• Sonuç bulunamadı

EKLER LİSTESİ

1. BİRİNCİ BÖLÜM MEDYA GÜNDEMİ MEDYA GÜNDEMİ

1.3. Gündem Belirleme Kuramı ve Aşamaları

1.3.1. Birinci Aşama Gündem Belirleme

Lippmann (1948), uzak çevrelerimizde gerçekleşen olayların anlamlandırılmasında kitle iletişim araçlarının ve gazetecilerin çok önemli bir işlevi olduğunu ve boşlukların onlar tarafından verilen bilgiler ile doldurulduğunu savunmuştur. Sonrasında Lasswell (1948) iletişimi birisinin başka birisini etkilemesi için bir araç ve iletişimcinin ise iletişimde baskın etkileyen taraf olduğunu söyleyerek kitle iletişim araçlarının güçlü etkisine vurgu yapmıştır. Sonrasında medyanın ve kitle iletişim araçların güçlü etkisi sorgulanmış, Lazarsfeld ve diğerleri (1944) ve Kantz (1957a) tarafından kitle iletişim araçlarının etkisinin sınırlı olduğu, kamuoyunu asıl etkileyenlerin kanaat önderleri – fikir önderleri olduğu, kitle iletişim araçlarından alınan mesajların, bu kişiler aracılığı ile bazen de kendi düşünceleri ile harmanlanarak diğer kişilere iletildiği ve bu yöntemin kitle iletişim araçlarından daha da etkili

39

olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonrasında Long (1958) ve Cohen (1963) ise kamuoyunun etkilenmesi konusunda güçlü etki dönemine atıf yaparak kitle iletişim araçlarının ve gazetelerin kamuoyu oluşturma ve etkilemedeki önemini tekrardan ortaya koymuşlardır.

İletişimde güçlü etkilere geri dönüş dönemi olan 1960’lı yıllar izleyicilerin kişisel özelliklerinin ön planda olduğu sınırlı etki döneminden ayrılmış, yukarıdaki anlamsal ve kavramsal yol haritasından da etkilenen McCombs ve Shaw (1972) için bir alt yapı oluşturmuştur. McCombs ve Shaw ayrıca Lang ve Lang (1966)’ın fikirlerinden de etkilenmiştir. Lang ve Lang kitle medyasının belirli konulara zorla dikkat çektiğini, siyasal aktörlerin kamusal imgelerinin oluşturduğunu, kitlelerin hangi birey hakkında, ne hakkında düşünmeleri, bilmeleri ve hissetmeleri gerektiğini kamuoyuna dikte ettiğini vurgulamıştır.

Yukarıdaki tüm gelişmelerden etkilenen McCombs ve Shaw (1972), kitle medyasının her politik kampanya için gündemi belirlediği ve bu gündemler ile kamuoyunun politik konulara yönelik tutumlarını etkilediği hipotezini ortaya koyarak bunu aşağıdaki çalışma ile test etmişlerdir.

McCombs ve Shaw, 1968’de Amerika’nın North Carolina Eyaleti’ne bağlı Chapel Hill şehrindeki başkanlık seçimlerinde kararsız seçmenlerin dahil olduğu 100 kişi ile görüşme yaparak kitle iletişim araçlarının kamuoyu üzerindeki etkilerini anlamlandırmaya çalışmışlardır. Chapel Hill çalışması olarak adlandırılan bu çalışma 12

40 R STUDIO İLE ÇOK ULUSLU MEDYALAR ARASI GÜNDEM BELİRLEME ANALİZİ

Eylül – 6 Ekim arasında gerçekleşmiştir. Kişilere algıladıkları şekli ile seçim için yapılan kampanyaların ana noktaları sorulmuş, eş zamanlı olarak ana akım medya üzerinden de (The Durham Morning

Herald,Durhan Sun, Raleigh News and Observer, Raleigh Time, New York Times, Time, Newsweek, NBC ve CBS) içerik analizi yapılmıştır

(McCombs ve Shaw, 1972, s.178) . Elde edilen sonuçlar ancak 1972 yılında Kitle İletişim Araçlarının Gündem Belirleme İşlevi (İngilizce:

The Agenda-Setting Function of Mass Media) adlı makalede

yayımlanmıştır. Bu araştırma neticesinde medyada önem verilen konular ile seçmenlerin karar verme davranışları arasında güçlü bir ilişki tespit edilmiştir. Kamuoyunun önemli olduğunu düşündüğü konular ile medyanın ön plandan haberleştirdiği konular arasında güçlü bir ilişkinin yani korelasyonun olduğu tespit edilmiştir (McCombs ve Shaw, 1972). Araştırmada ana haber gündemlerinde, televizyon özelinde 45 sanayinden uzun süren haberleri, gazete ve dergilerde ise manşette verilen haberler ile seçmenlerin hangi konuların önemli olduğu konusunda kararları arasında çok güçlü (r=.967, p<.05) bir korelasyon tespit edilmiştir (McComb ve Shaw, 1972, s.180). Medyada daha az zaman ve yer ayrılmış olan, arka plandaki ikincil önemli konularda ise yine güçlü bir korelasyon (r=.979, p<.05) tespit edilmiştir (McCombs ve Shaw, 1972, s.181).

Yukarıdaki bulgular ışığında McCombs ve Shaw (1972), halkın politikacılar ile birebir buluşma imkânı olmadığını, aktif olarak kampanyaya dahil olmadığı için olup bitenler hakkında net bir bilgi akışının olmadığı için zihinlerindeki boşlukların medyanın oluşturduğu

41

gündem ile şekillendiğini, bunu da ana akım medyanın gündemi ile yaptıkları sonucuna ulaşmışlardır.

McCombs ve Shaw (1977), geliştirdikleri Gündem belirleme kuramının geçerliliğini 1972’de Atlanta ve Washington DC. arasında bulunan en kalabalık nüfuslu Charlotte şehrindeki başkanlık seçimlerinde test etmişlerdir. Araştırma üç aylık zaman diliminde her ay bir anket görüşmesi, toplamda üç anket görüşmesi üzerine tasarlanmıştır. Toplamda 380 katılımcı ile anketlerin aynı kişiler ile yapılması planlanmış, zaman içinde insanların anketlere verdikleri cevaplar ile o dönemler içindeki medya içerikleri arasında korelasyonun hesaplanmıştır. Bu neden ile anket araştırmalarına ek olarak Charlotte

Observer isimli tirajı 168.000 olan yerel gazete, ABC, NBC ve CBS

isimli ulusal yayın yapan televizyon kanallarının akşam haberleri de aynı dönemde içerik analizine ile irdelenmiştir. Bu araştırmada temel hipotezleri olan “medyanın iki zaman aralığında seçmenleri etkilediği” tezi çapraz gecikmeli korelasyon yöntemi ile sınanmıştır.

Araştırma neticesinde, gazeteler ve televizyonların akşam haberlerinin başkanlık seçiminde kamuoyu gündemi belirleme açısından belirgin bir etkiye sahip oldukları, seçilen gazetenin haziran – ekim ayları arasında güçlü bir gündem belirleme etkisi olduğu, lakin ekim ayından sonra seçmenler üzerindeki etkisinin azaldığı, ekimde sonra ise seçmenler üzerinde ulusal yayın yapan haber kanallarının etkisinin daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Özel bir gündem üzerine yapılan gazete haberlerinin seçmenler üzerine etkisinin kuvvetli olduğu, genel gündem

42 R STUDIO İLE ÇOK ULUSLU MEDYALAR ARASI GÜNDEM BELİRLEME ANALİZİ

üzerinde ise televizyon kanallarının etkisinin daha kuvvetli olduğu saptanmıştır. Ayrıca, eğitim düzeyi düşük seçmenlerin televizyon haberleri ile aynı doğrultuda fikir geliştirdiği, eğitim düzeyi yüksek olan seçmenlerin ise gazeteler ile fikir birliği içinde olduğu saptanmıştır (Melek, 2015, ss. 14–15).

