• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

1.3. Kültür Yayıncılığındaki Meslekler ve Süreçlerin Tanımlanması

1.3.6. Dağıtım

Yayıncılık sektörünün en can alıcı noktalarından biri dağıtım sektörüdür. Basılan kitabın piyasaya sürülmesini sağlayan, kitapçı yayınevi arasındaki aracı kurum, dolayısıyla para akışının üzerinde yürüdüğü kanaldır, ama her şeyden önce dağıtımcılık bir lojistik faaliyetidir. Geri kalan alacak/verecek hesapları, vadeli/vadesiz işlemler bundan sonra gerçekleşir. Piyasanın dönüşümünü takip etme açısından dağıtım en kilit noktalardan biridir. Dağıtımın ve yayıncılığın dönüşümü piyasanın süreçte aldığı şekli ifade etmesi açısından belirleyici rol oynar.

Dağıtım kitapların yayıncıdan çıktığı anda piyasada yer almasını sağlayan mekanizmadır. Kitap matbaadan gelir ve yayınevi çeşitli yöntemlerle kitaplarını dağıtımcısına ya da dağıtımcılarına verir, dağıtımcılar da kendi bölgelerine ait kitapçı, kitabevleri ya da temasta oldukları farklı farklı kanallara ulaştırır.

“Kitapçı, kitap ve okur kitlesi arasında ortaya çıkan ilişki, aynı şekilde

dağıtımı ıslah etmeyi ve yaymayı amaçlayan yeni pratiklerin ortaya çıkışıyla da kendini gösterir. Kısa zaman sonra renkli hazırlanmaya başlanan reklam                                                                                                                          

afişleriyle müşterinin dikkati çekilmeye çalışılır; gazetelerdeki yenilikler, bir ilan servisiyle bildirilir; nihayet, eleştirmenlerde kurulan iyi ilişkiler sayesinde her bir yeni kitap olumlu karşılanan bir edebiyat olayı halini alır.”240

“Edebiyat olayı” haline gelmeden önceki aşama olarak dağıtım için 1993-94 yılları arasında Türkiye Yayıncılık Sektörü Araştırması’nda en çok kullanılan dağıtım kanalları sırasıyla şunlar olarak sunulmuş: Dağıtım Şirketleri, Fuarlar, Kitabevleri, Kendi Kitabevi, Direkt Pazarlama, Kitap Kulüpleri, PTT, Kendi Dağıtım

Kanalı, Sergiler ve Başka Yayınevleri.241 Bu kanallar oransal olarak değişmiş olsalar

bile genel olarak bir değişim göstermemiş buna ek olarak PTT kanalına Kargo firmaları ve İnternet satış siteleri eklenmiştir. Özellikle İnternet bu kanalın en hızlı ilerleyen ve giderek de değer kazanan satış kanallarından biri olma yolundadır. Şu an resmi olarak açıklanan bir rakam olmasa da % 5 gibi görünen piyasa payı giderek artmakta ve yaygınlığı her geçen gün internet kitap satış sitelerinin çeşitliliğiyle gözler önüne serilmektedir.

Dağıtımcı, yayınevinden kitabı genellikle % 40 (genel teamül olarak) oranında bir indirimle alır ve karşılığında dört aylık bir çek vererek yayıneviyle olan ticaretini gerçekleştirir. Sonrasında % 40 indirimle aldığı kitapları kitapçılara % 20- 25 ile satar ve aradaki % 15-20 oranındaki fark dağıtımcının geliri olur –ve içinden

masraflar çıktığında kendisine kalan miktar % 5 civarındadır.242 Kitapçılar da

doğrudan okuyucuya ulaşır ve istediği orandaki indirimle aradaki farktan kârını oluşturur. Bu işleyiş genel teamüller içerisinde ve yayıncılık piyasasının yıllar içinde oluşan, kabul görmüş işleyişinden ileri gelir. Bununla birlikte düşünülen ve istenilen tam olarak gerçekleşmez ve çarklar arasındaki küçük bir sıkıntı tüm çarkları etkileyerek saatin çalışmasını engeller. Türkiye’deki yayıncılık piyasası da bu

anlamda çok sık duran ama arada bir de çalışan saate benziyor.243

                                                                                                                         

240  Frederic  Barbier,  Catherine  Bertho  Lavenir,  Diderot’dan  İnternete  Medya  Tarihi,  Çev.:  Kerem  

Eksen,  İstanbul:  Okuyan  Us  Yay.,  2001,  s.  85.  

