• Sonuç bulunamadı

2.4 Türkiye’de Sanat Eğitimi

2.4.2 Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası

Ülkemizde sanatın; gelişimi Cumhuriyet ’ten önce, padişahlar ve sultanlar tarafından, sarayın denetiminde gelişmiştir. Cumhuriyet’ in ilanı ile Atatürk’ün kültür ve sanat alanında yaptığı yeniliklerle bu etkileşim halka geçmiştir. Cumhuriyet ’in kuruluş döneminde ülkenin önemli sorunları arasında öncelikli olarak yabancı işgalcilerin ülkeden gönderilmesi gayretleri ve bunun yanında ekonomik zorluklar yenilik yapılmasını güçleştirmiş (Erbay, 2006:57).

Cumhuriyetle beraber Atatürk sanat ve eğitim sorunları için oluşturduğu devlet politikası ile Türk Sanatını geliştirme çalışmalarına başlamıştır. Buna istinaden 1921'de Türk Ressamlar Cemiyeti kurulmuştur. 1924’ den sonra, bilgi birikim ve deneyim kazanılması maksadıyla birçok sanatçı burslu olarak Avrupa’ya gönderilmiştir. Öğrenimini tamamlayıp yurda dönen sanatçılar

15

Türk Sanayi-i Nefise Birliği kurmuştur. Daha sonra da adı değiştirilerek Güzel Sanatlar Birliği ve 1928 yılında Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği'ni kurmuşlardır. 1925 yılından itibaren, örgün eğitimde resim, elişi ve müzik derslerinin koyulması ve yaygın eğitimde 1932 yılında açılan Halkevleri ve daha da çok sayıdaki Halk Odaları ve son olarak Halk Eğitim Merkezleri ile sanat eğitimini geniş kitlelere ulaştırılması hedeflenmiştir (İşbilen, 2002, s. 138). 1924 tarihinde kabul edilen Evkaf ve Seri 'ye Bakanlığı'nın kaldırılmasına dair kanun ve özellikle Tevhid-i Tedrisat Kanunu önemli kanunlardandır. Bu kanunlarla eğitim sistemi içindeki dağınıklık düzene girmiştir. Türkiye'de bale, opera, heykel, resim gibi sanat dallarının kolay ve çabuk yayılmasına olanak sağladı. Bütün bu çabalara karşın sistemli bir sanat eğitimi oluşturulamamıştır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, savaştan çıkan Ülkemizin, en önemli sorunu bilim, sanat ve teknik alanlarındaki iyi yetişmiş kalifiye insan gücü eksikliğidir. Bilim, sanat ve teknik alanlardaki gerekli insan gücünün yetiştirilmesi için çeşitli Avrupa ülkelerine öğrenci gönderilip, Türkiye'de de sanat eğitiminin yerleşmesi için yurt dışından eğitimciler getirilmiştir. Ve böylece ülkede sanat eğitiminin temellerinin atılması amaçlanmıştır (Erbay, 1997:138-139-140- 141).

Resim öğretmeni yetiştirecek ayrı bir bölümün kurulması, 1925 ve 1926 yıllarında yeni Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin davetiyle Türkiye'ye gelen dönemin tanınan eğitimcilerinden John Dewey ve G. Stiekler gibi yabancı ve yerli eğitimcilerin raporları ve çabalarıyla kararlaştırılmış, bu amaçla 1926 yılında kurulan Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü bünyesinde 1932 yılında resim bölümü açılmıştır (Özsoy, 2007:78). Bölümün kurucusu İsmail Hakkı Tonguç olmuş, 1932-1935 yılları arasında bölüm başkanlığı yapmıştır. Tonguç' un sanat eğitimi anlayışını anlattığı resim-elişleri ve sanat terbiyesi, resim eğitimi tarihi ile iş ve meslek eğitimi kitapları bu bakımdan önemlidir. Tonguç' un sanata bakışında; öğrencinin resmi bir anlatım aracı olarak görmesi, resimle tasarım becerisini ve yaratıcılığını geliştirmesi, sanat eserlerini tanıma, benimseme ve değerlendirme deneyimini kazanması, öğrencileri sanatın içinde tutmak gibi düşünceleri yer alır. Tonguç' un İlköğretim Genel Müdürlüğü yapmış olması, Gazi Orta Muallim Mektebi resim-iş bölümünün ve köy enstitülerinin kuruculuğunu üstlenmiş olması, sanat eğitiminin yaygınlaştırılmasında büyük katkı sağlamıştır (Telli, 1990, s. 16).

Modernleşme çabaları içinde Cumhuriyet dönemi sanat eğitimi hareketlerine bakıldığında ilk on yıl çok önemlidir. Bu dönemde 1916'da Galatasaray Resim-Heykel Sergileri adıyla başlayan etkinliklerin devamı olarak 1914 kuşağı sanatçıları tarafından 1927 yılında açılan

16

ve "Serbest Resim Atölyesi” olarak anılan bu sergilerin 11. sinin düzenlenmesi, Türk resim tarihinde en önemli gelişmelerdendir (Telli,1990, s. 14).

