• Sonuç bulunamadı

Cevat Abbas Bey ile Mustafa Kemal Paşa’nın Bir Ticaret Meseles

Belgede Atatürk’ün Yaverleri (sayfa 56-60)

1.CEVAT ABBAS (GÜRER) BEY

1.12. CEVAT ABBAS BEY’İN MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE BERABER BULUNDUĞU GÜNLERE AİT BAZI ANILAR

1.12.5. Cevat Abbas Bey ile Mustafa Kemal Paşa’nın Bir Ticaret Meseles

Cevat Abbas Bey, Mustafa Kemal ve Fethi beylerle beraber yaptıkları ticareti “Tatlı dile, kılık kıyafete müstenit limited şirketimizin doğuşu ve akıbeti” başlığı ile anılarında şöyle anlatmıştır:

“Mustafa Kemal Paşa’nın sınıf arkadaşı olmakla beraber, mektepten az tanıdığını söylediği, uzun yıllar askeri sevkiyat işlerinde Esbak Levazım Reisi İsmail Hakkı Paşa’nın önemli hizmetlerini başarıyla gören Binbaşı Ali Rıza Bey ile temasa gelindi. Ben daha önce Ali Rıza Bey’i yakından tanımış ve faaliyeti kendisine hürmet ve muhabbetimi arttırmıştı. Vaki temasta yardımım oldu.

I. Dünya Savaşı yılları içerisinde her İstanbul’a geliş gidişimizde Ali Rıza Bey Mustafa Kemal Paşa için uzun uzadıya ve takdirkâr cümlelerle benimle konuşuyordu. Bilhassa mütareke başlarında çok derin bağlılığını da bu muhabbete ilave eder oldu.

Hakikaten, huzuru samimiyet, ciddiyet ve fedakârlık hisleri yaratan Rıza Bey’i ihmal etmemizi uygun bulmamıştım. Zaten vazifeden uzak bile olsa sınıfından tanıdığı bu zat, en nihayet benim üzerimde yapmakta olduğu güzel tesiri Mustafa Kemal Paşa’nın üzerinde birkaç görüşmede hâsıl etti resmi işlerde cevval, faal ve samimi görülen bu zat, vatan endişesi ile politika sahasında da faaliyete geçmişti.

Muhtelif küçük küçük cemiyetlerin her birinin gizli gizli faaliyette bulunduklarının ve bunların Mustafa Kemal Paşa’nın emrine girmelerine hiçbir mani bulunmadığını ileri süren Ali Rıza Bey, o zaman bilhassa mühim bir siyasi faaliyetin başında bulunan gayet kıymetli, zeki, sivil bir zattır. Mustafa Kemal Paşa ile temasa gelmesi zaruretinden bahsetti. Mustafa Kemal Paşa bu teklifi kabul etti. Ve ilk temas Hava Sokağı’nda Halepli Bay Fansa’nın misafiri olduğumuz evinde vaki oldu. Ali Rıza Bey’in bu tavsiye ettiği zat, kır atlar koşulmuş bir saltanat arabasına benzeyen landos ile gece karanlığında geldi. Kıyafeti düzgün ve temiz nezaket ve tevazuuna

81

bakarak kendisine kıymet verilebilen, bu zaair “merhamet buyrun” mukaddemesi ile konuştukça ince zekâ sahibi olduğu intibaını muhatablarında yaratmakta pek mahir görünmekte idi”82.

“Bu zat Mustafa Kemal Paşa’yı bir iki defa ziyaretle kalmadı. Sonraki ziyaretlerinden birinde Mustafa Kemal Paşa’nın müsaadesini istihsal ederek mensup olduğu siyasi zümrenin reisi bulunan ve Vahdettin’in özel ahbabı süsü verilen aksakallı bir molla beyi de beraberinde getirdi. Gelen bu Molla Bey’in kendi kayınpederi olduğunu da pek mahirane bir surette saklayabildi. Şişli’deki eve geçilmişti. Ali Rıza Bey merhumun bu pek ittimat ile tanıttığı zat, Şişli’ye de azametli bir kıratlı arabasıyla birkaç defa daha taşınmış ve Fethi Bey ile de tanışmıştı.

