• Sonuç bulunamadı

1.2. Mustafa Kutlu‟nun Türk Hikâyeciliği Ġçerisindeki Yeri

2.1.1. Medeniyet

2.1.1.5. Diğer Geleneksel Öğeler

2.1.1.5.1. Ezan Sesi

Yayımladığı hikâyelerle Türk hikâyeciliğinde kendine has zengin ve derin bir yol açan Kutlu, modern insanın çıkmazlarını, sosyal ve iktisadi değiĢmeleri, ĢehirleĢmenin insanın algılayıĢında, gelenek-göreneklere bakıĢında meydana getirdiği değiĢmeleri gözler önüne sererken yeni çağda insanın unuttuğu bazı dini ritüel ve sembolleri farklı bir formda üreterek okura sunar.

Türk edebiyatında dini motifleri bir geriye dönüp bakma, unutulmaya yüz tutmuĢ değerleri hatırlama Ģeklinde iĢleyiĢ özellikle millet olarak Batı‟ya yüzümüzü çevirdiğimiz Tanzimat döneminden sonra daha belirgin olarak görülmektedir. Ezan ve ezan sesi de bu motiflerden biridir.

Ezan, kelime anlamı olarak Müslümanları ibadete çağırmak için yapılan davet anlamına gelir. Tanımlamanın içinde geçen davet kavramı bile ezanın iĢlevinin önemini anlatmaktadır. Burada ezan ile beraber ezan sesi de ayrı bir ehemmiyet gösterir. Belli bir nida ile söylenen ve kelimesinde müslümanı dünya iĢlerinden ayırıp dine, ibadete davet eden sözleri, mümini kendine getirecek, ona nerede durduğunu hatırlatacak mahiyettedir.

Ezan sesinin iĢlevi Kutlu‟nun hikâyelerinde bazen hikâyenin anafikrini oluĢturacak Ģekilde, bazen kahramanı harekete geçiren bir unsur, bazen de zamanı hatırlatan bir öğe olarak karĢımıza çıkar. Ezan sesi, kiĢilerin hangi dünyaya ait olduklarını göstermesi bakımından önemlidir. Modern, karmaĢık, kapitalist bir çarkın içinde yaĢayan insana yol gösteren, onun kalbini açıp ferahlatan bir unsurdur ezan sesi.

Kimi zaman da bu çarkın içinde kaybolan insanın düĢtüğü acı durumu göz önüne sermek için de var olur.

Yokuşa Akan Sular‟da ezan sesi birkaç hikâyede görülür. Kutlu bu hikâyede

köyden kente göçen kiĢilerin yeni baĢladıkları hayatın üzerilerindeki tesirlerini onların “nevroz hâli yaĢamaya” baĢladıları Ģeklinde ifade eder. Ezan sesi burada kapitalist bir çarkın merkezi olan fabrikada Seydali‟nin kulaklarına “preslerin, motorların, ocakların

çıkardığı gürültü arasından sızarak”147

varır. Bu çarkın içinde bozulmamıĢlığın simgesi olan Seydali ezanın davetine ancak baĢka gerekçeler göstererek icabet eder.

İkindiyi Kılmak148

hikâyesi de modern dünyada insanın değerlerinden, maneviyetından nasıl uzaklaĢtığının acı bir göstergesidir. Hikâyede Öğretmen Recai Bey, faturalar, senetler, evraklar, kuyruklar arasında gezerken ikindiyi kılma arzusu ile anlatılır. ġehir hayatının keĢmekeĢi ona bir türlü bu fırsatı vermez ve nihayet Beyazıt Camiinden gelen akĢam ezanının sesi ile irkilir. Bu sırada kahraman elektrik idaresinde fatura ödeme kuyruğundadır. Ġnsanların okunan akĢam ezanını fark etmemelerine ve KapalıçarĢı‟dan, çarĢıkapı‟dan oluk oluk çıkmalarına kahraman üzerinden bir sorgulama yapar Kutlu. Modernizm, insanın kulağını ezan sesine yabancılaĢtırmıĢtır.