1935 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş bölümü ilk mezunlarını verdi. Ve ardından 1937 yılında müzik bölümü açıldı. 1940 yılında kurulan Köy Enstitülerinde öncelikle iş eğitimi gibi sanat derslerine yer verilmiştir (Artut, 2002, s. 110).

1948 yılında Milli Eğitim Bakanlığına gelen Prof. Tahsin Banguoğlu Gazi Eğitim Enstitüsü resim ve müzik bölümlerini gereksiz bulduğu için kapatır. Aynı dönemde Köy Enstitüleri de klasik okullara dönüşür (Baltacıoğlu, 1964, s. 23).

1950 yılında Milli Eğitim Bakanı değişmiş ve Gazi Eğitim Enstitüsü resim ve müzik bölümleri tekrar açılmıştır. (Etike, 2001, s. 135).

İlk öğretmen okullarında da resim-iş dersi, ağırlıklı olarak verilmekteydi. Bu okulların yatılı olması, ders dışı faaliyet fırsatı yaratmış, sanat eğitimi çalışmalarının gelişmesine yardımcı olmuştur. Resim dersi ayrı, iş dersi ayrı olarak okutulmuştur. (Telli, 1990, s. 24- 25 ).

1952 yılında ise çok amaçlı liseler kurulmuştur. Ankara’da fen lisesi açılmış ve uzman olarak gelen Amerikalı eğitimciler, “Sanattan anlamayan bir bilim adamı düşünülemez” görüşünü savunarak fen lisesine zorunlu resim dersi koymak istemişlerdir. 1956-57 yılında ise liseler üç yıla inmiştir. Ve bunun sonucunda müfredat programında iki saatlik seçmeli bir ders olarak resim dersi konmuştur (Telli, 1990, s. 19 ).

1957-1970 yılı lise müfredat programında edebiyat bölümü için, sanat tarihi mecburi dersler arasına alınmıştır. İkinci sınıfta iki saat, üçüncü sınıfta da bir saat uygulanmıştır. Resim dersi de, zorunlu ders olarak, birinci ve ikinci sınıfta iki, üçüncü sınıfta da bir saat uygulanmıştır (Telli, 1990, s. 21-22).

Türkiye'de sanat eğitimi yapılanmaları amacıyla toplanan 1949, 1962, 1974 ve 1981 Milli Eğitim Şuraları önemli yer tutmaktadırlar. 1962' deki yedinci şurada, eğitim, kültür ve sanat konularına geniş yer verilmiştir. Kültür İşleri ve Güzel Sanatlar Komisyonunun hazırladığı raporda güzel sanatların eğitim hayatımız ve milli kalkınmamız açısından taşıdığı değer vurgulanmıştır. Sanatın çağımızda, günlük yaşamın, sanayinin, ticaretin içine nasıl yayıldığı ve etkisi açıklanmış, milli birliği sağlamadaki rolü, ülkemizin tanıtılmasındaki önemi belirtilmiştir. Plastik sanatlar eğitiminin önemsenmesi, sanatçıların desteklenmesin gerekli olduğu belirtilmiştir. Bölge kültür merkezlerinin kurulması hususunda getirilen öneri

17

ve görüşler paylaşılmıştır. Üniversite ve her derecedeki eğitim kurumlarında güzel sanatlar eğitimine en kapsamlı biçimde yer verilmesi “devletin gerçek bir sanat politikasına sahip olması” istenmiş bu yoldaki çalışmaların a- Halk sanat eğitimi, b- Okullarda sanat eğitimi, c- Sanatçıları yetiştirilmesi yoluyla yürütülmesinin karara bağlandığı görülmüştür (San, 2001, s. 27).

1973 yılında çıkarılan 1750 sayılı Üniversiteler Kanunu" ile beraber "Yükseköğretim kurulu" kurulmuştur. Yükseköğretim kurumları; üniversite, fakülte, enstitü, yüksekokullar, konservatuarlar, meslek yüksek okulları uygulama araştırma merkezleridir. Plastik sanatlar alanında akademik eğitim, üniversitelerde yükseköğretim düzeyinde verilmektedir. Liseden mezun olan ve sanat eğitimine yönelmek isteyen adaylar Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezince (ÖSYM) yapılan sınavdan sonra, puanları Güzel Sanatlar Fakülteleri'nin taban puanlarını tutması şartıyla Fakültelerin özel yetenek sınavlarına girmeye hak kazanmaktadırlar (Altınkurt, 2005, s. 12).

1982 yılı 2547 sayılı YÖK yasası ile beraber tüm yüksek öğretim kurumları üniversitelerin çatısı altında toplanmış ve üniversiteler de yeni oluşturulan “Yüksek Öğretim Kurum” na (YÖK) bağlanmıştır. Bu yeni yapılanma Resim-iş Eğitimi Bölümlerine de etkilemiştir. Eğitim süreleri 1972’li yıllarda 4 yıl olarak değiştirilen ve programları yeniden düzenlenmiş, 1980’den sonra “Ana sanat Dalları “ oluşturulmuştur. Ankara İstanbul gibi büyük illerde bulunan bölümlerde Resim, Grafik, Heykel, Tekstil, Seramik ve İş ana sanat dalları açılmıştır. Diğer illerdeki bölümlerde ise Resim ve Grafik, bazılarında da Heykel ve Geleneksel Sanatlar ana sanat dalları açılmıştır (Özsoy, 2007, s. 80).

1974'deki dokuzuncu şurada da lise ve dengi okullarda da sanat eğitimi dersleri seçmeli dersler arasına girmiştir. 1988-1989 öğretim yılında 2547 sayılı Yükseköğretim kanununun 5. Maddesinin 1. Fıkrasında "Güzel Sanatlar Eğitimi; Fakülte ve Yüksekokulların birinci sınıflarından itibaren eğitime başlayanlara seçmeli dersler olarak uygulanmaktadır" denmektedir. Sonuç olarak, tüm yüksekokul kademelerinde, plastik sanatlar eğitimi alanlarından biri seçmeli ders olarak verilmiştir. Bu uygulamaya 1991-1992 öğretim yılında müzik dersleri de alınmıştır. 1991 yılına gelindiğinde, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı bünyesinde oluşturulan Resim Dersi Öğretim Programları Geliştirme Özel İhtisas Komisyonunca hazırlanan ilköğretim kurumları resim-iş dersi öğretim programı, 1992-1993 öğretim yılından itibaren hayata geçirilmiştir (İşbilen, 2002, , s. 139).

18

Pekmezci, programın "çok ideal tanımlamalar ile hazırlanmış" olduğuna dair inancını belirten ancak bu programın uygulanabilmesi için gerekli sistem alt yapısı ve sanat eğitimcisi kapasitesinin yeterli olup olmadığının da sorgulanmasını istemektedir (Pekmezci, 1997, s. 48).

1978’de Liseler için zorunlu bir ders olarak turizm ve sanat eğitimi dersi konulmuştur. Kuramsal olarak konulacak bu derste, sanatın gerekliliğini, sanatın bilim ve teknikle ilişkisi, günümüz koşullarının sanat etkisi gibi konularla birlikte, sanatın türlerinin ve sanatçıların tanıtılması amaçlanmıştır (Telli, 1990, s. 29).

10. Milli Eğitim Şurasında temel eğitim okullarının amaçları arasında “sanat ve estetik alnında kültür ve anlayış kazandırma” ifadesinin geçmesi önemli bulunmuştur. 1981 Yılındaki 10. Milli Eğitim Şurasında temel eğitimde ve liselerde güzel sanatlar adı altında bir dersin okutulması karalaştırılmıştır. 1981-82 öğretim yılında ortaokullarda “İş Eğitimi” ayrı ders olarak uygulamaya konmuştur. Uygulama alanları ise, iş-teknik, tasarım, ticaret ve ev ekonomisi olarak tespit edilmiştir. Dersin eğitmenleri mesleki eğitim fakültelerinde yetişmektedir. Dolayısıyla resim ve iş arasındaki bütünleyici ilişki fiilen ortadan kalkmıştır. Esas itibariyle öğrencilere, ilgi ve yeteneklerini çeşitli alanlarda deneme fırsatı vermeyi, meslek seçimi ve iş hayatına bilinçli geçişi kolaylaştırmayı, bu arada günlük hayat için gerekli olan bilgi ve becerilerin geliştirilmesini, sistemli düşünme, karar verme ve problem çözebilme yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır (Güngör,1996, s. 33). Lise düzeyinde sanat eğitimi alanındaki en önemli gelişme, 1989-1990 öğretim yılında İstanbul'da, 1990-1991 öğretim yılında da Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir ve sonraki yıllarda başka illerde Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinin açılmış olmasıdır. Üniversitelerin sanat ve sanat eğitimi veren bölümlerine kaynak oluşturan bu okullara öğrenciler yetenek sınavı ile kabul edilmektedir (Ünver, 2002, s. 21).

Sanat eğitimi okullarımızda müzik dersinin yanı sıra görsel sanatlar dersi olarak halen 4+4+4 eğitim sistemi içinde ilkokullarda haftada 2 saat, ortaokullarda haftada 1 saat aynı zamanda seçmeli ders olarak öğrenciler tarafından haftada 2 veya 4 saat, Liselerde ise seçmeli ders olarak haftada 2 saat şeklinde yer almaktadır.

Günümüzde çok sayıda üniversitenin bünyesindeki güzel sanatlar fakülteleri ile eğitim fakültelerinin resim-iş bölümlerinin varlığı sanat eğitiminin yaygınlaşmasında önemli rol oynamaktadır.

19

Sanat her dönemde en etkin iletişim biçimlerinden biri olmuştur. İnsanın düşünsel, toplumsal, ekonomik, psikolojik ve ekolojik etkinliklerinin, dünya ile ilişkisinin yorumlandığı bir alan olan sanat, bu özelliğiyle kimi ülkelerde de itici güç olarak varlığını sürdürmektedir (San, 1982, s. 99).