• Sonuç bulunamadı

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN BENZER SÖZLEŞMELERDEN

Belgede Devre tatil sözleşmesi (sayfa 58-75)

C. Devre Tatil Sözleşmesine Uygulanacak Hükümler

VI. DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN BENZER SÖZLEŞMELERDEN

1. Genel Olarak

Devre tatil sözleşmesi yukarıda incelendiği üzere atipik sözleşmelerden karma sözleşme kategorisinde değerlendirilmektedir. Karma sözleşmeler, kanunun çeşitli sözleşme tipleri için öngördüğü unsurların kanunun öngörmediği bir şekilde bir araya gelmesi ile oluşan sözleşme tipleridir. Karma sözleşmeler de kendi içinde çeşitli ayrımlara tabi tutularak incelenir. Devre tatil sözleşmesi bu ayrımlardan kombine sözleşmesi gurubuna girmektedir. Bilindiği gibi kombine sözleşmeler, sözleşme taraflarından birinin kanunda yer alan birden fazla sözleşmeye ilişkin ana edimler taahhüt ettiği, buna karşılık diğer tarafın genellikle bir miktar para ödemekten ibaret olar tek bir edim taahhüt ettiği karma sözleşme çeşididir.

Kombine sözleşmede tipik sözleşmelerin unsurlarının bulunması zaman zaman devre tatil sözleşmesinin benzer sözleşmelerle karıştırılmasına yol açmıştır. Devre tatil sözleşmesinden hak satışı ve devre tatil satışı olarak bahsedildiği gibi öğretide kira olarak da nitelendiren yazarlar bulunmaktadır. Buna ilişkin görüşlerimizi devre tatil sözleşmesinin hukuki niteliğinin tespitinde irdelendiğimizden gereksiz tekrara yol açmamak için oradaki açıklamalarımıza yollama yapmakla yetiniyoruz196.

Bunun yanında devre tatil sözleşmesi ile en çok benzerlik gösteren sözleşme tipi ise devre mülk sözleşmesidir. Aynı sosyal ve ekonomik gelişmelerin ürünü olan bu iki sistem büyük ölçüde birbirine benzemesi dolayısıyla öğretide ve yargı kararlarında kimi kez birbiri yerine kullanıldığına rastlanmaktadır. Her iki sözleşme tipinin de taşınmazdan zamanla sınırlı yararlanma sağlama amacı gütmesi bu iki sözleşme tipini ayırt etmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple bu iki sözleşme tipine diğer sözleşmelerden daha ayrıntılı bir şekilde değinmekte fayda bulunmaktadır.

Bir tatil ünitesinden zamanla sınırlı yararlanma sağlayan bir sözleşme tipi olan otelcilik sözleşmesi de bu anlamda devre tatil sözleşmesi ile kıyaslanarak incelenmeye layıktır. Otelcilik sözleşmesiyle temelde bir taşınmazdan tatil amacıyla sınırlı yararlanma

196 Bkz. “Devre Tatil Sözleşmesinin Hukuki Niteliğinin Tespiti ve Devre Tatil Sözleşmesine Uygulanacak

hakkı sağlanmakla birlikte bu hakkı sağlamakla yükümlü gerçek veya tüzel kişiye tatil ihtiyacını karşılamaya yönelik başka edim yükümleri de yüklenmektedir.

2. Devre Mülk Sistemi

A) Devre Mülk Kavramı ve Tanımı

Dinlenme ve tatil amacıyla edinilen yazlık konutların yıl içindeki toplam kullanma süreleri bir veya iki aydır. Senenin geri kalan süresinde atıl kalmaktadır. Oysa böyle bir konutun edinilmesi son derece pahalıdır. Gelir düzeyi yüksek olmayan kişilerin böyle bir konut edinmeleri çoğu kez olanaklı değildir. İşte bu tip konutların birden fazla kişi tarafından edinilmesini teşvik etmek amacıyla uygulamada benzerleri görülmüş olan devre mülk hakkının kanunla düzenlenmesi yoluna gidilmiştir197.

Bu amaçla 3227 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa Devre Mülk Hakkı ile İlgili Maddeler Eklenmesine Dair Kanun’la, kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulmuş bağımsız bölümler ile müstakil binaların sahiplerine bir yılı zamanlara bölerek taşınmazdan bağımsız bir şekilde yararlanabilme imkânı tanınmıştır.

