• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: İNGİLİZ ESİRLERİ’NİN BULUNDUĞU KAMPLAR

4.1. İngiliz Esirleri’nin Bulunduğu Anadolu Kampları

4.1.6. Bursa

Osmanlı Devleti’nin bir dönem başkentliğini yapan Bursa, deniz seviyesinden 150 m yüksekte Uludağ’ın eteklerinde kurulan tarihi bir şehirdi. Savaş döneminde İngiliz esirlerinin özellikle de subayların ağırlıkta tutulduğu Bursa’da yaşam koşulları birçok kampa göre daha iyiydi. Şehirde bulunan iki otel, on dört İngiliz subayı ile bir doktorun

670

FO, 383/453/117667, Treatment of British POW in Turkey, Presented to Parliament by Command of His Majesty, 20.11.1918.

671

FO, 383/453/109875, Dr. Mac Clean’s Interview at Tchoroum, The Netherlands Minister in Constantinople to The Hague, 26.07.1918.

672

FO, 383/453/114320, Parcels to British POW in Turkey, Lt.-Col. C. Corbould Warren to Lady Burgholere, 31.06.1918.

154

kullanımına tahsis edilmişti. Bu kişilerin emir eri olarak görev yapan, altı İngiliz ve dokuz Hintli asker de bulunmaktaydı. Subayların kullanıma açılan her bir otel, ferah bir bahçeye sahipti. Özellikle Brotte oteli, şehre hakim bir noktada güzel bir manzaraya sahipti. Brotte otelinde General Grier, Smith ve Yüzbaşı Halford konaklarken, General Mellis, Delamain, Hamilton, Evans; Albay Parr; Binbaşı Mac Kenna, Johnson, Walker, Bennett; Yüzbaşılar Hilber ve Goldfrap; Osmaniye otelinde kalmaktaydılar. Kamp komutanlığını Binbaşı Ali Remzi Bey yürütmekteydi. Kampta bulunan diğer yetkililer ise doktor olarak hizmet veren Yüzbaşı İsmet ile Dr. Angelos’tu.673

21-22 Kasım 1916 tarihinde Bursa’ya gelen Kızılhaç heyeti, ilk olarak subayların bulunduğu bölümü ziyaret etmişti. Ziyaret sırasında şehirde kalan subaylar, içinde bulundukları şartlardan son derece memnunlardı. Özellikle konaklama imkanlarını övmüşlerdi. Esir subayların yemeklerini emir erleri hazırlamaktaydı. Subayların siparişine göre yemek hazırlayan emir erleri, gerekli gıdaların temini için çarşıya alışverişe silahsız askerlerin gözetiminde gitmekteydiler. Subayların rahatlıkla gezinebildikleri bir alan vardı. Ancak subaylar, bu alanın biraz daha genişletilmesini arzulamaktaydılar. Subayların diğer bir talebi ise İstanbul’da basılan kitap ve dergilerden daha fazla yararlanmaktı ki bu talep, çoğu zaman olumlu karşılanmaktaydı. Onlara tanınan başka bir ayrıcalık ise pazar günleri Amerikan Protestan kilisesinin ayinini takip etme izniydi.674

Esir askerlerin durumu subaylardan farklı olmakla birlikte çok kötü değildi. 1916 yılı sonu itibariyle Bursa’da bulunan esir sayısı; 167 Rus ve 162 Hintli olmak üzere toplam, 329’du.675 Subay ve askerlerden oluşan Hintli grupla Rus esirler, artık kullanımda olmayan eski bir Rum okuluna yerleştirilmişti. Burada kalanlar diğerlerine göre daha rahat davranmaktaydılar.676

Salonları son derece geniş, içerisi temiz ve havadar olan Rum okulunun zemini tahta döşemeydi ve üzerinde şilteler serilmişti. Esirler, bu şilteler üzerinde kendilerine 673 KHT, s. 16. 674 KHT, s. 16. 675 KHT, s. 16. 676

FO, 383/453/115015, Report on Treatment of British POW in Turkey, Prisoners of War Department, House of Lords to Houses of Parliament, 11.10.1918.

155

verilen battaniyelerle uyumaktaydılar. Esirler kendi kişisel temizliklerini konakladıkları okul yerine şehrin hamamlarında yapmaktaydılar. Kullandıkları Türk usulü tuvaletler son derece temizdi.677

Esirlerin yiyecekleri Osmanlı makamlarınca temin edilmekteydi ancak yemekler, başlarında bulunan muhafız tarafından hazırlanmaktaydı. Yemeklerin kalitesi son derece iyiydi. Yemekler, esirlerin uyuduğu odada ya da başka bir bölümde bulunan masaların üzerinde yenilmekteydi.678

Tablo 2

Esir Askerlerin Günlük Yemek Dağılımı

Sabah pirinç ya da buğday çorbası Öğlen et ve sebze Akşam sebze Ya da Sabah zeytin Öğlen pilav Akşam sebze Ya da Sabah çay Öğlen et ve sebze Akşam sebze

Kaynak: Kızılhaç Heyeti Türkiye Kampları Raporu, s. 17.

Türk askerleriyle aynı yemeği tüketen esirlere haftada bir gün et yemeği verilmekteydi. Hintli esirler, pırasa yemeği yerine pirinç tercih etseler de bunu karşılamak her daim

677

KHT, s. 17.

