• Sonuç bulunamadı

KEMAL TAHİR’İN ESERLERİNDE HALK BİLİMİ UNSURLARI 1. DİL ANLATIM

6. HAYATIN DÖNÜM NOKTALARI İLE İLGİLİ GELENEK VE GÖRENEKLER GÖRENEKLER

6.3. Çocukluk Çağı

6.5.3. Battal’ın Düğünü

Kemal Tahir eserlerinde geçen düğün merasimleri üzerinde önemle durmuş en ince detaylara kadar aktarmış tıpkı bir araştırmacı gibi malzeme çıkarmıştır. Çorumun Narlıca kasabasında yaşayan delikanlı başağası Battal ile müstakbel eşi Selime’nin düğün merasimlerini düğün başladığı andan gerdek gecesi dahil sonuna kadar etkileyici bir şekilde gözler önüne sermiştir.

6.5.3.1. Kalbur Toplama

Düğün köyün imamı çocuklar ve damadın köyü kapı kapı dolaşıp kalbur toplaması ile başlamaktadır. Kalbur hazırlayan durumu iyi olan köylüler kalbura kuru üzüm, incir, kurabiye gibi yiyecekler doldurmaktadır. Bu kalburlar köylüden dualar eşliğinde toplanmaktadır.

“Avlu kapıları önünde bekleyen komşular elleri göbeklerinde Reşit hocanın yolunu keserek bizim eve de buyurun biz de kalbur hazırladık, dediklerinde olay pek yavaş ilerliyordu. Böyle kalbur hazırlayan evlerin avlu kapısında hocanın kısa, uzun bir dua okuması, kalabalığın “ âmin” çekmesi lazımdı.” (S. s. 95).

6.5.3.2. Bal Şerbeti İkramı

Bu sırada damadın babası konuklarına, kalbur toplayanlara bal şerbeti ikram eder.

“ Güvey battalın babası bakır tasla Reşit hocanın önüne geçmişti. Hoca tas içinde duran kaşığı besmeleyle aldı. Bal şerbetinden birkaç yudum içti. Kaşığı yanındakine verirken oh Yarabbi şükür… Ağzımızın tadı bozulmasın inşallah dedi.” (S. s. 94).

6.5.3.3. Dibekte Buğday Dövme

Sonra damadın babası “oğlunun ekinin bol olması” dileğiyle evinden bir çuval buğday verir. Damadın sırtına yüklenen buğday çuvalı köy meydanındaki

Dibek taşına getirilir. Toplanan köylünün huzurunda acar Damat dibek taşında buğday döver.

“Ekin çuvalını dibek taşının yanına indiren Battal dalgın dalgın Reşit hocanın okuduğu duayı dinliyordu. Yüzü ter içinde kalmıştı. Dua bitince oğlanın babası çuvalın ağzını açtı. Dibeğe biraz buğday koyup üzerine su döktü. Ağaç tokmağı oğlunun eline verdi.

—Haydi, oğlum “ Bismillah” de, ekinin bol olsun.” (S. s. 103).

6.5.3.4. Kırkım (Gelinle Damada verilen hediyeler)

O günün akşamında- Perşembe günü kırkım - gelinle damada getirilen hediye ve paralar- yapılır. Herkes durumuna göre karınca kararınca bir katkıda bulunmak ister. Kırkımı toplayan kadın verilenleri misafirlere duyurur.

“Ömer Ağanın Meryem hanımdan bir endaze çember var, hayırlı olsun. Arkaya geçip gelinin iki bacağı arasına oturtmuş olan koca karı Meryem’in getirdiği başörtülük kumaşı odadakilere göstermek için havada bir kere savurduktan sonra kızın omzuna astı.

Koca karı bağırdı:

—İbrahim ağanın bir altını var, hak bereket vere… Düğümlenmiş bir bez parçasını iki parmağının ucunda herkese gösterdikten sonra gelinin sağ tarafında oturan yenge karıya verdi.

—Muhtar Hüseyin ağanın 5 endaze basması var, kutlu olsun.

—Korucu Ali ağanın bir altını var, hak bereket versin…” (S. s. 107). O gün akşamında delikanlılar sinsin oynar.

6.5.3.5. Gerdek Cuması

Davul zurna misafirleri karşılar, yemekler yenir, silahlar atılır, eğlence başlar, güreşler tutulur. Oğlan evinde şenlik vardır.

