• Sonuç bulunamadı

1998-2002 DÖNEMİNDE IMKB TEKSTİL SEKTÖRÜNDEKİ AİLE ŞİRKETLERİNDE PERFORMANS BELİRLEYİCİLERİ

Belgede 1. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 170-178)

Doç.Dr. Müge İŞERİ İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

İşletme Bölümü

E-5 Karayolu Üzeri 34191, Şirinevler, İSTANBUL

Tel: (0212) 639 30 24/3111 Faks: (0212) 652 10 31 e-posta: m.iseri@iku.edu.tr

Yrd.Doç.Dr. Nazan ÇAĞLAR İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

İşletme Bölümü

E-5 Karayolu Üzeri 34191, Şirinevler, İSTANBUL

Tel: (0212) 639 30 24/3300 Faks: (0212) 652 10 31 e-posta: ncaglar@iku.edu.tr

ÖZET

Bu araştırmada IMKB tekstil sektöründe faaliyet gösteren aile işletmelerinde firma başarısınını etkileyen faktörler tespit edilmeye çalışılmış, sözkonusu değişkenlerin firma karlılığı ile olan ilişkileri bulunmuş ve çoklu regresyon analizi yardımıyla lineer modeller kurulmuştur. Şirket genel müdürünün aileden olması ile aile dışından profesyonel bir yönetici olması durumlarının şirket başarısına olan etkisi gözlenmiştir. Bunun yanında şirket yaşının performansa etkisi de araştırılmıştır.

Anahtar kelimeler: Aile işletmesi, performans, tekstil sektörü, IMKB 1. GİRİŞ

Şirketler girişimci bir kişinin yeni fikri, bir miktar tasarrufu ve o işe olan inancı ile kurulmakta, bazıları nesilden nesile varlığını sürdürmekte, bazıları da silinip gitmektedir. Aileler tarafından kurulmuş ve bu özelliğini yitirmeden yüzyılı aşkın süredir başarıyla ayakta kalmış birçok şirket vardır. Dünyadan örnek vermek gerekirse, Bosch, Prada, Miele, De Beers, ülkemizden ise Hacı Bekir, Kurukahveci Mehmet Efendi, Koska, Komili, Konyalı ilk akla gelenler arasındadır. Ülkemizdeki şirketlerin büyük çoğunluğu ailelerce yönetilmektedir. Genelde şirketin

kurucuları olan birinci kuşak vaktinin büyük bölümünü işine ayıran, ona gönülden bağlı, şirketi büyütmek adına birçok fedakarlığa katlanarak günümüze gelmiş bir görünüm sergilemekteyken, ikinci kuşak, şirkete miras yoluyla sahip olmakta, servetin hissedarı olan bazı aile üyeleri kimi zaman işe sempati duymayıp işin içinde olmak istememektedir. Şirketin kurucusu olan aile üyesi hala hayattaysa, bu tür şirketler pek fazla değişime açık olmamakta, kuşakların birarada çalıştığı ortamlarda nesil farklılıklarından kaynaklanan görüş ayrılıkları nedeniyle sürtüşmeler yaşanmaktadır. Genç nesiller kendilerini ispat etme gayreti içinde olup radikal kararlarla değişime açık olurken önceki kuşak genellikle frenleyici davranış içindedir.

McEarchern firmalarda sahiplik yapısını üç ana başlık altında toplamıştır. (McEarchern, 1976.) Bunlar; şirket sahibinin aynı zamanda yönetici olduğu firmalar, şirket sahibinin yönetici olmadığı firmalar ve blok olarak hisse sahipliği olmayıp hisselerin geniş bir kesime dağıldığı firmalardır.

Aile şirketi, ailenin geçimini sağlamak veya mirasın dağılmasını önlemek için kurulan, yönetim kademelerinin çoğunluğunun aile üyeleri tarafından doldurulduğu ve kararlarda etkin oldukları, aileden en az iki neslin istihdam edildiği şirketlere denmektedir. (Atılgan, 2003.) Aile şirketlerinde yöneticinin belirlenmesinde aile bağları rol oynar. Ailedekilerin her türlü davranışı işletmede aktif olarak rol alsın ya da almasın şirkete mal edilir. Aynı şekilde aile üyesinin işletmedeki konumu da aile içindeki konumunda etkili olur.

