• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM

4.1. Bir Eğitim Felsefesi OluĢturma Ġhtiyacı

4.1.1. Chicago Okulu (Laboratuvar Okulu)

Dewey (2008a, s. 244), Chicago Üniversitesi‟nin Eğitim Bilimleri Bölümü‟nde, bölümün teorik çalıĢmalarıyla bağlantılı olacak biçimde küçük bir ilköğretim okulu kurmuĢ ve bu okulun iki alana hitap ettiğini ifade etmiĢtir: Birincisi gözlemler yaparak aktif öğrenme yöntemleriyle küçük çocuklara eğitim vermek; ikincisi de üniversite eğitimi alan öğrencilerin uygulamalı eğitim iĢiyle meĢgul olmalarına olanak tanımaktır. Dewey‟e göre Laboratuvar Okulu olarak da adlandırılan bu okul; ne sıradan, alıĢılmıĢ yöntemlerle eğiitm veren bir pratik okuldur, ne de öğretmen yetiĢtiren Eğitim Bilimleri Bölümü‟nün temel nesnesi konumundadır. Bu okul, daha ziyade, bütün yönleriyle öğretmenlerin rasyonel ders içerikleri belirlemelerini sağlayan ve yeni eğitim hareketine uyum sağlayan öğretmenler aracılığıyla üniversitede uygulamalı bir eğitim yapmayı hedefler.

56

Dewey‟in sözünü ettiği bu okul, bir üniversite ilköğretim okuludur ve Dewey bu okulların tüm üniversitelerde kurulması gerektiğini söyler. Chicago Okulu, üniversite bünyesinde uygulamalı eğitimin yapıldığı bir laboratuvar görevi görür; bu nedenle de Laboratuvar Okulu olarak da anılmaktadır.

Nitekim Dewey (2008a, s. 244), üniversitenin eğitim-öğretim anlayıĢını yalnızca öğrenciyi mezun etmeye dayandırmamıĢtır. Ona göre bir üniversite aynı zamanda içinde kurmuĢ olduğu ilköğretim okulu ile teoride öğretilen bilgilerin ayrıntılı olarak uygulamasının yapıldığı, bilgilerin test edildiği; öğrencilerin, ilköğretim okullarında okuyan çocuklar üzerinde deneyimledikleri somut bilgiler ıĢığında öğrenme sürecinin gerçekleĢtirildiği bir laboratuvara ihtiyaç duymaktadır.

Bu durum, Dewey‟e göre oldukça önemlidir; çünkü sıradan okullar bu tür ihtiyaçları göz önüne almamakta ve çocuğun psikolojisini hesaba katmaksızın teorik bilgileri yalnızca aktarma suretiyle eğitim-öğretim yapmaktadırlar. Dewey‟in Chicago Üniversitesi‟ne geçtikten sonra daha fazla üzerinde durduğu bu düĢünce onu, uygulamalı eğitim için neler yapılabileceği konusunda harekete geçmeye itmiĢtir.

Dewey‟i Chicago Okulu‟nu kurmaya yönlendiren bir diğer faktör ise, özellikle üniversitede öğrenim gördüğü dönem ve sonrasında gerek felsefî gerekse bilimsel kimliğini oluĢturmasına etki eden bilim adamlarıdır. John Hopkins Üniversitesi‟nde öğrenim gördüğü sırada Dewey‟in en çok etkilendiği akademisyenlerden biri olan George S. Morris‟in etkisiyle, baĢlangıçta Hegel‟in idealizm görüĢleri üzerine çalıĢan Dewey, sonraları pragmatizmi benimsemiĢtir. 1889-1894 yılları arasında ise Michigan Üniversitesi‟nde felsefe bölümünde çalıĢmıĢ; 1894 yılında Chicago Üniversite‟sine geçmiĢ ve burada Eğitim, Psikoloji ve Felsefe Bölüm BaĢkanlığı yapmıĢtır. Chicago Üniversitesi onun “Laboratuvar Okulu” deneyimini sağladığı bir kurum olmak bakımından önem taĢımaktadır. Yine bu kurumda meslektaĢı olan George Herbert Mead‟in de pragmatizm konusunda Dewey‟e önemli katkıları olmuĢtur. Bu katkılar Dewey ile Mead arasında paylaĢılan Ģu düĢüncelerle özetlenebilir (Gutek, 2006: 94-95):

1. Bir ideal olarak demokrasi, politik yaĢamın sosyal görevlerinin ve sorumluluklarının bilincine varabilecek kadar eğitim düzeyi yüksek bir halka gereksinim duyar.

