• Sonuç bulunamadı

2.4. Tanılama Yaklaşımları

2.4.1. Bireye Dayalı Tanılama

Bu yaklaşım ile önce öğrencilerin zihinsel kapasitelerinin düzeyleri psikometrik araçlar ile belirlenmelidir. Daha sonra öğrencilerin zihinsel ve akademik özelliklerine göre eğitim programları geliştirilmeli ya da var olan eğitim programları öğrencilerin özelliklerine göre uyarlanmalıdır. Bireye dayalı tanılama sürecinde norm tabanlı, örneklem tabanlı veya ölçüt tabanlı tanılama yöntemlerinden herhangi biri kullanılabilir. Bu tip tanılama sürecini benimseyen kişiler ölçümlerinde daha çok genel zekâyı ölçen araçları kullanma eğilimi gösterirler (Sak, 2014).

Ülkemizde bireysel düzeyde yapılan tanılama biçimine Beyazıt İlköğretim Okulu’nda üstün zekâlı öğrenciler için geliştirilen proje kapsamındaki öğrenci seçimleri örnek gösterilebilir. 30 Haziran, 2002’de M.E.B. ve İstanbul Üniversitesi arasında imzalanan protokol uyarınca, Beyazıt İlköğretim Okulu, İstanbul Üniversitesi Üstün Zekalıların Eğitimi Ana Bilim Dalının uygulama okulu olarak proje kapsamında tahsis edilmiştir. Her yıl projeye dâhil edilen öğrenciler, Rehberlik Araştırma Merkezlerince yapılan zekâ testi sonucunda, üstün zekâlı oldukları belirlenen ve proje ile ilgili Yürütme Kurulu’nun Bilim Komisyonu tarafından onaylanan, İstanbul’un çeşitli ilçelerinden gelen birinci sınıf çocuklarıdır. Her sınıfta 2 şube bulunmakta ve her şubeye 24 öğrenci alınmaktadır. Sadece ilk yıl 30 öğrenci alınmıştır. Bu öğrencilerin 12’si üstün zekâlı olduğu belirlenen seçilmiş öğrenciler, diğer 12’si ise zekâ testine tâbi tutulmadan alınan öğrencilerdir. 2004-2005 öğretim yılında proje kapsamında 1., 2. ve 3. sınıflar dahil olmuştur. Okuldaki eğitim- öğretim, beyin araştırmalarındaki öğrenmeyle ilgili son bulgular ve yüksek zekâ düzeyine sahip öğrencilerin özellikleri temel alınarak düzenlenmektedir. Tomlinson’ın (2001) ileri sürdüğü gibi, derslerin işlenişinde içerik, süreç ve ürünler öğrencilerin hazır bulunuşluluk düzeyleri ve ilgileri dikkate alınarak düzenlenmekte ve böylece eğitim-öğretim programında farklılaştırma sağlanmaktadır. Aritmetik ve fen bilgisi dersleri gibi öğrenme hızının öne çıktığı derslerde, üstün zekâlı ve yetenekli öğrencilerin kendi hızlarına göre ilerlemelerine, potansiyelleri oranında