Aile işletmelerinin yaşam evresi dört ana başlık altında gruplanabilir. Bunlardan ilki girişimci kişi tarafından yönetilen birinci nesil aile işletmeleridir. Temel stratejik kararlar bizzat girişimci tarafından verilir. Merkezi yönetim esastır. İlişkiler informel şekildedir, çalışanlarla birebir ilişki yürütülür. Girişimcinin başarılarıyla aile üyelerinde işe özen başlar.

İkinci grup olarak büyüyen ve gelişen aile işletmeleri sayılabilir. Bu tür işletmelerde gitgide artan pazar payıyla borçlanma ihtiyacı azalır. Ebeveynler büyüyen çocukların firmada görev almasını beklerler. Şirketin gelişmesi ile birlikte aile üyeleri yönetim için yetersiz kalabilirler, hızlı gelişim paralelinde yeterli sayıda uzman personel istihdam edilmeyebilir.

Üçüncü sınıflandırmada kompleks aile işletmeleri yer alır. Bu şirketler ailede birden fazla neslin istihdam edildiği aynı zamanda çok sayıda profesyonel yöneticinin de bulunduğu şirketlerdir. İşletmede büyüme hızı yavaşlamıştır, borçlanma kapasitesi yüksektir. Şirkette stratejik planlar yapılır, kalite kontrol sistemleri vardır. Ancak aile ilişkileri kurallara bağlanmamışsa yani bir anlamda kurumsallaşmamışsa çatışmaların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Şirkette aile bireyleri arasında gruplaşmalar doğabilir ve bu gruplaşmalar içine şirkette çalışan diğer kişiler de dahil olabilir.

Son olarak da aile işletmelerini kurumsallaşmayı başarmış olanlar şeklinde ayrıştırabiliriz. Bu tür işletmelerde şirketin vizyonu, misyonu, stratejik planları, personel alımı, ücretlendirme, başarı değerleme kriterleri belli sistemlere bağlanmıştır. İşin yürütülmesi aile içi ilişkilere dayalı olarak değil, bilgi, yetenek, deneyime dayandırılmaktadır. Pekçok sorunun üstesinden gelinmiş görünülse de, bu işletmelerde de, hala sorunlar yaşanabilir. Örneğin lider devri sorun çıkarabilir. Kan bağının şirket faaliyetlerinde dikkate alınmaması, eşitliğe önem verilmesi çalışan aile üyelerinin işe küsmelerine yol açabilir.

Aile işletmelerinde şirket performansını etkileyen faktörlerin irdelendiği bu çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünü takiben ikinci bölümde, konu ile ilgili geçmişte yapılmış olan araştırmalardan örnekler verilmiştir. Üçüncü bölümde araştırmanın veri tabanını oluşturan IMKB’de işlem gören tekstil sektörüne ait işletmelerin genel yapısı incelenmiştir. Dördüncü bölüm uygulama bölümü olup, 1998-2002 döneminde şirket karlılığını etkileyen faktörlere ait analizler yapılmıştır. Son bölümde ise elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir.

2.AİLE ŞİRKETLERİNİN FİRMA BAŞARISINA ETKİSİ KONUSUNDA YAKIN GEÇMİŞTE YAPILAN ARAŞTIRMA ÖRNEKLERİ

Başarılı bir girişimci tarafından kurulan bir şirket bazan erken evrelerinde bazan de daha ileride kurucusu ya da onun akrabaları tarafından yönetilmeyip profesyonellerin eline teslim edilebilir. Şirket sahipliği ve yönetimin birbirinden ayrılması ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Gelişmekte olan piyasalarda hem yönetim hem de şirket sahipliği, işletmenin kurucusu çekildikten sonra aile üyelerinde kalmaktadır. Ancak ABD’de bunun tam tersi bir durum görülmekte, şirket kurucuları kendilerinden sonra idareyi profesyonellere teslim etmekte ve aile üyeleri pasif bir durumda bulunmaktadır. Profesyonel yöneticiler neredeyse tüm kontrolü ellerinde bulundurmaktadır. Batı Avrupa’da ise kurucunun çekilmesinden sonra aile üyeleri ya profesyonellerle birlikte, ya da bizzat kendileri şirketi yönetmektedir. Sıkça rastlanan bir olay da profesyonellerin aile üyeleri ile evlenerek aileye dahil olmalarıdır. (Burkart ve diğerleri, 2003.)

