• Sonuç bulunamadı

Davanın Tarafları

Belgede Yapi malikinin sorumlulugu (sayfa 105-109)

1. Davacı Olabilecek Kişiler

Bina veya diğer yapı eserinden zarar gören herkes, davacı olabilmektedir. Zarar gören kişi

komşu da olabilir, kiracı da olabilir, intifa hakkı sahibi de olabilir. Dolayısıyla zarar gören kişinin yapı malikiyle olan hukuksal ilişkisinin sorumluluğun doğması açıcından bir önemi bulunmamaktadır. Yapı malikiyle herhangi bir hukuksal ilişkisi bulunmayan üçüncü kişiler de davacı olabilir. Ancak gerekli olan şart, davacıların yapının yapım bozukluğu ya da bakım eksikliğinden kaynaklı doğrudan ya da dolaylı olarak zarara uğramış olmaları gerekir. Örneğin üçüncü kişinin yapının yapım bozukluğu sonucunda vücut bütünlüğünün bozulması doğrudan zarar, bu kişinin ölmesi sonucunda yakınlarının bundan sonraki yaşamlarında ölen kişinin desteğinden mahrum kalması ise dolaylı zarar olduğu için destekten mahrum kalacak kişiler de davacı olabilmektedir. Yani kanun koyucu davacının kimler olabileceği noktasında herhangi bir sınırlama getirmemiştir423.

Maddi tazminat davaları sadece zarar gören kişi tarafından açılabilir. Ancak zarar görenin kısıtlı ya da küçük olması halinde istisnai olarak bu kişilerin yasal temsilcileri söz konusu davayı açabilmektedir. Manevi tazminat ise şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için bu davayı ancak zarar görenin kendisi açabilir. Dolayısıyla zarar gören kişinin küçük ya da kısıtlı olması halinde dahi manevi tazminat davasını yasal temsilcisinin onayını almadan bizzat kendisinin açabilmesi mümkündür. Ancak doktrinde ayırt etme gücü olmayanların maddi ve manevi tazminat davası açamayacağı kabul edilmektedir. Dolayısıyla ayırt etme gücü olmayan

      

422 Kılıçoğlu, s. 367; Koç, s. 82. 

kişilerin uğradığı zarardan dolayı maddi ve manevi tazminat davasını yine yasal temsilciler açabilir424.

Eğer zarar gören kişi manevi tazminat davası açmadan önce bina veya yapı eseri dışında başka bir sebepten dolayı ölmüşse bu durumda mirasçılar manevi tazminat davasını zarar gören adına açamazlar. Ancak zarar gören sağ iken manevi tazminat davasını açıp yine bina veya yapı eseri dışında başka bir sebepten dolayı ölmesi halinde mirasçılar söz konusu davayı devam ettirebilirler425426.

2. Davalı Olabilecek Kişiler

TBK’nın 69.maddesinde bina veya yapı eserinin yapım bozukluğu ya da bakım eksikliğinden

kaynaklanan zararından yapının malikinin sorumluluğunun doğacağı hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla zarar gören davacının, açacağı tazminat davasında sorumlu tutulacak davalı, yapı maliki olacaktır. Malik, gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir427. Ayrıca, malikin ayırt etme gücüne sahip olmaması davalı olmasını ve söz konusu zarardan sorumlu tutulmasını engellemez428.

Yine TBK’nın 69.maddesinde intifa ve oturma hakkı sahiplerinin de malik ile birlikte bakım eksikliğinden dolayı müteselsil olarak sorumlu tutulacağı hüküm altına alındığı için429 yapının bakım eksikliğinden kaynaklanan zararları için açılan tazminat davalarında intifa ve oturma hakkı sahiplerinin de davalı sıfatına haiz olabileceğini söyleyebiliriz.

      

424 Töre, H.F. (1970). Manevi Tazminat Davaları. Ankara Barosu Dergisi, 2, 237‐248, s. 238; Naimi, s. 55. 

425 Yarg. 4. HD. 2.6.1994, K. 1994/5093 ve E. 1994/1898: “manevi tazminat isteme hakkı, kural olarak zarar görene 

ait bir haktır. Ancak, zarar gören ölmeden önce dava açmış ( ki olayda durum böyledir ) veya dava açma iradesini  izhar  etmiş  ise,  manevi  tazminat  isteme  hakkı  mirasçılara  intikal  eder;  mirasçılar,  açılmış  davaya  devam  edebilirler” (www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 4.9.2016). 

426 Naimi, s. 54‐55; Gökcan, s. 810; Eren, s. 788. 

427  Yarg.  3.  HD.  16.3.2016,  K.  2016/3998  ve  E.  2015/7031:  “Ancak;  6098  Sayılı  Türk  Borçlar  Kanununun 

69.maddesinde; Bir binanın veya yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki  eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür (818 sa.yasa 58.m). Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir  yapı  eserinden  zarar  görenleri,  mümkün  olduğu  kadar  basit  ve  dolaysız  bir  tazmin  imkânı  sağlayarak,  onları  korumaktadır. Bu anlamda sorumlu olabilecek malik, gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olabileceği gibi, kamu  hukuku tüzel kişisi de olabilir” (www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 11.9.2016).  