“Köyün delikanlı baş ağası Battalın gerdek cumasına yakın köylerin gençleri onar yirmişer toplanıp geldiler. Topluluklar köye yaklaşınca silah atıyorlar, Yamören de davulu zurnayı önüne katıp hepsini ayrı ayrı karşılamaya gidiyordu. Köyün içi o gün hele öğleden sonra Çankırının Cumhuriyet Bayramına dönmüştü. Yemeklerde hem iyi hem boldu. Kahveler içildikten sonra meydan halaya başlamış,

ardından güreş tutulmuştu. Pelvan Vahit Sımıcaktan Kör Kadri’yi alt ederek bir toklu kazandı.” (S. s. 121).

6.5.3.6. Gelin Sandığı Getirme ve Gelin Alma

“Sağırdere” adlı eserde Murat, kardeşi Mustafa’yı kız evine gidip gelinin sandığını getirmek üzere görevlendirir. Kız evine gönderilen ulak gelinin sandığını getirecektir. Örtü çaldırtmak dile düşmek demektir. Bu durum şöyle anlatılır.

“Ağabeysi Murat seslendi: —Mustafa buraya gel.

—Buyur ağam? Mustafa kasketini düzeltti, Buyur. —Sana iş çıktı.

—Baş üstüne

—Kız evinden gelin sandığı getirilecek. Sana teslim gözünü aç, örtüyü falan çaldırma rezilliktir.

—Çalmazlar, kimin ağzına!

—Bilmem! Kendini göster. Bu da bir sağdıçlık. Örtüyü çaldırdın mı sana ödetirim. Fazla da “ gelin örtüsünü çaldıran avanak” diye Yamören’e türkü olursun.” (S. s. 121-122).

Gelin sandığını getiren kişi aynı zamanda gelini de ata bindirip getirmektedir: “Battalın anası besmele çekerek beygirin yularını Mustafa’nın eline verdi. —Buyur Mustafa! Kendini göstereceğin sıradır. Gelini de senden isterim. Böylece yedeğinde getireceksin.” (S. s. 123).

Eserde ise kadınların değil evlenme çağına gelen genç kızların ata bindiği ifade edilmektedir. Aksine kadınların ata binemeyeceği açıkça söylenir.

“Bu yıl on bir kız ata binecek. Yamören’e on bir kekliği… Birisini battal omuzladı. Kaldı on. Gelecek hafta Ayşe gider, dokuz mu kalır? Öbür hafta sıra bizim Murat ağanın Feride’sinde… Kız milleti bir kez evlendi mi bir daha böyle Osmanlılanıp ata binemez.” (S. s. 126).

Oğlan evi kız evinin kapısına kızı almak için dayandığında kız evi biraz nazlanır. Kapıyı açmazlar. Bahşiş beklemektedir.

“Köçeklerin oyunundan sonra avlu birdenbire doldu. Oğlan tarafı kapıya dayanmış gelini istiyordu.

—Ulan kapıyı açın! Bir sözümüz var. İçerden ses soluk çıkmayınca verilecek parayı arttırmaya başladılar.

—Canım bir panganot daha olsun. —Benden de bir lira geliyor.

—Yahu altı panganot daha mı açılacak, cennet kapısı mı bu ?” (S. s. 127-128). Kız oğlan evine teslim edilmeden önce hazırlanan atın üzengisinden taş geçirmek gerdek gecesi karı koca olamamak şeklinde bir inanış söz konusudur.

Bu durum eserde ise şöyle açıklanmıştır: “—Nerdesin?

Mustafa karanlığa alıştırmak için gözlerini kırpıştırıyordu. —Ne olmuş buradayız.

—Ne olmuş der, üzengiden taş geçirmeliler ki Battal ağa sana ne olmuşu sormalı.

—Kim geçirecek! Töbe! Yamören’de Battal Ağa’nın düşmanı mı var? —Düşman kısmı belli mi ?”

Sonra gelin baba ocağında alınır, yeni evine doğru kafile yola çıkar. Yolda cami üç kez tavaf edilir, dualar okunur.

“Reşit hoca ellerini göbeğine kavuşturmuş kapıda duruyordu. Yeni cübbesini giymişti. Başıyla Mustafa’ya gelberi, dedi. Dudaklarını kıpırdatarak hayvanın sağ yanına geçti. Yüksek sesle dua türküsüne başladı. Gelini caminin çevresinde 3 kere dolaştırmak lazımdı.” (S. s. 128).