2. Ahlâk (değerler), gündelik yaĢam problemlerine (kiĢisel, siyasal, sosyal ve eğitimsel davranıĢa) yansıtılmalıdır.

57

Mead, tıpkı Dewey gibi çocuk geliĢimi ile ilgilenmiĢ; hatta çocukluğun ilk dönemindeki eğitime ilgi duymuĢ ve bununla ilgili bir oyun kuramı geliĢtirmiĢtir. Onun oyun kuramında da oyun, öğrenmede oldukça etkili bir yoldur ve çocuğun çevresi oyun için çok uygundur. Dolayısıyla çocuğun çevresi düzenlenirken bunlara dikkat edilmelidir. Burada Mead, öğretmenlere önerilerde bulunurken, alan çalıĢması ve laboratuvar gibi deneysel yöntemlerin önemini de vurgulamıĢtır. Tüm bunlar Dewey‟in Chicago Üniversitesi‟nde yaptığı eğitim ve felsefe çalıĢmalarını etkilemiĢtir, denilebilir (Gutek, 2006, s. 95).

“Laboratuvar Okulu”nda “deneyim”(tecrübe) kavramını ön plâna çıkaran Dewey de, bu kavramın, aynı zamanda, felsefe, eğitim, bilim, sanat vb. alanlar içinde yer alması gerektiğini vurgulamıĢtır. Çünkü deneyim bireyin somut davranıĢlarının gerçekliğe uygun olup olmadığını yahut anlamlı olup olmadığını ölçebilen tek araç olma özelliği gösterir. Bu bağlamda “gerçeklik” ile “deneyim” doğrudan iliĢkilidir. Çünkü ancak doğrudan doğruya deneyim, bireyleri gerçeklik içine bırakır. Bir baĢka ifadeyle bireyin doğrudan doğruya hissettikleri bir gerçekliktir. Bu bağlamda Dewey (2008b, s. 15), “eĢya bizim deneyimlerimizde nasıl beliriyorsa öyledir” ilkesini kesin olarak kabul eder. Fakat bu belirlenmeler, bazen bireyleri yanlıĢ bilgiye götürebilir.

Sözgelimi gürültü duyan bir birey korkabilir ya da kendisini tehlikede hissedebilir. Fakat daha sonra gürültünün rüzgârın etkisiyle perdenin hareket etmesinden kaynaklandığını anlar ve tehlikeli bir durum olmadığının farkına varır. Bu durumda önceden bulunmayan bir Ģey, yerini gerçekten bulunan bir Ģeye bırakmıĢ olur. Böylelikle birinci bilgiye ikinci bir yeni bilgi eklenir ve bu da değiĢimin her daim olduğunun bir göstergesidir. “Bir Ģey bilmekle, hakkında bilgi sahibi olmakla değiĢime uğrar.” ĠĢte Dewey‟in deneyimlerin gerçekliği oluĢturduğu yönündeki düĢünceleri bu biçimde özetlenebilir (Dewey, 2008b, s. 15-16).

Laboratuvar Okulu‟nun deneyimin gerçekliğine önemli ölçüde yer veren bu anlayıĢı yönünde uygulanan etkinlikler de, öğrenen bireyi uyaracak ve bu bireye önceki yaĢantılarını yeniden hatırlatacak biçimde düzenlenmiĢtir. Bunun için de okul “küçük bir toplum modeli” hâline getirilmiĢtir. Böylelikle bireyler ya da çocuklar bir aradalık içinde bireysel eğilimlerini ortaya koymuĢlardır (Gutek, 2006, s. 95). Nitekim Dewey, toplumsal yaĢamın oldukça karmaĢık olduğunu ve özellikle çocukların bu karmaĢa nedeniyle yeteneklerini ortaya koymada güçlük çektiğini ifade etmiĢ ve bu bağlamda okulun

58

toplumsal yaĢamdan ayrı bir yer olmadığını, aksine toplum yaĢamının küçük bir formu, numunesi olduğunu savunmuĢtur.