428 Reisoğlu, s. 191; Naimi, s. 56.  429 Bkz. Bölüm 2/ II/ C/ 1. 

Kiracının, yapının bakımını üstlenen yardımcı kişilerin, müteahhidin, mühendisin ve mimarın, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan üçüncü kişilerin, yapıyı ödünç alan kişilerin ve eski malikin yapıdan kaynaklanan zararlarda kusuru bulunmalarına rağmen TBK m.69 kapsamında sorumlulukları bulunmadığı için davalı sıfatına sahip olamazlar. Ancak daha sonra açılacak rücu davalarında bu kişilerin davalı sıfatında bulunmaları mümkün olur.

Her ne kadar üzerinde durmuş olsak da özellik arz eden durumlarda TBK m.69 hükmü kapsamında kimlerin davalı olabileceğini kısaca belirtmekte fayda vardır.

Kat mülkiyetine, paylı mülkiyete ya da elbirliği mülkiyetine tabi bir yapıdan meydana gelen zararda maliklerin tümü müteselsil olarak sorumlu tutulacağı için bu kişilerin tümüne karşı tazminat davası açılabilir. Dolayısıyla müteselsil olarak sorulu tutulan maliklerin tümü davalı sıfatına haiz olabilmektedir430.

Bütünleyici parça veya eklentiden meydana gelen zararlardan asıl yapının maliki, TBK m.69 hükmü uyarınca sorumlu tutulacağı için bu durumda asıl yapının maliki davalı olacaktır. Asıl yapının maliki farklı, eklentinin maliki farklı olsa bile durum değişmez. Eğer eklenti asıl yapının tahsis amacına uygun bir şekilde özgülenmiş ise eklentiden meydana gelen zarardan da asıl yapının maliki sorumlu tutulacağı için davalı, asıl yapının maliki olacaktır431.

Birden fazla taşınmazın sınırını belirleyen hailler, söz konusu taşınmazların ortak mülkiyeti olarak kabul edildikleri için haillerden meydana gelen zarardan dolayı açılan tazminat davalarında taşınmaz maliklerin her biri davalı olabilecektir432.

Haksız inşaat halinde inşaat, arazinin bütünleyici parçası olacağı için arazinin maliki, haksız yapının da maliki sayılacaktır. Dolayısıyla haksız inşaatın meydana getirdiği zarardan dolayı açılacak tazminat davalarında davalı, arazinin maliki olacaktır433.

      

430 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ i; Bölüm 2/ II/ 3/ j.  431 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ a. 

432 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ b.  433 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ c. 

Başkasının arazisine taşırılan yapının maliki, ana yapının yapıldığı taşınmazın maliki olacaktır. Dolayısıyla taşkın yapının yapım bozukluğu ya da bakım eksikliğinden kaynaklanan zararlardan dolayı açılan tazminat davalarındaki davalı, ana yapının maliki olacaktır434.

Bağımlı mecralardan kaynaklanan zararlardan dolayı açılan tazminat davalarında ise davalı bağımlı mecradan faydalanan arazinin maliki olacaktır. Transit mecrada ise durum farklıdır. Transit mecralara ilişkin açılan davada, transit mecranın üzerinden veya altından geçtiği arazinin maliki değil, mecradan yararlanan arazinin işletme sahibi davalı sıfatına haiz olur435. İnançlı devir haline konu edilmiş bir yapının yapım bozukluğu ya da bakım eksikliğinden kaynaklanan zarar nedeniyle açılan tazminat davasında, inanılan kişi davalı olur. Çünkü yapının maliki, yapı tekrar gerçek malike iade edilene kadar inanılan kişi olarak kabul edilmektedir436. Mülkiyeti saklı tutma sözleşmesine konu edilmiş bir yapıdan kaynaklanan zarardan dolayı açılan davada alıcının da satıcının da davalı olabileceğini düşünmekteyiz. Çünkü zarar görenin zararını sadece alıcının karşılaması mümkün olmayabilir. Bu durumda zarar görenin, zararını kısa sürede tazmin edebilmesi için malikin de sorumlu tutulması daha uygun olacaktır437. Tahsis amaçları farklı olan birden fazla yapının bir arada bulunması halinde meydana gelen zararın hangi yapıdan kaynaklandığı tespit edilebiliyorsa o yapının maliki açılacak tazminat davasında davalı olur. Ancak söz konusu zararın hangi yapıdan kaynaklandığı tespit edilemiyorsa söz konusu iki yapı eserinden daha fazla önemli olarak kabul edilen yapı maliki, davalı olacaktır438.

Son olarak Kurt’un savunduğu görüşe katılarak kamu tüzel kişilerinin gerek kamu hizmeti için gerekse özel hukuk hükümleri göre sahibi oldukları yapılardan kaynaklanan zararlardan dolayı TBK m.69 hükmü kapsamında açılacak davada davalı sıfatına haiz olabileceklerini düşünmekteyiz. Ancak Yargıtay, kararlarında sadece özel hukuk hükümlerine tabi yapılardan kaynaklanan zararlarda kamu tüzel kişilerinin TBK m.69 kapsamında davalı olarak sorumlu tutulabileceğini kabul etmiştir. Kamu hizmetine tahsis edilmiş yapılardan meydana gelen        434 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ d.  435 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ e.  436 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ f.  437 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ g.  438 Bkz. Bölüm 2/ II/ 3/ h. 

zararlar idarenin hizmet kusuru olarak kabul edildiği için TBK m.69 hükmü kapsamı dışında tutulmuştur439.

Belgede Yapi malikinin sorumlulugu (sayfa 105-109)