6.5.3.7. Gelin Karşılama

Kaynana ve kayınbaba gelini avlu kapısında beklerler. Hayır dualar ederler. Gelinin haneye uğurlu gelmesini dilerler. Gelin attan inmez “ gelinlik” eder. Kaynana ve kayınbabasından hediyeler koparır; Kaynana gelinin kafasından buğday saçar. Ayrıca gelinin geçtiği yollarda da insanlar gelinin kafasına buğday arpa saçarlar hayır dua ederler. Bunlar eserde şöyle aktarılır:

“Yolun iki tarafında avluların kapısında bekleyen kocakarılar üzerlerine avuç avuç buğday arpa serperek bağırıyorlardı:

Battalın anası avlu kapısında bekliyordu. Gelin yaklaşınca eteğindeki buğdayı saçmaya başladı.

—Hayırlı olsun, Kademli olsun, evimize uğur… Evimize dirlik… Hayvanın önünde kız tarafları dizgini üzengiyi tuttular:

—Gelin attan inmiyor!

Battalın anası birkaç avuç bozuk para serpti. —Ben bir inek verdim insin!

—Yetmez!

Kayınbaba elini göğsüne vurdu:

—Ben de 5 tiftik davarı verdim insin!” (S. s. 130).

6.5.3.8. Nikâh (Dini Nikâh)

Eserde resmi nikâhtan bahsedilmemiştir. Kıyılan nikâh dinî nikâhtır. Bu nikâhın zamanı için Cuma sabahı nikâh kıyıldı diye ortaya laf bırakmışlar ancak nikâh sabah değil gerdekten önce yatsıdan sonra kıyılacaktır. Kimseye haber vermemelerinin sebebi nikâh kıyılarken düşmanlardan birinin bıçağı kınına sokması halinde damadın bu durum karşısında bağlanacağına inanmasındandır. Bunlar eserde şöyle hikâye edilir:

“Nikâhın o gece yatsı namazından sonra camide kıyılacağından Yamörende Mustafa, Vahit, Nail bir de güveyin sağdıcı Murattan başka kimsenin haberi yoktu. (…) Güvey Battal düşmanlık edip kendisini bağlamalarından çok korkuyordu. Murat istediği kadar öyle iş olmaz desin tam nikâh kıyıldığı dakika birisi bıçağı kınına soksa saatin kapağını kapatıverse güveyin geline yaklaşamayacağına Yamörenliler inanıyorlardı. Battal’ın kuşkusunu büsbütün dağıtmak için nikâhın sabah namazında kıyıldığı yayılmıştı.Reşit Hoca güveyle tanıkları içeri alınca Murat, Vahit, Nail, Mustafa, caminin birer köşesine nöbete dikildiler.” (S. s. 136).

6.5.3.9. Gerdek Gecesi

Gelinle güvey evlerine kondurulduktan sonra bacadan kimse gözetlemesin diye dama bekçi konur. Gelin konuştuktan sonra baba evinden getirdiği “ gerdek yemeğini” damdaki bekçilere verirler. Gelinin konuştuğunu sonra karıkoca olduklarında gelinin kız oğlan kız çıktığını cümle âleme haber vermek için güvey

silah patlatır. Bu silah patlatma tek kurşunda olabilir bir şarjör de olabilir. Damadın ekonomik durumuyla alakalı bir şeydir. Bunlar eserde şöyle anlatılır:

“Güveyi eve koyduktan sonra Vahitle Mustafa dama çıktılar. Gerdekte olup bitenleri kopuk ipsiz takımı gözetlemesin diye bir zaman da burada nöbet beklemek lazımdı. (…) patlayan bir tabanca ikisini de sıçrattı. Vahit kasketini düzeltti. Battal ağam Selime’yi konuşturdu. Aferin! Bu silah konuştuğunu bildiriyor… (…) Nöbetçilere bacadan verilecek yemeğin kız evinden heybeyle getirirdi. Vahit biraz sonra kuyudan su çeker gibi kuşağı yukarı aldı. Ucuna bağladıkları yeni bir mendile tavuk kızartması, yufka ekmeği bir de un helvası koymuşlardı. (…) Dur yahu gideriz! Bu mesele sürdüğü kadar sürmez. Selime sağlam çıkarsa Battal ağa bir şarjör yakar; köyü depreme verir keyifle gideriz.(…) Sağırdere’yi geçip Meryem’in evi önüne geldiği zaman silah patlatmaya başladık. Mustafa durup saydı. Tamam, yedi kurşun iyi güzel, kız çıktı Selime! Pelvan iyi bilmiş bir şarjöre kıydı Battal ağa!..” (S. s. 138-141-143-144).

Görüldüğü gibi eserde düğün merasimine başladıktan son bulana kadar en ince detayına kadar örf adet gelenek göreneklerle beraber Kemal Tahir nakletmiştir. Eserlerde anlatılan diğer düğün merasimleri ve hazırlıkları şöyledir: