• Sonuç bulunamadı

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN TÜKETİCİ HUKUKUNA YÖNELİK

Belgede Devre tatil sözleşmesi (sayfa 111-121)

C. Devre Tatil Sözleşmesine Uygulanacak Hükümler

II. DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN TÜKETİCİ HUKUKUNA YÖNELİK

1. Genel Olarak

Önceki bölümlerde ayrıntılı bir şekilde irdelenmeye çalışıldığı gibi 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ilk şeklinde devre tatil sözleşmelerine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktaydı ve kanuni boşluk Yargıtay’ın içtihatlarıyla doldurulmaya çalışılıyordu. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna 4822 sayılı Kanunla eklenen 6/B maddesi ile devre tatil sözleşmelerine kanuni tanım getirilmiş, aynı madeninin ikinci fıkrası ile sözleşmeye ilişkin usul ve esasların Bakanlık tarafından belirleneceği düzenlenmiştir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bu amaçla hazırlanan Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 13.06.2003 tarih ve 25137 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Adı geçen yönetmelik büyük ölçüde 26.10.1994 tarihli “ Taşınmazlardan Zamanla Sınırlı Yararlanma Hakkı Sağlayan Sözleşmelerde İktisapta Bulunanın Belirli Açılardan Korunması Hakkında Avrupa Birliği Direktifi”nden yararlanılarak hazırlanmıştır389.

2. Devre Tatiller Hakkında Avrupa Birliği Direktifi390

26.10.1994 tarih ve 94/47 sayılı Taşınmazlardan Zamanla Sınırlı Yararlanma Sağlayan Sözleşmelerde İktisapta Bulunanın Belirli Açılardan Korunması Hakkında Avrupa Birliği Direktifi, devre tatil hakkı sağlayan sözleşmelerde tüketicinin korunması açısından büyük öneme sahiptir. Üye ülkelerin iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yapmaları ile Avrupa Birliği düzeyinde tüketiciler, tek düze kurallarla asgari ölçüde standart biçimde hukuki korumaya kavuşmuş olacaktır391.

Üye ülkelerde uygulanan devre tatil modellerinin çeşitliliğini dikkate alınarak tek düze kurallara tabi devre tatil modeli öngörülmemiş, tüm bu modelleri kapsayacak şekilde, taşınmazdan zamanla sınırlı yararlanma sağlayan sözleşmeler çok geniş bir şekilde tanımlanmıştır. Direktifin 2. maddesi ile, tüketicinin korunması hakkında öngörülen tek düze kurallar, belirli bir toplu ücret karşılığında bir ya da birden fazla taşınmazın tamamı veya belirli bir kısmı üzerinde, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yılın belirli veya

389 Zevkliler/Aydoğdu, s. 182.

390 Direktifin Türkçe tam metni için bkz. Zevkliler/Aydoğdu, s. 825 vd. 391 Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s. 379.

belirlenebilen bir zaman diliminde bir haftadan az olmamak kaydıyla aynî veya diğer nitelikte bir yararlanma hakkını kuran, devreden veya devir yükümlülüğü doğuran, asgari üç yıl süreli sözleşme veya sözleşmeler grubu ile ilgili olarak uygulama alanı bulacağı düzenlenmiştir392. Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere Direktif kapsamına giren sözleşmelerde yararlanma hakkının hukuki niteliği bakımından fark gözetilmemiştir. Bu sebeple, Direktif hükümlerinin uygulanması bakımından yararlanma hakkının aynî veya nispî nitelikte olması arasında beis bulunmamaktadır. Bununla beraber yararlanma hakkının kullanılacağı devre bir haftadan; sözleşme ise üç yıldan daha kısa süreli olamaz.

Yine direktifin kapsamına giren sözleşmelerin tanımında, yararlanma hakkının yılın belirli veya belirlenebilir bir zaman diliminde kurulacağından söz edilmektedir. O halde yararlanma hakkının kullanılacağı devreler sabit veya değişken olabilecektir.