Dünyada pekçok firma kurucuları ya da kurucuların ailesindeki diğer üyeler tarafından kontrol edilmektedir. Gelişmiş 27 ülke ekonomisinde özkaynakları açısından en büyük borsa üyesi firmalar incelendiğinde, ortalama %30 oranında ailelerce kontrol edildikleri saptanmıştır. Aileler tarafından kontrol edilen şirketlerin üçte biri kurucuları tarafından yönetilmekte, kalanı daha sonra gelen nesiller veya o aile şirketlerini satın almış başka aile şirketlerince idare edilmektedir.(La Porta ve diğerleri, 1999.) Aşağıdaki tabloda, özkaynakları itibariyle en büyük yirmi firma gözönüne alınarak hisse senetleri halka açık olan büyük ölçekli firmalarda aile şirketi olma yüzdesi ve yönetimde bulunan aile üyesi üst düzey yöneticilerin oranı görülmektedir.(Tablo 1) Kontrol hissesi oranı olarak alt sınır %20 kabul edilmiştir.

Tablo 1: Gelişmiş Ülke Borsalarındaki Aile Şirketleri ve Yönetimdeki Aile Üyeleri

Ülke Aile Şirketi (%) Yönetimdeki Aile Üyeleri (%)

Arjantin 65 62 Australya 5 100 Kanada 25 100 Hong Kong 70 86 İrlanda 10 100 Japonya 5 100 Yeni Zelanda 25 60 Norveç 25 80 Singapur 30 67 İspanya 15 67 İngiltere 00 - ABD 20 75 Austurya 15 33 Belçika 50 50 Danimarka 35 57 Finlandiya 10 50 Fransa 20 75 Almanya 10 50 Yunanistan 50 60 İsrail 50 60 İtalya 15 100 Güney Kore 20 75 Meksika 100 95 Hollanda 20 50 Portekiz 45 44 İsveç 45 56

İsviçre 30 100

Ortalama 30 68.59

Kontrol hissesi %20 alındığında, özkaynakları itibariyle borsaya kayıtlı en büyük yirmi şirketin ortalama %30’u aile tarafından kontrol edilen şirkettir. Bu şirketlerde kontrol hissesine sahip aile üyelerinden en az birinin aynı zamanda genel müdür, yönetim kurulu başkanı veya vekili ya da yönetim kurulu üyesi gibi üst düzey yönetici olma olasılığı ise ortalama %68.59 bulunmuştur. Buradan da anlaşılacağı üzere aile şirketlerinde aile üyeleri yüksek bir oranda yönetim kademelerinde bizzat görev yapmaktadırlar.

Benzer bulgular geçen yıl S&P 500’de yer alan halka açık büyük ölçekli şirketlerde aile şirketi olma ve firma başarısı arasındaki ilişkilerde de görülmüştür. Araştırmada S&P 500’e giren işletmelerin üçte birinin aile şirketi olduğu ve şirket özkaynaklarının da ortalama olarak %18’ini ellerinde tuttukları tespit edilmiştir.(Anderson ve diğerleri, 2003.) Genel kanının aksine aile şirketlerinin daha başarılı olduğu ve aile şirketi olmanın etkin ve karlı bir örgütsel yapı olduğu belirtilmektedir. Genel müdürün aile dışından olan bir profesyonel yerine aile üyelerinden biri olması durumunda şirket başarısının arttığı tespit edilmiştir. Aile işletmelerinde genellikle görülen sağlam özsermaye tabanı ve yönetimin kontrolü, aileleri firmayı etkin bir şekilde gözlemleyebilme pozisyonuna getirmektedir. Ayrıca aile şirketlerinde uzun vadeli yatırım süreçleri olduğu ve bunun da yatırımın etkinliğini arttırdığı gözlenmiştir.(James 1999.) Aile işletmelerinde yatırımların daha uzun vadeli olma eğilimi firma karlılığını arttıran faktörlerden biri olarak görülmektedir. Firma başarısının aile şirketi olma durumunda çok daha fazla arttığı yönündeki benzer sonuçlar Doğu Asya şirketlerinde de tespit edilmiştir.(Faccio ve diğerleri, 2001.) Ancak aile şirketlerinin daha başarılı olduğu yönündeki bulgular, başarısız olan aile şirketlerinde aile üyelerinin hisselerini satıp firmayı terketmeleri nedeniyle, yaşayan aile şirketlerinin başarılı şirketler olarak kalmaları ile de açıklanabilir.