Devre mülk hakkı, 3227 sayılı kanunla Kat Mülkiyeti Kanunu’na eklenen 57. maddede198; “ Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı, müşterek mülkiyet palına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulabilir. Buna devre mülk hakkı denir” şeklinde tanımlanmıştır. Kanuni tanımdan yola çıkarsak, devre mülk, mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün müşterek maliklerinden herbiri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde yararlanma hakkı veren, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkıdır.

197 Ayan, C. II, s. 401.

198 Devre mülk sisteminin Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenmesinin yerinde olmadığı yönünde bkz.

Oğuzman/Seliçi/Özdemir, s. 561; Arpacı, Düşünceler, s. 460; Erel, s. 169, Yazara göre, “… devre

mülk hakkı doğrudan kat mülkiyeti ile ilgili bir hak değildir ve sadece kat mülkiyetine tabi tâbi bağımsız bölümler üzerinde değil, müstakil mülkiyete tâbi yapılar üzerinde de kurulabilmektedir. Diğer yandan devre mülk hakkını düzenleyen 3227 sayılı Kanun bir çok önemli noktada boşluklar taşımakta ve bu boşlukların giderilmesi hususunda kat mülkiyetinin ilgili hükümlerine atıfta dahi bulunulmamaktadır. Bu bakımdan devre mülk hakkının daha etraflı hükümler taşıyan ayrı bir kanunla düzenlenmesi yerinde olurdu”. Ünal’a göre ise, “…devre mülk, Medeni Kanunda yapı (üst) ve kaynak haklarından sonra, bu haklar gibi kanun gereği devir ve intikal edebilen yeni bir şahsa bağlı irtifak olarak düzenlenmelidir. Zira devre mülkün beraberinde getirdiği sorunlar müşterek malikler ile kat maliklerinin kendi aralarındaki sorunlardan farklı olduğu gibi, yapı (üst) ve kaynak haklarından hâsıl olan sorunlarla da aynı değildir”. Bkz. Ünal, s. 397

B) Devre Mülk Hakkının Hukuki Niteliği

Devre mülk terimi, içinde geçen “mülk” terimi dolayısıyla sistemde hak sahiplerine taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı tanındığı izlenimi uyandırıyorsa da devre mülk hakkının tanımlandığı 57. madde de söz konusu hakkın mülkiyet değil, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olduğu açıkça düzenlenmiştir. Zira devre mülk hakkı taşınmazdan mülkiyet hakkında olduğu gibi tam değil zaman ve içerik itibariyle sınırlı bir yararlanma yetkisi vermektedir199.

Kanunda devre mülk hakkı müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak nitelendirilmiştir. İrtifak haklarının kuruluşu için genel kurallara uygun biçimde bir resmi sözleşme (MK. md. 781) ve ona istinaden yapılacak tescil gereklidir (MK md. 780). Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 61. maddesinde irtifaklar sütununa yapılacak tescilden söz edilmemiş, sadece devre mülk sözleşmesinin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme devre mülkün irtifak hakkı olarak kabul edilip edilmeyeceği yönünde tereddütlere yol açmıştır

Devre mülk hakkının kanunda irtifak hakkı olarak düzenlenmesine rağmen doktrinde hukuki niteliği bakımından görüş birliği mevcut değildir. Bir görüşe göre, her ne kadar kanunda irtifak deyimi kullanılmışsa da bu hak bir irtifak hakkı olmayıp, bir taşınmazın müşterek maliklerinin bu taşınmazın zamansal kullanımı ve yönetimi hususunda yaptıkları sözleşmenin tapu kütüğüne işaret edilmek suretiyle her paydaşın sonraki maliklerine karşı etkisinin sağlanmasından ibarettir200. Bu görüşlerin dayanağı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 60. maddesinde devre mülk hakkının tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazımla kurulduğu görüşüdür201. Diğer görüşe göre ise, Kanunun açık ifadesi ve

199 Ünal, s. 397; Havutçu, Devre Mülk Hakkı, s. 42.

200 Ertaş Şeref, Devre Mülk Hakkı, MBD, Nisan 1986, S. 17, Y. 5, s. 9; Tekinay Selahattin Sulhi, Kat

Mülkiyeti, Eşya Hukuku, C. II/2, İstanbul 1991, s. 133; Oğuzman/Seliçi/Özdemir, s. 561.