Direktife göre, satıcı, direktif kapsamına giren sözleşmelerde, mesleki faaliyet çerçevesinde taşınmaz üzerinde diğer taraf lehine zamanla sınırlı yaralanma hakkı kuran, devreden veya devir yükümlülüğü altına giren gerçek ve tüzel kişiyi; iktisapta bulunan ise, direktif kapsamına giren sözleşmelerle lehine zamanla sınırlı yararlanma hakkı kurulan, devredilen veya devir taahhüdü altına girilen ve mesleki faaliyeti dışında bu hakkı sağlayan sözleşmelerde taraf olan gerçek kişiyi ifade etmektedir (md. 2). Bu düzenlemeden anlaşılmaktadır ki, direktifin sağladığı korumadan yararlanabilmek için taşınmazdan zamanla sınırlı yararlanma hakkının mesleki faaliyet dışında kişisel ihtiyaçların karşılanması için edinilmesi gerekir. Ayrıca yararlanan kişinin gerçek kişi olması aranmakta olup, tüzel kişiler direktifle sağlanan korumanın kapsamı dışındadır393.

Direktifte tüketicinin korunması bakımından dört tür koruma önlemi düzenlenmiştir. Bunlar, tüketiciyi aydınlatma yükümlülüğü ( md. 3, 4); tüketicinin cayma hakkı (md.5); cayma süresi içinde tüketiciden ifa talebinde bulunma yasağı (md.6) ve kredili sözleşmelerde dönme hakkının kullanılması ile kredi sözleşmesinin de sona ermesidir394.

392 Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s. 381. 393 Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s. 382. 394 Zevkiler/Aydoğdu, s. 181.

A. Tüketiciyi Aydınlatma Yükümlülüğü

Direktifin 3. ve 4. maddelerinde satıcının (sağlayıcının) tüketiciyi aydınlatma yükümlülüğü düzenlenmektedir. Aydınlatma yükümlülüğünün amacı, tüketicinin kendisine sunulan ürün hakkında doğru, güvenli ve yeterli bilgi edinebilmesini, böylece yanılgıya düşmeden, aldatılmadan, mümkün olduğunca sağlıklı bir karar verebilmesini sağlamaktır. Aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı, Direktifin ekinde yer alan listede maddeler halinde belirtilmiştir395.

Direktifin 3. maddesi sözleşme öncesi; 4. maddesi ise sözleşmenin yapıldığı sıradaki aydınlatma yükümlülüğünü düzenlemektedir. Direktifin 3. maddesine göre, her ilgili, sözleşme yapmadan önce, kullanım hakkının yapısını, taşınmazın mevcut durumunu, verilen servis hizmetlerini, müştemilatı ve bunların kullanım haklarını, yönetim ilkelerini, işletme yönetimini ve bedelini, buna ilişkin tüketicinin yıllık tahmini masraflarını ve fesih hakkının nasıl kullanılacağını gösteren bir belge verilmesini talep etmek hakkını haizdir396. Bir başka ifade ile bu belgede Direktif ekinin “a-g” ile “i” ve “l” bentlerinde belirtilen hususlara ilişkin bilgiler bulunmalıdır397. Sözü edilen yazılı belgede bulunması zorunlu bütün bilgiler, sözleşmenin kurulması halinde sözleşmenin ayrılmaz bir parçasıdır (md.3/II).

Keza Direktifin 4. maddesinde de sözleşmenin yapıldığı sırada aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin kayıtlar yer almaktadır. Bu yükümlülük sözleşme metninde Direktifin gerekli gördüğü asgari bilgilere yer vermekle yerine getirilir (md.4). Direktifin bu hükmüyle, sözleşmenin asgari muhtevası emredici nitelikteki kurallarla belirlenmiş olduğundan, zamanla sınırlı yararlanma sağlayan sözleşmelerde satıcının (sağlayıcının) tek taraflı olarak önceden hazırlanan genel işlem şartlarını kullanmasından doğan sakıncalar önlenmektedir398. Sözleşme metninde Direktif ekindeki listede yer alan tüm bilgilere yer verilecektir. Sözleşme öncesi aydınlatma yükümlülüğünde listedeki tüm hususlarla yönelik değil, sadece 3. maddede belirtilenlerle ilgili talep edenlere yazılı belge verme zorunluluğu söz konusudur. Sözleşmede ise Direktif ekinde düzenlenen “h”, “j”, “k”, ve “m” bentlerine ilişkin bilgilerin de bulunması zorunludur. Bu açıdan sözleşme sırasındaki aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı çok daha geniştir.

395 Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s. 384. 396 Başyiğit, s. 2119.

397 Yönerge eki için bkz. Zevkliler/Aydoğdu, s. 828-829. 398 Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s. 387.

B. Cayma Hakkı

Direktifin en önemli maddesi cayma hakkını düzenleyen 5. maddesidir. Direktifte daha baştan, özel olarak korunmaya layık görülen taraf olan tüketiciye sözleşme yapma kararını geri alarak, sözleşme yapma iradesinin hukuki sonuç doğurmasını önleme konusunda ayrıcalık tanınmak istenmiştir399.