678

156

mümkün olamamaktaydı. Yemek haricinde esirlerin tüketimine ayrılan günlük ekmek miktarı 900 gr’dı.679

Esirlerin günlük kullanımda belirli bir kıyafet giyme zorunluluğu yoktu. Giyinmesi için sivil kıyafetler, üniformalar, sivil ve askerli şapkalar ile sarıklar verilmişti. Onlara dağıtılan kıyafetler, her altı ayda bir askeri makamlarca yenilenmekteydi. Rutin dağıtım haricinde ihtiyacı olana yeni bir kıyafet, ayakkabı ve iç çamaşırı verilmekteydi. Esirlere sadece yeni kıyafet dağıtmakla yetinilmemiş düzenli aralıklarla tıbbi muayeneden de geçirilmişlerdi. Ayrıca esirlere, kampa ilk geldiklerinde buharlı dezenfekte aletinin bulunduğu bir hastanede bit ve haşarat kontrolü yapılmaktaydı.680

Bursa’nın merkezinde tutulan esirlerden başka Bursa ovasında çalışma kampı olarak kullanılan bir alanda kalanlar da vardı. Bursa’ya arabayla iki saat mesafede olan esirler, Bursa ovasında akan Nilüfer deresinin 10 km’lik yatağının değiştirilmesi işinde çalıştırılmaktaydı. Kanal kazma işinde çalıştırılan esirler, hallerinden son derece memnundu çünkü toprağı yumuşak olduğu için kazması kolay bir arazide günde altı saat çalışmaktaydılar. Gün içerisinde esirlerin iş molası olarak bir buçuk saatlik bir araları da vardı. O kadar ki havanın yağmurlu olduğu günlerde de esirler, çalışmak istemekteydiler.681

Kampta çalışan esirlerin konaklaması için Avrupalı mühendisler tarafından sağlam bir şekilde yapılmış, hijyenik olarak da son derece yeterli olan ahşap barakalar bulunmaktaydı. Barakaların hemen dışına kurulan ve temiz şekilde muhafaza edilen kapalı kulübeler ise tuvalet olarak kullanılmaktaydı.

Şantiyede çalışan esirlere verilen yemek, çalışmayanlara verilenle aynıydı. Esirlerin çay içebilmesi için kanalın kenarında semaverler yer almaktaydı.682

Yemeklerin aynı olması esirleri çalışma ya da çalışmama noktasında bağlayıcı değildi, ayrıca yaralı veya güçsüz olanların çalışma zorunluluğu da yoktu. Çalışanlar, günlük 679 KHT, s. 18. 680 KHT, s. 18. 681 KHT, s. 18. 682 KHT, s. 18.

157

12 kuruş arası bir kazanç sağlamaktaydılar ama paranın tamamı güvenlik gerekçesiyle kendisine verilmeyip yarısı kamp kasasında korunmaktaydı. Esirlerin üzerlerinde taşıyabildikleri en yüksek rakam 20 kuruş ile sınırlandırılmıştı.

Kampta kalanlar, perşembe günleri elbiselerini ve kıyafetlerini temizlerken cuma günleri pazara ve camiye gitmek serbestti.

Hastalanan esirler, Dr. Angelos tarafından bir karantina odasının da bulunduğu Çekirge’deki Kızılay hastanesinde tedavi edilmekteydiler. Kızılhaç heyetinin Bursa’yı ziyaret ettiği dönemde hastanede 4 tane tifüs hastası vardı ve o zamana kadar herhangi bir ölüm vakası da yaşanmamıştı.683 Her ne kadar kampta ciddi bir durum yaşanmasa da belirli aralıklarla kampta bulunan esirler tedavi edilmekteydi. Ekim 1917’de Bursa kampında bulunan esirlerin millet ayrımı yapılmaksızın topluca tedavi edildiği rapor edilmişti.684

Esirlerin haberleşmesinde belirli kurallara dikkat edilmekteydi. Subayların ya da askerlerin ayda iki sayfalık iki mektup ile dört satırlık dört kart yazmalarına izin verilmişti ancak ailelerinden gelen mektup ve kartlarda hiçbir sınırlama yoktu.

Esirlerin kurallara uygun davranışından ve disiplinli tavrından kamp komutanı son derece hoşnuttu. Cezai bir durum olmaksızın gerekli görüldüğü hallerde kamplar arasında esir değişimi yapılabilmekteydi.

Kampta bulunan esirler, Kızılhaç teşkilatından ve Amerikan büyükelçiliğinden destek almaktaydılar. Para, kıyafet, battaniye, şilte, traş bıçağı vb. temel tüketim maddeleri esirlere yardım etme amaçlı dağıtılmaktaydı.

Askeri esirler haricinde Bursa bölgesinde sivil esirler de bulunmaktaydı. Buradaki esirler, Çankırı’da 7 ay kaldıktan sonra Bursa’ya 15 Mayıs 1916’ta sevk edilmişti. Toplamda 22 kişi olan sivil esirlerden 8’i kadın, 6’sı çocuk ve 2’si de seferberlikte çağırılmıştı. Bu kişiler, hiçbir kısıtlama olmaksızın istedikleri zaman özgürce Bursa içersinde gezinebilmekteydiler.685

683

KHT, s. 19.

684 Oran Arslan, Türkiye’deki Rus Savaş Esirleri ve Bunların İadeleri, s. 110.

685

158