gelmektedir: Öğrenciler D/DN’yi yapısal anlamda değil anlamsal anlamda edinmişlerdir.) İkincisi ise DN’yi

181

gerektiren eylemlerden sonra AN’nin kullanılmasıdır ki, bu da öğrencilerin L1’i ile açıklanabilmektedir; çünkü DN’yi gerektiren eylemler Fransızcada kendilerinden sonra

casus obliqus değil casus rectus isterler.

Frankofon Almanca öğrencileri, araştırılan diğer dilbilgisel ulamlarda olduğu gibi, durum ekleri çekimi ediniminde de son aşamaya yalnızca birkaç öğrenci ulaşabilmiştir. Bir başka anlatımla L1 Fransızca olup Almancayı L2 olarak edinmek isteyen Frankofon öğrencilerin erek dildeki A/D durum ekleri sistemini hatasız edinmeleri ve D’yi hem yapısal hem de anlamsal anlamda doğru kullanan öğrenci sayısı yok denecek kadar azdır.