Cayma hakkı sözleşmenin imzalanmasından itibaren on gün içinde kullanılmalıdır. Eğer asıl sözleşmeden evvel her iki tarafın da bağlı olduğu bir ön sözleşme yapılmışsa on günlük süre önsözleşmenin yapılmasından itibaren işlemeye başlar. Buna karşılık, satıcının sözleşme metninde yer vermesi gereken bazı bilgilere yer vermemek suretiyle aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davranması halinde, süre üç aya uzamaktadır. Bu sebeple on günlük süreyi normal süre üç aylık süreyi uzatılmış süre olarak nitelendirmek mümkündür400.

Sözleşmenin içeriğinde yer alması gereken Direktif ekinde belirtilen bilgilerden hangilerinin eksikliğinin tüketiciye cayma hakkı sağlayacağı Direktifin 5/I-3 maddesinde tahdidi olarak belirtilmiştir. Üç aylık süre içinde, sözleşme metinde yer verilmesi gereken eksik bilgiler tamamlanırsa, tüketici, eksik bilgilerin tamamlandığı tarihten itibaren on gün içinde cayma hakkının kullanabilecektir.

Üç aylık süre içinde sözleşmedeki eksiklikler tamamlanmamışsa ve bu süre içinde cayma hakkı da kullanılmamışsa, tüketiciye, üç aylık sürenin bitiminden itibaren hesaplanacak on günlük ek bir süre daha verilir. Bu süre içinde de cayma gerçekleşmezse artık tüketicinin sözleşmeden cayma hakkından söz edilemez401.

C. Cayma Süresi İçinde İfa Talebinde Bulunma Yasağı

Cayma hakkının kullanımıyla iç içe geçmiş bir hakkın sonucu olarak, yararlanma bedeli kısmen veya tamamen satıcı tarafından veya satıcı ile üçüncü kişi arasında yapılmış bir anlaşma gereğince üçüncü kişi tarafından satın alana sağlanmış bir kredi ile finanse edilmişse, cayma hakkının kullanılarak sözleşmenin sona erdirilmesi kredi sözleşmesini de sona erdirir. Böyle bir durumda tüketicinin 5. madde uyarınca cayma hakkını kullanması ile hiçbir tazminat ile yükümlü tutulmaksızın kredi sözleşmesi de sona erer ( md. 7)

399 Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s. 388. 400 Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s. 389. 401 Başyiğit, s. 2120.

D. Cayma Hakkının Kullanılmasıyla Kredi Sözleşmesinin Sona Ermesi

Direktifin 6. maddesinde, satıcıya, cayma süresi içinde tüketiciden ifa talebinde bulunma yasağı öngörülmüştür. Maddenin düzenlenme şeklinden sanki söz konusu yasağın 10 günlük cayma süresinde içinde geçerli olduğu izlenimi edinilmektedir. Tüketicinin ifa yükümlülüğünün cayma süresinin bitimine kadar ertelenmesindeki amaç, ödediği bedeli geri alma konusunda herhangi bir kaygıya kapılmaksızın cayma hakkının kullanılmasını kolaylaştırmaktır402. Bu sebeple öngörülen ifa yasağının uzatılmış süreyi ve uzatılmış süreye eklenecek on günlük ek süreyi de kapsadığını kabul etmek Direktifin amacıyla uyumlu olacaktır.

3. Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

Avrupa Birliğine uyum süreci içinde devre tatil sözleşmelerinin Devre Tatiller Hakkında AB Direktifi ile uyumu Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılan Devre tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile sağlanmaya çalışılmıştır403. Devre Tatil Sözleşmeleri Hakkında Yönetmelikte, tüketiciyi koruyucu nitelikte ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu düzenlemelerin başlıcaları şöyle sıralanabilir:

- Devre tatil sözleşmesi yapılamadan önce bazı bilgileri içerin broşür verilmesi

- Devre tatil sözleşmesinin yazılı yapılması - Tüketiciye cayma hakkı tanınması

- Eksik bilgi verilmesi halinde belli koşullar altında sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi

- Devre tatil sözleşmesi kredili yapılmışsa, cayma hakkının kullanılmasıyla kredi sözleşmesinin sona ermesi

- Tüketicinin haklarından feragat etmesinin veya sorumsuzluk kaydının geçersiz olması

