• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3.3. Annan Planı, İçeriği ve Kapsamı

3.3.7. Yeni Düzenin Hayata Geçirilmesi Meselesi

Kuruluş Anlaşması, iki tarafın ayrı ayrı ve eş zamanlı olarak gerçekleştireceği referandumlar ve sonuçlarının onaylanmasından sonra Kıbrıs’taki Yeni Düzene ilişkin Anlaşma’nın, Yunanistan, Türkiye ve İngiltere tarafından onaylanmasının ardından yürürlüğe girecektir. Kuruluş Anlaşması, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 102’inci maddesine göre uluslararası antlaşma olarak kaydedilecektir. Birleşmiş Milletler’e, Kıbrıs’ın üyelik hak ve yükümlülüklerinin yeni düzen uyarınca yürütüleceği bildirilecektir. Aynı bildirim, Avrupa Konseyi’ne de yapılacaktır.

Planın Ek 9. bölümünün 1. Maddesinde Kuruluş Anlaşmasının yürürlüğe girmesi için yapılacak referandumla ilgili şu ifadeler yer almaktadır:

“Kuruluş Anlaşması, 24 Nisan 2004 günü, "Tüm ekleriyle Kuruluş Anlaşmasının, Kıbrıs Rum / Kıbrıs Türk Devleti Anayasalarının ve yürürlüğe girecek kanunlara dair hükümlerin, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne birleşmiş şekilde katılacağı yeni durumu hayata geçirmesini onaylar mısınız?” sorusunun yöneltileceği, aynı anda yapılacak iki ayrı referandumda onaylanmasından ve Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık’ın 29 Nisan tarihinden geç olmamak üzere, ekte yer alan Kıbrıs’taki yeni duruma ilişkin hususları düzenleyen Andlaşma’yı BM Genel Sekreteri (veya temsilcisinin) hazır bulunacağı bir törende imzalamalarıyla yürürlüğe girer ve yeni durumu hayata geçirir”385.

384 Efegil, Temel Konular Işığında Annan Belgesi’nin Analizi 2003, s. 33. Olcay, “Annan Planı”,

s.199.

385 Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “BM Kapsamlı Çözüm Planı (Annan Planı)”, 31 Mart

2004, http://www.mfa.gov.tr/bm-kapsamli-cozum-plani-_annan-plani_.tr.mfa Erişim Tarihi:12.07.2018

Referandumlarda onaylanmazsa veya herhangi bir garantör devlet 29 Nisan 2004 tarihine kadar anlaşmayı imzalamazsa, Kuruluş Anlaşması geçersiz kılınacaktır ve hiçbir hukuki etkisi olmayacaktır386.

IV. BÖLÜM

ANNAN PLANININ MÜZAKERE SÜRECİ VE RAUF

DENKTAŞ

Annan Planı’nın gündeme geldiği 2000’li yıllar, Kıbrıs Davası olarak da adlandırılan Kıbrıs sorununda yıllardır başarı ile “davam” dediği Kıbrıs davasını savunan Denktaş gibi önder kişiliklerin hem içeride hem dışarıda pek çok sorunla mücadele etmek zorunda ve bu nedenle zorlu bir süreçten geçtiği yıllar olmuştur. Kıbrıs sorununda yaşanan çözümsüzlüğün herkesin zararına olduğunu düşünen kesimler kadar “artık bir şekilde çözüme ulaşılması” taraftarlarının da Denktaş’ın yaşadıklarından edindiği tecrübelere, onun derin bakış açısına, Kıbrıs sorunundaki bilgi derinliğine sahip olmadan bu düşünceleri desteklediklerini ve ona kahramanca yürüttüğü bu mücadelesinde yeterince destek olmadıklarını söylemek mümkündür387. Annan Planı’nın tartışmaya açıldığı ve oylandığı süreçte özellikle AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg’un yerli ve yabancılardan oluşan ekibinin Denktaş’ı tasfiye faaliyetlerine girişmesi, onun şahsında Kıbrıslı Türklerin karşı karşıya olduğu tehlikeyi ortaya koyması bakımından önemlidir. Bunun yanında aynı tarihlerde Türkiye’de seçimlerle iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticilerinin de AB ile iyi ilişkiler kurmak ve adada çözüme ulaşmak için Denktaş’ı Annan Planı çerçevesinde bir çözüm konusunda ikna etmek için epey çaba harcadıkları da görülmektedir388.

