• Sonuç bulunamadı

Dârü’l-Küttâb/Sıbyan Mekteb

EĞİTİM-ÖĞRETİM ALANINDA YAPILAN SOSYAL HİZMETLER

5.1. Eğitim-Öğretim Kurumları

5.1.4. Dârü’l-Küttâb/Sıbyan Mekteb

Küttâb, “k-t-b” kökünden gelmektedir. Bu kök toplamak ve bir şeyi bir şeye eklemek anlamlarını ifade etmektedir. Aynı kökten gelen “kitâb”a bu ismin verilmesi de kitapta çeşitli bilgilerin toplanmasındandır.126 Mektep kelimesiyle eş anlamlı olan “küttâb” kelimesi, yazdırmak veya yazı öğretmek anlamına gelen “et-tektîb” kökünden türemiştir.127 Genellikle ilk dereceli eğitimin yapıldığı yer olarak bilinen küttâblar, İslâm’dan önce de Arap Yarımadasında mevcuttu. Küttâblar, Arap yazısının yanında basit matematik hesapların da öğretildiği ve çoğunlukla bir odadan müteşekkil küçük kurumlardı.Eskiden miras alınan bu kurumlar, varlıklarını İslâm dünyasında uzun bir süre devam ettirmişlerdir. Arap Yarımadasının değişik yerlerinde var olan küttâbların, daha çok kültür merkezlerinde bulundukları görülmektedir. İslâm’ın ortaya çıkışından yaklaşık yüzyıl önce Arap Yarımadası’nın Yemâme bölgesi ve çevresinde küttâblar olduğu anlaşılmaktadır.128

Hz. Peygamber, “Küçüklüğünde ilim öğrenen kimsenin misali taş üzerine

kazınan nakşa benzer. Büyüklüğünde ilim öğrenen kimse ise su üzerine yazı yazana benzer.”129 demek suretiyle çocuklara verilecek temel eğitimin gerekliliğini vurgulamıştır. Dolayısıyla Hz. Peygamber’in, o dönemde varlığı bilinen ve örnekleri ortada olan küttâba önem verdiği muhakkaktır. Temel kaynaklarda geçen bazı rivâyetlerden, bu kurumun Hz. Peygamber döneminde var olduğunu anlamak mümkündür. Gözütok, adını verdiği altı adet küttâbın Hz. Peygamber döneminde Medine’de olduğunu, çoğunluğunu Samhûdî’nin verdiği bilgilere dayanarak savunmakta ve önemli deliller sunmaktadır.130 Hamidullah bu konuda: “Hz. Peygamber

Suffa’nın yetersiz olduğunu görünce, Medine’nin çeşitli mahallelerinde ilk veya hazırlık okulları diyebileceğimiz mektepler açtı.”131 demekte ve küttâbların bizzat Hz. Peygamber tarafından açıldığını ifâde etmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber’in, pek çok defa öğretmen ataması yaptığı bilinmektedir.132

       126 Râgıp el-İsfahânî, el-Müfredât, 892.

127 Kazıcı, İslâm medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi, 327; İslâm Kurumları el Kitâbı, 446-447; Landau, Jacob M., “Küttâb”, DİA, XXVII, 3-4, İstanbul, 2003, s. 3.

128 Çelebi, İslâm’da Eğitim-Öğretim Tarihi, 33-34; Gözütok, İslâm’ın Altın Çağında İlim, 66-67; Maltaş,

Sümerlerden Günümüze Eğitim, 246; İslâm Kurumları el Kitâbı, 446-447.

129 Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, I, 332.

130 Gözütok, İlk Dönem İslâm Eğitim Tarihi, 145-152. 131 Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, 771.

132 Bkz. Buhârî, Mezâlim, 9; İbn Hişâm, II, 595; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, VII, 100; İbnü’l-Esîr, el-

Gerek Hz. Peygamber’in eşleri gerekse diğer sahabîlerin sözlerinden küttâbın sahabîler devrinde olduğu hatta Hz. Ömer döneminde kurumsallaştığı açıkça anlaşılmaktadır. Kettânî, “Ömer’in hilafetinden önce bir kimse küçük kardeşini ve kızını

okutur, büyükler de büyüklerden öğrenirdi. Fetihlerden sonra çocukların sayısı artınca Hz. Ömer küttâbların yapılmasını emretti ve çocukların eğitim-öğretimi için görevliler tayin etti.”133 demek suretiyle küttâbların Hz. Peygamber döneminde olmadığını, ilk defa Hz. Ömer döneminde açıldıklarını iddia etmektedir. Taberî’de geçen bazı rivâyetlerde Hz. Peygamber’in Muâz b. Cebel’i Yemen ve Hadramevt’in tümüne

muallim olarak görevlendirdiği yazmaktadır.134 Hz. Peygamber, pek çok defa öğretmen tayin etmiştir. Ancak Muâz b. Cebel’in ötekilerden farklı olarak çok daha kapsamlı ve geniş bir bölgeye öğretmen olarak görevlendirildiği görülmektedir. Muâz b. Cebel’in geniş bir bölgeye muallim olarak atanması, bir eğitim-öğretim organizasyonunu akla getirmektedir. Böyle bir organizasyonu meydana getiren Hz. Peygamber’in o dönemde Araplarca bilinen küttâblar açtırması ihtimalden uzak tutulmamalıdır.

Bazı rivâyetlerin tarihleri tam olarak tespit edilebilseydi daha net yorumlarda bulunmak mümkün olurdu. Buhârî’de geçen rivâyette, Hz. Peygamber’in eşi Ümmü Seleme’nin, “muallimu’l-küttâb”a haberci gönderip “Bana yün tiftikleyecek erkek

çocukları gönder, hürr yollama” dediği kaydedilmektedir.135 Bu rivâyette “muallimu’l- küttâb” ifadesi çok önemlidir. Bu ifade kurumsallığı çok açık şekilde ifade etmektedir. Muallim öğretmen, küttâb ise çocukların eğitim gördüğü yer demektir. Yani ortada bir eğitim müessesesinin ve bu müssesenin bir eğitim programının olduğu görülmektedir. Nitekim kaynaklar, Hz. Ömer’in, küttâbların müfredatı hakkında talimatlarının olduğunu kaydetmektedirler.136 Yukarıdaki rivâyetten, köle çocukların da hür çocuklarla birlikte eğitim gördüğü anlaşılmaktadır. Dünya tarihinde XX. yüzyılın başlarına kadar kölelerin içinde bulunduğu durum göz önüne alınırsa, İslâm’ın ortaya çıkardığı bu uygulamanın sosyal hizmet açısından önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

Hz. Peygamber’den hemen sonra, özellikle Hz. Ömer döneminde Küttâb eğitimin daha kurumsal hale geldiği görülmektedir. Kaynaklar, Hz. Ömer’in küttâb       

133 Kettânî, II, 364.

134 “Muâz b. Cebel, Yemen ile Hadramut arasında bulunan bütün emirler arasında gidip gelen bir

muallimdi idi.” Taberî, III, 228, 318; aynı ifadeyi İbnü’l-Esîr de aktarmaktadır, İbnü’l-Esîr, el- Kâmil, II,

309; ayrıca Muâz b. Cebel’in öğretmen olarak görevlendirilmesi için bkz. Ya’kûbî, Târîh, II, 79.

135 Buhârî, Diyât, 27; Parladır, bu olayı, küttâbın Hz. Peygamber döneminde açıldığına dair delil olarak sunmaktadır, bkz. Parladır, “Asr-ı Saâdet’te Eğitim”, Asr-ı Saâdet’te İslâm, IV, 428-429.

136 Bkz. Çelebi, İslâm’da Eğitim-Öğretim Tarihi, 45; Maltaş, Sümerlerden Günümüze Eğitim, 247; İslâm

açtırdığını ve öğretmenlerine maaş bağladığını kaydetmektedirler.137 Hatta Ebû Ubeyd’in aktardığına göre Hz. Ömer, bazı âmillerine, Kur’ân öğrenimi görenlere tahsisat bağlamalarını emrettiğini kaydetmektedir.138 Bu talimat muhtemelen küttâblarda yatılı eğitim gören çocuklar için verilmiştir. İbn Ebi Şeybe, Hz. Ömer’in, Medine’de çocuklara öğreticilik yapan üç öğretmenin her birine ayda 15 dirhem maaş ödediğini aktrmaktadır.139 İbn Sa’d’ta küttâb hakkında birkaç rivâyet geçmektedir. Bunlardan birinde Osman b. Abdullah adındaki bir küttâb öğrencisi, Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer ve bazı sahabîlerin, kendisinin bulunduğu küttâba uğradıklarını söylemektedir.140 Bu olayın tarihsel olarak Hz. Peygamber döneminde olmadığı kesindir. Çünkü İbn Sa’dın verdiği bilgiye göre Osman b. Abdullah, Hz. Ömer’in en küçük kızı olan Zeyneb’in oğludur.141 İbn Ömer’in küttâbı ziyareti başka bir rivâyette, farklı kişilerle nakledilmektedir. 142

Küttâblarda Müslüman olmayanlarla Müslüman çocukların birlikte eğitim gördüklerine dair rivâyetler de vardır. Ancak bunun Hz. Peygamber döneminde olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir.143

Çağdaş yazarlardan bazıları küttâbların; okuma yazma öğretimi yapan küttâblar ile Kur'ân ve İslâm dini esasları öğretimi yapan küttâb'lar olmak üzere iki ayrı çeşit olduklarını belirtmektedirler.144 Bunlardan ilki Hz. Peygamber döneminde, ikincisi ise Hz. Ömer döneminde kurulmaya başlamışlardır. Yani Kur'ân ve temel İslâmî bilgilerin öğretildiği küttâb'lar, okuma ve yazma eğitimi yapan küttâb'lardan daha sonra ortaya çıkmıştır.