Ailenin şirkette kontrol sahibi olmasının faydalarından bir diğeri, aile tarafından sağlanan parasal olmayan avantajlardır. Örnek olarak şirketin nesilden nesile geçerek aile adının devamının sağlanması gösterilebilir. Aile, firma sahipliği ile sosyal, politik ya da kültürel olaylarda söz sahibi olabilir.(Demsetz ve diğerleri, 1985.) Bir başka ifadeyle politik ya da ekonomik açıdan ailenin adı başlıbaşına şöhret sağlayıcı faktör olabilir. Örneğin Fiat arabalarının sahibi olan Agnelli ailesi hükümete olan yakınlıklarıyla bilinirler. Hatta bazı aile üyeleri hükümette görev alır. Fiat’a kamudan çeşitli transferler yapılır. Eğer kontrol tamamen profesyonellerde olsa, bu tür aile adına dayalı faydalar sağlanamayabilir.

Aile şirketlerinde kurucuların ailenin diğer üyelerinin şirkete katılmaları yönünde bir eğilimleri olduğu ve bunun da karlılığın azalmasına yol açtığı tespit edilmiştir.(Singell 1997.) Diğer hissedarlar açısından bakıldığında aileden gelen yöneticilerin aile dışından olan profesyonel yöneticilerle kıyaslandıkları zaman daha değersiz görüldükleri belirlenmiştir.(Gomez-Mejia ve diğerleri, 2001.) Buna rağmen başka araştırmalarda da özellikle kurucu yöneticilerin yeniliğe açık ve firma açısından katma değer yaratıcı oldukları bulunmuştur.(Morck ve diğerleri, 1988.) 3.TÜRK TEKSTİL SEKTÖRÜNDEKİ İŞLETMELERİN GENEL YAPISI

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na kayıtlı reel sektör işletmelerinin yaklaşık altıda biri tekstil sektörü şirketidir. Sektör işletmelerinin özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir.(Atılgan, 2003.)Borsaya kote olsun ya da olmasın genelde aile şirketleri hala birinci nesil konumunda bulunmaktadırlar. Bu da uzmanlıktan çok güvenilir olmanın üstün tutulduğu, kurucu kadronun sahip olduğu gücü uzmanlara devretmesinde sıkıntılar yaşandığı bir ortamı beraberinde getirmektedir. Yönetim kurullarında ailenin etkinliği çok yüksektir. Sektördeki aile işletmelerinin yeni teknolojilere ulaşmak ve sermayelerini arttırmak için gerek yurtiçi gerekse yurtdışından stratejik ortak arayışında olmadıkları görülmektedir. Küçük ve orta ölçekli aile işletmeleri daha

çok fason üretime dayalıdır.1990’lardan sonra, özellikle 2000 ve 2001 ekonomik krizlerinin ardından sektör önemli ölçüde ihracata yönelmiştir. Aslında tekstil sektörü ekonomimizin ihracat rakamlarında lokomotif sektörlerinden biri olup, yaratılan katma değer, çalıştırılan işçi sayısı rakamlarıyla lider sektörlerdendir. İhracata yönelinmesi dünya standartlarının yakalanmasında olumlu katkısı olacak bir noktadır.

Ülkemizdeki tekstil sektörü işletmeleri 1995’li yıllara dek kurumsallaşma açısından pek çaba harcamamıştır. Bunun temel nedeni sektördeki talebin, arzın çok üstünde olmasıdır.Küçük ve orta ölçekli işletmeler ani ve sağlıksız bir büyüme süreci içine girmiş, günü kurtarma kaygısıyla hareket etmişlerdir. Ülkedeki ekonomik istikrarsızlıklar küresel krizlerle birleşince, tekstil sektörü bundan en fazla etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Genel bir özellik olarak üretimde kalifiye işçiye gerek duyulmaması, vasıfsız işçiliğin yeterli olması nedeniyle alt kademelerde çalışanların devir hızı oldukça yüksektir. Sektörde yatırımlar, önemli oranda yeni yatırım şeklinde, daha az bir kısmı da kapasite arttırımı (tevsi) şeklinde gerçekleşmektedir.(Koç ve diğerleri, 1997.)

4. UYGULAMA

Bu çalışma aile şirketlerinde firma performansını etkileyen faktörlerin belirlenmesine yöneliktir. Aile şirketi olma tanımı yönetim kurulunda aile üyelerinin varlığı ve üyelerin şirkette hisse sahibi olması şeklinde yapılmaktadır.IMKB’na kote olan tekstil sektörü işletmelerinin 1998- 2002 yıllarına ait bilanço ve gelir tablosu değerleri araştırmanın veri tabanını oluşturmaktadır. Değişkenlerin ayrımı aşağıdaki şekilde yapılmıştır.

• Başarı (performans) ölçütü olarak kullanılan varlıkların getirisi, net kar/toplam varlık oranıdır.

• Şirket karlılığını etkileyen faktörler olarak alınan açıklayıcı değişkenler, ar-ge giderleri/satışlar, borçluluk oranı, firma büyüklüğü, firma yaşı, firma riski ve 1998- 2002 dönemi aylık hisse senedi getirilerinin standart sapmasıdır.

• Firma büyüklüğü göstergesi olarak şirketlerin toplam varlıklarının defter değerlerinin doğal logaritması, aynı şekilde firma yaşı olarak da firmanın kurulduğu yıldan bugüne kadar geçen yılların doğal logaritması hesaplanmıştır. Ar-ge giderlerinin satışlara oranı, büyüme olanaklarının göstergesi olarak düşünülmüştür. Borç oranı olarak hem uzun süreli borç/toplam varlık, hem de kısa süreli borç/ toplam varlık oranları kullanılmıştır

Araştırmanın veri tabanını oluşturan tekstil sektöründeki otuz adet şirketin tümü aile şirketidir. Ancak bazılarında genel müdürün (veya CEO) aileden olduğu, bazılarında da aile dışından profesyonellerin genel müdür pozisyonunda bulunduğu tespit edilmiştir. Genel müdürün yönetim kurulu üyelerinden biri olmaması, şirketin aile dışından profesyonel yöneticiler tarafından idare edildiğinin göstergesi olarak kabul edilmiştir. Şirket performansının genel müdürün aileden olup olmamasına göre ne şekilde değiştiği de incelenmiştir.

4.1. Özet İstatistikler

Aşağıda verilen Tablo 2 de , veri tabanındaki değişkenlerin ortalama, standart sapma, medyan, maksimum ve minumum değerleri görülmektedir. Tablo 3, örnek değişkenlerine ait korelasyon matrisini içermektedir. Tablo 4 de ise örnek gruba ait çeşitli açıklayıcı oranlar sunulmaktadır

Tablo 2: Tüm Örnek Grubuna Ait Özet İstatistikler

Standart

Ortalama Medyan Sapma Maks. Min.

Arge giderleri/Satışlar 0.0076 0.00 0.0417 0, 43 0.00

Uzun vadeli borç/Tvarlık. 0.1453 0.1077 0.1370 0.88 0.00

Firma riski 27.935 26.615 6.349 42.67 18.82

Firma büyüklüğü (milyar) 17.024 17.000 1.045 19.51 14.62

Firma yaşı 28.97 29 9.55 51 15

Varlıkların getirisi -0.0202 0.013 0.1598 0.29 -0.79

Özkaynakların getirisi 0.8742 0.6248 1.7824 18.01 -4.35

Halka açıklık oranı 0.2687 0.2279 15.384 84.64 5.75

Kısa vadeli borç/Tvarlık 0.7666 0.8028 0.1672 0.95 0.31

Tablo 3: Korelasyon Matrisi

Varlıkların Getirisi Firma büyüklüğü ln(Firma yaşı)

Firma riski Uzun vadeli borc/tvarlık Kısavadeli borç/tvarlık Varlıkların getirisi 1.000 Firma büyüklüğü 0.148 1.000 Firma yaşı 0.121 0.250 1.000 Firma riski -0.187 -0.378 -0.227 1.000 Uzun vadeli borç/Tvarlık -0.446 0.199 0.107 -0.153 1.000 Kısa vadeli borç/Tvarlık 0.114 -0.183 -0.196 0.239 -0.817 1.000

Tablo 3’ de görülmektedir ki, firma performansı (varlıkların getirisi) ile firma büyüklüğü, firma yaşı ve kısa vadeli borç/toplam varlık arasında pozitif bir ilişki var iken, firma riski ile

performans arasında negatif bir ilişki görülmektedir. Ayrıca Firma performansı ile uzun vadeli borç/toplam varlık arasında diğer değişkenlere göre daha büyük negatif bir ilişki olduğu gözlenmektedir.

Tablo 4: Örnek Gruba Ait Çeşitli Açıklayıcı Oranlar

CEO Oranı Yaşlı-Genç Oranı CEO Aile İçi CEO Aile Dışı Karlılık Oranı Aile İçi Aile Dışı Yaş<25 Yaş>=2

5

Yaş<25 Yaş>=2 5

Yaş<25 Yaş>=2 5

CEO Aile İçi CEO Aile Dışı

80 20 26.7 73.3 29.2 70.8 16.7 83.3 -1.3 -4.7

Tablo 4’ de görülmektedir ki, veri tabanını temsil eden otuz adet firmanın %26.7’si yaşı yirmi beşten küçük şirketleri, %73.3’ü ise yaşı yirmi beşten büyük şirketleri kapsamaktadır. Ayrıca genel müdürü aile üyesi olanların %70.8’ i yaşı yirmi beşten büyük şirketlerdir. Genel müdürü aile dışından olan şirketlerin ise %83.3’ünün yaşı yirmi beşten büyüktür. Genel müdürü aile üyesi olan şirketlerin karlılık oranı %-1.3 iken, bu oran genel müdürü aile dışından olan şirketlerde %-4.7 olarak bulunmuştur.

4.2. Çok Değişkenli Lineer Modeller

Çalışmanın bu bölümünde tekstil sektöründeki firmaların performansları ile onu etkileyen faktörler arasında regresyon modelleri oluşturulmuştur. Kurulan modeller aşağıdaki değişkenleri içermektedir:

Bağımlı değişken : Firma performansı (varlıkların getirisi)

Bağımsız değişkenler: arge giderleri/satışlar, uzun vadeli borç/toplam varlık, firma büyüklüğü, ln(firma yaşı), firma riski, kısa vadeli borç/toplam varlık

Bu yapıyı ait regresyon denklemi aşağıda verilmektedir.

Firma Performansı = b0+b1Arge Giderleri/Satışlar + b2Firma Büyüklüğü + b3 Ln(Firma Yaşı)+

b4Uzun Vadeli Borç/Toplam varlık + b5Kısa Vadeli Borç/Toplam Varlık+ ε

Tüm örnek grubu için modele ait çıktı değerleri tablo 5 de (1) sütünunda verilmektedir. Firma performansı üzerinde CEO (genel müdür) un etkisini araştırmak amacıyla bu modele kontrol değişkeni olarak CEO (genel müdür) eklenerek farklı örnek grupları oluşturulmuştur. Şirketin genel müdürü aileden ise CEO değişkenin değeri 1 aksi halde 0 olarak tanımlanmıştır. CEO =1 olması durumunda model değişkenlerinin değerleri tablo 5 de (2) sütünunda, aksi durumu ise tablonun (3) sütununda verilmektedir. Bütün modellerde görülmüştür ki firma performansını etkileyen en büyük faktör uzun vadeli borç/ toplam varlık oranıdır. Kontrol değişkenleri içermeyen temel model (1) in açıklama gücü %43 olarak gözlemlenmektedir. Kurulan modellerin anlamlılığı 0.01 ve 0.05 anlamlılık seviyelerinde F-testi kullanılarak test edilmiş ve anlamlı oldukları görülmüştür.