201 Ertaş, Devre Mülk, s. 8. Yazara göre, “Tüm aynî hakların tesisi ancak tapu kütüğüne yapılan bir tescil

işlemiyle mümkün olmaktadır. Medeni Kanun ve ilgili mevzuattaki bu hususta tek istisna eski hukuktan gelen Medeni Kanunun meriyetinden sonra tesisi mümkün olmayan aynî hakların Tatbikat Kanunun 39. maddesine göre tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazımıdır. Hâlbuki Kat Mülkiyeti Kanununa ilave hükümler koyan 3227 sayılı kanun devre mülk hakkı ile MK’ nun bu tescil prensibine bir istisna getirmiştir. Çünkü 60. md. Devre mülk hakkının tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazımla kurulacağını kabul etmektedir. Bu kanun devre mülk hakkını bir irtifak hakkı olarak tavsif ettiğine göre diğer irtifak hakları gibi bunun da tapu kütüğünün irtifaklar sütuna tescil suretiyle kurulması gerekmez mi idi?”.

düzenleme tarzı, diğerleri gibi devre mülk hakkının da irtifak hakkı olarak nitelendirilmesini gerektirir202.

Bizce de ikinci görüşe üstünlük tanınması gerekir. Zira Kat Mülkiyet Kanununun 60. maddesinde tapu kütüğünün beyanlar hanesinde devre mülk hakkının kurulduğunun işaret edileceği düzenlenmekte ise de burada tescil prensibine getirilmiş bir istisna söz konusu değildir. Medeni Kanunun 780. maddesi burada da uygulama alanı bulacak ve irtifak hakkı tapu kütüğüne tescil ile doğacaktır203. Buna göre, devre mülke ilişkin 60. maddenin düzenlemesi ile tescil prensibine istisna getirilmemiş, bilakis devre mülkün 57. madde ile müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olduğu belirtilerek Kat Mülkiyeti Kanununun 65. maddesinin atfıyla irtifak haklarının kuruluşuna ilişkin MK md. 780 ve yine bu hükmün ikinci fıkrasının atfıyla MK’nun 704 vd. hükümlerinin uygulanması düşünülmüştür. Böylece irtifak hakkının kazanılmasında ve tescilinde, aksi öngörülmüş olmadıkça taşınmaz mülkiyetine ilişkin hükümlerin uygulanacağını düzenleyen MK md. 780 hükmü karşısında kanunda devre mülk konusunda tescil prensibine istisna getirilerek beyanlar hanesinde işaret edilmek suretiyle kurulduğu yönündeki görüşe katılmıyoruz204.

C. Devre Mülk Hakkının Konusu

Devre mülk hakkını tanımlayan Kat Mülkiyeti Kanununun 57. maddesinde mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümden bahsedilmektedir. Yine

202 Ünal, s. 400; Arpacı, Düşünceler, s. 462; Özmen, s. 102; Havutçu, Devre Mülk Hakkı, s. 46.

203 Arpacı, Düşünceler, s. 462, Yazara göre, “devre mülk hakkının bir irtifak hakkı olarak nitelenmesine

göre, bu hakkın kurulabilmesi için genel kurallara uygun biçimde bir resmi sözleşme ve ona istinaden yapılacak tescil gereklidir. Zira MK. md. 704 (YMK. Md. 780) ve MK. 705 (YMK md. 781) hükümlerinin isteği bu yolda olduğu gibi, kat irtifakının doğuşu ile ilgili KMK. 13/I ve KMK 11/II hükümleri de aynı doğrultudadır. Şu halde bağımsız bölümün veya müstakil yapının tapu kütüğü sahifesine her bir paydaşın müşterek mülkiyet payı ve ona bağlı devre mülk hakkı ayrı ayrı tescil edilecektir. Acaba 60. maddede devre mülk hakkının beyanlar hanesine işaret edilmesi gerektiği yolundaki kaydın fonksiyonu nedir ve anılan kayıt yapılmazsa ne olur? Kanaatimizce, söz konusu kayda bağlanabilecek herhangi bir fonksiyon yoktur. Zira, kanun, beyanlar hanesine “devre mülk hakkı kurulduğu”nun işaret edilmesini istiyor ve demektir ki, söz konusu hak beyanlar hanesine kayıttan önce kurulmuş olacaktır. Aksi takdirde, kanun, hakkın “kurulduğu”ndan söz etmezdi. Zaten, genel prensiplere göre de, bir irtifak hakkının beyanlar hanesine işaret edilmek suretiyle kurulması mümkün değildir. Daha önce kurulmuş olan ve dolayısıyla de tapu kütüğünde müseccel bulunan bir irtifak hakkının ise bir kere de aynı kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gereğini anlamak ve kanun koyucunun bu yoldaki isteğini bir fonksiyonun ifasına matuf görmek fikrimizce doğru olmasa gerektir.” Ünal’ a göre ise, “ … devre mülk hakkı kurmanın tescil esasına bağlanmamış olması da, onun irtifak hakkı sayılmasına engel teşkil etmez. Zira, Hukukumuzda, istisnaen, açıktan geçen mecra irtifakında olduğu gibi olduğu gibi henüz tescil yapılmadan da irtifakın kurulabileceği kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu husus tamamen kanunkoyucunun kanun yapmadaki takdir ve tercihi ile ilgili bir meseledir.”. Bkz. Ünal, s. 400.