Firak Açmadadır‟da ev arayan kahraman o sırada Erzincanlı emlakçı

hemĢehrisini görür. Emlakçı ve ev aradığı mekânları gezerken bir yandan sosyal eleĢtirilerde bulunur, bir yandan da bilinç akıĢı ile geçmiĢine döner. ĠĢte tam bu esnada yazarın italik yazıyla dikkati çekmek istediği Ģu ibareyle karĢılaĢırız:

“Tanrı uludur, Tanrı uludur. Memurlar İsmet‟in kuludur.”149

Kutlu‟nun italik bir dokundurmayla geçtiği bu ibare, Cumhuriyet Halk Partisi‟nin iktidarda olduğu 1932 yılında rejimin ezana yüklediği ya da ezan üzerinden sıyırdığı değerlere bakıĢını vermesi açısından önemlidir.

147

Kutlu, YokuĢa Akan Sular, s.29.

148 A.e.,s.47. 149 A.e., s.77.

1980 sonrası Türk aydınları için dönüm noktası olmuĢtur. 80 öncesine kadar keskin bir çizgiyle çizilen ideolojiler, kamplaĢmalar eski heyecanını kaybetmiĢtir. Serbest piyasa ekonomisi Ģirketlerin, holdinglerin gücünü arttırmıĢ, medyanın güç odağı haline gelmesi siyasetçileri de kendi doğrultusunda değiĢtirmiĢtir. Bu dönüĢüm bir dönemin idealist Müslüman gençlerini de etkilemiĢ, onları da aynı handikapın içine sokmuĢtur. Ya Tahammül Ya Sefer‟de Müslüman aydının modernizm karĢısında uğradığı hezimeti iyiden iyiye irdeleyen Kutlu, ezan sesinin modern dünyaya ayak uyduranların hayatında nasıl bir yere sahip olduğunu Âsım Bey ve oğlu Ġlhan üzerinden verir. Ġlhan, babasının istememesine rağmen dine adım adım yaklaĢır. Ġlk defa oruç tutmaya baĢladığı bir ramazan günü ailesi Jak ve EĢi eleni ile birlikte ramazan gününe kayıtsız bir Ģekilde içkilerle donatılmıĢ sofrada eğlenmektedir. Bu sırada “şehrin kim

bilir kaç yerinden birbiri peşi sıra dalga dalga başlayan”150

yatsı ezanı Ġlhan‟ı birden harekete geçirir. Ailesinin bulunduğu bu korkunç sofra manzarasını sofra örtüsünü bir ucundan tutup çekerek sonlandırır.

Huzursuz Bacak‟ın kahramanı modernizmin bütün kokusunun sindiği

GedikpaĢa, Kumkapı, Laleli civarını gezerken Ģehrin bozulan yapısı, ictimai hayatı karĢısında içi daralıp kendini surların dıĢına atarak Yenikapı Mevlevihanesi ve Merkezefendi‟ye doğru yönelir. Bu mekânlar kahramanda geniĢlik duygusu uyandırmaktadır.

“Bu beldeyi evliyaların koruyup kolladığına bir kez daha inandım. Onların yüzü suyu hürmetine kurudu denilen gövdeden her devirde yeşil bir dal fışkırıyor ve Türk İstanbul düştüğü yerden bir daha kalkıyor.”151

Tanpınar, Divan Ģiirinden hareketle söylemiĢtir bu sözü.

“Şiirimiz düştüğü yerden kalkacak” der. Yani “ses”ten. Sesini kaybeden musikisini, ahengini kaybeden şehir onu yeniden bulacak. Yeter ki insan kaybolmasın. İnsan bozulmasın. Eşyayı, etrafı yenilersin, düzeltirsin, ama bozulan insanı düzeltmek zordur.

