• Sonuç bulunamadı

2 ÇEVRE VE EKONOMİ İLİŞKİLERİ BAKIMINDAN İKTİSADİ ARAÇLARIN KURAMSAL BİR DEĞERLENDİRMESİ ARAÇLARIN KURAMSAL BİR DEĞERLENDİRMESİ

2.1 İktisadi Araçların Küresel Isınma Sorununun Çözümünde Kullanımının Kuramsal Temelleri

2.1.1 İktisadi Araçlar ve Çevre İlişkisinin Neoliberal İktisat Kuramı Açısından Değerlendirilmesi Açısından Değerlendirilmesi

2.1.1.3 Dışsal Ekonomiler

Küresel ısınma sorununun çözümüne yönelik olarak iktisadi araçların kullanılmasının öneminin ortaya konulabilmesi için, dışsallık kavramının açıklanması gerekmektedir. Dışsal ekonomiler, mal ve hizmetlerin sosyal optimuma göre daha az veya daha fazla arzına neden olan özel bir piyasa başarısızlığıdır.

Dışsallık, bir bireyin üretim ve/veya tüketime ilişkin bir faaliyetinin bir başka bireyin fayda fonksiyonunu etkilemesidir. Dışsal maliyetlerin iki temel özelliği bulunmaktadır. Bunlardan birincisi maliyetin fiyatlandırılmamış olması, dolayısıyla piyasa mekanizmalarının dışında bulunmalarıdır. İkinci özellik ise, yüklenildiği birey ya da grupların herhangi bir önbilgisi veya rızası olmaksızın veya kabul edilmeksizin ortaya çıkmalarıdır. 215

Dışsallıklar konusundaki kuramı oluşturan ekonomist olan Marshall, çevre kirliliği sorununun piyasa ekonomisinin yetersizliği nedeniyle ortaya çıktığını söylemekte, dışsal faydayı da, “Herhangi bir mal veya hizmet piyasasında endüstri yoğunlaşması sonucunda endüstriye giren firmanın önceki firmaların ortalama üretim maliyetlerinde azalmaya neden olması durumunda ortaya çıkan fayda” olarak

215Sahir Çörtoğlu, "Kirleten Öder İlkesi ve Ekolojik Zarar Kavramı", Yeni Türkiye, 1995, s.347-352.

tanımlamaktadır.216 Marshall, firmaların kendi başlarına gerçekleştirdikleri içsel ekonomilerin, dışsal ekonomiler yanında çok düşük düzeyde kaldığını belirterek, konuyu dışsal ekonomilerin firmalar arasında rekabeti ne şekilde etkilediği açısından değerlendirmiştir. 217 Dışsal faydayı ise, “Herhangi bir mal veya hizmet piyasasında endüstri yoğunlaşması sonucunda endüstriye giren firmanın önceki firmaların ortalama üretim maliyetlerinde azalmaya neden olması durumunda ortaya çıkan fayda” olarak tanımlamaktadır. 218

Günümüz iktisadi doktrinine göre, dışsal ekonomiler mal ve hizmetlerin sosyal optimuma göre daha az veya daha fazla arzına neden olan özel bir piyasa başarısızlığıdır. Dışsallık, bir bireyin üretim ve/veya tüketime ilişkin bir faaliyetinin bir başka bireyin fayda fonksiyonunu etkilemesidir.

Dışsal ekonomiler, öncelikle etkinin sonucuna göre pozitif veya negatif dışsallıklar gibi genel bir ayırıma tabi tutularak ele alınmaktadır. Ekonomik karar vericilerin eylemlerinin diğer birimlere fayda sağlaması ve bu faydayı elde edenlerin eylemi gerçekleştirene ödemede bulunmaması durumunda pozitif dışsallık ortaya çıkar.

Çevrenin korunması açısından ele alındığında ise negatif dışsallık kavramı önem kazanmaktadır. Negatif dışsallık, firma ya da bireylerin aktiviteleri ve ekonomik faaliyetleri sonucunda zararlı etkilerin bir kısmının ya da tamamının üçüncü kişilerin fayda ve maliyet fonksiyonunda yer alması durumunda ortaya

216Besim Üstünel, Ekonominin Temelleri, Beşinci Baskı, Ankara, Alfa Basım Yayım Dağıtım, 1988, s.102.

217 Alfred Marshall, Principles of Economics, London: Macmillan. 1890.

218 Üstünel, Ekonominin Temelleri, s.102.

çıkmaktadır. Bir başka görüşe göre, ekonomik karar vericilerin eylemlerinin diğer birimler için zarara neden olduğu, ancak eylemi gerçekleştiren birimin bu zararı karşılamak için ödeme yapmadığı durumlarda negatif dışsallık oluşur.

Üretim dışsallığı, bir üreticinin üretiminin diğer üreticinin üretim fonksiyonuna veya bir tüketicinin tüketim fonksiyonuna bağımsız değişken olarak girmesi durumunda ortaya çıkan dışsallık türüdür. Başka bir deyişle üretim dışsallıkları, üretim faaliyetinin herhangi bir kişi, firma veya grubun üretim faaliyetinin diğer kişi, firma veya grubun üretim faaliyetini etkilemesi durumunda ortaya çıkar ve bu etkiler piyasada dikkate alınmazlar. Dışsallıkların tazminine yönelik olarak vergiler, sübvansiyonlar, harçlar, kirletme permisi satılıp alınması gibi iktisadi yöntemlerin kullanılması önerilmektedir.