aynı Kanunun 58/II maddesinde de, devre mülk hakkının ancak mesken nitelikli, kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş yahut müstakil yapılarda kurulabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre devre mülk konusu taşınmazın kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş bir bağımsız bölüm veya müstakil bir yapı olması gerekmektedir. Şayet devre mülke konu edilmek istenen müstakil bir yapı ise, bu yapının müşterek mülkiyet şeklinde mülkiyete konu olması gerekmektedir. Ancak her halükarda aranan önşart bu yapıların mesken niteliğinde olmasıdır. Bu bakımdan mesken niteliğinde bulunmayan dükkân veya işyeri gibi yapılar üzerinde devre mülk hakkı kurulamaz205.

Kat mülkiyeti kurulmuş bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde devre mülk kurulmasının mümkün olup olmadığına ilişkin soruya Kat Mülkiyeti Kanununun 62 maddesi hükmü “Kat mülkiyetine çevrilmiş birden fazla bağımsız bölümlerden bazılarının üzerinde devre mülk hakkı kurulması, aksi yönetim planında kararlaştırılmamışsa, diğer bağımsız bölüm maliklerinin muvafakatlerine bağlı değildir” diyerek olumlu yanıt vermektedir. Ancak yönetim planına aksi yönde hüküm koyarak bu durumu engellemek hukuken mümkündür206.

D. Devre Mülk Hakkının Kurulması

Devre mülk tesisi için müşterek maliklerce yazılı bir devre mülk sözleşmesi yapılması gerekmektedir. Kanunda adı geçen devre mülk sözleşmesinde, üzerinde devre mülk hakkı kurulacak yapı veya bağımsız bölümlerin ortak malikler arasında dönem süresi, devir ve teslimi ile istifade şekil ve usulleri, yöneticilerin seçimi ile hak ve sorumlulukları, büyük onarım için ayrılacak dönem, bakım masrafları gibi hususlar düzenlenir (KMK md.61/I). Devre mülk sözleşmesi bu sistemin anayasası gibidir. Sistemin iyi işlemesi her şeyden önce başlangıçta bu sözleşmenin eksiksiz, doğabilecek muhtemel sorunları önceden yeterli ilkelere bağlamış olmasına bağlıdır207. Devre mülk sözleşmesinin bütün hak

205 Ertaş, Eşya, s. 435, devre mülk hakkının sadece mesken olarak kullanılmaya elverişli taşınmazlarda

kurulabilmesi konusundaki eleştiri için bkz. Erel, s. 170.

206 Arpacı bu düzenlemeyi eleştirmektedir. Yazara göre, KMK. 62. md. hükmünün yönetim planına bu

konuda müdahale hakkı vermesi tenkide şayandır. Madem ki bağımsız bölümler başlı başına birer taşınmaz sayılmaktadır (KMK md. 13/IV) o halde bu taşınmazla ilgili aynî tasarruflar münhasıran malikin yetki alalında bulunmalıdır. Nasıl ki, kat mülkiyeti rejimine tabi olmayan bir yapı üzerinde devre mülk hakkının kurulması komşu maliklerin şu veya bu şekilde açıklayacakları rızalarına bağlı tutulmamışsa, kat mülkiyetine çevrilmiş bir taşınmazdaki bağımsız bölümler için de aynı yolda düşünmek gerekir. Bkz. Arpacı, Düşünceler, s. 467.

sahipleri tarafından imzalanması şarttır (KMK md. 61/I, 2. c.). Bu düzenleme bize devre mülk sözleşmesinin en azından adi yazılı olması gerektiğini göstermektedir.

Devre mülk sözleşmesini müteakiben devre mülk hakkının kurulması hususunda tapu sicil müdürlüğünde resmi senet düzenlenecektir. Bu resmi senette her bir hak sahibine ait birlikte mülkiyet payı ve bu paya bağlanan taşınmazdan yararlanma devreleri ve süreleri belirtilmelidir. Tapu memuru tarafından düzenlenecek resmi senede devre mülk sözleşmesi de eklenerek tapu kütüğünün irtifaklar sütununa gerekli tescil işlemi yapılır208. Bunun yanında devre mülk sözleşmesi de tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilir (KMK md.61/I). Sözleşmenin beyanlar hanesinde işaret edilmesinin fonksiyonu, devre mülk sözleşmesinde yer alan esasların sonraki müntesipler için de etkili olabilmesinin sağlanmasıdır209.

E. Devre Tatil Sistemi ile Devre Mülk Sisteminin Karşılaştırılması

Devre tatil sözleşmesiyle taşınmazdan tatil amaçlı zamanla sınırlı yararlanma sağlayan sisteme en çok benzeyen yararlanma tarzı devre mülktür. Esasen devre mülk hakkı ile devre tatil arasında bu hakların hukuki nitelikleri dolayısıyla çok temel farklılıklar var ise de bu iki sistem karıştırmaya da sebep olacak şekilde bazı noktalarda birbirine yaklaşmaktadır210.

Devredilebilirlik ve mirasçılara geçme noktasında devre mülk ve devre tatil bezerlik göstermektedir. Gerek devre tatil hakkının gerekse de devre mülk hakkının, kanundan211 (yabancıların mülk edinmesine ilişkin sınırlamalar) ve sözleşmeden kaynaklanan sınırlamalar dâhilinde kalınması şartıyla üçüncü kişilere devri mümkündür. Mirasçılar bakımından da, hem devre mülk hakkı hem de devre tatil sözleşmesinden doğan hak, terekede yer alacak ve kanuni veya atanmış mirasçılar ile lehine ölüme bağlı tasarrufta bulunulan kişi, kanun veya ölüme bağlı tasarruf gereği hak sahibi olacaktır. Devre mülk açısından Kat Mülkiyeti Kanununun 58. maddesinin son fıkrasında mirasçılara intikali açıkça düzenlenmiştir. Mirasçılara intikal hususunda devre tatil açısından da tereddüt

208 Karşı görüşte Ertaş, Eşya s. 436; Oğuzman/Seliçi/Özdemir, s. 563.

209 Ayan, C.III, s. 405; Arpacı, Düşünceler, s. 463, Ertaş, Eşya, s. 437; Özmen, s. 172.

210 Canyürek Murat, Devre Tatil Sistemi ve Bunun Hukuki Niteliği Üzerine Düşünceler, Devre Tatil

Usulü, İktisadi Araştırmalar Vakfı, İstanbul 1994, s. 52.

211 Böyle bir sınırlama devre mülk hakkının müşterek mülkiyet payına bağlı irtifak hakkı olması sebebiyle

mümkünken, aynî hak niteliğinde olmayan devre tatil sözleşmesi bakımından söz konusu olmayacaktır. Bkz. Canyürek, s. 52.

etmemek gerekir. Zira tereke mevcudunun hesaplanmasında alacaklar da terekeye dahil edilir. Alacağın sözleşmeden veya sebepsiz zenginleşmeden veya haksız fiilden doğmuş olması arasında fark bulunmamaktadır212. Bu bakımdan devre tatil sözleşmesinden doğan alacak da terekeye dahil olacaktır. Keza devre tatil sözleşmesinden doğan alacak hakkı mal vasiyeti şeklinde ölüme bağlı tasarrufa konu olabilir213.

Devre tatil ve devre mülk sitemlerinin temel benzerliği hak sahibinin, hakka konu olan bağımsız bölümden her sene yılın belirli zaman diliminde istifade hakkının bulunmasıdır. Dikkat edilirse her iki sistemde de, bağımsız bölüm ve devre olmak üzere iki unsurun varlığı gerekmektedir214. Hangi sistem olursa olsun, hak sahibi, bağımsız

bölümden belirli bir devrede istifade hakkına sahiptir215.