Fethi Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın en mahremi ve güvendiği sevgili arkadaşı idi. Bu münasebetle mütarekenin karanlık günlerini ekseriya Mustafa Kemal Paşa ile birlikte geçirirdi. Çok zaman kurtuluş çarelerini beraber tartışırlardı. Gerek Mustafa Kemal Paşa’nın ve gerekse Fethi Bey’in bu zata karşı ittimat ve tevecühleri uyanmıştı. Buna rağmen kendisinden şüphe ettikleri zaman da oluyordu.

Fakat bütün şüpheleri gidermek için Ali Rıza Bey’in ona karşı beslemekte olduğu itimadın şevkiyle söylenmiş birkaç müdafaa cümlesinin yeterli geldiğini görüyordum. Bir gün Ali Rıza Bey yalnız gelmiş benim de dâhil olduğum bir sohbete vesile vermişti. Dereden, tepeden konuşuluyordu. Bir aralık Ali Rıza Bey, kısa bir soruyla üçümüzü de düşündürmüştü.

‘Peki, bütün bu işlerin başarılması için her şeyden önce sizlerin maişet derdinden uzak kalmanız lazımdır. Paranız var mı? Hayatınızın idamesini temin edecek paranız yoksa rahat bir kafa ile çalışamazsınız’ dedi”83.

“Mustafa Kemal Paşa ve Fethi Bey cevap verdiler:

‘Paramız olmamakla beraber bu güne kadar böyle bir şey düşünmedik.’

Ali Rıza Bey, ‘Bu doğru değildir. Her şeyden önce bulunduğumuz pozisyonun

icabatını yapmak size zaruridir. Hayat icabı olarak geçinmenizin teminine medar

82

Tarih Kültür Eğitim Derneği İktisadi İşletmesi; Atatürk ve İktisadi Kalkınma, Kasım 2009, İstanbul, s.139.

83

olacak ve sizi müsterih yaşatacak parayı ben bulmağa çalışacağım. Ancak gördüğünüz arkadaşımı bu işte sizlere yardıma imale etmeliyim. Mamafih bu gibi işler onun için ehemmiyetsizdir. Zengin bir zattır. Aydan aya koyacağınız bir sermayeyi işletir ve gelirini size vermesini temin için var kuvvetimizle çalışırız. Benim de sizlere karşı naçiz bir hizmetim olsun’ mukabelesinde bulundu”84.

“Mustafa Kemal Paşa ve Fethi Bey sessizlikleriyle tasdik eder gibi oldular. Sonra:

‘Nasıl?’ diye sordular.

‘Evet, mesela bir liranız ayda bir lira getirebilir. Çünkü bahsettiğim zat İzmir ile zeytinyağı, incir, üzüm üzerinde geniş bir ölçekte iş yapmaktadır. Ve her ay bir devir içine girecek sermayenizde sizlere her ay yüzde yüz kar verir. Binaenaleyh geçinmeniz için hiçbir endişe ve sıkıntınız kalmaz.’

Yüksek insani ve askeri ahlak ve kâmil insanlık ve insaniyet timsalleri olarak salâbetleri bozulmayan bu iki arkadaş, Ali Rıza Bey’in ahbaplarına karşı beslediği itimada iştirak ettiler. Ben de tabi onların yürüyeceği yoldan harice çıkmayı hatırıma bile getirmedim.

Mustafa Kemal Paşa ile Fethi Bey’in teklifte durulması lazım geldiği kanaatine vasıl olduklarını birbirimize bakarak anladım. Yalnız hepimizin içinde bir tereddüt vardı. “Parayı nereden bulacaktık?” ve “Ne kadar olacaktı?” Bereket versin onu da Ali Rıza Bey aydınlattı.

‘Paşam sen beş on bin lira, Fethi Bey’de arzu ederse bir o kadar, Cevat’ta bin lira koyarsanız ben arkadaşımın gönlünü yaparım’dedi.

Miktar müşkülatımızı halletti. Hepimiz muvafakat etmiştik. Üzüntümüz yalnız şundan ibaretti”85.

“Ya parayı bulamazsak?