McCombs ve Shaw, yukarıdaki iki makale ile hem gündem belirleme kuramının gelişmesine olanak tanımışlar, hem de bu araştırmaların seçimlerin etrafında şekillenmesinin önünü açmışlardır.

Aynı yıllarda Funkhouser (1973) geriye dönük olarak 1964 -1970 yılları arasında Times, Newsweek ve U.S. News adlı dergilerdeki makaleleri, dergideki kapladıkları alanları göze almadan analiz etmiştir. Bu sayede o yıllarda haftalık dergilerin önemsediği konuları tespit edilmiştir. Kamuoyunun o yıllarda önemsediği konular ise “Amerika’nın bugün karşı karşıya kaldığı en büyük problem nedir?” sorusunu soran Gallup firmasından elde edilmiştir. Araştırmacı kamuoyu gündemi ile magazinlerin gündemini arasında kuvvetli bir korelasyon (r=.78, p<.001) tespit etmiştir (Funkhouser, 1973, s. 66). Araştırmacı, yaptığı analiz neticesinde medyanın konulara gösterdiği önemin kamuoyu gündemini etkilediğini, ama bulguların kamuoyunun haberler hakkındaki tutumları hakkında bilgi vermediği sonucuna ulaşmıştır (Funkhouser, 1973, s. 74) .

Tipton, Haney ve Baseheart (1975) ise aynı yıllarda, kendilerine araştırma alanı olarak 1971’de Amerika’da Kentucky eyaletinde bağlı

43

seçmişlerdir. Kamuoyunun seçim kampanyası süresince önem verdiği konuların medyada da önemli sayılacağı ve medyanın haber sayısını etkileyici, bu etkininde aslında eğitim düzeyi düşük ve kampanya ile ilgisi az olan kişilerden kaynaklı olacağını araştırmanın hipotezini oluşturmaktadır. Bu hipotez diğer iki araştırmadan farklı olarak kamuoyunun medyanın haberlerini etkilediği savına dayanmaktadır. Araştırma kapsamında Eylül-Ekim- Kasım ayı olmak üzere üç ay için üç kez seçmenler ile görüşmeler yapılmış, 19 Eylül – 2 Kasım arası The

Louisville Courier Journal, The Morning Lexington Journal ve The Evening Lexington Lender adlı gazeteler incelenmiştir. Araştırmaya

ayrıca televizyonda yayınlanan haberlerde eklenmiştir. Araştırma sonucunda Tipton ve diğerleri, gazetelerde çıkan haberlerin frekansları ile kamuoyu gündemi arasında bir ilişki olduğu sonucuna ulaşmışlardır (akt. Melek, 2015, s.15).

Sohn (1978), 1975 yılının temmuz ayında bir tane gazetenin haberleri üzerinden yerel bir bölgede gündem belirleme kuramını test etmiştir. Bu araştırma kapsamında 2000’den fazla haber temmuz ayında toplanmış ve gündem belirleme etkisi test edilmek üzere 150 kişi ile yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Yüz yüze görüşmelerde katılımcılara yerel basında hangi haberleri okudukları, yakın çevrelerinde hangi konulara ağırlık verdiklerini sorulmuştur. Araştırma sonucunda tek gazete özelinde, yerel gazetenin gündem belirlediğine dair bir kanıt bulamadığı gibi sadece haberlerin günlük dost sohbetlerini az da olsa etkilediği sonucuna ulaşılmıştır (Melek, 2015, s.16; Sohn, 1978, s.333).