Tüketiciyi koruyacak yollardan birisi de, devre tatil sözleşmesinin tapuya şerh edilmesidir. Bu konuda Kanunda ve Yönetmelikte hüküm bulunmamaktadır. Oysa onlarca tüketicinin aynı taşınmazdan yararlanması ve bunun sadece alacak hakkı tanıyan

402 Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s. 391. 403 Yetimoğlu, s. 378.

sözleşmeyle olması karşısında taşınmazın üçüncü kişilere devredilmesi halinde tüketicinin haklarını yeni malike karşı da ileri sürülebilmesi için bu sözleşmenin tapuya şerhi gerekir. Ancak tapuya şerh edilecek hususlar Medeni Kanunun 1009. maddesinde sınırlı olarak sayıldığından Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna eklenecek bir hükümle bu imkânın sağlanması yerinde olurdu404.

İnceleneceği üzere yönetmelik, çok büyük ölçüde Devre Tatiller Hakkında AB Direktifi’nden yararlanarak hazırlanmıştır. Ancak bu düzenlemelerin yasa yapma tekniği açısından yasayla yapılması gerekirdi.405 Zira yönetmeliğin konusu, kanunların ve tüzüklerin uygulanmasının sağlanmasıdır.406 Bu sebeple kanunda yer almayan bir konunun

yönetmelikle düzenlenmesi yasa yapma tekniğine aykırıdır.407

A. Devre Tatil Sözleşmesi Yapılmadan Önce Bazı Bilgileri İçeren Broşür Verilmesi, Devre Tatil Sözleşmesinin Yazılı Yapılması ve Gerekli Bilgileri İçeren Sözleşmenin Bir Nüshasının Tüketiciye Verilmesi Zorunluluğu

Yönetmelikte sözleşme yapılmasından önce bazı bilgileri içeren broşür verme zorunluluğu öngörülmüştür. Bu broşür, sözleşmenin tamamlayıcı bir parçası olup, devre tatil sözleşmesinde taraflar aksini kararlaştırmadıkça ve mücbir sebepler dışında, broşürde yer alan şartlarda değişiklik yapılamaz. (md.10)

Bu broşürde;

a. Sağlayıcı ve malikin isim, unvan, açık adres, telefon ve varsa diğer erişim bilgileri, b. Taşınmazın bakım ve onarım, yönetim ve idaresinin ne şekilde olacağına ilişkin açıklamalar,

c. Sözleşme konusu hakkın kullanılması karşılığı olarak tüketici tarafından ödenecek bedel, ortak tesislerin ve hizmetlerin kullanımı için ödenecek bedel, vergi,harç gibi zorunlu yasal giderler ve genel idari masrafların ne şekilde hesaplanacağına ilişkin açıklamalar,

d. Cayma hakkı ve bu hakkın ne şekilde kullanılacağı, cayma bildiriminin gönderileceği sağlayıcıya ilişkin bilgiler,

404 Zevkliler/Aydoğdu, s. 192. 405 Zevkliler/Aydoğdu, s.192. 406 Özbudun s.247.

e. Taşınmaza ve sözleşmeye ilişkin daha fazla bilgiye nasıl ulaşılacağına dair açıklamalar, yer alır.

Sağlayıcı tarafından devre tatil sözleşmesine konu taşınmaz veya taşınmazlar için yapılacak reklâmlarda, söz konusu broşürün nereden temin edileceğine ilişkin bilgiler de yer alır.

Yönetmeliğin 5. maddesinde kanuni düzenlemeye paralel bir kural getirilmiş, taraflar arasında yapılacak sözleşmenin yazılı olarak yapılması şartı öngörülmüş ve sözleşmede bulunması gereken hususlar şu şekilde sıralanmıştır.

Buna göre sözleşmede,

a. Tüketicinin, sağlayıcının ve malikin isim, unvan, açık adres, telefon ve varsa diğer erişim bilgileri,

b. Sözleşme konusu hakkın niteliği, kapsamı ve kullanım koşulları,

c. Sözleşme konusu taşınmazın fiili durumu ve yeri, taşınmaz inşaat halinde ise fiili durumu ve makul bir tamamlanma tarihi,

d. Taşınmazın tamamlanmasına veya tamamlanamadığı hallerde yapılmış olan her türlü ödemenin, yasal faiziyle birlikte iade edileceğine dair bir taahhüt,

e. Tüketicinin yararlanabileceği yüzme havuzu, sauna ve benzeri ortak tesisler, ışıklandırma, su, bakım ve benzeri hizmetler ile bunlardan yararlanma şartları,