Ancak Batı çözüme odaklanan bu yaklaşımı da kendi çıkarına kullanmaya çalışmış ve Denktaş ile Türkiye’nin arasını açmaya çalışarak Rumlara Enosis yolunda elinden gelen yardımı yapmaktan geri kalmamıştır.

387Atilla Çilingir, KKTC’nin 2002-2005 ‘ Ver Kurtul’ Belgeseli- Elvada Kıbrıs Ama Bir Gün

Mutlaka”, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, Ankara 2006, s.14, 17

388 Karen Fogg’un çeşitli yerlerden sağladığı fonlarla Türkiye’den ve Kıbrıs’tan adeta satın aldığı

kişilerle birlikte Denktaş’a karşı yürüttüğü operasyonların detaylı bilgileri için bakınız: Doğu Perinçek, Karen Fogg’un E-Postalları, Kaynak Yayınları, İstanbul 2002; Hüseyin Macit Yusuf, Sebahattin İsmail, AB-Karen Fogg ve Kıbrıs: AB’nin KKTC Üzerinde Bitmeyen Oyunları, Akdeniz Haber Ajansı Yayınları, İstanbul 2002; Eren Gündoğan, Karen Fogg Dosyası/ Haberleşme

4.1. Rauf Raif Denktaş’ın Annan Planı’nı Reddetmesi ve

Denkaş’a Yöneltilen Suçlamalar

Dönenim BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Aralık 2002’de gündeme getirildiği için Annan Planı olarak anılan planın Türkler tarafından kabul edilmesi ve adadaki Türklerin AB’nin propagandalarına inanarak 2003 seçimlerinde AB’nin beklentileri doğrultusunda tavır alması, Türk toplumunun hafızasının zayıflığının bir göstergesi olarak değerlendirmek mümkündür. Oysaki 1960’lardan itibaren yaşanan tarihsel tecrübe ile sabittir ki AB’nin beklentilerine uygun bir şekilde adanın hâkimiyetinin Rumlara geçmesi durumunda Türklerin bütün haklarını kaybetmesi hatta adadaki Türk varlığının silinmesi söz konusudur389. Bu nedenle Annan tarafından gündeme getirildiği andan itibaren Denktaş’ın şiddetle karşı çıktığı bu planla ilgili tartışmalar ve yaşanan süreç bu gerçeklikten bağımsız olarak ele alınamaz. Bu durumdan istifade eden Avrupa Birliği’nin yapmış olduğu propaganda etkisini göstermiş ve geçmişte yaşanan olumsuzluklara rağmen 2003 yılında yapılan KKTC şeçimleri AB’nin istediği şekilde sonuçlanmıştır. Ancak Kıbrıs Türklerinin Rumların çatısı altında AB’ye girmesinin adada ki Türk varlığını sona erdireceği yönündeki bir düşünce de pek çok kesimde endişeye neden olmuştur. Bu nedenle bu son gelişmelerde ortaya koymaktadır ki Türkiye tarafından adada atılacak öncelikli adım Kıbrıs Türkleri’ne milli benlik ve tarih şuurunun güçlendirilmesi olmalıdır.

Özellikle AB tarafından Denktaş’a aleyhine yürütülen bu kampanya referandum sırasında sonuç vermiş, planı desteklemeyeceği açıkça belli olan Rum Yönetimi’ne yönelik içeride ya da dışarıda herhangi bir suçlama yöneltilmezken referandumdan önceki son mitinglerde Denktaş’a ağır eleştirilerin yöneltildiği görülmektedir390. Hatta bu eleştiriler Rum terör ve tedhiş örgütü EOKA’ya karşı

389 Güler, a.g.m., s.111.

390Hüseyin Macit Yusuf, “ Mezarını Kazan Halk”, Annan Planı’na Hayır, İleri Yayınları, İstanbul,

2004, s.89-90; Mustafa Erkal, “ Dükkan Kapatır Gibi Devlet Kapatılmaz”, ”Annan Planı’na Hayır, İleri Yayınları, İstanbul,2004, 127-128.

verdiği mücadele için bile Denktaş’a yönelik suçlamalar yöneltimesi noktasına gelmiştir391.