Laboratuvar Okulu‟nda okulun küçük bir toplum olarak düĢünülmesi, Dewey‟in geleneksel eğitim anlayıĢına karĢı tepkisini de dile getirir. Geleneksel eğitim anlayıĢı içerisinde yer alan “okul, öğrencileri yaĢama hazırlar” ifadesi, Dewey ve diğer ilerlemeci eğitim anlayıĢını savunlar tarafından oldukça eleĢtirilmiĢ; bu noktada “okulun yaĢama hazırlık” olamayacağı; aksine “okulun yaĢamın kendisi” olduğu düĢüncesi ortaya çıkmıĢtır.

Dewey, bu noktada “toplumsal yaĢamın küçük bir formu” olarak nitelendirdiği okula iliĢkin Ģunları söyler (Gutek, 2006, s. 95-96):

Bu kavramın altında yatan anlam, okulun bir laboratuvar olmasıdır. Nasıl ki biyoloji, fizik veya kimya laboratuvarlarında bu alanlara iliĢkin çalıĢmalar yapılıyorsa, bu laboratuvarda da eğitim üzerine çalıĢılır. Herhangi bir laboratuvar gibi, bunun da iki temel amacı vardır: (1) Kuramsal yargıları ve ilkeleri araĢtırmak, tanımlamak, serimlemek, eleĢtirmek, (2) Olay ve ilkelerin özel bir biçimde kısa açıklamalarını yapmaktır.

Dewey, “aktivite programı” kavramını da ilk kez 1896 yılında Chicago Laboratuvar Okulu‟nda kullanmıĢtır. Dewey‟e göre, öğrenmeyi sağlayan ana unsurlardan biri problem çözmedir. Ayrıca bilimsel yöntemin özelliklerinden biri olan problem çözme, okullardaki “aktivite programı”nın amaçlarından biri olmalıdır. Buna paralel olarak Dewey, insanda dört dürtünün olduğunu söyler. Bunlar; “sosyal yapıcılık”, “araĢtırma ve deneme”, “ifade” ve “sanat”tır. Bu dört dürtü okullardaki programları belirlemektedir. Esasen bu dört dürtü “problem çözme” davranıĢına dayanmaktadır. Nitekim Dewey tüm öğretim programını “aktivite” programı olarak nitelendirmiĢ ve bu programın temeline de problem çözmeyi koymuĢtur (Kale, 2003, s. 67).

Dewey (2008b, s. 88), Chicago Okulu‟nun kurulduğu ilk yıllarda, zamanla bu okulun geleneği hâline gelmiĢ bir uygulamayı da içeren bir anısını Ģöyle anlatır:

Chicago Okulu‟nun geleneklerinden biri, ilk zamanlarında kindergarten (anaokulu) kısmını görmek için gelen bir ziyaretçiyle ilgilidir. Kendisine okulda henüz bir kindergarten kurulamadığı söylenince ziyaretçi programda Ģarkı, resim, eliĢi, tiyatro, çocukların sosyal iliĢkilerine özen gibi Ģeyler olup olmadığını sormuĢtu. Sorusuna tatmin edici cevap verilince ziyaretçi bayan baĢarmıĢ ve sevinçli bir tavırla kindergarten teriminden amacının bunlar olduğunu söylemiĢ ve bizim kindergarten yoktur dememize ne anlam vereceğini bilmediğini de eklemiĢti.

Dewey (2008b, s. 88-89), bu düĢünceye Ģekil itibariyle olmasa da hak verilebileceğini ve bu düĢüncenin ilk defa Alman eğitimci Froebel tarafından ortaya atıldığını söyler. Bir baĢka ifadeyle Froebel 3-6 yaĢ arası çocuklar için özel okul ve anaokulları açmıĢ, bu

59

okulların kurucusu olmuĢ ve bu okulların, çocuğun oyun aracılığıyla kendini geliĢtirebileceği ve de dıĢ dünyayı öğrenebileceği yer olduğunu vurgulamıĢtır. Bu bağlamda bazı prensipler ortaya koymuĢtur. Chicago Okulu‟nun 4-14 yaĢına kadar olan bütün evrelerinde uygulanmaya çalıĢılan bu prensipler özetle Ģöyledir:

1. Okulun ilk görevi çocuklara iĢbirliği ve karĢılıklı yardım anlayıĢını kazandırmaktır.

2. Her eğitim etkinliğinin ilk kaynağı çocuğun içgüdüsel davranıĢları ve etkinlikleri üzerinde durur. Bunu yaparken baĢkalarının fikirleri ve duyular yoluyla elde edilen dıĢ eĢyanın sunumu ve uygulanması üzerinde de durmaz. Bu prensip, çocukların kendiliğinden ortaya çıkan etkinlikleri, tiyatro oyunları, taklitleri, küçüklerin anlamsız gibi görülen hareketlerinin eğitim için yararlanmaya elveriĢli Ģeyler olduğunu, hatta bunların eğitim kuramlarının temel taĢlarını meydana getirdiğini öne sürer.

3. Çocuklara okulda kazandırılan iĢbirliği duygusu, onların kiĢisel görüĢlerinden de yararlanılır. Ayrıca çocuk, bir üyesi olduğu toplumun tipik davranıĢları ve iĢlerine, kendi seviyesine göre katılır ve bunlardan yararlanır. Böylelikle çocuk, katılım ve yaratıcılık sayesinde değerli bilgiler edinmiĢ olur.

Dewey (2008a, s. 244-245), bu prensiplerin uygulandığı böyle bir okul anlayıĢının ilerleme göstermesini de çeĢitli etmenler üzerinden değerlendirir: Öncelikle bu okul öğrencilerin bireysel giriĢimlerini destekler. Öğrenciler burada iki yıl boyunca okul deneyimini öğrenerek birbirlerinin beceri, baĢarı ve ilgilerinden faydalanırlar. AĢamalı eğitim sisteminde çocuğun ayrımcılık yapma davranıĢı güçlenebilirken, burada bencillik, ayrımcılık yapma arka plânda kalmıĢtır. Burada öğrenciler yalnızca ahlâkî olarak daha rasyonel ve daha özgür iliĢkiler kurmayı değil; aynı zamanda entelektüel beceri kazanmayı da öğrenir. Bunun yanında Chicago Okulu öğrencileri, okumaya, gözlem yapmaya ve ezberci ve aktarmacı eğitim-öğretim anlayıĢından farklı olarak gerçek bir öğrenmeye güdülenirler.

Chicago Okulu öğrencileri, ikinci olarak, ilkokul çalıĢmalarını yalnızca bir çalıĢma, bir ödev olarak değil, aynı zamanda onları çocukluk yaĢamının parçası olarak görmeyi öğrenir. Bu okulun öğrencileri okula, bir iĢ yapmak için gelir; yemek piĢirmek, dikiĢ dikmek, marangozluk iĢleriyle uğraĢmak gibi basit yaratıcı faaliyetleri okuma-yazma, aritmetik gibi derslerle birleĢtirir. Dewey (2008a, s. 245), bütün bunların eğitime kazandırılmıĢ yeni özellikler olmadığını; yalnızca üniversite bünyesinde kurulmuĢ olan

60

ilkokulların kendine özgü ve alıĢılmıĢın dıĢında bir özelliği olduğunun altını çizer. Bu özellikler bütünüyle çocuğun doğası içinde bulunur ve onun gündelik yaĢamda karĢılaĢtığı durum ya da olaylardan bağımsız değildir. Böylelikle çocuk bu konularda çalıĢmaya istekli ve dikkatli olur.

Özetle Chicago Okulu ya da Laboratuvar Okulu, Dewey‟in eğitim düĢüncelerini uygulamaya geçirdiği bir model olması açısından oldukça önemlidir. Çünkü Dewey, kurmuĢ olduğu bu okul aracılığıyla, okulun toplumsal yaĢamın küçük bir numunesi olduğunu göstermiĢ; ayrıca öğrencilerin okullarda gündelik yaĢamda deneyimledikleri Ģeyler ile karĢılaĢabileceklerini, bu nedenle okulların aynı zamanda bir laboratuvar görevi görmesi gerektiğini ortaya koymuĢtur. Bu yönüyle Laboratuvar Okulu geleneksel eğitim anlayıĢının aksaklıklarını ortaya çıkararak, öğrencilerin deneyimlerinden hareket eden ilerlemeci eğitim anlayıĢının uygulandığı bir modeli de ifade etmiĢtir.

4.1.2. Geleneksel Eğitim AnlayıĢına Yönelik Tepki ve Ġlerlemeci Eğitim