• Sonuç bulunamadı

Uluslararası İlişkilerde caydırıcılık kavramı bünyesinde tehdit ve strateji olgularını barındıran ve mevcut ya da potansiyel sorunların çözümünde başvurulan stratejilerden birisidir. Bu bağlamda ‘‘tehdit ya da vaat gibi mekanizmaları ve diğer kaynakları hedef ülkenin davranışını etkilemek amacıyla bilinçli olarak kullanmasına yönelik bir stratejidir’’1. Diğer bir ifadeyle, caydırıcılık bir karşıt grubu ya da ülkeyi zarar verebilecek faaliyetleri gerçekleştirmekten alıkoyacak bir davranış ya da tutumu kararlı ve açık bir biçimde ortaya koymak şeklinde tanımlanabilir 2.

ABD Savunma Bakanlığı caydırıcılık kavramını “ortaya çıkacak sonuçların doğuracağı korku sayesinde eylemlerin önlenmesi 3” olarak tanımlamaktadır. Bu, kabul edilemez bir tehdit karşısında inandırıcı bir caydırıcılığın yaratacağı doğal sonuç olarak görülmektedir. Quackenbush4, caydırıcılığın mevcut statükoyu değiştirmek amacıyla değil, diğer tarafı ikna etmek için kullanılan bir araç olduğunu ifade etmektedir. Bu anlamda caydırıcılık iki şekilde karşımıza çıkmaktadır;

Direkt Caydırıcılık: direkt yapılan bir saldırıyı savunma yoluyla caydırmak, Genişletilmiş Caydırıcılık: müttefiklere yönelik bir saldırıyı caydırma olgusudur.

Richard Lebow’a göre, caydırıcılık hem Uluslararası İlişkiler alanında bir teori hem de çatışma yönetimi alanında bir stratejidir 5. Bir teori olarak, politik ve psikolojik öngörüler ortaya koymakta iken, bir strateji olarak teorinin pratiğe uygulanış şekillerini içermektedir.6

Caydırıcılık alanındaki çalışmaların ilk dönemi 1940’ların sonu ile 1960’lı yılları kapsamaktadır. Özellikle 1950’li yıllar, Bernard William Kaufmann (1954), Henry

1 ARI, Tayyar, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika, MKM Yayıncılık, Bursa, 10.Baskı, 2013, s. 492.

2 Mustafa Kibaroğlu,“11 Eylül Ardından Strateji, Tehdit ve Caydırıcılık”,Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Foreign Policy, Ocak 2002, s. 1.

3JonKyl, “Maintaining Deterrence in the 21st century”, DoE Nuclear Initiatives, Washington DC, June 16, 2005, s.2.

4Stephen Quackenbush, “General Deterrence And International Conflict:Testing Perfect Deterrence Theory”,Taylor & Francis Group, International Interactions, Vol. 36, 2010, s.60.

5Richard N. Lebow, Deterrence, May2008, s.1.

6A.g.e., s.2.

4

Kissinger (1957) ve Bernard Brodie (1959) gibi nükleer caydırıcılık konusunda genel kavramsal yaklaşımı oluşturan teorisyenlerin ortaya çıkması sebebiyle Lebow tarafından

“caydırıcılığın altın yılları” olarak adlandırılmaktadır.Yine aynı yazara göre, 1960’larda Thomas Schelling tarafından geliştirilen caydırıcılık amaçlı müzakere taktikleri büyük önem taşımaktadır 7.

Bernard Brodie’ye8göre basit anlamı ile caydırıcılık, düşmanın saldırması durumunda kazanacakları ile ödeyecekleri bedeli arasında karşılaştırma yapmaya zorlanmasıdır. Bir tarafın kazanacağı şeyleri azaltarak ya da kaybedeceği şeyleri arttırarak onun belirli bir sonuç için harekete geçmesi engellenebilecektir. Daha da kısa bir özet yapmak gerekirse, caydırıcılık karşı tarafta bir kaygı geliştirebilmektir9.

Yukarı bölümde caydırıcılık kavramı ile ilgili sağlanan tanımlara ek olarak, Frank Zagare çalışmasında tek bir caydırıcılık olgusundan bahsedilemeyeceğini, çünkü caydırıcılığa ait yazının 2. Dünya Savaşı sonrası döneme ait ABD ve Avrupa eksenli savunma nitelikli çalışmalar içerisinde ortaya çıktığını belirtmektedir 10. Bu durumda, Zagara’ye göre bu alandaki yazın aslında savunma ile ilgili hipotezleri kapsamaktadır.