Kıbrıs Türklerinin bağımsızlığı ve adadaki kazanımlar için bütün ömrünü feda eden Denktaş’ın bu mücadelesini yürütebilmesinde Türkiye’den gördüğü destek hayati bir önem taşımıştır. Bu nedenle birçok ortak noktaya karşın bazı hususlarda Adalet ve Kalkınma Partisi ile fikir ayrılıkları yaşanması Denktaş’ı üzmüştür392. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti ile Annan Planı konusunda bazı noktalarda ihtilafa düşen Denktaş, Rumların onu çözümün önündeki engel olarak gösterme çabasının yanında Ankara ile fikir ayrılıklarını gidermek için de yoğun çaba harcamıştır. Denktaş’ın Annan Planı’nın bu haliyle reddedilmesi gerektiği düşüncesine katılmayan Ankara, Denktaş’a da bu yönde telkinlerde bulunmuştur. Bunun üzerine Türk tarafının dünyaya karşı bölünmüş bir portre çizmesini istemeyen Denktaş, hayatı boyunca mücadele ettiği Kıbrıs Halkının bu durumdan zarar görmemesi için kendi isteği ile aktif mücadele sahnesinden çekilmiştir. Türkiye ile yürüttüğü işbirliğinin daima kurumsal bir düzlemde olduğunu ifade eden Denktaş, ilk defa Türkiye’de bir hükümetle fikir ayrılıkları yaşadıklarını ifade etmiştir. Ancak bu serzenişine rağmen Denktaş, “Türkiye ile kavga edecek lükse sahip değilim” diyerek 2005 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aday olmamış ve yerini Kıbrıs sorununun çözümünün Annan Planı ile mümkün olacağını düşünen aktörlere bırakmıştır. Siyaseten ve hukuken davadan emekli olan Denktaş’ın ölümüne kadar Kıbrıs Davası’ndan asla kopmadığı, gelişmeleri yakından takip ederek Türk tarafını sürekli bilgilendirdiği görülmektedir. Öte yandan Rumlarca çözümsüzlüğün sebebi olarak lanse edilen Denktaş’ın aradan çekilmesi, Rumların bu yalanını ortaya çıkarsa

391 Ulvi Keser, “ 2004 Referandum Döneminde Kıbrıs ve Yaşanan Gelişmeler”, Cumhuriyet Tarihi

Araştırmaları Dergisi, Cilt:V, Sayı:13, 2006, s. 181-182; İsmet Kotak, “ Kurtlar Sofrasında Bir Denk- Taş”, Rauf Denktaş’a Armağan, Turan Kültür Vakfı, Ed. Yakan Cumalıoğlu-Erol Cihangir, Ankara 2000, s257-258.

392 “Erdoğan’dan Denktaş’a Masadan Kaçma”, Hürriyet, 12.12.2002; “ TBMM Başkanı Arınç:

Tartışma Olacaksa Kıbrıs’ta Olması Lazım”, Milliyet, 13.4.2004; Hikmet Çetinkaya, “ En Büyük Düşman: Rauf Denktaş!”, Cumhuriyet, 12.12.2003; “ Turkish Cypriot Leader Is Criticized by Ankara”, The New York Times, January 3, 2003; https://www.nytimes.com/2003.01.03/world/turkish- cypriot-leader-is-criticized-by-ankara.html , (Erişim Tarihi: 10 Mart 2018); “ Erdoğan Denktaş’ı Uyardı- Ne Anlatacaksan Kıbrıs’ta Anlat”,

BBC, http://www.bbc.co.uk./turkish/europe/story/2004/04/040411_erdogabkibris.shtml(Erişim 10 Mart 2018)

da netice itibariyle anlaşma sağlanamadığı gibi Türklere uygulanan izolasyona ilişkin vaatlerin de neredeyse hiç biri yerine getirilmemiştir. Gelinen noktada gerek Kıbrıs’ta gerekse Türkiye’de Denktaş tezlerinin haklılığı tekrar kabul görmeye başlamış, Ankara’nın söylemleri de değişmiştir393.

Özet olarak söylemek gerekirse; referandum sürecinde Denktaş birçoğu Rum çıkarlarını gözeten Batı’dan gelen eleştirilerin hedefi olmuş, bu süreçte Türk yöneticilerle de fikir ayrılıkları yaşamıştır. Denktaş’a yönelik bu eleştiriler yalnızca onun değil Kıbrıs için verdiği haklı mücadelesinin de zarar görmesine yol açmıştır. Çünkü Denktaş, tarihsel kimliği ve mücadelesi ile bir şahıs olmanın ötesine geçmiş Kıbrıs’ta yarım asrı aşkın bir zamandır yürütülen haklı Kıbrıs Dava’sının da sembolü olmuştur.