150 Kutlu, Ya Tahammül Ya Sefer, s.36. 151 Kutlu, Huzursuz Bacak, s.122.

Kim bilir kaç nesil alır. Fikriyatımız da öyle. Yeter ki biz etrafımızda pervane kesilen ruhun fısıltısını duymak için kalbimizi açabilelim.”152

Kahramanın ruhunun duyduğu fısıltı ezan sesidir. Ezan sesi duyabileceği mekâna geldiği aman kalbi geniĢler, hayatın anlamını hisseder:

“Dört bir yanım ezan sesi ile kaplanıyor. Şükür, Rabb‟ime şükür.”153

“Ezan sesi semalara yükseldikçe elbette hayatımız vardır… Tevbe kapısı açık, gayret kuşağı yanı başımızdadır.”154

Mustafa Kutlu‟nun ilk olarak Gönül İşi‟nde bir hikâye olarak karĢımıza çıkan

Kapıları Açmak‟ta ezan sesinin iĢlevi bambaĢka bir mahiheyette ele alınmıĢtır.

Kahramanlar müzezzin Selman ile Zübeyde „nin arasında bir iletiĢim, özellikle Selman‟ın Zübeyde‟ye olan sevgisini ifade aracıdır ezan sesi. Nitekim Zübeyde‟ni bir baĢkasıyla evlendiği gecenin sabahında Selman‟ın okuduğu ezanı duyan Zübeyde, kalın

pahalı kumaş perdelerin örttüğü yeni evinin penceresi önünde usul usul155

ağlamaya baĢlar. Kutlu, Selman‟ın okuduğu sabah ezanını “O gece Selman‟ın sesi ile namaza

kalkanlar mahallede ölü var zannettiler” Ģeklinde yorumlamıĢtır. Ezan, ilk Kapıları Açmak‟ta duyguları ifade aracı iĢlevini görmüĢtür.

Kapıları Açmak‟ta ezan sesi Zehra‟yı harekete geçiren, ona tevbe kapılarının

anahtarını veren bir unsurdur. Kutlu, hikâyelerinde kahramanlarına acımasız davranmaz. Onun kahramanları kötü yola düĢseler bile sonunda doğru yolu bulup tevbe kapısına dayanırlar. Kutlu‟da tevbe kavramı önemlidir. Ancak tövbe edip durumlarını

düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lanetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.156âyetine istinaden bir kul olarak tevbeye yaklaĢır.

152 A.e. 153 A.e., s.123. 154 A.e., s.124. 155 Kutlu, Gönül ĠĢi, s.22. 156 Kuran-ı Kerim, Bakara, 160

Hikâyenin kahramanı Zehra, abisinin kumpasa getirmesiyle Kemal tarafından Ġstanbul‟a getirilir ve orada pavyonda çalıĢan Gül adlı biri elinden tutar. Onunla beraber pavyonda çalıĢmaya baĢlayan Zehra, içinde bulunduğu durumdan çok rahatsız olmaktadır, yüzlerce defa günahlarının affolunması için tevbe eder. Zehra‟nın bu içten tebveleri bir sabah ezanının sesiyle yerine ulaĢır. Gökyüzüne yükselen ezan sesine bütün tabiat eĢlik etmektedir. Ezan sesiyle beraber Zehra‟nın gönlünde meydana gelen açılma hikâyede Ģu Ģekilde anlatılmaktadır:

“Ezanlar okundu, o ağladı. Ezanlar okundu, o ağladı. Ezanlar bitti, o da gözyaşlarını sildi. Sanki bütün kalbini, bütün ruhunu, bütün vücudunu, geçmişini yumuş-yıkamış yeniden doğmuş gibi oldu. Tevbe ede ede kesin kararını verdi. Gidecekti. Bu hayatı terkedecekti. Olmaz denilen işi olduracaktı. Allah var ve tek yardımcımız o. Allah dedikçe güçlendi. Damarlarında tembel tembel akan kan harekete geçti…”157

Zehra‟nın arkadaĢı Gül‟e ayrılırken “Ara sıra sabah ezanını dinlemeyi

unutma” Ģeklinde nasihat vermesi de Kutlu‟nun modernizme bulaĢmıĢ insana kendini, dinini, özünü unutma!ihtarıdır.

