• Sonuç bulunamadı

4.2 Sürrealist Mekan

4.2.3 Konut İmgesi

4.2.3.3 Dişil Beğeni

Tzara insanın bilinçaltındaki ihtiyaçlarından yola çıkıp, bir konut formu tanımlayarak aslında bir anlamda psikoanaliz ile mimarlığı birleştirir [162]. Tzara’nın konutu, anne rahmine geri dönme isteği ile bağdaştırması Freudyen2 bir bakış açısı ile açıklanabilse de, metnin başında kadını aslında bir anne imajı olarak değil de beğenileri ve zevkleri farklı işleyen bir insan olarak ele alır [20]; aslında mesele modern mimarlığın “erillikte temellenen düzen”inin yerine “dişilikte temellenen bir düzen” önermektir.

Metnin girişinde kadın modasından ve bilhassa şapkadan bahsederek “beğeni” durumunun kadında daha içgüdüsel ve irrasyonel olduğunun altını çizer, ona göre “bir kadın beğenilerinde asla yanılmaz”3 [21]. Dahası her kadın “beğeninin özdevinimi”ne sahiptir4 [21]. Tzara’nın konutu anlatırken bireyi, onun arzularını ve zihnini merkez alması ve nesnel herhangi bir ölçütten söz etmemesi de bu kişi-merkezcilik ve öznel

1

“….images of full roundness helps us to collect ourselves, permit us to confer an initial constitution on ourselves, and to confirm our being intimately, inside. For when it is experienced from the inside, devoid of all exterior features, being cannot be otherwise than round.”

2 Freud “Uncanny” makalesinde [163] bu rahme dönem isteğini bir nevi sıla hasreti gibi açıklar;

“It often happens that male patients declare that they feel there is something uncanny about the female genital organs. This unheimlich place, however, is the entrance to the former heim [home] of all human beings, to the place where everyone dwelt once upon a time and in the beginning. There is a humorous saying: “Love is home-sickness”; and whenever a man dreams of a place or a country and says to himself, still in the dream, “this place is familiar to me, I have been there before,” we may interpret the place as being his mother’s genitals or her body. In this case, too, the unheimlich is what was once

heimisch, homelike, familiar; the prefix ‘‘un’’ is the token of repression.”

3

“...a woman is never mistaken in her tastes...”

4 “Automatism of taste functions in her beyond all reason, and the transformation of desires into physical symbols, by means of transference, is effected with the utmost skill.”

“L'automatisme du gout agit chez elle en dehors de toute raison et la transformation des désirs en symboles existants, au moyen du transfert, s'opere avec une supreme habileté.” [20]

112

yaklaşım ile, yani dişilik ile bağlantılı olarak düşünülmelidir. Simmel şöyle yazmıştır [164];

“Doğasına münasebetle, kadın merkez olarak kendisini alan bir varlıktır. Dürtüleri ve düşünceleri tek bir noktaya ya da bir kaç noktaya odaklanır ve bu noktalar tarafından direkt olarak uyarılırken, erkek daha farklı şeylere ilgi duyar ve ilgi alanları ve eylemleri daha nesnel bir özerklikte konumlanır, iç dünyasından ve topluluktan iş bölümü ile ayrılır.”1

Simmel kısacası kadınların iç dünyaları ile, erkeklerin ise dış dünya ile daha çok ilgilendiklerini iddia etmektedir ki bu aslında Simmel’e özgü bir saptama da değildir, zira medeniyet tarihinde genelde kadın içsel ve dugusal dünya (ve konut), erkek ise daha somut ve dışsal dünya (ve kent) ile özdeşleştirilmiştir. Tzara’nın evini tasarlayan Adolf Loos için de iç ve dış arasındaki ayrım biraz cinsiyet odaklıdır [157];

“….. iç ve dış, duyu ve görüş arasındaki bu ayrım cinsiyet odaklıdır. Loss evin dışının, bir smokini andırması gerektiğini yazar, eril bir maske; kusursuz cephe ile korunan birleşik benlik gibi, dış maskülendir. İçerisi cinselliğin ve üremenin sahnesidir, dış dünyada özneyi bölecek olan her şeyin.”2

Dahası kadının nesnel ölçütlerden önce kendini ve dolayısı ile kendi isteklerini merkez aldığını gösterir, Tzara için de bu beğenilerin otomatik olarak, dürtüsel olarak içten gelmesi durumu konutu tanımlarken üzerinde durduğu bir noktadır. Bununla beraber, irrasyonel ve eğrisel formlar da tarih boyunca kadın vücudu ile bağlantılı düşünülmüştür, Kiesler yumurta şeklindeki “Sonsuz Ev (Endless House)”’in geometrisini tanımlarken, “oldukça hissi, keskin açılı erkek vücuduna zıt olarak daha çok kadın bedeni gibi”3 benzetmesini kullanmaktadır.

1

“As regards her nature, woman is a being that is centralized in itself. Her impulses and ideas are most closely concentrated around a single point or a few points and can be more directly stimulated by these points than is the case for man, who is more differentiated and whose interests and activities take place in a more objectively defined autonomy, differentiated by the division of labor from the totality and the interior of the personality.”

2 “this split between inside and outside, between senses and sight, is gender-loaded. The exterior of the house, Loos writes, should resemble a dinner jacket, a male mask; as the unified self, protected by a seamless façade, the exterior is masculine. The interior is the scene of sexuality and of reproduction, all the things that would divide the subject in the outside world.”

3

“Kiesler, F., “The Endless House”, in Gohr and Luyken, Frederick J. Kiesler: Selected Writings”den aktaran [30];

113

Tzara, dik açı yerine eğriselliği, erillik yerine dişiliği, nesnellik yerine öznelliği önerirken, aslında yine bir form tanımlamaktadır; var olan aşkın değerleri yadsır, fakat bir yandan da yerine önerdiği değerleri aşkınlaştırmaya çalışır, konutu tartışırken meselesi formu reddetmekten ziyade, aslında modern mimarlığın formunu reddetmek gibi gözükmektedir.