daha kapsamlı ve derinleştirilmiş bir program izlemelerine fırsat yaratmak için, günün bir bölümünde normal yaşıtlarından ayrı bir sınıfta destek eğitimi almalarına imkân tanınmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda 1. ve 2. sınıflarda matematik dersinde farklı düzeylerde 3 grup oluşturulmuş ve matematik dersi saatlerinde her öğrenci dâhil olduğu grupla birlikte bu dersi ayrı bir sınıfta işlemiştir. Hem normal hem de üstün zekâ sınırları içinde olan öğrencilerin başarılarında ilerleme veya gerileme olması halinde gruplar arasında geçişlere izin verilmektedir. Sadece birinci sınıfın güz yarıyılında daha önceden okumayı öğrenmiş olan üstün gruptaki öğrenciler Türkçe derslerinde de ayrılmaktadır. İkinci dönemde sınıfın tamamı okumayı öğrenince, bu dersin de birlikte okutulması söz konusudur. Milli Eğitim Sistemimizin müfredat programının içeriği hem normal hem de üstün zekâ düzeyindeki öğrenciler için temelde olduğu gibi korunmakta, gerektiğinde zenginleştirilmekte, derinleştirilmekte ve özellikle de derslerin işlenişinde yöntem açısından farklılaşma getirilmektedir. Hem normal hem de üstün zekâ düzeyindeki öğrencilere, dersler Gardner’ın Çoklu Zekâ kuramına dayalı olarak uygulanmaktadır. Öğrencilerin uygulama, analiz, sentez, değerlendirme gibi yüksek düşünce süreçleri harekete geçirtilerek dersler işlenmekte, ileriye yönelik kestirimler yapmaları, yani kendi düzeylerinde hipotezler ileri sürme çalışmaları yaptırarak bilimsel düşünme becerileri ve bilgileri üretken bir şekilde kullanmaları sağlanarak yaratıcılıkları geliştirilmektedir. Böylece normal zekâ düzeyindeki öğrencilere de aynı çağdaş teknik ve strateji uygulanarak, onların da yaratıcı ve sistemli düşünme becerileri geliştirilmektedir. Bunların yanı sıra öğrencilerin bir bütün olarak gelişmeleri hedeflenerek, duygusal ve sosyal yönlerden gelişmelerini sağlayacak etkinlikler müfredat programıyla bütünleştirilmektedir.

Görüldüğü gibi, bireyden ileri olduğu yönlerini kendisinden saklamak yerine, iç disiplin ve olumlu benlik kavramı kazanabilmesi için kendini artı ve eksi yönleriyle tanımasına yardımcı olunmaktadır. Öğretimde, ayrıca 5 duyunun kullanılmasına ve drama yoluyla harekete de yer verilmektedir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, öğretimde beynin bilişe, sezgiye (yaratıcılığa), duyuşa ve fiziğe (duyulara ve harekete) dayalı işlevlerinin tümü çalıştırılarak çağdaş bir öğretimin gerçekleşmesine dikkat edilmektedir (Davaslıgil ve Zeana, 1991).2013 yılında 4+4+4 eğitim yasasının uygulanmaya başlanmasıyla MEB Bu projeyi rafa

kaldırarak okulu normal ilkokula çevirmiştir. Böylece bu çocukların diğerleriyle birlikte aynı sınıflarda özel eğitim aldığı tek devlet ilköğretim okulu olan Beyazıt

Ford Otosan İlköğretim Okulu’nda İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Üstün Zekâlılar Ana Bilim Dalı’yla birlikte yürütülen “özel eğitim” protokolü sonlandırılmıştır.

Ülkemizde bireysel düzeyde yapılan tanılama biçimine BİLSEM öğrenci seçimleri de örnek gösterilebilir. Ülkemizin mevcut ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim şartları dikkate alınarak daha fazla üstün yetenekli çocuğa en uygun modelle ulaşılabilmesi için farklı ülkelerde uygulanan modeller incelenmiştir. Bu modellerin uygulanabilirlikleri tartışılmış ve ülkemizin şartlarına uygun olarak başlangıçta “ek ders uygulama okulu” daha sonra da Bilim ve Sanat Merkezi olarak adlandırılan bir proje başlatılmış ve BİLSEM’lerin kuruluşu gündeme gelmiştir. 1996 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün “İlköğretim Çağı Öğrencilerinin Özel Yeteneklerini Geliştirme” projesi ile başlayan çalışmalar sürmüş ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde BİLSEM’ler oluşturulmuştur. Bugün sayıları itibariyle 80 ilde 106’ya ulaşmıştır (MEB, 2016). BİLSEM, okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki üstün yetenekli çocuk/öğrencilerin bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak üzere açılan özel eğitim kurumlarıdır (MEB, 2007). BİLSEM modelinde üstün yetenekli çocuklar, temel eğitime dayalı bilgileri yaşıtlarıyla birlikte devam ettikleri okullarından almakta olup, BİLSEM’de ise üstün oldukları bilim ve sanat alanında, diğer okullardan gelen benzer arkadaşları ve alan öğretmenleri ile çalışma fırsatı bulmaktadırlar. Bu anlamda bu modelin en önemli avantajlarından biri üstün yetenekli çocukların kendi okullarında akranlarından, arkadaşlarından soyutlanmadan ileride toplum adına yapacakları çalışmalarda, toplum bireylerini zihinsel, sosyal, kültürel ve duygusal açıdan tanıyabilme olanağına sahiptirler. BİLSEM’e öğrenci seçimi üç aşamada gerçekleşmektedir. Öğrenci seçiminin ilk aşamasını sınıf öğretmenlerinin doldurduğu “İlköğretim Çağı Öğretmen Gözlem Formu” oluşturmaktadır. Gözlem formlarına göre üstün yetenekli tanılaması için önerilen öğrenciler, tanılama sürecinin ikinci basamağı olan Temel Kabiliyetler Testine (TKT 7-11), burada başarı gösterenler