f. Taşınmazın bakım ve onarımının, yönetim ve idaresinin ne şekilde olacağına ilişkin açıklamalar,

g. Sözleşmenin süresi ve sözleşme konusu hakkın kullanılabileceği dönem,

h. Sözleşme konusu hakkın kullanılması karşılığı olarak tüketici tarafından ödenecek bedel, ortak tesislerin ve hizmetlerin kullanımı için ödenecek bedel, vergi,harç gibi zorunlu yasal giderler ve genel idari masrafların ne şekilde hesaplanacağına ilişkin açıklamalar, ı. İktisabın sözleşmede belirtilenler dışında herhangi bir ek ödemeye ve yükümlülüğe yol açmayacağına ilişkin bir kayıt,

k. Cayma hakkı ve bu hakkın ne şekilde kullanılacağı, cayma bildirimlerinin gönderileceği sağlayıcıya ilişkin bilgiler,

l. Tarafların sözleşmeyi imzaladığı yer ve tarihe ilişkin bilgiler yer alır.

B. Tüketiciye Cayma Hakkı Tanınması

Yönetmeliğin 6. maddesinde cayma hakkına ilişkin olarak, tüketici, sözleşmenin her iki tarafça imzalanmasından itibaren on gün içinde hiçbir sebep göstermeksizin ve hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin cayma hakkını kullanarak sözleşmeden dönebilir.

Sağlayıcı, bu süre dolmadan devre tatil sözleşmesine konu mal ve/veya hizmet karşılığında tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez. Sözleşmenin, devre tatil sözleşmesine konu tesiste akdedilmesi halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu durumda, sözleşmenin devre tatile konu tesiste yapıldığını ispat külfeti sağlayıcıya aittir. Tüketicinin cayma hakkını kullanabilmesi bakımından bir ayrıma gidilmiş, sözleşmenin devre tatile konu tesiste yapılması halinde cayma hakkının kullanılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme, doktrinde haklı olarak eleştirilmiştir.408 Cayma hakkının kullanılabilirliği açısından sözleşmenin nerede

yapıldığı önem taşımamalıydı. Zira, devre tatil sistemlerine yabancı, bu sistemler hakkında yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan, sosyal ve ekonomik bakımdan girişimciye göre güçsüz durumdaki tüketici, bu işi meslek haline getirmiş profesyonel girişimcilerin başvurduğu aldatıcı satış ve pazarlama yöntemleriyle kolaylıkla etki altına alınmaktadır. Cadde ve sokaklarda her an karşılaşılan anketörlerin sorularına cevap veren tüketiciler, anket çalışmaları sonucunda ücretsiz bir hafta tatil kazandığı söylenerek veya tatil deneği olarak seçildikleri ifade edilerek asıl amacın devre tatil satışı olduğu gizlenen tanıtım toplantılarına davet edilmektedirler. Cazip ve büyülü bir atmosferde, film, slayt gösterileriyle, içki ve müzik eşliğinde yapılan bu toplantılarda, müşterinin dikkati dağıtılmakta, yapılan konuşmaların etkisiyle müşteri kendisini hemen o toplantıda devre tatil satın alma mecburiyeti altında hissederek, düşünüp taşınmadan devre tatil sözleşmesi imzalamaktadır409. Düzenlemenin aksine, sözleşmenin devre tatil sözleşmesine konu tesiste akdedilmesi halinde, bu hüküm uygulanması çok daha elzemdir. Bunal beraber önemle

408 Zevkliler/Aydoğdu, s.194; Aslan, s. 533.

409 Zevkliler/Aydoğdu, s. 194; Aslan, s. 534; Havutçu, Devre Mülk Konusunda Gelişmeler, s.368,

belirtmek gerekir ki, maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen “sözleşmenin devre tatil sözleşmesine konu tesiste akdedilmesi halinde, bu hüküm uygulanmaz” ifadesinin sadece ikinci fıkrayı kapsadığını kabul etmek yukarda sayılan gerekçelerle tüketicinin korunması amacına daha uygun olacaktır. O halde, sözleşme, sözleşmeye konu tesiste yapılacak olursa tüketicinin cayma hakkı yine mevcut olacak, ancak sözleşmenin yapılmasından itibaren başlayan on günlük cayma süresi içinde tüketiciden ödeme veya borçlandırıcı belge alınamayacağı hükmü uygulanmayacaktır410. Ancak ne şekilde yorumlanırsa yorumlansın Yönetmelikteki bu olumsuz düzenlemenin bir an evvel düzeltilmesi gerekmektedir.