44 R STUDIO İLE ÇOK ULUSLU MEDYALAR ARASI GÜNDEM BELİRLEME ANALİZİ

Seçimler, seçmenler ve seçim dönemi yapılan haberlerle şekillenen kuram, Williams ve Larsen (1977) katkılarıyla gündelik haberler ile test edilmiştir. Araştırmasına daha önceki araştırmalarda eklenmemiş radyo kitle iletişim aracını da ekleyen araştırmacılar Amerika’nın Illinois eyaletinde kırsal bir bölgede araştırmalarını yürütmüşlerdir. Araştırmacılar 350 katılımcı ile telefon aracılığı ile görüşüp, önemli gördükleri gündem konularını sıralamalarını istemişlerdir. Gündem maddelerinin karşılaştırılması adına da radyo dahil, üç yerel yayın yapan televizyon kanalı haberleri üzerinden içerik analizi yapılmıştır. Elde edilen maddeler önem sırasına göre listelendiğinde medyanın önem verdiği konuların ekonomi, orta doğu ile ilgili bilgiler ve sonrasında hükümet ile ilgili haberler olduğunu halkın ise gündeminde ekonomi, hükümet ile ilgili haberler ve enerji haberleri olduğunu tespit edilmiştir. Araştırmacılar elde ettikleri bulgular ile radyo haberlerinin de gündem belirleme kapasitesinde sahip olduğunu, medyanın yerel gündemi ile kamuoyu gündeminin örtüştüğü sonucuna ulaşmışlardır. Birinci aşama gündem belirleme çalışmalarına bir katkıda Smith’den (1987) gelmiştir. Louisville Üniversitesi aracılığı ile 1974- 1981 yılları arasında yılda üç kez olmak üzere toparlanmış 22 anket ile kamuoyu gündemine ait verileri elde eden araştırmacı, bu veriler ile The

Louisville Times gazetesinde çıkan haberler arasındaki ilişkiyi

derinlemesine incelemiştir. Araştırmacı, çevre ve hükümet ile ilgili gündemin medyadan kamuya doğru tek taraflı olduğunu rekreasyon ve sağlık ile ilgili gündemlerin ise kamudan medya gündemine doğru yine tek yönlü olarak oluştuğunu tespit etmiştir. Bu sayede gündem

45

belirleme etkisinin hem medyadan kamuya hem de kamudan medyaya karşılıklı olarak gerçekleşebileceği tespit edilmiştir (akt. Melek,2015, s.17).

Alman televizyon kanalarının gündem belirleme etkisi Brosius ve Kepplinger (1990) tarafından test edilmiştir. Japonya’da yapılan yerel seçimlerde medyanın etkisi Takeshita (1993) tarafından araştırılmış, İspanya özelinde ise Llamas ve diğerleri gündem belirleme çalışmalarını test etmişlerdir (Canel, Llamas ve Rey-Lennon, 1996). Lakin, özellikle internetin artık hayatın bir parçası olmaya başlaması ile araştırmalar internet ortamına kaymaya başlamıştır. Bunun yanında araştırmaların sadece birinci aşama gündem belirleme çalışmaları ile yetinmediği ikinci aşama gündem belirleme çalışmaları ile desteklendiği bir döneme de girilmiştir.

Geleneksel birinci aşama gündem belirleme çalışmaları, medyada sunulan haber ve içeriklerin insanların ne hakkında düşüneceklerini etkilediğini öne sürmüştür. Bu aşamada temel kavram dikkat çekme (İngilizce: salience) olarak belirtilmektedir. Bu çerçevede kamuoyunu ilgilendiren bir konunun dikkat çeken yönünün gündemler arasında transferi yani geçişi araştırma konusudur. Dolayısı ile birinci aşama gündem belirleme araştırmaları yapan araştırmacı bu geçiş ve transferin neden ve nasıl gerçekleştirdiğini açıklamaya çalışır (Dearing ve Rogers, 1996).

46 R STUDIO İLE ÇOK ULUSLU MEDYALAR ARASI GÜNDEM BELİRLEME ANALİZİ

İkinci aşama gündem belirleme çalışmaları ise medya içeriklerinin kamuoyunu nasıl düşünmeleri gerektiği ya da düşündükleri konuları algılama – çerçeveleme biçimlerini etkilediği savındadır (Craft ve Wanta, 2004, s. 456). İkinci aşama gündem belirleme modeli kitle iletişim araçlarının bireylere “ne hakkında düşüneceklerini” değil aynı zamanda “ne düşüneceklerini” de belirlediği görüşü üzerine yapılandırılmış bir dönemi vurgulamaktadır.