Bu bağlamda caydırıcılığın ittifaklar açısından değerlendirilmesi yapıldığında, ittifakların aynı tehdit altında bulunan birden çok unsurun bir araya gelmek kaydıyla oluşturacağı gücün düşmanın karşı karşıya kalacağı bedeli arttırmak suretiyle caydırıcı bir etki yaratacağı varsayımından yola çıkılarak meydana getirildiği görülmektedir.

Uluslararası politikada ittifakların caydırıcılık açısından başarılı olabilmesi için hem askeri kapasitesinin yeterli olması hem de politik istekliliğinin ya da inandırıcılığının tehdidi savuşturabilecek derecede olması gerekmektedir 11.

1.1.2. Teorik ve Stratejik Yaklaşımlar

Caydırıcılık teorisi, uluslararası davranış alanında yer alan teorilerden birisidir.

Teori, bir eyleme girişmenin ortaya çıkaracağı sonuçların, elde edilecek kazançlardan daha ağır gelmesi durumunda kişilerin bu eyleme girişmekten cayacakları varsayımına

7A.g.e., s.3.

8BernardBrodie, “The Anatomy of Deterrence”, World Politics, Vol. 11, No: 2, 1959.

9AustinLong, From Cold War to long war: lessons from six decades of Rand deterrence research, RAND Corporation, Santa Monica, 2008, s.7.

10Frank C. Zagare, Deterrence Theory, Oxford Bibliographies,

http://www.oxfordbibliographies.com/view/document/obo-9780199743292/obo-9780199743292-0161.xml

11Brian J.Collins, NATO: A Guide to the Issues, Praeger, Santa Barbara, 2011, s.3.

5

dayanmaktadır. Bu duruma yol açan şey, bireylerin doğru ve yanlış arasındaki farkı fark edebiliyor ve hangi yöne doğru gittiklerini algılıyor olabilmeleri gerçeğidir. Caydırıcılık, bir teori olduğu kadar bir taktik, ulusal güvenlik stratejisi, geniş kapsamlı bir savunma politikası yaklaşımı ve uluslararası güvenlik sisteminin kritik bir parçası olarak algılanmalıdır 12. Kavramsal açıdan, caydırıcılık negatif sonuçları ön plana çıkaran önleyici bir etki yaratma biçimidir 13. Sürekli bir strateji olarak yürütüldüğünde, caydırıcılık diğer tarafın kalkışabileceği bir eylemi önlemeye endekslenmektedir.

R.N. Lebowve J.G. Stein kitaplarında Achen ve Snidal’in bu alandaki savına yer vermektedir. Bu sava göre caydırıcılık teorisinin tek kriteri “öngörü kapasitesi” dir. Bunun yanı sıra, yanlış varsayımlar üzerine kurulu bir teori dahi iyi bir davranışsal öngörü aracı olarak kullanılabilmektedir 14. Lebow ve Stein aynı zamanda Huth ve Russett’ın caydırıcılığın başarı ve başarısızlık sebeplerinin belirlenmesi için ittifak taahhütleri, dengesi güç oranları ve geçmiş pazarlık davranışların gibi ülke liderlerinin taahhüt, kapasite ve güvenilirlikleri ile endirekt şekilde bağlantılı olan endirekt önlemlerin detaylı bir şekilde göz önüne alınması gerektiğini ifade etmektedir. Huth ve Russett bunun yanı sıra, yapısal ve davranışsal koşullar arasındaki ilişkiyi ve caydırıcılığın sonuçlarını öngörebilecek ancak caydırıcılık teorisinden çıkarılabilecek önermeleri test edemeyen bir model üzerinde durmaktadır 15. Aynı zamanda liderlerin öngörü yeteneklerinin caydırıcılığın sonuçları üzerindeki direkt etkisi ve önemi de bu çalışmada incelenen diğer bir başlıktır.

Yukarıda yapılan değerlendirmeler eşliğinde caydırıcılığın bireylerin beyinlerinde gerçekleşen karar verme sürecini etkileyen önemli bir dış etken olduğu sonucuna rahatlıkla varılabilmektedir. Yani bu etki mekanizması fiziksel bir etkiden ziyade psikolojik bir seviyede çalışmaktadır. Aynı zamanda burada ortaya çıkan etkileşim, negatif sonuçların ortaya çıkmasına da açıktır.

Caydırıcılık olgusunun daha iyi anlaşılabilmesi için bazı belirgin güvenlik sorunlarının açık bir hale getirilmesi 16 ve tarihsel temellerinin ne şekilde geliştiğinin gelecekte yaşanabilecek şeyleri ne şekilde etkileyebileceğinin doğru bir şekilde tespit

12Thanza V.Paul - Patrick M. Morgan - James J. Wirtz, Complex deterrence: Strategy in the Global Age, The University of Chicago Press, Chicago, 2009, s.5.