üçüncü basamağı olan WISC-R testine girmektedirler (Sıcak, 2014). Son yıllarda BİLSEM seçmelerinde ikinci basamakta kullanılan TKT 7-11 yerine Bakanlık merkezi grup tarama sınavı uygulamaya başlamıştır. WISC-R zekâ testi için yapılan eleştirileri de dikkate alan Bakanlık bu testin yerine ise 2015 yılından itibaren WNV yetenek testini uygulamaya başlamıştır.

BİLSEM öğrenci seçimi Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından her yıl belirlenen sınıf seviyesine ve uygulama takvimine göre yapılmaktadır. Önceki yıllarda kurumlara seçilen öğrencilerin sınıf seviyelerinde sürekli değişiklikler yapılmış olup bu durum bir türlü netlik kazanmamıştır. Son yıllarda ise, 2014–2015 eğitim öğretim yılında ilk defa merkezi sınavla 2., 3. ve 4. sınıf seviyelerinden öğrenci seçimi yapılmış olup yeterli performans gösteren öğrenciler bireysel değerlendirmeye alınmışlardır. 2015-2016 eğitim öğretim yılında ise Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından BİLSEM öğrenci seçimi 1., 2., 3.ve 4. sınıf seviyelerinden yapılmıştır. Ancak 2016 yılında ilk defa 1. ve 2. sınıflar ile 3. ve 4. Sınıflar için merkezi sınavlar farklı tarihlerde yapılmıştır.

Bakanlık 2015 yılı BİLSEM tanılama süreci için yaptığı duyuruda tanılama sürecini şu şekilde açıklamıştır: İllerde bilim ve sanat merkezlerine yerleştirilecek öğrencilerin tanılama süreçleri ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere “İl Tanılama Sınav Komisyonu” oluşturulacaktır. 2015-2016 eğitim öğretim yılında Bilim ve Sanat Merkezlerine öğrenci seçim süreci 1., 2., 3., ve 4. sınıfa devam eden ve sınıf öğretmenleri tarafından aday gösterilen öğrenciler için Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı takvim doğrultusunda iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşama; sınıf öğretmenleri tarafından aday gösterilen öğrencilerin grup tarama sınavına girmesi, İkinci aşama; grup tarama sınavı sonuçlarına göre belirlenen öğrencilerin yetenek alanlarına göre (resim, müzik ve genel zihinsel yetenek) bireysel değerlendirmeye alınması ile süreç tamamlanmıştır. 1.ve 2. sınıf düzeyindeki öğrenciler ile 3. ve 4. sınıf düzeyindeki öğrenciler için yapılacak grup tarama sınavı uygulama tarihi ve uygulanış şekli bakımından farklılık göstermektedir. 1. ve 2. sınıflar grup tarama sınavı il tanılama sınav komisyonu tarafından velilere verilen tarih ve uygulama yerlerinde, 10-20 kişilik gruplara elektronik ortamda tablet uygulaması ile gerçekleştirilmiştir. 3. ve 4. sınıf düzeyi için

Grup Tarama Sınavı Bakanlığın Ölçme ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü tarafından merkezi sınav şeklinde Bakanlıkça belirlenecek 81 il ve ilçe merkezlerinde uygulanmıştır (MEB, 2015).