Ezan sesi içerdiği davet itibariyle yeniden diriliĢin, kurtuluĢun, felahın simgesidir. Zehra‟nın köyüne indiğinde sabah ezanının okunması ve bütün tabiata bu ezanın bir müjde olarak yayılması Zehra‟ya güç verir.Tevbe ettiği hayatından kurtularak yeniden bir hayat kurmak adına bir diriliĢ umudunu uyandırır. Ezanı okuyan Zehra‟nın çocukluk aĢkı Cihan ve sabah ezanına iĢtirak eden Zehra‟nın annesi, babası ve Cihan‟ın babası Mahir Hoca kasabada bozulmayan geleneksel değerleri temsil etmektedir.

Aynı zamanda Ahmet tarafından kaçırıldığı sırada Zehra Cihan‟ın okuduğu ikindi ezanını duyar. Yol bitinceye kadar ezan sesi devam eder. Ezan sesi Zehra‟nın hayata tutunmasında önemli bir güç kaynağıdır. Hikâyede Cihan‟ın okuduğu ezan sesinin hep kulağında kaldığı vurgulanmıĢtır.158

157 Kutlu, Kapıları Açmak, s.10. 158 A.e., s.73.

Yoksulluk İçimizde‟de ezan sesi davet etme özelliğiyle karĢımıza çıkar.

Süheyla‟yı içinde bulunduğu çıkmazdan kurtaran bu ezan sesi olur. Ezan sesi,

Süheyla‟daki değişimi ortaya çıkaran bir gösterge olur.159

Süheyla annesiyle evde otururken ezan perde perde yükselir ve odanın içine iĢler.160

Ezandan yükselen

“hayyealelfelah” nidası Süheyla‟yı bir baĢka dünyaya çağıran ses olur.161

Süheyla‟nın değiĢimiyle ilgili olarak ġerif AktaĢ Ģu tespitleri yapar:

“Süheylâ‟yı kendine dönmeye, çevresini saran teferruattan kurtarmaya sevgilisi tarafından terkedilişi sebep gösterilmiştir. Bu zâhiri sebeptir. Duyduğu ezan sesi onu geçmişe bağlar. Bu ses başlangıçtır. Kademe kademe kendi içini, insan olarak derinliğini hissedecektir.”162

Görüldüğü gibi Kutlu‟da ezan sesi farklı iĢlevlerde kullanılarak metinlerin çok katmanlı okunmasına olanak sağlamıĢtır. Modernizm, dini sosyal hayattan ayıran seküler bir anlayıĢ içindedir. Mustafa Kutlu, bir coğrafyanın yaĢadığı değiĢim ve dönüĢümleri verirken ezan sesini bir sembol olarak kullanmıĢtır. Ona göre minarelerden yükselen ezan sesleri yüzyıllardır bizi medeniyet yapan değerlerin devamlılığını sağlayacaktır. Modernite, insandaki manevi güçlerin yerine maddi güçleri, hırsları getirmiĢtir. Zamanını ezana göre ayarlayan geleneksel toplumumuzun kulağı Ģehrin kalabalığından, dünyevi telaĢlardan minarelerden yükselen ezan sesini artık duyamaz olmuĢtur. Kutlu, hikâyelerinde bu tespiti yaparken, ezan sesinin davetine kulak kabartan, icabet eden, bu icabetle kurtuluĢa eren kahramanlar üzerinden modern insanın çıkmazlarından ancak bu ses içinde akarak felaha ereceğini de anlatmayı ihmal etmez.