13A.g.e., s. 37.

14Richard N. Lebow - Janice G. Stein, “Rational Deterrence Theory: I Think, Therefore I Deter”, World Politics, Vol. 41, No. 2 (Jan., 1989), Cambridge University Press, s.s. 223-224.

15A.g.e., s. 219.

16Elli Lieberman, Reconceptualising Deterrence: Nudging Toward Rationality in Middle Eastern Rivalries, New York: Routledge, 2013, s. 44.

6

edilmesi gerekmektedir. Caydırıcılık teorisi neyi gerektirmektedir? Bu teorinin etkin ve ciddi bir şekilde işleyebilmesi için yetkinlik ve inandırıcılık unsurlarının varlığı önem taşımaktadır.

Araştırma merkezleri ve düşünce kuruluşları tarafından nükleer silahların kullanımına yönelik yapılan caydırıcılık modellemelerinde de, devlet genellikle birincil aktör ve ulusal güvenlik kavramı ise merkezi unsur, askeri güç ve kabiliyet ise caydırıcı unsur olarak ele alınmaktadır. Bu çerçevede devletler ulusal çıkarlarına yönelik tehditleri caydırabilmek amacıyla askeri güç kullanmaya hazır durumda olmalıdırlar. Hem realist hem de realist olmayan yazarlar askeri güç unsurunun arttırılması ile caydırıcılığın derecesi arasında doğru orantı kurmaktadırlar17. Bu açıdan yaklaşıldığında, caydırıcılık kavramı üzerine düşünürken askeri gücün varlığı ve derecesi ile ulusal güvenlik olgusunu bu kavram ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir.

Caydırıcılık teorisi Soğuk Savaş döneminde ortaya çıkmıştır ve bu sebeple önemli oranda belirsizlik ve zorunluluk olgularını içermektedir 18. Caydırıcılık alanındaki stratejik ve teorik yaklaşımlar büyük oranda NATO ve askeri caydırıcılık üzerinden incelenmekte ve değerlendirilmektedir. Bu alandaki tartışmalar Pozitivist – Rasyonalist bakış açılarıyla NATO’nun neden ortaya çıktığı, ne amaçla sürdürüldüğü ve neden devam etmesi gerektiği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Fakat bu yaklaşım hem NATO’ya karşı olanlar hem de destekleyenlerin aslında caydırıcılık olgusuna tek bir bakış açısı ile yaklaşmalarına neden olmuştur. Fakat değişen jeopolitik iklim ile birlikte, NATO’nun caydırıcılık stratejilerinde yaşanan büyük değişimlerde olduğu gibi caydırıcı olabilmek için sergilenen duruş anlamında da yeni perspektifler karşımıza çıkmaktadır 19.

1.1.3. Caydırıcılık ve Zorlama Arasındaki Farklar

Caydırıcılık kavramını daha net tanımlayabilmek için belirli kavramlar ile arasında bulunan ayrımlara kısaca değinmek faydalı olacaktır. Bu bağlamda caydırıcılık kavramı ile zorlama kavramı içerik itibariyle sıkça birbirine karıştırılabilmektedir. Devletlerin çıkarlarını savunabilmeleri için en son tercih edecekleri yaklaşım bir savaş kararı almak

17Zerrin Bakan, Soğuk Savaş Sonrasında Yeni Güvenlik Teorileri ve Türkiye'nin Güvenlik Algılamaları.

21. Yüzyıl, Cilt: 1, No: 3, 2007, s. 38.

18 Scott D. Sagan, “The Perils of Proliferation: Organization Theory, Deterrence Theory, and the Spread of Nuclear Weapons”, International Security, Vol. 18, No. 4 (Spring, 1994), s. 79.

19Erdem Özlük- Duygu Özlük, NATO’yu Anlamak: Dönüşümü, Yeni Kimlikleri ve Uyum Süreçleri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 31, 2014, s.210.

7

olmalıdır. Savaş kararı vermeden önce başvurulabilecek stratejiler olması açısından benzerlik gösteren bu iki yaklaşımdan caydırıcılık durumunda mevcut statükonun koruması sonucunda her iki taraf da eylemsiz kalırken, zorlama durumunda ise akışı değiştirmeye çalışan bir eylemlilik hali bulunmaktadır20.

Diğer bir ifade ile zorlama stratejisi, tehdit oluşturmak vasıtasıyla karşı tarafın davranışlarını değiştirmelerine ya da durdurmalarına yol açacak bir manipülasyon yaratmayı amaçlamaktadır 21.

1.2. CAYDIRICILIK TEORİSİ