Tüm benzerliklerine rağmen devre mülk ve devre tatil sistemleri hukuki nitelik bakımından birbirinden çok farklı kurumlardır. Devre mülk, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 57. maddesinde de tanımlandığı gibi müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkıdır. İrtifak hakkı ise, bir eşya üzerinde hak sahibine o eşyadan yararlanma yetkisi sağlayan bir aynî haktır. Aynî hak olarak herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir etkiye sahiptir216. Buna karşılık devre tatil sözleşmesinden doğan hak ise, devre tatil sahibi ile aralarındaki sözleşme gereği sözleşmenin karşı tarafı olan sağlayıcıya karşı ileri sürülebilen nisbî nitelikte alacak hakkını ifade eder. Sözleşme konusu hakkın nisbi niteliği gereği, aynî haklar gibi herkese karşı değil sadece sözleşmenin karşı tarafına karşı ileri sürülebilir.

Nihayet, devre mülk hakkının irtifak hakkı olarak nitelendirilmesi dolayısıyla kurulması, Medeni Kanunun 780. maddesine tabi olacaktır. Anılan hüküm uyarınca irtifak hakkının kurulması için tapu kütüğüne tescil şarttır. Yine düzenlemenin ikinci fıkrasına göre irtifak hakkının kazanılmasında ve tescilinde, aksi öngörülmüş olmadıkça taşınmaz mülkiyetine ilişkin hükümler uygulanacaktır (MK md.780/II). Buradan hareketle devre mülk hakkı üzerinde başkası lehine aynî hak tesis etmek isteyen veya bu hakkı bir başkasına devretmek isteyen hak sahibinin bunu geçerli olarak yapabilmesi için tescil işlemini gerçekleştirilmesi gerekmektedir217. Yargıtay da birçok kararında resmî şekilde 212 Ayan, Miras, s. 156. 213 Ayan, Miras, s. 96. 214 Özmen, s. 62. 215 Karaşahin, s. 34. 216 Oğuzman/Seliçi/Özdemir, s. 603. 217 Karaşahin, s. 34; Başyiğit, s. 2114.

yapılmayan devre mülk sözleşmesinin geçersiz olduğuna hükmetmektedir218. Devre tatil sözleşmesi ise 4822 sayılı kanunla Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna eklenen 6/B maddesindeki tanım ve bu maddenin ikinci fıkrasına istinaden Bakanlık tarafından çıkarılan Devre Tatiller Hakkında yönetmelik gereği yazılı olarak yapılması zorunlu bir sözleşme olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanımızca düzenlemeden sözleşmenin en azından adi yazılı şekilde yapılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca ifade tarzından ve kanunun amacından buradaki şekil şartını ispat değil geçerlilik şekli olarak anlamak daha doğru olacaktır219.

3. Otelcilik Sözleşmesi

Otelcilik sözleşmesi, otel ile müşteri arasında konaklama edimine yönelik sözleşmesel bir bağı ifade etmektedir. Bu sözleşmenin kurulmasıyla, otelci, bir miktar para karşılığında müşterileri otele kabul etmek ve genellikle kısa bir süre için onların konaklamalarını, buna bağlı olarak diğer hizmetler ve iaşelerini (yedirip içirme) sağlamak şeklinde şahsi bir edim yükümlülüğü altına girmektedir220.

Otelcilik sözleşmesi de, Borçlar Hukukuna hakim olan irade muhtariyeti ve bunun sözleşmeler alanındaki tezahürü olan sözleşme özgürlüğü ilkesinden hareketle değişen yaşam koşullarının oluşturduğu ihtiyaçlar çerçevesinde doğup şekillenmiştir. Bu bakımdan sözleşmenin kanuni bir düzenlemesi bulunmamaktadır. Ancak rahatlıkla söyleyebiliriz ki otelcilik sözleşmesi de karma sözleşmeler kapsamında yer alan kombine bir sözleşmedir221.

Görüldüğü gibi hukuki nitelik bakımdan devre tatil sözleşmesi ile otelcilik sözleşmesi benzerlik göstermektedir. Ancak bu iki sözleşmenin benzerliği her iki sözleşmenin de bir kombine sözleşme olmasıyla sınırlıdır. Zira devre tatil sözleşmeleri gibi

Belgede Devre tatil sözleşmesi (sayfa 58-75)