241  Türkiye  Yayıncılık  Sektörü  Araştırması,  s  19.

242  “Ben  size  rasyonel  bir  şey  söyleyeyim:  Bir  dağıtımcının  100  birim,  1.000  birim  satışı  var.  Yüzde  5  

brütle  çalışıyor.  Nereden  bakılırsa  bakılsın  yüzde  bir-­‐iki  batağı  var.  Yüzde  beş  brüt  ile  çalışırken,   diyelim  ki  her  ay  bir  milyon  YTL’lik  bir  cirosu  var.  Bunun  yüzde  beşi  ayda  50  bin  YTL  yapar.  Bunun   arkasına  kefil  oluyor,  bu  kadar  rakamın  altına  imza  atıyor.”  Kenan  Kocatürk-­‐Yayıncılar  Birliği  Yönetim   Kurulu  Üyesi  ve  Literatür  Yayınları  sahibi,  Söyleşi,  Ağustos  2006,  BGST  (Boğaziçi  Gösteri  Sanatları   Topluluğu),  http://www.bgst.org/keab/kk20071102.asp    (Erişim  Tarihi,  20  Eylül  2011).  

243   Agora   Yayınları   Sahibi   Osman   Akınhay,   kendi   yayınevlerinin   çıkardığı   aylık   edebiyat   dergisi  

Mesele’nin   giriş   yazısında   “1995’lerden   beri   ‘yükselen   bir   dalga’   halinde   seyrettiği   varsayılan   Türkiye’deki  kitap  yayıncılığındaki  ‘köpüğün  dağılması’nın  tahribatını  anlamak  için”  okuyucu  kitlesinin  

Yukarıda genel teamül olarak ifade edilen dağıtımcılara verilen % 40 rakamının her zaman için geçerli olmadığını belirtmek gerekiyor. Keza aynı durum dört aylık verilen çeklerde de geçerlidir. Bu örnekler yayıncılığın işleyişinde bir ceterisparibus varsayımını geçersiz kılmak ve bir yayınevinin yaşaması için olmazsa olmaz büyük değişkenlere tekabül eder. Buna göre dağıtımcıya verilen kitaba yapılan iskonto oranı zaman zaman düşmekte zaman zamansa artmaktadır. Bugün piyasada % 30 ila % 70’lere varan oranda indirimler uygulanmaktadır. Aradaki fark oldukça fazla olmakla birlikte, aradaki farkın açılması bize piyasanın ne kadar dengesiz, sistemsiz ve denetimsiz yürüdüğünün ve bir yayıncılık piyasasından ziyade serbest ekonominin kurallarına göre işleyen bir rekabet piyasasının hakimiyetinden söz edilebileceğini göstermekte ve aynı zamanda manipülatif küçük tehditlere karşı savunmasız olduğuna işaret eder. Sadece bu fark bile yayıncılığın (tümüyle bir piyasanın) durduğu zayıf noktayı ifade etmesi adına anlamlıdır. Arada oluşan % 30 ile % 70 arasında oluşan % 40 gibi bir farkın nereye gittiği ve kimler tarafından el konulduğu ya da piyasada giderek tek ellerde toplanmaya ve piyasalar (yayıncı, dağıtımcı, kitapçı vs) arasında eşitsizlikler kurulmaya başladığını ya da rekabet dolayısıyla kâr oranlarının düştüğünü görmek mümkün. Alınan ve Satılan fiyat arasındaki farkın artması bize aracıların azaldığını ve aslında doğrudan satış dediğimiz ilişkinin başladığını da haber verir niteliktedir. Bu da aracıların ortadan kalktığını ve piyasanın yukarıda bahsedilen yayıncı-dağıtımcı-kitapçı işleyişinin

sekteye uğradığına dair en büyük kanıttır.244

Semih Gümüş’ün verdiği rakamlarsa şöyledir:

“Yayıncık kâr oranı çok düşük bir iş; kitap pahalı bir nesne, maliyeti çok yüksek bir ürün; çünkü işçilik dışındaki her türlü girdisi bir defa ithaldir, yani hiçbir yerli girdisi yoktur. Kitap maliyeti çok yüksek bir ürün; kâğıt çok değerli, mürekkep çok değerli, kâr aşağı yukarı %20 ile %30 arasında değişir ortalama. Dolayısıyla bir kitabın maliyeti, aşağı yukarı, kâğıt, baskı maliyeti %15’se telif ücreti %10 toplam                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          

değişimine,   televizyon   ya   da   iphone’vari   çeşitli   aletler   karşısında   yenilen   kitabın   “sonbaharını”   anlatıyor   ve   sürekli   bir   beklenti   düzeyinin   yayıncılık   sektöründe   aralarda   gerçekleşen   “pastırma   yazı’nın  mayıştırıcı  sıcaklığında  işler  nasılsa  düzelir  izlenimi”nin  yanıltıcı  olduğunu  ifade  ediyor.  Bkz.   Osman   Akınhay,   “Sayfa’nın   ‘Ekran’la   Nafile   Dansı:   Kitap   Yayıncılığının   Kederli   Sonbaharı”,   Mesele   Dergisi,  Sayı:  24,  Aralık  2008,  s.  4-­‐7.  

244  “Geçmişte  yayıncılar  sadece  yayıncılık  yapıyordu,  kitap  üretiyorlardı.  Dağıtım  firmaları  da  

dağıtımcılık  yapıyordu.  Ekonomik  koşulların  gitgide  zorlaşmasından  dolayı,  dağıtımcılar  yayıncılık  da   yapmaya  başladılar.  Aralarındaki  rekabetten  kaynaklı  kâr  marjları  düştü.  Ekonomik  olarak  daha  düşük   kâr  marjlarında  çalışmaya  başlamalarından  kaynaklı,  birçok  dağıtımcı,  yayıncılık  yapmaya  başladı.”   Sabahattin  Göksu-­‐Metis  Yayınları  Satış  Müdürü,  Söyleşi,  Şubat  2007,  BGST  (Boğaziçi  Gösteri  Sanatları   Topluluğu),  http://www.bgst.org/keab/sg20071102.asp    (Erişim  Tarihi,  20  Eylül  2011).  

%25 ederse bugün dağıtıcıya verdiğiniz pay %45 ortalama dolayısıyla ne eder dışarıya giden %70. Size kalır işte %30 kitap çok pahalı yani lüks bir baskıdır, bu kâr oranı %30’dan %25’e %20’ye hemen düşüverir. Dağıtıcı da bu kendisinin aldığı %45’lik payın büyük bir bölümünü kendisine değil kitapçıya verir. Aslan payını kitapçı bir bakıma alır. Aslında yeryüzünün kuralında doğrudur bu, aracı olan her zaman en çok payı alır, üreten en azını alır, her sektörde böyledir, bir kitaptan yüzde yüz kâr edilmez; ama bir tişörtten yüzde yüz de kâr edilir!”245

Yayıncı doğrudan yüksek indirimle ve yüksek tiraj vaadiyle büyük kâr beklentisiyle/taahhüdüyle kitapçılarla ya da kitapçı zincirleriyle anlaşarak kitabının öne çıkmasına ve diğer kitapların yerine kendi kitaplarının sunumuna yönelik bir hamle yapar. Bu da daha önceki dayanışma ilişkilerinin tersine bir rekabet ilişkisini içerir. Artık 1000 kitaplık bir Babıali camiası değil 34863 kitaplık koca bir

sektördür.246 Rekabet, aynı zamanda bir kitabın rafta öne çıkması diğer kitabın geri

plana düşmesi demek olduğu gibi güç dengelerinin de aynı zamanda bir göstergesidir. Halen karşılıklılık ilişkilerinin izlerini taşıyan yayıncılıkta günümüzde bunun izlerini görmek artık birçok yayıncıya şaşırtıcı gelmeyecektir. Özellikle zincir mağazalarda bu anlaşma/pazarlama/vitrin kiralama biçimlerine girmek ‘eski’ ilişkilerin kırılma belirtilerinden sayılabilir. Yüksek tirajda bir getiri sunabilen bu yöntem kitle üretimine dönük bir pazarlama stratejisine yönelmeyi getirmekle birlikte piyasada nüfuz alanı geniş bir güce de gereksinmektedir. Bunu da elbette ki yan komşu değil, karşıdaki büyük mağaza sahibiyle kurulan ilişki ve dergi ve

gazetelerde aynı anda başlayan programlar, reklamlar, tanıtımlar vs belirleyecektir.247