Dışsallık yaratan mallar üzerine vergi konulmasını ilk öne süren iktisatçı olan A.J. Pigou, dışsallığı refah ekonomisi açısından incelemiştir. 219 Bu bağlamda,

“Pigou türü vergiler” olarak bilinen vergiler, birim başına emisyona ya da kirliliğe uygulanan spesifik oranlı vergilerdir.

Çevre kirliliğinin, diğer bir ifadeyle dışsal maliyetlerin kamu ekonomisi araçları kullanılarak çözülmesi yaklaşımlarına örnek olarak Pigou yaklaşımından bahsedilebilir. Yukarıda da ifade edildiği gibi, Pigou, firmaların üretim yaparken açığa çıkan atıkları marjinal maliyet hesabına almamaları nedeniyle, firmanın marjinal maliyetinin toplumsal marjinal maliyetten düşük olacağını, bu nedenle firmanın üretim düzeyinin toplumsal olarak istenilen düzeyin üstüne çıkacağını ve

219 Coşkun Can Aktan, Kamu Ekonomisinden Piyasa Ekonomisine Özelleştirme, İzmir, Aklıselim Matbaası, 1992.

konulacak vergi yoluyla dengenin sağlanabileceğini savunmaktadır. 220 Firmaların üretim yaparken çevreye verdikleri zararlar ve kirlilik gibi dışsal maliyetler, vergiler yoluyla içselleştirilmektedir. Firmaya, yarattığı marjinal dışsal maliyet kadar vergi koyduğumuzda, yeni marjinal özel maliyet, marjinal sosyal maliyete eşit olacaktır.

Dolayısıyla, yeni piyasa dengesi optimum miktarda gerçekleşecektir.

Diğer taraftan, soruna piyasa ekonomisi açısından bakıldığında Hicks - Kaldor Yaklaşımı’ndan bahsedilebilir. Hicks-Kaldor Yaklaşımı’na göre; dışsal maliyete neden olan firma, bu durumdan zarar edenlere dışsallıktan elde ettiği yararı ödemek yoluyla kayıplarını karşıladıktan sonra, yine de kazançlı durumda ise toplumun refahında bir artış olduğunu kabul etmek gerekir. 221 Ancak, bu yaklaşım zarar görenlerin sayısının fazla olması durumunda doğru sonuç vermeyecektir.

Geleneksel Refah İktisadı Kuramı’nın rasyonalite varsayımına göre, tüm bireyler rasyonel olarak, en çok fayda sağlayacak şekilde davranırlar. Söz konusu varsayıma göre, bireyler kendi isteklerine göre özgürce mal değiştirirlerse Pareto Optimum’a ulaşırlar. Pareto Optimum dengeye ulaşıldığında, bir birey daha kötü bir konumda bırakılmadan diğer birey daha iyi konuma gelemez . 222 Coase Teoremi’ne göre, dışsal ekonomilerde mülkiyet hakları iyi tanımlanarak yürürlüğe konulabilirse değişim maliyetinin sıfır olması koşuluyla taraflardan biri diğerinin zararını karşılayarak sosyal optimuma ulaşılır ve ekonomik etkinlik sağlanır. Mülkiyet hakkının hangi tarafa tahsis edildiği ekonomik etkinlik açısından önem taşımamakta,

220 Uğur Yıldırım,“Çevre Sorunlarına Ekonomik Yaklaşımlar”, Çevre Sorunlarına Çağdaş Yaklaşımlar, İstanbul, Beta Yayınları, 2004, s. 199.

221 Uğur Yıldırım, Çevre Kirliliğinin Önlenmesinde Vergilendirmenin Rolü-Türkiye Örneği, İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 1992, s.22.

222Steven Pressman, Gale Summerfield, “The Economic Contributions of Amartya Sen”, Review of Political Economy, Cilt 12, Sayı 1, 2000, s. 92.

ancak faydanın taraflar arasındaki dağılımını etkilemektedir. Söz konusu teoreme göre, dışsallık tarafların mülkiyetinde olan alan ile sınırlı ise, taraf sayısı azsa ve taraflar arasında sorunun çözümü için yapılacak pazarlığın maliyeti yoksa, ya da çok azsa devlet müdahalesi olmadan çözüme ulaşılabilecektir. 223

Dışsallıkların, kamu ekonomisi araçları ve piyasa ekonomisi araçları ile çözümü amacıyla geliştirilen kuramlar, küresel ısınma sorununun çözümünde kullanılan araçların açıklanmasında oldukça önemlidir. Söz konusu araçlar, iktisadi olmayan araçlar ve iktisadi araçlar olarak ayrılmaktadır. İktisadi olmayan araçlar olarak, yeni ve temiz teknolojilerin kullanılması ile geliştirilmesi, ormanlar ve okyanuslar gibi yutak alanların geliştirilmesi ve CO2’in yakalanarak ayrıştırılması yöntemi olan karbondioksit yönteminden bahsedilebilir.

Neoliberal iktisat kuramları, sera gazları nedeniyle ortaya çıkan dışsallıkların içselleştirilmesi için vergi, sübvansiyon uygulaması vb. piyasa tabanlı iktisadi araçların kullanılmasını savunmaktadır.

2.1.1.4 Neoliberal İktisat Politikaları Kapsamında Sorunun Çözümü