Devre tatil sözleşmelerine ilişkin olarak cayma hakkının kapıdan satışlara göre getirdiği iki önemli farklılık bulunmaktadır. İlki, kapıdan satışlardaki yedi günlük cayma süresinin on güne çıkarılması; ikincisi, tüketicilerin sonradan devre tatilin beklentilerine uymaması durumunda sözleşmeden caymalarını kolaylaştırmak üzere peşin ödeme yasağı getirilmesidir.411 Cayma süresinin sözleşmenin yapılması ile birlikte başlaması da eleştiri konusu yapılmaktadır. Devre tatilin tüketicinin beklentilerini karşılar nitelikte olup olmadığının tespiti en erken devre tatil hakkının kullanılmaya başladığı anda mümkün olabileceğinden, sürenin hizmetin ifası ile başlaması gerektiği görüşü haklılık kazanmaktadır.412 Nitekim, Yargıtay 13 Hukuk Dairesi 4822 sayılı Kanun’dan önceki uygulamasında isabetli olarak cayma hakkının başlangıcı olarak sözleşme tarihini değil, sözleşme konusu taşınmazı kullanmaya başlama tarihini esas almıştır.413

Cayma hakkının ne şekilde kullanılacağı Yönetmelikte belirtilmemiştir. Bununla beraber sözleşmede bulunması gereken hususları belirten 5. maddenin “k” bendine göre, cayma hakkı ve bunun ne şekilde kullanılacağı, cayma bildirimlerinin gönderileceği sağlayıcıya ilişkin bilgiler sözleşmede bulunmak zorundadır. Bu durumda cayma hakkının kullanılma şekli sözleşmede belirlenmiş olacaktır. Bu konuda tarafların herhangi bir şekil öngörmeleri mümkündür. Buradaki şeklin ispat şekli olduğunu kabul etmek gerekir414.

410 Aslan, s. 534. 411 Başyiğit, s.2123.

412 Zevkliler/Aydoğdu, s.194.

413 Yarg. 13 HD. 06.05.2003, 1605E-5635K; Yarg. 13. HD. 16.12.2002, 11439E-13385K.

Yarg. 13 HD.29.11.2002, 6971E-13019K; Yarg.13. HD. 01.04.2003, 2002/14631E–2003/3866K, (AKİP Ver. 4.0).

Bunların yanında tüketiciye cayma belgesi verilmemesi durumunda415, sözleşmenin 4077 sayılı Kanuna aykırı yapılması halinde416 tüketicinin her zaman

sözleşmeden dönebileceği de Yargıtay kararları ile kabul edilmiş bulunmaktadır.

C. Eksik Bilgi Verilmesi Halinde Sözleşmenin Kendiliğinden Sona Ermesi

Eksik bilgi verilmesi halinde sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi hususu, Yönetmeliğinin 7. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, sözleşmede yer alması gereken ve 5. maddede belirlenen asgari koşullardan biri eksik olduğu taktirde tüketici, sözleşmeyi imzaladığı tarihten itibaren 3 ay içinde bir bildirimde bulunarak, bu sürenin sonuna kadar eksikliğin giderilmesini talep ve aksi taktirde sürenin bitiminde sözleşmenin kendiliğinden sona ermiş olacağını ihbar edebilir (md.7/I).

Bu süre içinde eksiklik giderildiği taktirde, cayma hakkı için 6. maddede öngörülen süre, eksikliğin giderildiğine ilişkin bilginin yazılı olarak tüketiciye ulaştığı tarihten itibaren işlemeye başlar ( md. 7/II)

Buna karşılık bu süre içinde eksiklik giderilmez ise sözleşme 3 aylık sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Bu halde tüketici bedel, cezai şart tutarı veya tazminat adı altında hiçbir ödemeyle yükümlü tutulamaz; yaptığı ödemeler varsa bunlar da sona erme tarihinden itibaren 10 gün içinde kendisine iade edilir ( md. 7/III).

Doktrinde cayma hakkıyla sağlanan korumanın yeterli olduğundan bahisle böyle bir düzenlemenin yerinde olmadığı görüşü ileri sürüldüğü gibi417, devre tatil sözleşmelerinde bilgi verilmesi konusunda yeterince titiz olunmaması ve sonucunda tüketicilerin aldanması; tüketicilerin çoğu zaman eksikliğin çok sonra farkına varabilmeleri veya

Belgede Devre tatil sözleşmesi (sayfa 111-121)