Tablo 5. Regresyon Modellerine Ait Çıktılar

(1) (2) (3) Sabit 0.221 0.395 0.243 Arge giderleri/Satışlar 0.142 0.121 0.256 Firma büyüklüğü 0.0285 0.0243 0.066 Ln(firma yaşı) 0.0115 0.0089 -0.276 Firma riski -0.00274 -0.0032 0.0080

Uzun vadeli borç/Toplam varlık -1.245 -1.323 -1.269 Kısa vadeli borç/Toplam varlık -0.663 -0.748 -0.674 Düzeltilmiş R2 0.426 0.373 0.495

F 19.059 12.477 5.736

5.SONUÇ

Bu araştırma 1998-2002 döneminde IMKB’de işlem gören tekstil sektörüne ait otuz adet aile işletmesinde şirket karlılığına etki eden faktörlerle bu faktörler arasındaki korelasyonları belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Analiz sonucu elde edilen bulgulara gore, firmaların araştırma ve geliştirme harcamalarına ayırdıkları pay oldukça düşüktür. Ortalama özkaynak getirisi bir başka ifadeyle net kar/özkaynak oranı pozitif bulunmuş, buna karşılık varlıkların getirisi negatif çıkmıştır. Şirket borçlarının vade yapısı incelendiğinde kısa süreli borçların uzun vadeli borçlara gore daha yüksek miktarda olduğu tespit edilmiştir.

Firma performansı ile performansı etkileyen faktörler arasındaki ilişkiler incelendiğinde, en yüksek oranda ilişkinin ters yönlü olarak firma performansı ile borçluluk arasında olduğu görülmüştür.

Aile işletmelerinin genel müdürlerinin profilleri incelendiğinde yaklaşık beşte birinin aile üyesi olmayan profesyonellerden oluştuğu belirlenmiştir.

Tablo 4 deki sonuçlara bakıldığında, varlıkların getirisi (karlılık) oranı genel müdürün gerek aile içinden gerekse aile dışından biri olması durumlarının her ikisinde de negatif (zarar durumu) çıkmakla birlikte aileden olma alternatifinde zararın daha düşük olduğu görülmektedir.

Analizin son bölümünde uygulanan ve firma performansı üzerinde en belirleyici değişkenlerin etkilerini kontrol eden çoklu regresyon analizi sonuçları irdelenmiştir. Bu çerçeve içinde kurulan birinci modelde, borçluluk oranı, negatif yönlü olarak en etken faktördür. İkinci ve üçünçü modellerde, CEO (genel müdür) etkisi ise, genel müdürün aile üyesi olup olmamasına göre irdelenmiş ve aile içinden olması ya da olmamasının firma performansı üzerinde büyük bir etken olmadığı tespit edilmiştir. Ulaşılan sonuçlar Anderson ve Reeb tarafından yapılan araştırmadaki bulgularla uyuşmaktadır. Söz konusu araştırmacılar da aile şirketlerinde genel müdürün aile üyesi olmasının karlılığı arttırdığını savunmaktadırlar. Literatürde daha önce yapılmış olan çalışmalarda da görüldüğü üzere (Uğurlu, 2000) ve (Anderson, 2003) firma performansını etkileyen değişkenlerin belirlenmesi üzerine kurulan modellerin açıklama gücünün (düzeltilmiş R2) düşük olduğu görülmektedir. Aynı sonuç bu çalışma için de geçerlidir. Kurulan model (1) de firma performansını etkileyen bağımsız değişkenlerin %42.6 oranında bir etkiye sahip olduğu görülmüştür.

KAYNAKÇA

McEarchern W.A., ”Corporate Control and Risk”, Economic Inquiry, Vol.14, 1976.

Anderson R., Reeb D., ”Founding Family Ownership and Firm Performance:Evidence from the S&P 500”, The Journal of Finance, Vol.LVIII, No.3, June 2003.

Atılgan T., ”Tekstil Sektöründe Aile İşletmelerinden Kurumsallaşmaya Doğru Giden Süreç”, Türkiye VI. Pamuk, Tekstil ve Konfeksiyon Sempozyumu’nda Sunulan Tebliğ, Antalya, 2003.

Burkart M., Panunzi F., Shleifer A., ”Family Firms”, The Journal of Finance, Vol. LVIII, No. 5, October 2003.

Demsetz H., Lehn K., ” The Structure of Corporate Ownership: Causes and Consequences”, Journal of political Economy, 93, 1985.

Faccio M., Lang L., Young L., ”Dividends and Expropriation”, American Economic Review, 91,

Belgede 1. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 170-178)