Grafik sanatçısı, çevirmen ve şair olan Sait Maden, Çekirdek Yayınları adında bir yayınevi kurmuştur. Sait Meden’in neden “işgören”ken “işveren” olmak istediğini anlatığı yazıyı yukarıda anlattığımız süreci birinci ağızdan özetlememiştir:

“Çekirdek Yayınları 1996’da kuruldu. Çalışma programı Sait Maden’in telif ve çeviri bütün yapıtlarını yayımlamakla sınırlı. Onun çeviri yapıtlarının büyük bir bölümü eski ve yeni dünya şiirinin bellibaşlı ozanlarından aktarılmış yapıtlardan oluşuyor. Telif yapıtlarsa Sait Maden’in şimdilik dört cildi yayımlanmış olan toplu şiirlerinin yanı sıra, şiir sorunları üzerine incelemeler, birtakım ozanlar üzerine                                                                                                                          

245  Semih  Gümüş  ile  Kişisel  Görüşme,  İstanbul,  04  Temmuz  2011.  

246  2010  yılı  “İllere  gore  yayınlanan  materyal  türlerinin  sayıları”  http://www.earsiv.net/isbn/  .  

İstatistik  başlığı  altında.  (Erişim  Tarihi,  20  Eylül  2011).  

yorumlar, grafik sanatının eski ve yeni temel sorunları üzerine araştırmalar gibi konuları içeriyor.

Bir yayınevi kurma düşüncesi nereden çıktı? Önce şunu söyleyeyim: Ressamın ben, bunun yanısıra grafikçi ve tasarımcıyım. Çok uzun yıllardan beri uygulayageldiğim bir meslek; bunun da ağırlıklı olarak özel bir kolu: Kitap tasarımı. Herhangi bir kitabı boyut, kâğıt türü, yazı seçimi, kapak tasarımı, gerektiğinde resimleme gibi her türlü ayrıntısını çözümleyerek ortaya çıkarma. Böyle bir uğraşın gerektirdiği bütün iş kanalları, matbaası, kâğıtçısı, ciltçisi şusu busu her zaman elimin altında, kolaylıkla yönlendirebileceğim bir konumda oldu.diyeceğim, un var, şeker var, yağ var; eh, helva yapmak kolayın kolayı. Bir neden bu. Biri de şu: Uzun yıllardan beri birçok yayınevinde kitaplarım yayımlandı. Tecimsel bir kuruluş için ilk amaç yapılan işin elden geldiğince ucuza çıkması, basılan kitabın yayınevine kâr bırakması. Anlayış böyle olunca ve siz çok titiz bir adamsanız, sonuca katlanmaktan başka çareniz yoktur. Bir de insan ilişkileri, para ilişkileri, üretim boyunca çıkabilecek olumsuzluklar yorucu, yıpratıcı durumlardır genellikle. Bir neden de şu: Çalışmalarınızın yüzde doksanı şiir. Dünyanın eski yeni birçok büyük ozanından çeviriler yapmışsınız. Ama bunların kimisi ülkemizde hiç tanınmıyor. Hangi yayıncı göze alır bilinmeyen bir ozanın kitabını yayımlamayı 1964’te Mehmet Fuat’ın De Yayınevi’nde Blaise Candrars’tan bir seçme yayınlamıştım da yirmi yılda zor tükenmişti.

İşte Sait Maden’in yapıtları için özel bir yayınevi kurma düşüncesi bu

nedenlerden ortaya çıktı. Pişman mıyım? Birçok güçlüğü olmasına karşın hayır!”248