Mustafa Kemal Paşa: ‘Annemde para olacak, bir yoklayalım’ dedi. Fethi Bey ödünç olarak tedarik edecekti. Ben bu arada çok üzülüyordum. Para bulamamak ihtimali karşısında bulunuyordum. Mütareke hengâmında şahsi iki binek atımı

84

Cevat Abbas Gürer, Age, s.173.

85

satmıştım. Dört yüz liraya baliğ olan bu satış bedeli her ihtimale karşı ile hayatımızın bir ihtiyat akçesi idi. Gerisini, yani 600 lirayı bulmanın benim için pek güç olacağını tahmin ediyordum.

Ali Rıza Bey bu teklifinden sonra bize sermaye bulmak fırsatını kazandırmak için ertesi günü tekrar aynı saatte görüşmek üzere yanımızdan ayrıldı.

Üçümüz yalnız kaldığımız zaman sermaye bulmak endişesinden başka bir şey konuşmadık. Ben her ay bin lira getirecek olan bin lirayı bulmak azmi ile müsaade aldım. Ve evime geldim. Esasen birinci ay sıkıntı çekecektim. İkinci ay sermaye sahiplerine ödenecek. Kârım sermayem olacaktı.

O gece evi eşi dostu, bildikleri yokladım, zorladım; bir ayda ödemek üzere kendi mevcudum kadar ancak bulabiliyordum.

‘O halde sekiz yüz lira ile bu şirkete girerim’ dedim.

Mustafa Kemal Paşa validesinden temin etmiş, Fethi Bey’de beş bin lira tedarik eylemişti. Ben de noksanından dolayı mahcubiyet duyduğum sekiz yüz lirayı bir zarfa koyarak ilikli cebimde götürdüm.

Hep beraber Ali Rıza Bey’in tavsiyesi ile bir şirket direktörü olan arkadaşın yazıhanesine kırık bir otomobille gidiyorduk.

Büro sahibi bize dondurma ikram ettikten sonra vakurane ve alicenabane bir tavır alarak Ali Rıza Bey’in delaletinden bahsetti. Müstağni bir eda ile paralarımızı alıp açık bulunan kasasına attı.

Artık paralar bizim değildi.

Bir gün iadeleri zaruri olan paraların karşılığına bedel birer senet dahi almaktan bizi men eden şey bu tatlı dillere olan geniş itimadımızdır.

Ayrıldık.

Artık geçim hayatımız bizce müemmendi. Günler geçti. Ayın dolmasına bir şey kalmadı.

Dolan ayı müteakip kârı sormayı nezakete muhalif bulduk. İkinci ayın bitmesine bir şey kalmamıştı. Hepimizde az çok şüpheler uyanmıştı. En nihayet benim telefonla vaziyeti ticariyemizi sormam uygun bulundu. Sordum: İncir ve üzüm

vesaire birinci ayda İstanbul’a gelmiş, piyasa düşüklüğünden satılamamış, Odesa’ya gönderilmiş. Odesa Kızıl Ordu tarafından işgal edildiğinden oraya da çıkarılamamış. Köstence’ye gönderilmiş olduğu söylendi. Ve hamdolsun hiçbir zarara uğramadığımız temin edildi. Üçüncü ve dördüncü aylarda Karadeniz üzerinde dolaşan sermaye ve kârımızın bize hiçbir şey vermeyeceği artık anlaşıldı. Bu arada sermayemiz de gitmişti”86.

“Üçüncü Ordu Müfettişliği’ne tayin edilen Mustafa Kemal Paşa’nın hareketinden bir gün evvel köprüde bu şirket direktörünü bulmuş ve kendi paramdan dört yüz lira tahsil edebilmiş ve geri kalanının tahsilini aileme bırakmıştım.

Mustafa Kemal Paşa ve Fethi Bey için de bilahare birer senet alınabilmişti. Büyük Adam, kıymetli bir dershane olan sofrasında zaman zaman bu müşterek ticaretimizi gülerek anlatır ve kıssadan hisse dağıtırdı”87.

1.12.6. Cevat Abbas Bey’in Atatürk ile Metris’te Yapılan Tatbikatta

Belgede Atatürk’ün Yaverleri (sayfa 56-60)